Âdıd
Âdıd veya El-Âdıd li-Din-Allâh (1149 Kahire - Kasım 1171, Kahire) Tam künyesi: Ebu MuHammed El-Âdıd li-Din-Allâh, Abdullah İbni Yusuf el-Ḥafıẓ (Arapça: أبو محمد "العاضد لدين الله" عبد الله بن يوسف بن الحافظ ).
Âdıd | |||||
---|---|---|---|---|---|
Fatımi Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 23 Temmuz 1160 - Kasım 1171 | ||||
Önce gelen | Faiz | ||||
Sonra gelen | Selahaddin Eyyubi | ||||
Doğum | 1149 Kahire | ||||
Ölüm | Kasım 1171 Kahire | ||||
| |||||
Hanedan | Fatımi Hanedanı | ||||
Babası | Hâfız | ||||
Dini | Şii İslam |
1160 -1171 döneminde on dördüncü ve son Fâtımî Hâlifesi olmuştur.
Mustâ‘lî-İsmâ‘îl’îyye Mezhebi'ni oluşturan iki ana kolundan biri olan Hafıziler tarafından da İmam olarak kabul edilmektedir. Hâlifeliği'nin 1171 tarihinde sona ermesiyle zamanın resmî devlet mezhebi şeklinde ortaya çıkmış olan bu kolun günümüzde artık hiçbir takipçisi kalmamıştır.
Yaşamı
değiştir1149'da Fatımiler Halifesi olan El-Hâfız'ın ikinci oğlu olarak doğmuştur. Halifeliğe geçinceye kadar Abdullah İbni Yusuf El-Hâfız adını taşımıştır. 23 Temmuz 1160'ta ağabeyi ve Onüçüncü Fâtımi Hâlifesi olan El-Fâiz Bi-Nasrallâh öldüğü zaman daha 11 yaşında iken Fatımiler Halifesi tahtına çıkartılmış ve "El-Âdıd Li-Dinallâh" taht adını almıştır.
Fatımiler Devleti'nin son döneminde halifeler iktidar güçlerini kaybetmişler ve devletin idaresi Vezir'in eline geçmişti. Vezirler ise 1121'de Vezir Afdal Şahinşah'ın öldürülmesinden sonra kendilerini iktidarda tutabilmek için rakipleri ile ölümcül mücadeleye girmekteydiler. 1121-1162 döneminde 7 vezir iktidara gelmiş ve bunlardan 6'sı görevde iken öldürülmüşlerdi. 1160'lu yıllar başlarında Yukarı Mısır'da vali olan Şavar sonra Kahire'de sarayda görev almış ve Aralık 1162'de kendini tutan saraylılar kliği ile hazırladığı komplo ile o zaman Vezir olan El-Adil Rüzzik'i ve tüm ailesini öldürtmüş ve böylece Vezir olmuştu. Sonra da Fâtımîler Hâlifeliği ordusu komutanı unvanını da almıştı. Bu görevde iken kendi ailesi mensuplarını kayırıp onları devletin anahtar mevkilerine atamıştı. Bunların gayet rüşvet yiyici ve kendi menfaatlerini devamlı korur tutumları saraylıları Şavar'in idaresinden gayet hoşnutsuz yapmıştı. Şavar bu görevi aldıktan 9 ay sonra 1163'te saray nazırı ve Şavar'in yakın danışmanı olan Dirgam kendini destekleyen saraylılarla birlikte bir komplo düzenleyerek Şavar'i Vezirlikten indirdi ve Dirgam yeni Vezir oldu.
