Şablon:GM/2016-08-01
Erozyon diğer adıyla aşınım, yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması ve biriktirilmesi olayıdır.
Tarımda kullanılan alanların %70'i özelliklerini kaybederek dünya genelinde toplam kara üzerinde %30 civarında çölleşmeye sebep olmuştur. Dünyada erozyon sebebiyle çölleşme tehlikesi bulunan 110 ülke bulunmaktadır. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yapılan hesaplamalarla, dünyada çölleşme ve erozyonun önüne geçebilmek için yılda 42 milyar dolar harcanması gerektiği bulunmuştur. Türkiye topraklarının ise, %90'ı su erozyonu, %1'i de rüzgâr erozyonuna maruz kalmaktadır. Tarım topraklarında bu oran su erozyonu için %75 civarındadır. Türkiye'deki erozyon sonucunda yılda 500 milyon ton verimli toprak kaybedilmektedir. Doğal şartlarda gerçekleştiğinde kaybedilen verimli topraklar, doğal döngü çerçevesinde telafi edilebilmektedir... Erozyon bilinçsizlik ve insan etkisiyle telafi edilemez boyutlara ulaşabilmektedir. Erozyonun etkisi sebebiyle kaybedilen verimli topraklar tarımsal üretim kapasitesinin düşmesine sebep olmaktadır. Erozyonun oluşması doğal faktörler ile gerçekleşmekte ancak erozyonun telafi edilemez zararlara sebep olması, insanların bu faktörleri hızlandırmasıyla gerçekleşmektedir. Erozyon çeşitlerinden olan su erozyonu en etkili erozyondur. Bu erozyonda yağmur damlalarının aşındırmasının yanında yüzey akışa geçen sularında önemli bir etkisi bulunmaktadır. Diğer bir erozyon çeşidi olan rüzgâr erozyonu ise rüzgârın etkisiyle gerçekleşen aşınım ve taşınım olayıdır. Erozyonun verimli toprakların kaybına yol açmasının yanında peri bacalarının oluşumuna yol açması, doğal bir güzelliğin meydana gelerek turizm bölgeleri oluşturmasına ve bir tezat oluşturmasına neden olmaktadır. Uzun yıllar sonunda özel erozyon çeşitlerinden olan korunmuş sütun erozyonu bu oluşumlara sebep vermektedir. (Devamı...) |
Nicolas Poussin (d. 15 Haziran 1594 - ö. 19 Kasım 1665) Fransız klasisizm tarzında resim sanatçısı. Çalışmalarında ağırlıklı olarak duruluk, mantık ve düzen ön plana çıkarılır ve hatları, renge yeğler. Çalışmaları, 17. yüzyılın baskın Barok tarzına karşı bir alternatif olarak görülür. 20. yüzyıla kadar, Jacques-Louis David, Jean-Auguste-Dominique Ingres and Paul Cézanne gibi klasik odaklı sanatçılara ana ilham kaynağı olmuştur.
Kardinal Richelieu emriyle Premier peintre du Roi olarak hizmet etmesi için Fransa'ya geri döndüğü kısa bir dönem dışında kariyerinin çoğunu Roma'da geçirmiştir. Nicolas Poussin'nin erken dönem biyografi yazarı, arkadaşı Giovanni Pietro Bellori'dir. Poussin'nin Les Andelys, Normandiya yakınlarında doğduğunu ve daha sonra kariyerine büyük ölçüde yardım edecek Latince'nin de dahil olduğu bir eğitim aldığını anlatır. Poussin'in ilk çizimleri, yerel bir ressam olan Quentin Varin'in dikkatini çekmiştir ve onu yanına çırak olarak almıştır, ancak Poussin, on sekiz yaşında geldiğinde kariyerinin ailesi tarafından onaylanmaması gibi nedenlerle Paris'e kaçmıştır. Orada, daha sonra Poussin'in ustaları olarak hatırlanacak Flaman ressam Ferdinand Elle ve Georges Lallemand'in atölyesine katılmıştır. Ancak o dönem Fransız sanatı bir geçiş dönemi içindedir; eski çıraklık sistemi bozulmaya yüz tutmuş ve akademik eğitim çıraklığın yerini almaya başlamıştır. Matematikçi Courtois ile tanıştıktan sonra Marcantonio Raimondi'nin gravür sanatı koleksiyonunu görmüş ve bunlardan etkilenmiştir. İki kere Roma'ya gitmeye çalışmıştır ancak başarısız olmuştur ve bu şekilde Lyon'da Marie de' Medici'nin kraliyet şairi Giambattista Marino'ya rastlamıştır. Marino; Poussin'yi, Adone isimli şiirini ve Ovid'in Metamorphoses eserinin planlanmış sürümünü resimlendirmesi amacıyla işe almıştır ve 1624'te Lyon ve Paris'teki komisyonca alıkonulan Poussin'ye kendisiyle Roma'da iştirak etmesine olanak sağlamıştır. Marino'yla arkadaşlığı ve şiirlerinin resimlendirilmesi, Poussin'nin ilk çalışmalarındaki belirgin erotizmin temelini attığı veya en azından kuvvetlendirdiği söylenir. (Devamı...) |