İnsan yamyamlığı

insanların diğer insanların etini veya iç organlarını yemesi

İnsan yamyamlığı (Antropofaji), insanın, kendi türünden varlıkların (insan) etini veya iç organlarını yeme eylemi ya da alışkanlığıdır. Yamyamlık eylemini gerçekleştiren kişi yamyam olarak adlandırılır. Yamyamlık ifadesi türlerden birinin aynı türün bir diğer üyesinin tüm parçalarını ya da bir kısmını seksüel yamyamlığa ek olarak yemek amacıyla tüketmesi olarak zoolojiyi de kapsar.

Woodcut showing 12 people holding various human body parts carousing around an open bonfire where human body parts, suspended on a sling, are cooking.
Brezilya'da yamyamlık. Hans Staden'ın 1557 yılındaki tutsaklığı sırasındaki anlatılarını resmetmek için Theodor de Bry tarafından yapılmış gravür.

Yamyamlık kelimesinin türediği Küçük Antiller’deki Karayip halkının 17. yy.’a ait efsanelerinin kayıtları bu halkın yamyamlar olarak uzun süreli bir ün kazanmasını sağlamıştır. Gerçek yamyamlığın bu kültürde yaygınlığı ve bu efsanelerin gerçekliği üzerine tartışmalar mevcuttur. Yamyamlık geçmişte dünyanın birçok kısmındaki insanlar arasında yaygın bir durum olup 19. yy.’daki bazı izole Güney Pasifik kültürlerinde ve bugünkü tropik Afrika’nın bazı kısımlarında devam etmektedir. Yamyamlık Yeni Gine ve Solomon Adaları’nın bazı kısımlarında uygulanmış ve Melanesia’nın bazı kısımlarında et marketleri varlıklarını sürdürmüşlerdir. Fiji bir zamanlar Yamyam adaları olarak bilinmiş ve Fiji’den Amazon havzasına, Kongo’ya ve Yeni Zelanda’nın Maorilerine kadar yamyamlık dünyanın her tarafında iyi belgelenmiştir. Neandertallerin yamyamlığı uyguladıklarına inanılmıştır ve Neandertaller anatomik olarak modern insanlar tarafından yenmiş olabilirler. Yamyamlık özellikle Liberya ve Kongo gibi ülkelerdeki birkaç savaşta uygulanıp şiddetle kınanmıştır. 2012 yılı itibarıyla Papua Yeni Gine’de kültik sebeplerle ve çeşitli Melanesya kabilelerinin ritüelleri ve savaşta hala uygulanmaktadır. Yamyamlığın kültürel görecelik sınırlarının sınanması olduğu söylenmiş ve Antropologlar için “kabul edilebilir insan davranış sınırlarının ötesinin ne olup olmadığını tanımlamak” açısından tartışma konusu olmuştur.

Yamyamlık modern zamanlarda dahil, kıtlık çeken insanlar arasında son çare olarak sık sık uygulanmıştır. Donner Party’nin (1846-47) kötü bir şekilde sonuçlanan Westward keşfi ve daha yakın zamana ait bir olay olan 1972 yılındaki Uruguay rugby takımını Şili'deki bir turnuvaya taşıyan uçağın And Dağları'na çarpıp düşmesi sonucu kurtulanların ölenlerin cesetlerini yemesi yamyamlığa birkaç örnekten biridir. Ayrıca Jeffrey Dahmer ve Albert Fish gibi diğer insanların etini yemeye takıntılı akıl hastası insanlar tarafından da yamyamlık uygulanmıştır. Yamyamlığın resmi olarak bir akıl hastalığı olduğunun kabul edilmesi konusunda bir karşı çıkma vardır.

Etimoloji

değiştir

Yamyam kelimesinin, Orta Afrika'da yaşayan bir kabilenin adından Türkçeye geçtiği tahmin edilmektedir.[1] Çoğu dilde kullanılan Caniba kelimesi kökeni ise Kristof Kolomb'un, 1492 yılında Amerika kıtasına ayak bastığında ilk karşılaştığı yerlilerin adını seyir defterine Caniba olarak kaydetmesinden gelir.

