İslam ve Hristiyanlık
Karşılaştırmalı din alanında Hristiyanlık ve İslam arasındaki tarihsel etkileşim, Hristiyanlık ile İslam'ın benzer yönlerini ve temel fikirleri bağlar. İslam ve Hristiyanlık, Yahudilik gibi, semavi gelenekten (İbrahimî dinler olarak da bilinir) aldıkları kökenlerini paylaşırlar. Bu kökene rağmen söz konusu iki din arasında derin farklar vardır. Örneğin, İsa’nın kim olduğu konusu bunlardan biridir.
İslam'ın bakış açısından İsa
değiştirİslam'da Hadislere göre İsa'nın, Muhammed'den sonra en önemli peygamber olduğunu savunur. Fakat Müslümanlar, İsa'nın Tanrı'nın oğlu, ilahi veya teslisin bir parçası olduğunu kesinlikle reddederler. Müslümanlara göre, İsa insanların Tanrı'yla ve birbirleriyle yakınlaşmasını sağlayan, insan bir peygamberdir. Müslümanlar, İsa'nın mucizevi bir biçimde Bakire Meryem'den doğduğunu kabul etseler de Tanrı'yla olan baba-oğul ilişkisini kabul etmezler. Onlara göre İsa da Adem gibi Tanrı tarafından, babasız olarak yaratılmışlardır, fakat ikisi de 'Tanrı'nın oğulları' değildirler. Tanrı, oğul edinemez. O doğmamış ve doğrulmamıştır.
İslam ve Hristiyanlık çarmıh ve yeniden dirilme konularıyla ilgili inançlarında farklılık göstermektedirler. Hristiyan inancına göre İsa Sanhedrin ve Romalı savcı Pontius Pilatus tarafından ölüme mahkûm edilmiş, çarmıha gerilmiş ve yeniden dirilmiştir. Müslümanlara göre ise İsa çarmıha gerilmemiş ve mucizevi bir şekilde kurtulmuştur:
Bu, bir de inkarlarından, Meryem’e büyük bir iftirada bulunmalarından ve: "Meryem oğlu İsa Mesih’i, Allah’ın elçisini öldürdük" demelerinden ötürüdür. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar, fakat onlara öyle göründü. Ayrılığa düştükleri şeyde doğrusu şüphededirler, bu husustaki bilgileri ancak sanıya uymaktan ibarettir, kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Güçlü’dür, Hakim'dir. (Nisa Suresi, 156-158)[1]
'İkinci kez dünyaya gelme', 'Deccal', 'Şeytan' gibi bazı diğer Hristiyan terimleri de İslam'da mevcuttur. Fakat bazıları aynı anlama gelmez.
Semavi dinler olarak İslam ve Hristiyanlık
değiştirHristiyanlık, İslam ve Musevilik İbrahim ile olan ilişkileri dolayısıyla İbrahimi dinler olarak bilinirler. Müslümanlar İbrahim'in ilk oğlu olan İsmail'i 'Arapların babası' ve İbrahim'in ikinci oğlu İshak'ı da 'İbranilerin Babası' olarak bilirler. İbrahim ve oğlullarının hikâyesi Tekvin'de anlatılır.
İslam'da İsmail, İbrâhim’in oğlu ve Muhammed'in atasıdır.[2] Dilinin Arapça olması ve Araplar’ın soybağının ona bağlanması, Kâbe’nin inşasında İbrâhim’le birlikte çalışması, kurban edilme hadisesinde babası karşısındaki teslimiyet ve itaati, onun yerine kurban edilmek üzere bir koç gönderilmesi, Muhammed’in, “Ben iki kurbanlığın oğluyum” diyerek onunla iftihar etmesi gibi hususlara dayalı olarak müslümanlar İsmâil’e özel bir saygı duymuşlardır.[2][3]
Katolik öğretilerinin toplandığı bir belge olan "The Catechism of the Catholic Church"te, Müslümanlardan şöyle bahsedilmektedir:
"Kilisenin Müslümanlarla ilişkisi: Kurtuluş planı, aynı zamanda Yaratıcı'yla ilgili bilgi sahibi olanları da içermektedir. Bunların başında Müslümanlar gelir: onlar ki İbrahim'e olan inançlarını açıkça dile getirmiş ve bizimle beraber aynı tek, merhametli Tanrı'ya ve insanoğlunun mahşerde yargılanacağına inanmışlardır."