Eski vezir Şavar 1164'te gizlice Suriye'de Şam Emiri olan Nureddin Mahmud Zengi'nin yanına gitti ve ondan yardım istedi. Şavar, Nureddin Mahmud Zengi'ye İslam dünyasındaki iki başlılık problemini halledebileceğini; müslümanları tekrar haçlılara karşı birleştirebileceğini ve Mısır'ı ele geçirebileceğini inandırdı. Nureddin Zengi, Fâtımîler Hâlifeliği'ni Mısır'dan atmak için 1163'te bir askerî sefer hazırladı. Bu orduya Zengi'nin çok inandığı bir general olan Sirkuh komuta etmekteydi. Bu orduda eski Fâtımîler Hâlifeliği veziri Şavar ve Sirkuh'un yeğeni olan genç Selahaddin'de bulunmaktaydı.[1][2]
Sirkuh'un ordusu Nisan 1164'te Suriye'den harekete geçerek Ürdün Nehri'ni doğu yakasından takip ederek Ölü Denizin güneyine gelip buradan batıya dönerek Sina Yarımadası kuzeyinden Akdeniz kıyılarına geldi. 24 Nisan'da Mısır'ın en doğuda limanı olan Bilbays'i eline geçirdi. 1 Mayıs'ta Kahire önünde kampa girip şehri kuşatmaya başladı. 13 yasında olan Fâtımi Sultanı El-Âdıd Li-Dinallâh'ın veziri ve gerçek devlet idaresinde elinde bulunduran Veziri "Dirgam" bu ordunun gelişine çok şaşırmıştı ve nasıl bir mukavemet sağlayacağını bilemedi. Her şeyi geride bırakıp kaçmakta iken yakalanıp öldürüldü. Yerine daha önce vezir olan ve Sirkuh'la birlikte gelen Şavar tekrar Fâtımîler Hâlifeliği'nin vezirliğine getirildi.
Fakat iktidara gelen Şavar Sirkuh'un Mısır'dan ayrılmasını istedi. Şavar bu isteğini Sirkuh ve Suriye ordusuna kabul ettirmek için Mısır'daki Fâtımîler Hâlifeliği'nin ordusuna güvenemiyordu. Bu nedenle Şavar haçlı Kudüs Krallığı kralı olan I. Amalrik'e bir elçi göndererek ondan askerî yardım istedi. I. Amalrik bu fırsatı elinden kaçırmak istemedi ve Temmuz 1164'te ağır süvari şövalyelerden oluşan bir Haçlı ordusunu Sina üzerinden Mısır'a gönderdi. 1164'te bu Haçlılar şövalyeler ordusu Mayıs'tan beri Mısır'da bulunup Bilbays önünde savunma mevkileri hazırlamış olan Sirkuh'un ordusu ile muharebeye girişti. Sirkuh ordusu burada haftalarca Haçlı hücumlarına karşı durdu. Bu sırada Nureddin Zengi Suriye'de haçlılara karşı "Harim Muharebesi" kazanmıştı. Eline geçen Haçlı bayraklarını ve ölen Haçlı şövalyelerinin kellelerini bir torbaya koyarak bir emin habercisi ile Mısır'a Bilhays'ta muharebeye devam eden Sirkuh'a gönderdi. Bunlar Bilbays'te bulunan Haçlı ordularına teşhir edildi. Moralleri çok bozulan Haçlı ordusu ve şövalyeleri Bilbays'ı bırakıp Filistin'e geri dönmeye karar verdiler. Kudüs Kralı I. Amalrik Sirkuh ile barış müzakerelerine girdi ve bu müzakereler sonunda her iki ordunun da Mısır'dan ayrılması üzerinde anlaşıldı. Ekim 1044de Haçlı ordusu Filistin'e döndü ve Sirkuh ile Suriye ordusu da aynı geliş güzergahlarını takip ederek 2 hafta içinde Şam'a geri döndü.[3]
Fâtımîler Hâlifeliği'nin Veziri Şavar bu sefer Haçlı Kudüs Kralı I. Amalrik ile bir askerî savunma anlaşması yaptı. Bunun haberini alan Nureddin Zengi, eskiden yeni bir Mısır seferine girmeye pek niyetli değilken yeni bir seferi uygun görmeye başladı. 