Aynalıgöl Mağarası

Mersin yakınlarındaki bir mağara

Gilindire veya Aynalıgöl Mağarası, Mersin'e bağlı Aydıncık ilçesinin 7,5 km güneydoğusunda, Sancak Burnu ile Kurtini Deresi arasında yer alan mağara. Bir çoban tarafından tesadüf eseri bulunuştur.[1] Giriş ağzı denize bakan ve hemen önünde küçük bir köy bulunan mağaraya denizden ve karadan gidilebilmektedir.

Aynalıgöl mağarası içinde sarkıtlar

Toplam 555 m uzunluğu, girişe göre – 46 m derinliği girişe göre 22 m yüksekliği bulunan mağara, her türden damlataş oluşumları ile kaplıdır. Ayrıca mağarada genişliği 18-30, uzunluğu 140, derinliği 5- 47 metre olan büyük göl bulunmaktadır. Mağaranın girişi deniz seviyesinden 50m. yüksekliktedir.[2]

Bir hidrolojik rejim değişikliğiyle, mağarada bulunan sarkıt-dikit gibi oluşumların, su altında kalarak, atmosferik değişimlerden etkilenmeden günümüze kadar ulaşmıştır. Su altında kalan oluşumların, küresel iklim değişikliği öncesinde oluştuğu, bünyelerinde önceki Buzul Çağı'ne ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri saklı tuttuğu anlaşıldı. Gilindire Mağarası, bu özellikleriyle yaşanmış son iklim değişikliğine ilişkin, Doğu Akdeniz'de bulunan tek kayıt noktasıdır.[3]

2013 yılında tabiat anıtı olarak tescil edilen mağara, 2021'de tabiat parkı ilan edildi.[4][5]

Jeolojik özellikleri

değiştir

Aynalıgöl Mağarası ve çevresi çeşitli yaş ve türde litolojik birimlerden oluşmaktadır. Otokton karakterdeki Geyikdağı Birliği'nin temelini oluşturan kırmızı-gri renkli ve kristalli KB-GD doğrultulu orojenik kuşaklar halinde uzanan Kambriyen yaşlı dolomit ve kireçtaşı litolojileri inceleme alanındaki en yaşlı jeolojik istifi oluşturur. Bu birim aynı zamanda Gilindire Mağarası'nın da oluşumuna yol açmıştır.

Literatürde Ovacık-Işıklı formasyonu olarak tanımlanan bu formasyon, hem yapısal özellikleri, hem de kimyasal bileşimi nedeniyle karstlaşmaya son derece uygun bir karaktere sahiptir. Birçok yerde KDGB yönlü faylarla parçalanmış ve kendi içinde tektonik dilimlenmeler gösteren bir yapıya sahiptir. Formasyonun bu yapısı Gilindire Mağarası'nın genel uzanımı etkilemiştir. Ancak mağaranın biçimlenmesi ve damla taşların gelişimi, kayaçların tabaka doğrultuları ve dalımları ile çatlak sistemlerinin gelişiminin sonucuna bağlı olduğu bildirilmiştir.

Jeomorfolojik özellikleri

değiştir

Dik bir falez dikliğinin üzerinde deniz seviyesinden +46 m yükseklikte bulunan Gilindire Mağarası,[6] çeşitli yükselti seviyelerinde yer alan Pliyo-Kuvaterner yaşlı röliyef sistemlerine ait yer şekilleri tarafından çevrelenmiştir. Güneyden kuzeye doğru basamaklar şeklinde yükselen bu şekillerin en belirginleri; faylarla biçimlendirilmiş yamaçlar ve falezler, yarımay biçimli koylar, denizel taraçalar, boğulmuş veya asılı vadiler, mağaralar ve aşınım yüzeyleridir. Ayrıca mağara çevresinde lapya oluşumları da bulunmaktadır.

Aynalıgöl Dağı ve yakın çevresinin en karakteristik yerşekillerini aşınım şeklinde oluşmuş denizel taraçalar meydana getirir Bu yer şekli sistemlerinden belirgin olan üç tanesi, Akdeniz'in Pleyistosen'deki düzey salınımlarının korelasyonu açısından oldukça önemlidir. Günümüz deniz seviyesinden 12 m yüksekte yer alan ilk basamak Monastriyen I, 45–50 m yüksekte yer alan ikinci basamak Tireniyen ve 50–75 m yüksekte yer alan üçüncü basamak ise Milayizen'e ait taraça basamakları olmalıdır. Zira önceki yıllarda değişik bölgelerde yapılan çalışmalarda benzer sonuçlar ortaya konmuştur.