Hristiyan, Müslüman ve Yahudi kutsal metinlerine dair bakış açıları
değiştirMüslümanlar İsa’ya "İncil" adında bir kitabın gönderildiğine inanır. Buna karşın, gerçekte inciller İsa’nın doğumunu, hayatını, ölümünü ve dirilişini anlatır. Kur’an, incillerde bahsedilen olay ve kişileri farklı anlatır. Müslümanlar "İncil" kavramını Yeni Ahit kavramı ile eş değer tutarlar. İsaʼya Tanrı tarafından verildiğine inandıkları "İncil" adlı kitabın tahrif edildiğine inanırlar.
Hristiyanlar da Tevrat’ın Musa’nın orijinal yapıtı olduğuna inanır. Fakat kitabın farklı dillere çevrilmesi esnasında hatalar yapıldığına, yeni kişi ve yer adlarının eklenmesi nedeniyle değiştiğine inanan Hristiyanlar da vardır. Hatta İsa'nın babasının Tevrat'ın tanrısı olmadığına, Tevrat'ın tanrısının aslında kötü, savaşları seven, yargısında tutarsız olduğuna inanan Hristiyanlar da bulunmaktadır.[4][5] İsa Tevrat’taki belli ifadelere inanır ve Tevrat’ın Musa’nın eseri olduğunu, tamamı Musa tarafından kelime kelime yazılmamış olsa bile Tevrat’ın yaratıcısı olduğunu savunur.
Ayrıca Hristiyanlar Zebur’un tamamının Davud tarafından yazılmadığına, hatta en az bir mezmurun Davud’un doğumundan 500 yıl sonra yazıldığına inanmaktadırlar. Birçok şair ve yazar katkıda bulunurken mezmurların yaklaşık üçte biri anonimdir. Müslümanlar ise Zebur’un Davud’a verilmiş bir kitap olduğuna inanır.
İslam'da Kitâb-ı Mukaddes
değiştirKitâb-ı Mukaddes, Muhammed’in doğuşundan yüzyıllar önce yazılmıştır. Bazı Müslümanlar Paraklit’in, Yuhanna İncili’nde belirtildiği gibi Muhammed’in gelişinin kehaneti olduğunu savunmuşlardır. İslam’ın öğretileri, İsa’ya yollanan "İncil"in aslında Tanrı’nın sözü olduğunu fakat yüzyıllar içinde bozulduğunu söyler.
Bazı Hristiyanlar ise Muhammed’in peygamberlik iddialarını eleştirirken Pavlus’un Galatyalılara yazdığı mektubu örnek gösterirler:
Biz ya da gökten bir melek bile, size bildirdiğimiz müjdeye ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona! Daha önce söylediğimizi şimdi yine söylüyorum, bir kimse size, kabul ettiğinize ters düşen bir müjde bildirirse, ona lanet olsun! (Galatyalılar 1:8)[6]
Müslüman bilginler, Pavlus ve birçok erken Hristiyan arasında pek çok sorun olduğuna işaret ederler. Bu kişilerden biri de İsa’nın kardeşidir.
Ayrıca Bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Ağustos 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mart 2010.
- ^ a b "İSMÂİL". TDV İslâm Ansiklopedisi. 23 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mayıs 2024.
- ^ Fîrûzâbâdî. Beṣâʾir VI,. Beyrut: el-Mektebetü’l-ilmiyye. s. 39.
- ^ "Markion". Vikipedi. 22 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2021.
- ^ Encyclopedia of Early Christianity – Second Edition. Everett Ferguson (İngilizce). Garland Publishing. 1998. ss. 715-716 ISBN 0-8153-3319-6.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Mart 2010.