1167'de Sirkuh ikinci defa Suriye ordusu yine birinci sefer güzergahını takip ederek Mısır'a girdi. Kudüs Kralı Amalrik de Fâtımîler Hâlifeliği'ne yardım için hazırladığı Haçlı ordusu ile Filistin üzerinden Mısır'a geldi. Şavar emrindeki Fâtımîler Hâlifeliği'nin ordusu ve Kudüs kralının Haçlı ordusu Suriye ordusunun doğudan geleceğini tahmin ederek Kahire önünde mevzilerde beklemeye koyuldular. Fakat Sirkuh Kahire'nin güneyinden şehrin etrafından dönerek batıdan geldi ve kamp kurduğu Gize'de piramitler mevki ile savunucu ordular arasında Nil Nehri bulunmaktaydı. Amalrik ve Şavar Nil Nehrini geçip Sirkuh'un ordusuna hücum etme planı uyguladılar. Sirkuh hemen kuzeye çekilmeye başladı. Amalrik ordusunun bir kısmı bu 'kaçışı' takibe başladı. 18 Mart 1167'de iki tarafta Nil Nehri'nin batı yakasında "Babayn Muharebesi"'ne başladılar ve Sirkuh Haçlı ordusu büyük bir yenilgiye uğrattı. Amalrik bu yenilgiden savaş meydanından kaçtı ve yeni asker toplamak için Kahire'de kalmış olan Vezir Şavar'la tekrar birleşti. Sirkuh ve Suriye ordusu ise hızla İskenderiye'ye çekildi ve İskenderiye halkı tarafından çok iyi karşılandı. Yeni Fâtımîler Hâlifeliği'nin ordusuyla Şavar ve Avrupa'dan yeni gelen Haçlılarla ve Haçlı donanmasıyla takviye edilen Haçlı ordusu çok geçmeden İskenderiye'yi kuşatmaya aldılar. Bu kuşatma Suriye ordusu ve İskenderiye halkına büyük zorluklar yarattı. Bunun üzerine Sirkuh Suriye ordusunun büyük bir kısmını yeğeni Selahhdin Eyyubi emirine bıraktı ve küçük ama seçkin bir süvari birliği başında kuşatmayı yardı ve Yukarı Mısır'a gitmeye başladı. Yukarı Mısır'da köylüleri Şavar ve Fâtımîler Hâlifeliği aleyhinde ayaklandırıp birliğini yeni askerlerle takviye ederek kuşatıcı ordu arkasından güneyden yeni bir cephe açtı. Haçlı Ordusu komutanı I. Amalrik ülkesine kuzeyden Suriye'den Kudüs'e mümkün hücumdan korkmaktaydı ve Kudüs'e geri dönmeye hazırdı. Sirkuh bir elçi göndererek üç sene önce olduğu gibi her iki dışarıdan gelen ordunun da Mısır'dan çekilmesini teklif edince bu bir anlaşmaya neden oldu. Haçlılar ve Fâtımîler İskenderiye kuşatmasını kaldırdı ve Suriye ordusu başlarında Selahaddin bir törenle İskenderiye'den ayrıldı. Ağustos 1167'de Haçlı ordusu Kudüs'e ve Sirkuh'un Suriye ordusu da Şam'a eski güzergahlarını takip ederek geri çekildiler[4]
Amalrik, Fâtımîler Hâlifeliği'nin veziri Şavar ile müttefiklik anlaşması yaptığında bu anlaşmanın şartlarına uyulmasının kontrolü için bazı özel şartlar kabul edilmişti. Bunlara uygun olarak Amalrik Kahire'de bir Haçlı birliği geride bırakmıştı. Bu birliğin baş görevi Kahire kalesi kapısında muhafızlık ederek bu şehre girenleri kontrol etmek idi. Diğer önemli görevi ise Fâtımîler vezir Şavar'in Kutsal Kudüs Krallığı'na vermeyi taahhüt ettiği 100.000 dinar yıllık tazminatın ödenebilmesi için Mısır halkından vergi toplanması için gönderilen Kutsal Kudüs Krallığı'na bağlı vergi memurlarını korumaktı. Mısır halkı yabancı vergi memurlarına yüksek vergiler vermekten ve ülkelerinde devamlı olarak yabancı Haçlı askerinin bulunmasından çok şikayetçi idi ve buna karşı reaksiyon gittikçe güçlenmeye başlamıştı.[1]
Halk arasında bu hoşnutsuzluk Fâtımîler Hâlifeliği sarayı ve idareci çevrelerine de yayılmıştı. Herkese çok büyük yük olan Hristiyan haçlı müttefikle yerine Müslüman Nureddin Zengi'nin gelmesi tercih edilir bir alternatif olarak görülmeye başlandı. Halep'te olan Nureddin'e Fâtımî saraylılar ve idarecilerinden birçok mektup, temsilci ve heyet gelmeye başladı.
