Anayasal iktisat teorisi devletin gücü ve yetkilerinin nasıl sınırlandırılabileceğini ve nasıl sınırlandırılması gerektiğini inceleyen bir disiplindir. James M. Buchanan ve Anthony Downs, anayasal iktisadı şu şekilde tanımlamaktadır:

Anayasal iktisat...ekonomik ve politik birimlerin tercihlerini ve faaliyetlerini sınırlayan alternatif yasal-kurumsal ve anayasal kurallar bütününün işleyiş özelliklerini açıklamaya çalışır.

Felsefi temelleri

değiştir

Anayasal politik iktisat teorisinin felsefi temellerini sosyal sözleşme teorisi (ing: social contract theory) oluşturur. Sosyal sözleşme, toplumda birlikte yaşayan bireylerin, temel hak ve özgürlükleri ile toplumun içerisinde uyulması gerekli olan kuralları içeren informel kurallar üzerinde görüş birliğine varmalarını ifade eder. İyi bir toplumsal düzenin temelleri, sosyal sözleşme içerisinde oluşturulmuş kural ve kurumlara dayalıdır. Sosyal sözleşme anayasal demokrasinin normatif ilkelerini içerir.

Sosyal sözleşme anayasalardan başlıca şekil ve amaç yönünden ayrılır:

  • Anayasalar, yazılı üst hukuk kurallarıdır. Buna karşın, sosyal sözleşme ilkelerinin yazılı olması gerekmez.
  • Anayasalar iyi bir toplumsal düzenin politik ve ekonomik ilkelerini açıklar. Sosyal sözleşme, anayasalar gibi belirli kurumlar oluşturmaz. Kolektif kararların alınacağı çerçeveyi ve prosedürleri normlar olarak saptamaz. Bunun yerine sosyal sözleşme, temel insani değerleri ortaya koymaya çalışır.
  • Anayasal politik iktisat, iyi bir toplum düzeni oluşturacak politik kuralların ve kurumların sosyal sözleşme teorisine dayalı olarak belirlenmesini savunur. Ancak, anayasal politik iktisat, toplumun hem hukuki hem de kuramsal yapısını yönlendirecek anayasaların, vatandaşların bilinçli gayretleri ile ideal şeklini alacağını kabul eder. Bu düşünce litaratürde sözleşmeci anayasacılık (ing: contractarian constitutionalism) olarak adlandırılır. Bu yönüyle sözleşmeci anayasacılık veya sözleşmeli anayasal iktisat aynı zamanda yapıcı rasyonalizm (ing: constructive rationalism) ilkesine dayanır. Bu ilkenin karşıtı görüş ise sosyal düzeni belirleyen kural ve kurumların zaman içinde kendiliğinden, yani spontan olarak oluştuğunu iddia eden evrimci rasyonalizm (ing: evolutionary rationalism) dir. Spontan düzenler tarihi evrim süreci içerisinde kendiliğinden gelişmiş, soyut ve belli amaçlara yönelik olmayan kural ve kurumlardır. Örneğin; Fizyokratların "Doğal Düzen"i, Adam Smith’in "Görünmez El"i spontan sosyal düzeni açıklamaktadır.
    Günümüzde yapıcı rasyonalizmin, yani sosyal düzeni oluşturan kural ve kurumların kendiliğinden değil, sözleşmeci bir perspektifle anayasal düzeyde belirlenmesini savunanların başında Buchanan gelmektedir. Buchanan'a göre yapıcı rasyonalizm, sözleşmeci anayasacılığın temelini teşkil eder.

Teorik temelleri

değiştir

Kamu tercihi teorisi, esasen anayasal iktisat teorisinin alt yapısını oluşturmaktadır. Kamu tercihi teorisinin gelişimi II. Dünya Savaşı'nı takip eden 1940'lı ve 1950'li yıllara rastlarken, anayasal iktisadın bir disiplin olarak doğuşu ve önem kazanması 1970'li yılların sonlarına rastlamaktadır.

Anayasal iktisat teorisi içerisinde devletin meşrutiyeti konusu felsefi düzeyde incelenmekte, bu çerçevede devletin bireylerin can ve mal güvenliğinin korunmasına karşılık, onun hak ve özgürlüklerine ne tür sınırlamalar getirebileceği konuları irdelenmektedir. Devletin egemenlik hakkının bir sonucu olarak bireyin politik hak ve özgürlükleri yanı sıra ekonomik hak ve özgürlüklerine hangi türde sınırlamalar getirebileceği ve bunların neler olması gerektiği konusu tartışılmaktadır. Örneğin; devletin vergi almak koymak ve değiştirmek, para basmak vb. yetkileri bu çerçevede inceleme konusu yapılmaktadır.

Kaynakça

değiştir
  • Coşkun Can Aktan, Politik İktisat, İzmir, Anadolu Matbaacılık, 2000.
  • Coşkun Can Aktan, Anayasal İktisat, İstanbul: İz Yayınları, 1998.
  • Coşkun Can Aktan, Ekonomik Anayasa, Ankara: TİSK Yayınları.