İslam ve laiklik
İslam ve laikliğin uyumlu ve bir arada olabileceği konusu Müslüman ülkelerinde tartışılmış ve değişik İslami çoğunluğa sahip ülkeler değişik uygulamalar benimsemişlerdir. Bunlardan Türkiye gibi bazı ülkeler kesin laik uygulamaları, bazıları kısmen şeriat yasalarının uygulanmasını, bir kısmı da tamamıyla şeriatın uygulanmasını esas almışlardır.
Terminoloji
değiştirArapçada ve Arapça konuşulan ülkelerde "almaniyye" (Arapça: علمانية), "dunyavıyye" (Arapça: دنيوية) ve "leikiyye" (Arapça: لائكية) terimleri kullanılmaktadır.
Teori ve altyapı
değiştirHristiyan Orta Çağ Avrupasında olduğu gibi Müslüman ülkelerinde de kaynağını Kur'an ve hadislerden alan dini otoriteler, koydukları kurallar, emir-komuta sistemi ve uygulamalarını dini bir üst makama dayandırarak meşruiyet aramışlar ve kendilerinin ve yasalarının toplumsal kabul ve itaat ile karşılanmasını amaçlamışlardır. Kullandıkları dinî kavramlar, sıfatlar (halifelik) ve argümanlar kendilerinin sorgulanamaz ve yanlışlanamaz otoriteler olmasını sağlamıştır.
Şeriat anlayışı kendi gelişmesi içerisinde de bazı seküler metotlarla Kur'an ve sünnet (hadis)'ten oluşan birincil kaynaklarda genişlemeler ve değişimler sağlamıştır: Fer'i deliller denilen Kıyas, icma, İstihsân, İstishâb, İstislâh (Mesâlih-i Mürsele), Örf, Âdet ve Teâmül, Sedd-i Zerâyi; Şii teolojisinde: Akıl vd.
Erken dönem filozoflarından İbni Rüşd İslam dünyasında modern sekülerizmin öncüsü sayılmaktadır. Batınilik dinsel kalıpların esnetilmesi ve sekülerleşme açısından dikkat çekici bir fenomendir. Ayrıca aklı önceleyen Mutezile ve Hanefilik mezhepleri de laikleşmede öncü kabul edilebilecek akımlardır.
Selefi/Vahhabi akımlar İslam dünyasında sekülerizmi tekfirle suçlayan ve en katı şekilde reddeden eğilimlerdir.
Modern dünyada ise bu kavramlar sorgulanmaya başlanmış ve toplumlar dini otorite dışında birlikte yaşam kültürü ve yapısı (anayasa, yasalar) oluşturma yoluna gitmiştir. Muhammed Abduh İslam dünyasında halifenin dini kimliğine karşı çıkarak seküler düşüncenin önünü açmıştır. Bazı araştırmacılara göre Orta Çağ'dan beri İslam dünyasında seküler devletlerin bulunduğu, Mustafa Kemal Atatürk'ün laiklik ilkesinde Selçuklu sultanı Tuğrul Bey'den esinlendiği,[1] Hasan Sabbah'ın İslam dünyasındaki ilk laik denemeyi yaptığı ifade edilmiştir.
Görüşler
değiştirYaşar Nuri Öztürk Kur'an'ın laikliği yalnızca meşru görmediğini, bunu bizzat emrettiğini ifade etmiştir.[2] Mısırlı İslam âlimi Ali Abdurrazık ve Sudanlı düşünür Mahmud Muhammed Taha gibi bazı İslami reformistler, siyasal düzen anlamında, ulusa tek bir şeriat yorumu dayatmayan laik bir devleti savundular.[3] Karşıt görüşler: Hayrettin Karaman'a göre İslam hiçbir şekilde laiklik ile bağdaşmaz.[4]
Ayrıca bakınız
değiştirKonuyla ilgili yayınlar
değiştir- Kur'an ve Laiklik (Toplumsal Uzlaşma ve Barışa Kur'an'ın Katkısı), Prof. Dr. Salih Akdemir
- Kuran Verileri Açısından Laiklik, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
- Din ve Laiklik, Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil
Kaynakça
değiştir- ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2014.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2014.
- ^ John L. Esposito. "Rethinking Islam and Secularism" (PDF). Association of Religion Data Archives. ss. 13-15. 29 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 20 Nisan 2019.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2014.