Amalrik ise tecavüzkar olarak yeni bir Haçlı ordusu kurdu ve dördüncü bir defa bir daha Mısır seferi açarak. Ekim 1168'de Kral Amalrik yeni bir Haçlı şövalyeler ordusu ile Mısır'a girdi. Bilhays kalesine yöneldi ve kaleyi eline geçirdi. Hiçbir açık sebep olmadan yeni Haçlı ordusu büyük bir katliama girişerek kale savunucularını ve şehirde yaşayan erkek, kadın, çocuk ayrımı yapmadan ve Müslüman ve Koptik mezhepli Hristiyan farkını hiçe sayarak Mısırlı sivil halkı tümüyle öldürdüler. Bu büyük katliam haberi Mısır'a hemen yayıldı ve Haçlılara karşı büyük bir aksi reaksiyon ortaya çıktı. Bilhays'ta olanların haberleri yayılınca Kahireliler sonucu her ne olursa olsun Haçlılar ordusuna direnme göstermeye karar verdiler. Haçlılar ordusu Kahire'ye doğru ilerlerken Fâtımîler Hâlifeliği veziri Şavar Kahire'nin sivil halkının yaşadığı eski şehri yakıp harabeye döndürmeye ve Haçlılara yanmakta olan bir harabe bırakmaya karar verdi. Şehrin sivil halkı o zamana kadar sadece saray, hukûmet binaları, askerî kışlalar ve el-Ezher medresesi bulunan Kahire kalesi surlarıyla çevrili yeni Kahire'ye çekildiler. Eski şehirdeki her türlü yapıya 20.000 küp kadar nafta döküldü ve bunlar ateşe verildi. Çıkarılan yangının 54 gün sürdüğü ve eski Kahire'nin yerle bir olduğu bildirilir. Şavar bu tedbiriyle Kral Amalrik'i bu Haçlı istila hareketinden vazgeçmeye zorlayabileceğini sanmaktaydı.[1]
Fakat Şavar ve etrafındaki kliği Fâtımîler Hâlifeliği idarecilerinin ve saraylılarının desteğini kaybetmişti. Şavar aleyhinde olan Fâtımîler Hâlifeliği kliği Fâtımi halifesi ve Sultanı El-Âdıd li-Din-Allâh'ı de Savar aleyhine çevirebilmişti. Halifesi Âdıd Halep'teki Nureddin Zengi'ye çok hissi bir mektup göndererek ondan yardım istedi. Bu mektupla birlikte halife birkaç tutam saç göndermişti; bunların kendi harem kadınlarının saçları olduğunu ve bunların kadınlarının kendilerini Frenklerin zulmünden kurtarmasını sağlamak için ona yalvarıp ondan yardım istediklerini gösterdiğini ifade etti. Nureddin Zengi, Sirkuh'a üçüncü defa bir Suriye ordusuyla Mısır'a gitmek için emir verdi. Amalrik olanlardan haberdardı. Kahire'nin kendine teslim edileceğine yakılıp harabeye döndürülmesinden çok etkilenmişti ve Mısır halkının Haçlılara devamlı karşı olacağını anlamıştı. Nureddin'in Suriye'den yeniden göndereceği ordu ile kuzeyden ve Şavar'in Fâtımîler Hâlifeliği'nin ordusu ile güneyden birlikte hücumlarına karşı koyamayacağını bilmekte olan Amalrik, bu nedenle 2 Ocak 1169'da Haçlı ordusuyla birlikte Mısır'dan çekilip Filistin'e geri dönüşe başladı. Sihruh ve Suriye ordusu hiç Haçlılar ile karşılaşmadan 8 Ocak 1169'da Kahire'ye girdi. Harabeye dönmüş şehirlerinde Kahireliler ve vezir Şavar dahil Fâtımîler Hâlifeliği idarecileri bu orduyu çok büyük bir tezahüratla kurtarıcı olarak karşıladılar. Şavar, son birkaç hafta Haçlılara karşı savaşmakla beraber, onları çağıran ve onlarla anlaşma yapan bir idareci olarak bilinmekteydi. Savar Hristiyan haçlı orduları ile müttefiklik yaptığı için, Fâtımi Hâlifesi Âdıd'in de kabulü ile, 18 Ocak'ta yakalandı ve idam edildi. Bazı tarihler onun Selahaddin tarafından şahsen öldürüldüğünü açıklarlar.[1] Yerine aynı gün Mısır'da Fâtımîler Hâlifeliği Veziri olarak Sirkuh atandı. Sirkuh, Savar'in vezirlik ikametgâhına gittiği zaman evin bütün eşyalarının yağmalanmış olduğunu, üzerinde oturacak bir minder bile kalmadığını gördü.
