Belgrad Ormanı
Belgrad Ormanı, Çatalca Yarımadası'nın en doğu ucunda, İstanbul ilinin Avrupa Yakası'nda yer alan doğal oluşumlu ağaçlık bölgedir.[2] Doğusunda İstanbul Boğazı, kuzeyinde ise Karadeniz doğal sınırlarıdır. Bizans ve Osmanlı döneminde İstanbul'a içmesuyu sağlayan en önemli kaynakken; günümüzde kente sağladığı su kentin gereksiniminin çok altında olduğu için daha çok rekreasyonel işlevi ağır basmaktadır.[3]
Belgrad Ormanı | |
---|---|
Konum | İstanbul, Türkiye |
Koordinatlar | 41°11′41″K 28°57′5″D / 41.19472°K 28.95139°D |
Rakım | 135 m (443 ft)[1] |
Yüzölçümü | 54,42 km2 (21,01 sq mi) |
Oluşturulma | Doğal |
Sorumlu | İstanbul Orman Bölge Müd. |
Durum | Halka açık |
Bitki türü | Sapsız meşe |
Wikimedia Commons | |
Orman adını, Kanuni Sultan Süleyman'ın Sırbistan seferi dönüşü beraberinde getirdiği Belgradlıların yerleştirildiği Belgrad köyünden almaktadır. Köy sakinlerinin su kaynaklarını kirlettiği anlaşılınca padişah buyruğuyla köy taşınmış; bu tarihten sonra ormanın ve barındırdığı su kaynaklarının korunması için ilk kez resmî önlemler alınmıştır.[1]
Denizden yüksekliği fazla olmamasına karşın yoğun yağış alan bir bölge olan Belgrad Ormanı, Orta Avrupa ve Akdeniz iklimleri arasında geçiş özelliği göstermektedir.[3] Ormanın bu niteliği, farklı bitki türlerinin aynı alanda iç içe büyümesine olanak sağlamaktadır. Ormanın bitki varlığı genel olarak kışın yaprağını döken ağaç ve çalılardan oluşmaktadır. Sapsız meşe, ormandaki baskın ağaç türüdür.[1]
Belgrad Ormanı, İstanbul ve çevresinde canlı varlığı açısından da önemli bir bölgedir. Çok sayıda kuş, sürüngen ve memelinin doğal yaşama ortamıdır. Ormana yönelik koruma tedbirleri ve hayvanlar için koyulan av yasaklarıyla, tehlikede olan türler burada rahatça üreme olanağı bulabilmektedir.
Su varlığı bakımından da oldukça zengin bir coğrafyası olan Belgrad Ormanları, irili ufaklı pek çok akarsuya ev sahipliği yapmaktadır. Bu akarsulardan bazılarının önüne Osmanlı döneminde bentler kurulmuştur. Orman sınırları içinde farklı noktalara dağılmış toplam 6 adet tarihî bent bulunmaktadır.[1]
Günümüzde İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü'nün idari sınırları içinde kalan Belgrad Ormanı, 1956 yılında bir mesire ve piknik alanı olarak düzenlenerek halka açılmış ve İstanbulluların kullanımınına sunulmuştur.[4]
Konumu
değiştirBelgrad Ormanı, İstanbul ilinin Avrupa Yakası'nda, yerleşim alanlarının kuzeyinde, 28° 53´´ 25´ - 29° 00´´ 55´ doğu boylamı ile 41° 09´´ 44´ - 41° 14´´ 40´ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Mülki sınırlarına bakıldığında Sarıyer ve Eyüpsultan ilçeleri arasında yayılım gösterdiği görülmektedir. İdari olarak İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü'nün görev alanı içinde kalmaktadır. Orman sınırları içindeki mesire yerleri ise Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü'nün görev alanı içindedir. Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü'nün sorumluluk bölgesi ise Bentler (Merkez) İşletme Şefliği ve Kurtkemeri İşletme Şefliği olmak üzere iki alt bölüme ayrılmıştır.[4]
