Böyle Buyurdu Zerdüşt

Friedrich Nietzsche'nin felsefi romanı

Böyle Buyurdu Zerdüşt: Herkes ve Hiçbiri için Bir Kitap (AlmancaAlso sprach Zarathustra: Ein Buch für Alle und Keinen), Friedrich Nietzsche tarafından kaleme alınmış bir kitaptır (1883–1885). Kitabı belirli bir kategori içerisinde tanımlamak genelde zor olmuştur: Bir edebiyat eseri ve aynı zamanda felsefi bir çalışmadır. Nietzsche kendisi kitabı "yazılmış en derin" eser olarak tanımlamıştır. Eser, birçok farklı konu ve tarz barındırmaktadır. Nietzsche'nin felsefi görüşleri açısından önemli bir yer tutan kitap, birçok eleştiriye maruz kalmıştır.

Böyle Buyurdu Zerdüşt
Also sprach Zarathustra
Orijinal baskısının kapağı
YazarFriedrich Nietzsche
ÜlkeAlman İmparatorluğu
DilAlmanca
TürFelsefe
Yayım1880'ler
ISBN975-458-423-0

Edebiyat ve felsefe

değiştir

20. yüzyıl felsefesinde belirgin bir eğilim olarak edebiyat ve felsefenin iç içe geçtiği, felsefi anlatıların edebî anlatılara benzemeye başladığı ya da edebî anlatının felsefi nitelik taşıdığı gözlemlenir. Bu gelişmenin kaynağındaki en önemli düşünür Nietzsche'dir ve özellikle onun Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabıdır. Bu kitapta Nietzsche şiirsel bir üslupla felsefi meseleleri dile getirmiş, kendi felsefi düşüncelerini ve kavramlarını açıklamıştır. Nietzsche'nin en belirgin etkisi Martin Heidegger'in felsefi çalışmalarındaki şiirsellik arayışında ve varoluşçu filozofların edebî-felsefi yapıtlarında görülür. Nietzsche, felsefe alanında yalnızca metnin içeriğiyle değil, üslubu ya da söylemiyle de yakından ilgilenmiş, yeni düşünceleri yeni söyleyişlerle dile getirme prensibiyle hareket etmiştir. Böyle Buyurdu Zerdüşt, bu anlamda felsefeye yeni bir içerik katkısından ibaret olmayıp yeni bir söylemsellik de getirmiştir.

Böyle buyurdu Zerdüşt, Nietzsche felsefesinin ana yapıtıdır. Kendi deyimiyle: “Yazılmış en yüce kitap, insanlığa şimdiye dek verilen en büyük armağan”dır.[1]

Nietzsche, felsefesinde olduğu gibi yazım tarzında da var olan kuralları hiçe saymış ve kendine özgü bir edebî üslup kullanmıştır. Kimi zaman şiir kimi zaman düz yazı kimi zaman da ikisinin karışımıyla karşımıza çıkan yazım tarzını, belirli bir kategori içerisinde tanımlamak güçtür.

Eserin geneli özdeyişlerden (aforizmalardan) oluşur. Nietzsche anlatmak istediği konuyu, benzetmeler ya da imalar kullanarak aktarır. Bu şekilde, okuyucunun bahsedilen konu hakkında düşünmesini ve kendisine ait bir yargıya ulaşmasını beklemektedir. Bu durumu şöyle açıklar: “Herkesin okumayı öğrenme hakkının olması, zamanla sadece yazmayı değil, düşünmeyi de mahveder. Dağlarda en kısa yol doruktan doruğadır ama bunun için uzun bacakların olmalı. Özdeyişler doruk olmalı, kendisine hitap edilen de iri kıyım ve uzun boylu.” [2]

Yazılarını bilmece, okuyucuları da bilmeceleri çözen kişi, bulucu olarak tanımlamıştır.[3] Fakat onun bu üslubu, zaman içinde felsefesinin algılanışını etkileyen kasıtlı çarpıtmaları ve yanlış anlaşılmaları doğurmuştur. Yaşadığı çağda kimsenin kendisini anlamasını beklemediğini, onu duyacak kulakların olmadığını söyleyen Nietzsche, bunun sebebi olarak da yaşadığı çağa ait olmamasını gösterir.[4] Kendisini henüz zamanı gelmemiş filozof olarak tanımlayan Nietzsche, felsefeye bakış açısını şu cümlelerle dile getirir: “Yazılarımın havasını soluyabilen, bunun bir yüksek yer havası, sert bir hava olduğunu bilir. Felsefe; bugüne dek anladığım, yaşadığım gibisi, yüksek dağda, buz içinde gönüllü yaşamaktır.” [5]

Kitapta Zerdüşt isimli karakterin gözlemleri ve bu gözlemler üzerine ürettiği düşünceler yer alır. Karakterin ismi, İranlı bir peygamber olan Zerdüşt peygamberin ismiyle aynıdır. Bu durum zaman zaman “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ün bir kutsal kitap olarak algılanmasına neden olmuştur. Nietzsche bu yanlış anlaşılmayı öngörmüş ve, “Zerdüşt adı ne anlama geliyor, sormadılar bana, sormalıydılar. Çünkü o İranlının tarihteki korkunç benzersizliğini yapan şey, benimkinin tam tersidir.” [6] ve “Burada konuşan ne bir peygamberdir ne de din kurucusu denen o güç istemi ve hastalık kırmasıdır. Bağnazın biri değil burada konuşan, vaaz verilmiyor, inanç istenmiyor burada.” [1] cümleleriyle bu çarpıtmaların da önüne geçmiştir.