Fakat Sirkuh da bu görevde iki ay kaldıktan sonra Sarayda zengin bir ziyafet yemeğinden sonra birdenbire bir kriz geçirip öldü. Sirkuh'un ölümünden sonra, Fâtımi Hâlifesi Âdıd'ın danışmanları ölen Sirkuh'un yerine genç yeğeni Selahaddin Yusuf'un vezir seçilmesini tavsiye ettiler. Buna bir neden de genç ve tecrübesiz bir idareci olacağı için halifenin ve danışman saraylıların yeniden iktidar gücünü kazanabilme ihtimali idi. Böylece Selahaddin Eyyubi henüz 31 yaşındayken Fâtımi Hâlifesi Âdıd tarafından "el-melik el-nasır" unvanı ile vezir tayin edildi ve Mısır'daki Suriye birliklerinin komutanı oldu.
Fakat Selahaddin şahsen iktidara hemen hakim oldu. Kendisine itaat etmeyeceği düşündüğü Fâtımîler saraylılar ve bürokratlarını işlerinden atıp onların yerine kendi adamlarını devlet idaresine yerleştirdi. Fâtımîler Hâlifeliği muhafız askerlerinin ortaya çıkardığı isyan hareketi Selahaddin'in kardeşi Adil tarafından çok sertçe bastırıldı. Elebaşları olan Nubiyalı muhafızların kışlası basılıp hepsi elimine edildi ve Fâtımîler Ermeni muhafızlarının kışlaları yakıldı.[2]
Ekim 1169'da Kudüs Kralı Amalrik beşinci defa Mısır'ı istila seferine başladı. Bu istila planı için Bizans donanması desteği sağlanması kararı aldı. 10 Temmuz'da Bizans donanması Contostephanus komutası altında Konstantinopolis'ten ayrıldı. Kudüs Kralı Amalrik komutasındaki Kudüs devleti Haçlı ordusu ise ancak Ekim'de Mısır'a girip Dimyat kalesine hücuma ve kaleyi kuşatmaya başladı. Nil Nehrine çekilen zencir yüzünden de Bizans donanması Dimyat önüne gecikerek geldi. Ayrıca mevsim geç olduğu için Bizans donanması için gereken yiyecek ıasesi sağlanamadı. Kudüs'ten gelen Haçlı şövalyeler da bu levazım gereğini planlamadıkları için Bizanslılara iaşe yardımı vermekten çekindiler. Bizans donanması mensupları büyük bir yiyecek sıkıntısına girdiler. Böylece Hristiyan istilacıların iki tarafının arası daha da açıldı. Ayrıca Kudüs Haçlı ordusu komutanı Amalrik Bizans donanma komutanının taktik tavsiyelerine kulak asmamaya başladı. Özellikle Dimyat kalesine hemen büyük bir hücuma geçmekten kaçındı. Savunucuların Nil üzerinden gönderdikleri bir ateş gemisi Bizans donanmasına büyük zararlar vermekte iken donanmanın tümüyle yanması Amalrik'in aldığı tedbirlerle önlenebildi. Yağan yağmurlar kale önünü ve Haçlı ordugahını çamur alanına döndürmüştü. Kalenin savunucuları da çok iyi hazırlıklıydılar, iyi organize edilmişler ve iyi komuta edilmekteydiler. Aralık başında bu kuşatmanın hiç sonuç vermeyeceği iyice anlaşıldı.[2]
Selahaddin ile Kudüs Haçlıları arasında barış müzakerelerinin başladığı bilinmektedir. Fakat zamanının tarihçileri müzakerelerin nasıl gelişip nasıl sonuçlar doğurduğu hakkında kesin gerçekleri bildirmemektedirler. Barış anlaşması hakkında da değişik kaynaklar farklı gerçekler vermektedirler. Bunun için günümüzde gerçekte yapılan barışın şartlarının neler olduğu bilinmemektedir. Ama bu barış şartlarına göre 13 Aralık 1169'da Haçlı ordusu kuşatma mancınıklarını yakarak Dimyat önünden ayrıldı ve Filistin'e fazla zayiat vermeden geri dönebildi. Bizans donanması ise Akdeniz'de kötü hava ve fırtına dolayısıyla çok büyük zayiat verdi ve donanma komutanı Contostephanus bile ancak Tarsus'a Kilikya kıyısına çıkabildi ve karadan Konstantinopolis'e dönebildi.[2]