Orman sınırlarına bakıldığında 5,442 hektarlık arazi, kuzeyde Virankule ve Arapdere meşe baltalıkları; doğuda yine Virankule serisinin bir bölümü ile Sarıyer ilçesine bağlı Bahçeköy yerleşimi ve Bilezikçi Çiftliği; güneyde Fatih Ormanı ve Eyüp ilçesine bağlı Kemerburgaz yerleşimi; batıdaysa Arapdere serisinin devamı ve Kemerburgaz-Ağaçlı sırt yolu ile sınırlandırılmış durumdadır.[5]
Balkan Yarımadası'nın en doğu ucunda yer alan Belgrad Ormanı'nın doğal sınırları kuzeyde Karadeniz; doğuda ise İstanbul Boğazı'dır. Orman dokusunun Karadeniz kıyılarına 4-5; Boğaziçi kıyılarına ise 3-4 kilometre kadar yaklaştığı görülmektedir.[4]
Şehir merkezine uzaklığı göz önüne alındığında Çayırbaşı'na 5, Büyükdere'ye 6, Taksim'e ise yaklaşık 20 kilometre mesafededir. Ormana ulaşım iki önemli aks üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bunlardan ilk olan Taksim-Sarıyer-Kilyos hattı, ormana çeşitli yönlerden yan yollarda bağlanmıştır. Bahçeköy-Kilyos ve Gümüşdere-Ayazma yolları da birinci aksın ormanın kuzeyine ulaşımı sağlayan önemli bağlantılarıdır. Şehir merkezinden en hızlı ulaşım da Çayırbaşı-Bahçeköy ve Fatih Ormanı-Bahçeköy yollarından sağlanır. İkinci önemli ulaşım aksı ise Alibeyköy-Kemerburgaz-Terkos hattıdır. Bu aksın ise Kemerburgaz-Bahçeköy ve Kemerburgaz-Kurtkemeri olmak üzere iki önemli bağlantısı vardır.[3]
Geçmişi
değiştirBelgrad Ormanı, geçmişte İstanbul için en önemli içmesuyu kaynağıydı. Bizans döneminde de Osmanlı döneminde de kente su bu ormandan sağlanıyordu. Belgrad Ormanı'nın İstanbullular için önem kazanması 16. yüzyılın başlarına rastlar. 10. Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad Seferi'nden (1521) dönerken İstanbul'a beraberinde çok sayıda Sırp savaş tutsağı getirmiş; Bizans döneminden kalma metruk köyleri yeniden şeneltme politikası uyarınca da bu tutsaklar orman içindeki eski Ayvat Köyü'ne yerleştirilmiştir. Köye Belgrad kökenli tutsaklar yerleştirilince, köy Belgrad adıyla anılmaya başlanmış; zamanla köyü çevreleyen geniş yeşil alan da Belgrad Ormanı olarak tanınmıştır.[6][7]
Orman ve temiz su arasındaki bağ daha iyi anlaşıldıkça, ormanı dâhilindeki su kaynaklarını ve su yapılarını koruma altına almak için ilk kez önlemler alınmaya başlanmıştır. 1554 yılından itibaren, Kanuni dönemi saray mimarlarından olan Sinan'a, orman içindeki eski su yapılarını onarma ve gerek orman içinde, gerekse orman dışında yeni su yapıları inşa etme görevi verilmiştir.[6][7] İstanbul'da günümüze ulaşan su kemeri, bent ve havuzların bir bölümü, bu dönemden kalmıştır.