Nedenleri

değiştir

Yamyamlık olarak kabul edilebilecek olayların başlıca 3 nedeni vardır:

  • Kültürel ve sosyal nedenler
  • Açlık veya kıtlık
  • Delilik veya sosyal sapkınlık

Ünlü antropologlar Richard E. Leakey ve Lewin, yamyamlığın, açlığın giderilmesi veya karın doyurmaya yönelik olmadığını, gerçekte tinsel ve büyüsel nedenlerden kaynaklandığını savunur ve yamyamlığı iki türe ayırır: İçe dönük yamyamlık (Endocannibalism) ve Dışa dönük yamyamlık (Exocannibalism). İçe dönük yamyamlıkta -iç yamyamlık- sadece akrabaların ve aynı kabileye ait olan ölülerin bedenleri veya yalnızca organları yeniyor. Örneğin, Güneydoğu Avustralya'da yaşayan Dieriler, ölen akrabalarının yüz, kol, bacak ve karınlarının yağlı kısımlarını yiyorlar. Bu toplum için geçerli olan inanca göre yağ, olağanüstü bir güce sahip olan ve yiyen kişiye geçen bir unsur. Böylece, ölünün özellikleri yine kabile içinde kalıyor. Güney Amerika'da yaşayan bazı kabilelerde ise, kişinin özelliklerinin onun kemiklerinde gizli olduğuna inanılıyor. Bu nedenle de, ölülerini yaktıktan sonra kemiklerini öğütüp toz haline getiriyorlar ve bu tozu içkilerine karıştırarak içiyorlar. Başka kültürlerde ise yamyamlık gizli dinsel topluluklara özgü gösteri oyunlarının bir parçası olarak görülürdü. Örneğin ABD'nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada'nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl Yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi. Özetle, İçe dönük yamyamlık ölü ile olan ilişkinin devamını sağlamak için uygulanıyor.

Dışa dönük yamyamlıkta ise, akraba ve kabile üyeleri değil, düşmanlar yeniyor. Bazı Güney Amerika yerlilerinde görülen bu adet, öldürülen kişinin katillerinden ileride intikam almaması için uygulanıyordu. Bunda da bedenin bazı kısımları, yeniyordu. Her iki tür yamyamlığın geçmişi de 200-250 bin yıl önceye uzanır.

Yamyamlık ile cinsellik arasında bağlantı kuran ünlü psikanalist Sigmund Freud, yemek ve sevişmenin birbirinden ayrılmayan iki faaliyet olduğunu iddia etmişti. Freud, cinsel eylemin gerisinde, bir başkasının gücüne ya da iktidarına sahiplenmek duygusunun olduğunu söylüyordu. Bu görüşlerini desteklemek için totem aşamasını örnek gösteriyor; bu aşamada klan kardeşlerinin bir araya gelerek sembolik babalarını öldürdüklerini ve onların etlerini yediklerini vurguluyordu. Ona göre, erkek kardeşler bunu babanın cinsel gücüne sahip olmak için gerçekleştiriyorlardı. Freud'a göre yamyamlıktan güç kazanmanın motoru cinsellikti.

Bu konuyu inceleyen etnologlar ve antropologlar, yamyamlığın yaklaşık yarım düzine sosyal ve kültürel temeli olduğunu belirtirler. Bu nedenlerin başında dini seremoni ve ritüeller geliyor. Örneğin, bazı yamyam toplumlarda ölüye saygı, onun cesedini yemekle özdeşleştirilir. Bu toplumların inançlarına göre, ölen kişi için en saygın mezar yeri yaşayanların bedenleriydi. Bazı toplumlarda ise ölüleri yiyerek sadece onu daha iyi saklayacaklarını değil, aynı zamanda onun niteliklerine de sahip olacaklarını düşünüyorlardı.

Bugün Güney Amerika'da, ormanların içinde yaşayan ve sayıları hızla azalan Guayaki (Paraguay) ve Yanomami (Venezuela) Yerlileri arasında yamyamlık geleneği hala uygulanmaktadır.