Haziran 1171'de Selahaddin'in ismen tabi olduğu Nureddin Zengi ona Mısır'ın Şii İsmaili Fâtımi Hâlifesi Âdıd yönetimden ayrılıp sünni Abbasi halifesinin adına yöneltilmesini istediğini bildirdi. Selahaddin Şafii fakihi Necmeddin El-Habusanı'nın da fetvasını alarak bu değişmeyi sağlamak için iki ay planlar yaptı. Bu değişmeye Mısırlı yerliler özellikle Şii olanlar hiç sonuç vermeyen itirazlarda bulundular. Selahaddin itirazlarda bulunan birkaç Şii Mısır emirini öldürmek zorunda kadlı. Fakat Vezir olarak Selahaddain Fâtımi halifesi Âdıd'a verdiği raporda bunların ayaklanmacı oldukları için öldürüldüklerini bildirdi.
Tam o sirada Fâtımi halifesi Âdıd bir hastalık geçirmeye başladı. Bazı tarihçiler onun zehirlendiğini bildirmektedirler. Bu hastalığı sırasında Veziri Selahaddin'e kendisi ölürse genç olan çocuklarının hayatlarını koruması için yemin vermesini istedi. Fakat Selahaddin bunun bir politik tuzak olacağını ve Mısır'ın sünni olma planına bir set koyacağını sanıp Âdıd'ın bu talebini reddetti. Eyyubi'nin hatıralarında sonradan halife Âdıd'in gerçekten sadece kendi çocuklarını düşündüğü için kendisinden bu yemini istediğini anladığını ve bunu vermemekle bir hata ettiğini yazmıştır.
13 Eylül 1171'de Fâtımi halifesi Âdıd geçirdiği hastalıktan dolayı öldü. Onun ölümü ile 990'dan beri devam eden Fâtımîler Hâlifeliği sona erdi.
Sellahadın Eyyubi 18 Eylül 1171'de Mısır'da Şii Fatimi halifeliğine son vererek Sünniliğe dönüldüğünü ve Bağdat'taki Abbâsî halifeliğine bağlılığını ilan etti. Kahire, Fustat ve Mısır şehirleri camiilerinde verilen hutbeler Bağdad'daki Abbâsi Hâlifesi Mûstezî adına verildi.
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştirGenel
değiştir- Maalouf, Amin (2006) [1983]. Les Croisades vues par les Arabes [Arapların Gözünden Haçlı Seferleri]. çev. Ali Berktay. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Yayınları. ISBN 9789750811210.
Özel
değiştir- ^ a b c d Maalouf 2006.
- ^ a b c d Runciman, Steven (çev. Fikret Işıltan) (1992), Haçlı Seferleri Tarihi: II. Cilt Kudüs Krallığı ve Frank Doğu, Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları ISBN 975-16-0497-4
- ^ Maalouf 2006, s. 162-164.
- ^ Maalouf 2006, s. 164-168.
Dış bağlantılar
değiştir- El-Makrizi (ed. Muhammad Hilmī Muhammed Ahmed) (1393/1973) Ittiʿāẓ al-ḥunafāʾ, Kahire. (Arapça)
- Grousset, Rene, (1935 Yeni baski 2006) Histoire des croisades et du royaume franc de Jérusalem - II. 1131-1187 L'équilibre, Paris: Perrin. (Fransızca)
- Schlumberger, Gustave Leon (1907 Yeni baski 2010) Campagnes Du Roi Amaury Ier De Jérusalem En Egypte, Au Xiie Siècle Nabu Press ISBN 978-1144877307 (Fransızca)