16. yüzyılda su kaynaklarını gözeten koruma tedbirleri ile Belgrad Ormanı da kısmen korunabilmiştir. Söz konusu tedbir kararları zaman zaman içeriği ve şiddeti ağırlaşarak 18. yüzyıla değin sürmüştür. 18. yüzyılın sonlarına geldindiğinde İstanbul şehrinin artan nüfusuna temiz içmesuyu sağlayabilmek amacıyla Belgrad Ormanı içinde, Kırkçeşme Su Yolları'na takviye amaçlı 3 yeni bent daha yaptırılmıştır.[6] Tüm bentler gerekli görüldüğü hâllerde onarım geçirmiş; 1839 yılı ise tüm bentler için genel bir bakım-onarım yılı olmuştur.[6]
Ormanın İstanbul tarihinde yeri bunlarla sınırlı değildir. Barındırdığı orman köylülerinin yanı sıra; İstanbullu gayrimüslimler için de uğrak bir sayfiye yeri olmuştur. Avrupalı tüccar ve gezginlerin kişisel yazışmalarında Belgrad Ormanı'nın sıklıkla söz edildiği görülmektedir. Tarih boyunca ciddi bir yangın geçirdiği bilinmemekle birlikte, ormanda bazı münferit yangın vakaları da vuku bulmuştur. Bunlar içinde en kayda değer olaylardan biri de ormanın devlet eliyle yakılmasıdır. Kayıtlara göre, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına tepki olarak Etmeydanı'nda toplanarak ayaklanma başlatan Yeniçerilerin bir bölümü kısa süre sonra Belgrad Ormanı içlerine sürülmüş; köşeye sıkışan Yeniçeriler 3 ay boyunca etkisiz hâle getirilemeyecince de orman ateş çemberine alınmıştır. Böylece ateş çemberi içinde kalan Yeniçerilerle birlikte önemli miktarda orman alanı da yanmıştır.[3][8][9] 1888, 1916 ve 1920 yıllarında da Belgrad ormanında yangınlar çıktığı kaydedilmiştir. Geçmişte yangınlara başta yıldırım düşmesi, yolcuların ateş atması ve güvenlik görevlilerinin dikkatini dağıtmak istyeyen çetecilerin neden olduğu bilinmektedir.[10]
İçinde barındırdığı su kaynaklarıyla İstanbul için yaşamsal öneme sahip olan Belgrad Ormanı, zaman zaman su kaynaklarındaki kirlilik nedeniyle de gündeme gelmiştir. İstanbul'da tifo, dizanteri gibi salgın hastalıklar baş gösterince, bunun nedeni su kaynaklarında aranmıştır. Kirliliğin nedeninin öncelikle suya devrilen ağaçlar olduğu sanılmış; bentler çevresindeki tüm ağaçların kesilmesi gündeme gelmiştir. Salgınlar ciddi boyutlara ulaşınca, Paris'teki Osmanlı elçisi aracılığıyla Pasteur Enstitüsü'nden uzmanlar İstanbul'a davet edilmiş; kuruldan kapsamlı bir rapor hazırlaması istenmiştir. Yapılan araştırmalarda, Pera bölgesindeki otellerin kirli nevresim ve çarşaflarının çamaşırcı kadınlarca Büyükbent kıyısında yıkandığı ve kirli suların da bende döküldüğü saptanmıştır. İçmesuyunu köylülerin kirlettiği ortaya çıkınca; padişah II. Abdülhamit yayınladığı buyruk ile köy boşaltılmış; köylüler başka yerlere yerleştirilmiştir.[3]
1822 yılında hazırlanan İstanbul haritalarında Belgrad Ormanı'nın 13 bin hektarlık bir alana yayıldığı görülmektedir. Denetimsiz ağaç kesimleri nedeniyle orman alanı 1840'larda 12 bin hektara, 1870'lerde ise 7 bin 500 hektara inmiştir. Giderek artan tehlike nedeniyle 1860 yılında ormanın idaresi Su Nezareti'nden alınarak mütehassıs bir müfettişliğe verilmiştir. Bu müfettişlik bünyesinde bir müfettiş muavini, 2 süvari, 10 da piyade er ormanın gözetimiyle görevlendirilmiştir. Bu koruma hâli I. Dünya Savaşı'na dek sürmüş; ancak Haliç-Karadeniz sahra hattının yapımı sırasında büyük ölçüde orman alanı tahrip edilmiştir. İstanbul'un işgali süresince de yakacak odun temini amacıyla büyük ölçekli ağaç kesimleri yapılmıştır.[6]
Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra ilgili kamu kuruluşlarının ihdas edilmesiyle Belgrad Ormanı yeniden koruma altına alındı. Belgrad Ormanı'ndan daha işlevsel yararlanmak amacıyla bentler çevresine piknik alanları oluşturulmuş ve orman bir eğlence-dinlence alanı olarak, İstanbullulara hizmet vermeye başlamıştır. Belgrad Ormanı günümüzde hâlen bir rekreasyon sahası, temiz su kaynağı ve baltalık olarak hizmet vermeyi sürdürmektedir.[6]
Coğrafya
değiştirBelgrad Ormanı, İstanbul'un özel konumu dolayısıyla çok çeşitli iklim, toprak ve yer şekillerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu çeşitlilik, çok sayıda farklı türde bitki ve hayvanın orman dâhilinde yaşamasına olanak sağlamaktadır. İstanbul'da şehir merkezine en yakın orman alanı olan Belgrad Ormanı, geçmişte ve günümüzde şehir için taşıdığı önem nedeniyle çok sayıda bilimsel araştırmaya konu olmuş; Türkiye'nin en çok araştırılan ormanlarından biri hâline gelmiştir.