Mağaranın Şekli

değiştir

Mağaranın Şekli: Kambriyen'e ait dolomit ve kireçtaşı litolojisi içinde gelişen Gilindire Mağarası, jeolojik kesitinden de anlaşıldığı kadarıyla ters “L” harfine benzeyen bir şekle sahiptir. Toplam uzunluğu 555 m olan Gilindire Mağarası, +22/-93 m'ler arasında değişen 115 m'lik bir litolojik kalınlık içinde gelişmiştir. Bu kalınlığının 47 m'lik kısmı ise deniz seviyesi altındadır.[6]

Mağaranın oluşumu ve gelişimi

değiştir

Gilindire Mağarası, Türkiye mağara literatüründe Kambriyen kireç taşlarında oluştuğu tespit edilen üç mağaradan birisidir. Mağaranın gelişiminde kireçtaşı litolojisinin yanında bölgenin yapısal özellikleri (faylar ve çatlak sistemleri) ve taban düzeyi konumundaki Pliyosen deniz düzeyi birinci derecede etkili olmuştur. Bunun yanında jeomorfolojik oluşum ve gelişim, eğim, akarsularla yarılma, iklim ve Pleistosen deniz düzeyi salınımları mağaranın şekillenmesinde etkili olan ikincil faktörlerdir.

Orta Toros'ların denizel boğulmaya uğrayan güney bölümünde yer alan Gilindire Mağarası, köken ve şekillenmeleri ile gelişim dönemleri farklı üç bölümden meydana gelmektedir. Başlangıç aşaması olan freatik dönemde, mağaranın “Damlataşlar Salonu” girişleri olmadan geçit konumlu olarak gelişmiş ve daha sonra ise Akdeniz'in Pleyistosen'deki seviye değişimlerine bağlı olarak şekillenmiştir. Bu salon aynı zamanda mağaranın, Pliyosen'de karstlaşması sonucu oluşmuş en eski bölümüdür. Yağışlı dönemlerde tavandan damlayan sular dışında bütünüyle kuru olan bu bölüm, gelişimini tamamlayarak fosil aşamaya geçmiştir. Yine bu dönemde yaşanan transgresyon sonucunda boğulmaya uğramıştır. Tireniyen esnasında ise çözünme ve dalga aşındırması gibi faaliyetlere maruz kalarak iki girişin oluştuğu mağara, böylece dışarıya açılmıştır ve fosil karakter kazanmıştır. Bu durum aynı zamanda mağaranın oluşumu ve gelişimindeki vadoz döneme geçişin habercisidir. Bu safhada damlataşların oluşumu da hızlanmıştır. Deniz seviyesinin günümüzden -90 m daha aşağıya düştüğü Würm'de ise mağara da gençleşme yaşanmış ve mağaradaki “Göllü Salon” oluşmuştur. Bu aşamada fosil salon (Damlataşlar Salonu), askıda kalmış ve tersine gelişim başlamıştır. Bu gelişim süreci esnasında Göllü Salon'un duvarlarında sarkıtlar oluşmuş ve tabanı girişe göre -93 m'ye kadar inmiştir. Würm sonrası dönemde deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak mağara içinde ve dışında boğulmalar yaşanmıştır. Aynı nedenden dolayı Göllü Salon'da vadoz dönemde oluşan sarkıtlar, su altında kalmışlardır.[6]