Yamyamlığın ikinci en güçlü nedeni ise, Yerlilerin büyük çoğunluğunun düşmanlarının ancak yenildiklerinde yeryüzünden tamamen silineceklerine inanmalarıydı. Kimi yerlileri bunu düşman kabileyi aşağılamak için yaparken, kimileri de bu yolla düşmanın gücüne sahip olacaklarına inanıyorlar. Savaşçı yamyamlık olarak tanımlanan bu uygulama Amerikan yerlilerinden Kamak, Yeni Zelanda yerlileri olan Maoriler ve Afrika'nın bazı kabileleri arasında çok yaygındı.

Modern dönemler

değiştir

İnsanlık tarihi kadar eski olan yamyamlığa hemen hemen bütün kıtalarda rastlanmıştır. Eski yamyamlık öykülerinin birçoğu abartılı veya yanlış olsa bile Batı ve Orta Afrika'nın bazı bölgelerinde, Melanezya'da (özellikle Fiji), Yeni Gine'de, Avustralya'da, Yeni Zelanda Maorilerinde, Polinezya'daki bazı adalarda, Sumatra kabilelerinde ve Kuzey ve Güney Amerika'nın çeşitli kabilelerinde yakın çağa kadar yamyamlığın sürdüğü söylenebilir.

Bazı kültürlerde insan eti yiyecek olarak görülür, bazen hayvan etiyle bir tutulurdu. Bir çarpışmada zafer kazanan Maoriler çoğunlukla öldürdükleri insanların etlerini şölenle yerlerdi. Bazı kaynaklara göre Sumatra'da yaşayan Bataklar, Hollanda'nın denetimine girinceye değin pazarda insan eti satarlardı.

Başka kültürlerde ise belli özellikler kazanmak ya da büyü yapmak amacıyla bedenin bazı bölümlerinin ya da organların yendiği törenler düzenlenirdi. Afrika'da dinsel törenlerde insan öldürmek ya da yamyamlık çoğunlukla büyücülükle bağlantılıydı. Kafa avcıları, öldürdükleri düşmanların kafalarını ya da başka bölümlerini yiyerek onların yaşam güçlerini ve öteki niteliklerini kazanacaklarına ve öç duygusunu yatıştıracaklarına inanırlardı.

Bazı kültürlerde ölünün bedeni törenle akrabaları tarafından yenirdi. İç Yamyamlık denen bu uygulama bazı Avustralya Yerli kabilelerinde ölüye saygı anlamı taşırdı. Başka kültürlerde ise yamyamlık gizli dinsel topluluklara özgü gösteri oyunlarının bir parçası olarak görülürdü. Örneğin ABD'nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada'nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl Yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi.

Örnekler

değiştir
  • 1972 yılında Uruguay rugby takımını Şili'deki bir turnuvaya taşıyan uçak, And Dağları'na çarpıp düştü. 3800 metre yükseklikte mahsur kalan 40 kişiden 16 tanesi, aylarca soğuğa ve açlığa karşı mücadeleyi kendi ölü arkadaşlarının etini yiyerek verdiler.
  • 1979'da bir askerî darbeyle koltuğunu kaybeden Orta Afrika Cumhuriyeti devlet başkanı Jean-Bédel Bokassa, çıkarıldığı mahkemede çok sayıda siyasi cinayetin yanı sıra yamyamlıkla da suçlandı. Diktatörün özel malikanesindeki buzdolabında insan eti parçalarına rastlanmıştı.
  • Milwaukee canavarı olarak tanımlanan Amerikalı Jeffrey Dahmer, çoğu zenci çocuk olmak üzere 17 genci öldürmüş ve etlerini buzdolabında saklayarak yemişti. Mahkeme tarafından 957 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Dahmer, daha sonra kapatıldığı hapishanede 28 Kasım 1994'te bir başka mahkûm olan Christopher Scarver tarafından halter demiri ile öldürüldü

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "TDK - Yamyam". 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2020.