Kitap “Üstinsan” ve “Bengi dönüş” kavramları üzerine kuruludur.[7][8]

Zerdüşt herhangi bir topluma ya da herhangi bir çoğula hitap etmekten ziyade, tekil olarak sadece insanı ele alır. Bu yönüyle bir psikologtur.[9] Ona göre kişinin en büyük düşmanı, yine kendisidir.[10] İnsana hedef olarak “Üstinsan”ı gösterir.[11] Bu kavram üstün ırk ya da herhangi bir çoğulu anlatan bir kavram değildir.

İnsanı, hayvan ile Üstinsan arasında gerili bir ip[12] olarak tanımlayan Zerdüşt, kişinin sürekli olarak “Üstinsan”a doğru kendisini aşması gerektiğini söyler.[13] Fakat kişinin kendisini aşması için, ilk önce insanın aşılması gereken bir şey olduğunu kabul etmesi gerekir. Başka bir deyişle yükselmek için, önce alçakta olduğunu kabul etmesi gerekir. Bu nedenle "insan" kavramını alçaltarak sadece "Üstinsan’a giden bir köprü" olduğunu savunur.[12] Üstinsan'ın var olma sebebi ise insanın kendisini aşmasının, farkına varmasının gereğidir.

Yeni değerlerin üretilmesi için, var olan eski değerlerin hiçe sayılması gerektiğini savunur.[14] Ona göre “iyinin ve kötünün yaratıcısı olmak isteyen, ilk önce bir yok edici olmalıdır ve değerleri paramparça etmelidir."[14] Yaratılan yeni değerler ise tekrar tekrar kendini aşmak zorundadır.[13] Hiçbir değere bağlı kalınmadan “Üstinsan”a doğru sürekli yol alınmalıdır. Bu anlamda, “kişinin kendisi olmasının koşulu, kim olduğunu hiç mi hiç bilmemesidir."[15] Genel olarak kitapta, “eski levhaları yıkmak” olarak tanımladığı bu yıkıcı görüş hâkimdir. Yeni değerleri üretmeyi ise kişinin kendisine bırakmıştır. İdeallere, inançlara, törelere… Var olan tüm toplumsal değerlere bağlı kalanlara aşağılarcasına hitap eden Zerdüşt, kendi istemini kendi belirleyen ve her türden boyun eğmeyi reddeden herkesi dengi olarak kabul eder.[16]

Her ne kadar bir yol gösterici, öğretici olarak algılansa da kişilerin kendi düşüncelerini üretmesi gerekliliğini savunur. Ne bir takipçisi ne de bir öğrencisi olsun ister. Bunu şu şekilde dile getirir: “Yalnız gidiyorum şimdi kardeşlerim! Siz de yalnız uzaklaşın buradan. Böyle istiyorum ben! Uzaklaşın benden ve koruyun kendinizi Zerdüşt’e karşı. Her zaman öğrenci olarak kalırsa insan, öğretmenine borcunu ödememiş olur.” [17]

Ona göre kişi, “Üstinsan”ı kendisi var etmeli ve bunun için ne Zerdüşt’e ne de bir başkasına -tanrı dâhil- ihtiyaç duymalıdır.[18] Kendisinin efendisi olmalı, kendi yasalarını kendisi koymalıdır. Kendi yasasının yargıcı, celladı ve kurbanı olmak zorundadır. Kişinin kendi yasasının yargıcı ve celladıyla baş başa kalmasını korkunç bir şey olarak tanımlayan[19] Nietzsche, bunun koşulu olarak kişinin kendisine karşı sert ve katılık kertesinde dürüst olması gerektiğini söyler.[20]

Nietzsche’nin kendine özgü anlatım tarzıyla, birçok farklı anlam çıkarılabilecek özdeyişlerle, sert bir üslup kullanarak kaleme aldığı bu eseri, diğer eserleri gibi yaşadığı dönemde çok yadırganmış, birçok olumsuz eleştiriye maruz kalmıştır. Nietzsche ise bu durumu normal karşılamış, aksi olsaydı kendisiyle çelişeceğini dile getirmiş[4] ve “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ü okuyacaklara şöyle seslenmiştir: “Bir iç durumu gerçekten bildiren, yapmacık tavırlar takınmayan her deyiş iyidir. Bu konuda şaşmaz benim içgüdüm. Şüphesiz bu iş için dinleyen kulaklar, aynı tutkuyu duyabilecek güçte kimseler bulunduğunu varsayıyorum. Zerdüşt’üm bekliyor böyle dinleyicileri, daha uzun süre de bekleyecek! Onu inceleyecek değerde olmalı insan. Bu gibi şeyler ancak en seçkinlerin kulağına ulaşır, burada dinleyici olabilmek eşsiz bir ayrıcalıktır, her babayiğidin harcı değildir Zerdüşt’ü duyabilmek.” [21]