Arazi yapısı
değiştirBelgrad Ormanı'nın genel arazi yapısı engebeli olmakla birlikte, deniz seviyesinden yüksekliği fazla değildir. Arazi Yıldız Dağları'nın güneydoğu yönünde alçalmaya başlayarak, İstanbul Boğazı'nda sonuçlanan hafif dalgalı bir peneplendir. En yüksek noktası 230 metrelik yükseltisiyle kuzey kesimlerdeki Kartaltepe'dir. Bir diğer kayda değer yükselti de 219 metrelik yükseltisiyle ormanın kuzeydoğusundaki Kokmuştepe'dir. Orman dâhilindeki en alçak noktanın (Kurudere) deniz seviyesinden yüksekliği 40 metredir. Orman, Istranca Dağları'nın Karadeniz'e uzanan bölümlerinin güney yamaçları üzerine yayılmıştır. Orman arazisinde çok dik yamaçlar ve derin vadilere rastlanmaz. Arazinin büyük bölümünü az ve orta eğimli yamaçlar ile geniş sırt düzlükleri oluşturur.
Toprak özellikleri
değiştirİklim
değiştirSu varlığı
değiştirBentler
değiştirBelgrad ormanlarının içinde 7 adet bent bulunmaktadır. Bu bentler ve kullanılan diğer isimleri yapım yıllarına göre aşağıdadır:[11]
- Kömürcü Bendi (Karanlık Bent, Topuz Bent, İkinci Osman Bendi) (1620)
- Büyük Bent (Belgrad Bendi, Üçüncü Ahmet Bendi) (1724)
- Topuzlu Bent (Bahçeköy Bendi, Birinci Mahmut Bendi) (1750)
- Ayvat Bendi (Üçüncü Mustafa Bendi) (1765)
- Valide Bendi (Mihrişah Valide Sultan Bendi) (1796)
- Kirazlı Bent (İkinci Mahmut Bendi) (1818)
- Yeni Bent (Bend-i Cedid, İkinci Mahmut Bendi) (1839)
Dereler
değiştirCanlı varlığı
değiştirBitey
değiştirDirey
değiştirÇevresel riskler
değiştirÜçüncü köprü ve çevreyolu
değiştirİstanbul Yeni Havalimanı
değiştirTaşocakları ve yeni yerleşimler
değiştirAyrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ^ a b c d "Belgrad Ormanı". Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. II. İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları. 1993. ss. sf. 148, 149, 150.
- ^ Bayrak, M. Orhan (2004). "Belgrad Ormanı". İzahlı İstanbul Sözlüğü. İstanbul: Tarih Düşünce Kitapları. s. 45. ISBN 975-6300-04-3.
- ^ a b c d e "Bir Ormanın Anatomisi: Belgrad Ormanı". Atlas. Özel Sayı. İstanbul: Doğan Burda. Ocak 1996. ss. Sayfa 16.
- ^ a b c Bıçak, Gökhan (2007). "Araştırma Alanının Tanıtımı". İstanbul Belgrad Ormanı Lepidoptera Faunası. İstanbul: İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü. s. 15.
- ^ Pehlivanoğlu, T. (1986). Belgrad Ormanı'nın Rekreasyon Potansiyeli ve Planlama İlkelerinin Tespiti. İstanbul: İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü.
- ^ a b c d e f Görcelioğlu, Ertuğrul. "Belgrad Ormanı ve Bentler". Belgrad Ormanı'ndaki Tarihî Bentler. İstanbul: İ.Ü. Orman Fakültesi. s. 15.
- ^ a b "Belgrad Ormanı'nın Tarihçesi". 28 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2011.(WebCite® 13 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
- ^ "Dünü bilerek bugünü yaşamak neyi değiştirir ki?". Mehmet Barlas. 29 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2011.()
- ^ Çamuroğlu, Reha (2011). Son Yeniçeri. İstanbul: Everest. ISBN 97897528924477.
- ^ "Orman yakanlar müebbet kürek cezasına çarptırılırlardı". Erhan Afyoncu. 27 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2011.(WebCite® 13 Aralık 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
- ^ Hut, Davut (2010). İstanbul'un 100 Su Yapısı (2010 bas.). İstanbul: İBB Kültür AŞ Yayınları. ss. 48-63. ISBN 978-605-5592-57-8. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2019.