DMO (haberleşme)


Direct Mode Operation (DMO), TETRA standardında "Operation"ın kısaltmasıdır. TETRA baz istasyonlarının kapsama alanı dışında da terminallerin birbirleriyle haberleşebilmesini sağlar. Bu modda çalışabilen iki terminalden herhangi biri kapsama alanındaysa, diğer terminalin kapsama alanındaki terminal üzerinden TETRA altyapısıyla haberleşebilmesine imkân tanır. Böylece, kapsama alanı sınırlarında, kapsama alanının genişlemesini ve kapsama alanının olmadığı yerlerde de haberleşmenin kullanıcılar arasında devam etmesini sağlayan bir özellik sunar.

İlk insanlar, çeşitli tehlikelerden korunmak, yatacak yer bulmak ve yiyecek sağlamak için birbirlerinden destek görmek zorundaydılar. Bu da, sonradan konuşma ihtiyacını doğurdu. İlk insanların konuşmaları çok değişikti. Az sayıda kelimeyi bir araya getirerek dertlerini anlatmaya çalışıyorlardı. Başlangıçta, bir fikri belirtebilmek için birçok sesi bir araya getirmeyi denediler. Zamanla, belli şeyleri anlatabilmek için daima aynı sesleri kullanmanın gerekli olduğunu düşündüler. Böylece, tek tek kelimeler ortaya çıktı, bunlar zamanla cümlecikler halini aldı ve çeşitli diller doğdu.

Zaman geçtikçe toplumlar kalabalıklaşıyor, ihtiyaçlar da buna paralel olarak artıyordu. Çiftçilik, sürücülük, balıkçılık gibi işlerle geçimlerini sağlayan insanlar, büyük topluluklar halinde birlikte çalışmayı uygun buluyorlardı. Zamanla, çeşitli topluluklar arasında ticaret de başladı. Böylece, yeni haberleşme ihtiyaçları ortaya çıktıkça, insanlar daha kolay ve daha hızlı bir şekilde haberleşmenin yollarını araştırmaya başladılar. Denizdeki gemilere yol göstermek için kıyılarda ateş yakmak adet oldu. Köyler ve kasabalar arasında gidip gelen haberciler türedi. Birbirine yakın köylerde geceleri ateş yakılarak haberleşme sağlanıyordu. Bir süre sonra, sert zeminlere bazı şekiller çizerek haberleşmeyi düşündüler.

Habercinin eline verilen, üzerinde şekiller çizili cisimler, aslında bir nevi mektuptu. Fikirleri resimlerle belirtmek, alfabenin icadına yol açtı. Yazının icadından sonra insanlar, ellerine geçirdikleri her eşyanın üzerine yazı yazmayı denediler. En sonunda, Mısır’da "papirüs" denilen kağıdın bulunmasıyla önemli bir sorun daha çözülmüş oldu. Kağıdın bulunmasından sonra insanlar yazıyı bir sanat haline getirdiler. Böylece edebiyat doğdu. Edebiyat aracılığıyla haberleşme, çeşitli milletlerin kültür durumları hakkında bilgi edinilmesini sağladı. İnsanlar, yazılı vesikaları toplayıp saklamaya başladılar. Bu da, kütüphanenin temelini teşkil etti. Baskı makinesinin bulunması ise haberleşmenin kolaylaşmasında çok önemli bir rol oynadı. 18. yüzyılda endüstri devrimi başlayınca, insanlar haberleşmede daha çok makinelerden faydalanmaya başladılar. Buharla işleyen gemiler, telefon, telgraf, radyo, telsiz, sinema ve televizyon, haberleşmeyi daha basit bir hale getirdi.