Nietzsche'nin kehaneti

değiştir

Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında zamanındaki kulaklara göre ağız olmadığını kendisinin daha sonraki kuşaklar tarafından anlaşılacağını söyler. Özellikle yüzyıl sonra anlaşılacağını söylemesi gerçekleşen bir kehanet olarak görülebilir. Elbette tek tek filozoflarda Nietzsche'nin çalışmalarını değerlendirenler olmuştur. Ancak asıl olarak Nietzsche 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren genel bir ilginin konusu olur ve postmodern felsefeler tarafından her anlamda değerlendirilmeye başlanır. Onun perspektivizmi, tarihselciliği, bilgi/iktidar düşüncesi, dili kavrayış biçimi yeniden ve yeni anlam katmanlarıyla değerlendirilmeye başlanmıştır. 2000'li yıllara gelindiğinde ise Nietzsche en derin teorik tartışmalardan en sıradan sohbetlere kadar herkesin dilindeki isimlerden biri hâline gelmiş bulunmaktadır. Nietzsche'nin kendi istediği ve düşündüğü anlamda anlaşılıp anlaşılmadığı tartışmalı olmakla birlikte, yüzyıl sonra kendisine pek çok kulak verenin ortaya çıktığı kesindir.

Zerdüşt'te Nietzscheci kavramlar

değiştir

Kitabın çevirileri hakkında

değiştir
 
Kitabın Cem yayınlarından çıkan baskısı
  • İşte Böyle Dedi Zerdüşt, Çeviren: Ahmet Cemal, Kabalcı Yayınları
  • Böyle Buyurdu Zerdüşt, çeviren; Turan Oflazoğlu, Cem Yayınevi.
  • İskele Yayıncılık tarafından Mustafa Bahar çevirisiyle Temmuz 2005'te Dünya klasikleri serisi içinde yayınlandı ISBN 975-9099-35-7.
  • 2006 Mart'ında da Murat Batmankaya çevirisiyle Say yayıncılık tarafından basıldı ISBN 975-468-391-3.
  • 2005 Ocak'ta E.Murat Cengiz çevirisiyle Oda Yayınevi tarafından yayınlandı ISBN 975-385-341-6.
  • 2003 Ocak'ta Mustafa Tüzel çevirisiyle İş Bankası Yayınları'nca basıldı.

Notlar ve kaynakça

değiştir
  1. ^ a b Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Ecce Homo”, Önsöz 4. Bölüm, Sf:9
  2. ^ Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt”, “Okumak ve Yazmak Üzerine”, Sf:46
  3. ^ Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Ecce Homo”, “Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum” 3. Bölüm, Sf:52
  4. ^ a b Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Ecce Homo”, “Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum” 1. Bölüm, Sf:47
  5. ^ Friedrich Nietzsche, “Ecce Homo” /Önsöz 3. Bölüm Sf:8
  6. ^ Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Ecce Homo”, “Neden Bir Yazgıyım Ben” 3. Bölüm, Sf:115
  7. ^ Friedrich Nietzsche, “Ecce Homo”, Böyle Buyurdu Zerdüşt 6. Bölüm Sf:92
  8. ^ Friedrich Nietzsche, “Ecce Homo”, Böyle Buyurdu Zerdüşt 1. Bölüm Sf:83
  9. ^ Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Ecce Homo”, “Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum” 5. Bölüm, Sf:54
  10. ^ Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / “Yaratanın Yolları Üzerine”, Sf:73
  11. ^ Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / Önsöz 4. Bölüm, Sf:19
  12. ^ a b Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” Önsöz, 4. Bölüm, Sf:17
  13. ^ a b Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / Kendini Aşmak Üzerine, Sf: 131
  14. ^ a b Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / Kendini Aşmak Üzerine, Sf: 132
  15. ^ Friedrich Nietzsche, “Ecce Homo” / “Nenden Böyle Akıllıyım” 9. bölüm
  16. ^ Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / Küçülten Erdem Üzerine, Sf: 195
  17. ^ Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / “Armağan Eden Erdem Üzerine-3. Bölüm”, Sf:88
  18. ^ Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / “Armağan Eden Erdem Üzerine-3. Bölüm”, Sf:89
  19. ^ Friedrich Nietzsche, “Böyle Buyurdu Zerdüşt” / “Yaratanın Yolları Üzerine”, Sf:72
  20. ^ Friedrich Nietzsche, Deccal
  21. ^ Friedrich Wilhelm Nietzsche, “Ecce Homo”, Önsöz 4. Bölüm Sf:9