Mağaranın su varlığı

değiştir
 
Mağara çevresi

Polijenik bir mağara olan Gilindire, hidrolojik bakımdan hem fosil, hem de aktif bir mağaradır. Giriş ve Damlataşlar salonları fosil, Göllü Salon ise aktif bir yapıdadır. Bu nedenle mağara içerisindeki şekillerin gelişimi fosil kısmında durmuşken, aktif kısmında devam etmektedir. Ayrıca fosil kısımlarda yağışlı dönemde mağara duvarlarında ıslaklıktan başka herhangi bir su izine rastlanmazken, aktif kısımlarda ise hem göl bulunur, hem de su izleri görülmektedir. Mağara içerisinde yapılan detaylı çalışmalara göre Gilindire, hidrolojik olarak iki farklı bölümden oluşmuştur. Bu bölümler; girişten Göllü Salon'a kadar olan “Vadoz Zon” ile mağara içerisindeki gölün oluşturduğu "Doygun Zon”dur. Yeraltı gölünde tüplü dalış yoluyla yapılan gözlemlerde herhangi bir yönde, özellikle kara yönünden denize doğru belirgin bir yeraltı suyu akışı belirlenememiştir. Ayrıca yatay uzaklığın yaklaşık 250 m olduğu göl ile deniz arasındaki bölümde su seviyesinin değişim göstermediği de tespit edilmiştir. Buna mukabil yağış ortalamasının düşük olduğu bölgede, yüzeyden sızan sular vadoz bölümünde çökel oluşumunu devam ettirmektedir.[6]

Mağara havası

değiştir

Mağara, yaz ve kış mevsimlerinde fazla değişiklik göstermeyen sıcak ve nemli bir havaya sahiptir. Giriş ağzının dar ve basık olması nedeniyle, dışarısı ile doğrudan hava hareketinin olmadığı mağarada, ortalama sıcaklık 25 °C, mutlak nem ise % 80 olarak ölçülmüştür. Yüksek sıcaklığa bağlı olarak kapalı ortamda doygun hale geçen nem, oluşumların canlı görünümlerinde etkili olmuştur. Özellikle Göllü Salon'da su düzeyi ve üzerinde bulunan aykırı şekiller (heliktit) mağaranın yüksek nemine bağlı olarak gelişmişlerdir. Giriş ağzına yakın ve dış ortamla doğrudan bağlantılı olması nedenleriyle bacanın bulunduğu bölümü de kapsayan fosil katta, mağaranın iç bölümlerine göre daha farklı meteorolojik koşullar tespit edilmiştir. Bu bölümde sıcaklık 30 °C ve nem oranı ise % 40'tır.[6]

Mağaranın canlı potansiyeli

değiştir

Mağarada, türü henüz tespit edilmemiş birkaç yarasanın dışında herhangi bir canlı izine rastlanmamıştır.[6]

Mağaranın kültürdeki yeri

değiştir

Aynalıgöl Mağarası, eserlerinin herbirni Türkiye'nin farklı bölgelerine ithaf eden besteci ve flüt sanatçısı Halit Turgay'a Akdeniz Rapsodisi adlı eserin ilk bölümü için ilham vermiştir.[7]

Eserin ilk bölümü Gilindire Mağarası adını taşımaktadır ve mağaranın bir çoban tarafından tesadüfen keşfediliş hikâyesini anlatmaktadır. İlk seslendirilişi 2018 yılında, Mersin'de yapılmış, 2022 yılında Bodrum'da 1. Uluslararası Halikarnas Müzik Festivalinde ve 2023 yılında Bursa'da Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkeatrasının yıllık programı içindeki Türk Bestecileri Haftası'nda seslendirilmiştir.

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Vedat Atasoy (1 Aralık 2013). "Karanlıklar içinde bir harika". www.radikal.com.tr. 4 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2015. 
  2. ^ "Türkiye'nin En Güzel Mağaralarından Biri: Aynalıgöl Mağarası". Yoldaolmak.com. 11 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ağustos 2015. 
  3. ^ "Gilindire Mağarası dünyaya açılıyor". www.haber7.com. 25 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2015. 
  4. ^ "Tabiat Anıtları". milliparklar.gov.tr. 31 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2019. 
  5. ^ "Ülkemizin Tabiat Parkları" (PDF). Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü. 4 Ocak 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2022. 
  6. ^ a b c d e f Özşahin, E. ve Kaymaz, K., Gilindire (Aynalıgöl) Mağarası’nın Turizm Potansiyeli (Aydıncık, Mersin).
  7. ^ Türk Bestecileri Haftası. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası 13 Nisan 2023 Konser kitapçığı. Nisan 2023. 

Dış bağlantılar

değiştir