Gül Camii
Gül Camii veya Azize Teodosya Kilisesi (Rumca: Μονή τῆς Ἁγίας Θεοδοσίας ἐν τοῖς Δεξιοκράτους, Ayia Theodosia), İstanbul'un Ayakapı semtindeki Bizans İmparatorluğu döneminden kalma ve fetihten sonra camiye dönüştürülmüş bir dinî yapıdır. Eski adı ve yapım tarihi hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte 10. ya da 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.Bu kilise, Bizans tarafından inşa edilen en yüksek kilise olarak bilinir.[1] İkonoklazm akımı sırasında Büyük Saray'ın ana girişi Halki Kapısı üzerindeki İsa ikonasının indirilmesine karşı çıktığı için öldürülen Theodosia adlı kadının kutsal emanetlerinin bu kiliseye konduğu ve bu kilisenin Aya Theodosia olduğuna inanılır.
Temel bilgiler | |
---|---|
Konum | Ayakapı, Fatih, İstanbul, Türkiye |
Koordinatlar | 41°01′37″K 28°57′22″D / 41.02694°K 28.95611°D |
İnanç | İslam |
Mimari | |
Tamamlanma | 10. yüzyıl |
Özellikler | |
Minare sayısı | 1 |
Bina tuğla tonozlu bir bodrum üzerine inşa edilmiştir. Kilisenin planı Yunan haçı biçimindedir. Kubbe, duvarlara bitişmeyen dört ayak üstünde durur. Binanın doğu tarafında, ortadaki daha geniş olmak üzere üç apsis vardır. Apsislerdeki nişler ve tuğla bezemeler 13. ve 14. yüzyıllardaki tamirler sırasında yeniden yapıldığını gösterir. Orta apsisle sağ yan nef arasındaki payede içinde bir mezar olan bir hücre bulunur.
Kilise, fetihten sonra bir süre tersanenin depo olarak kullanılmış ve I. Beyazıt döneminde (1482-1512) camiye dönüştürülme çalışmaları başlamıştır. Ancak, 1559'da bir ressamın çizdiği tabloya göre, caminin o dönemde ahşap çatılı ve minareli olduğu görülmektedir. Bu, I. Selim döneminde camileştirilmediğini, ancak geniş kapsamlı bir onarım geçirdiğini düşündürmektedir.
Caminin adinin "Gül" olarak anılmasına dair çeşitli rivayetler vardır. Bir hikâyeye göre, Türkler İstanbul'u fethettiklerinde, Theodosia yortusu nedeniyle camiyi güllerle süslenmiş bulmuşlar ve bu nedenle yapıya "Gül" adını vermişlerdir. Diğer bir rivayete göre, Gül Baba adli bir zatin camide gömülü olması nedeniyle yapı bu adi almıştır. IV. Murat döneminde yapılan bir tamirat sırasında, kubbe ve evresinin güle benzediği için camiye "Gül" adi verildiği de iddia edilmektedir.
Günümüzde ana mekân beşik tonozla örtülüdür ve kubbe son derece basık ve sekizgen kasnaklıdır. Caminin mimarisi, Osmanlı mimarisinin klasik dönemini yansıtan masif payeler ve sivri kemerlerle dikkat çeker.
Tarihi
değiştirGül Camii Mahallesi'nde deniz surları içinde halk arasında Aya Kapı veya "Aziz Kapısı" olarak bilinen bir kapı bulunmaktadır. Türkçe Aya teriminin, "azize" anlamına gelen Yunanca 'Hagialayia' kelimesinin telaffuzundan türediği varsayılmıştır. Dolayısıyla Aya'nın, zamanla kısaca "azize kapısı" olarak kısaltılan "Aya Theodosia'nın Yunan Kapısı'ndan türediği anlaşılıyor. Bizans'ın görkemli yapısı olan "Gül Camii" de kısa bir yürüme mesafesinde olduğundan Aya Kapısı'nda bulunan Gül Camii'nin Rumlar'a ait olduğu düşünülmektedir. İmparator I. Basileios döneminde (867- 886) inşa edildiği ya da daha eski bir yapının yenilenmesi veya ihyası suretiyle kurulduğu şeklinde farklı görüşler mevcuttur (Eyice, 1996). MüllerWiener ve Gurlitt, yapının Theodosios Kilisesi olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu ve bu tarihlendirme için bir dayanağın da Pantokrator Kilisesi cephesine benzeyen, yani daha geç bir döneme ait olmayan kenar apsisler olduğunu söylemektedir.
Mimari Özellikleri
değiştirYapı kapalı haç planlıdır; narteks kısmı mevcut değildir. Narteksten günümüze yalnızca kuzey yan duvarı kalmıştır. Eyice, yapül ının doğusunda, üç apsisten ortadaki daha geniş olmak üzere iki yan apsiste çok sayıda niş ve bunların içinde tuğla bezemeler olduğunu; bu iç mekân düzenlemesinin, yapının 13. yüzyılın sonu ya da 14. yüzyılın başında geçirdiği büyük onarımda bu bölümlerin yeniden yapıldığına işaret ettiğini söylemektedir (Eyice, 1996).
Dış Cephe
değiştirBinanın dış cephesi yüksek tonozlu bir bodrum üzerine inşa edilmiştir ve bu bodrum, Bizans dönemi boyunca ticaret, depolama, sivil idare veya sosyal etkinlikler gibi dini olmayan faaliyetler için kullanılmıştır. Bodrumun duvar işçiliği, orta dönem Bizans mimarisine özgü olan "geri çekilmiş tuğla" tekniği kullanılarak yapılmıştır. Bu teknikte, tuğla sıraları duvar hattının arkasına yerleştirilir ve harç yatağına daldırılır, bu da harç katmanlarının kalınlığının tuğla katmanlarının kalınlığından yaklaşık üç kat daha fazla olduğu anlamına gelir.
Bina, kuzeybatı-güneydoğu yönünde yer alan bir Yunan haçı planına sahiptir. 26 metre uzunluğunda ve 20 metre genişliğindedir ve biri merkezi nefin üzerinde, dört küçük kubbe ise dört köşede olmak üzere beş kubbe ile örtülüdür. Alçak dış tamburu ve penceresiz merkezi kubbe ile onu taşıyan geniş sivri kemerler Osmanlı dönemine aittir.
Orijinal kubbe, Kalenderhane Camii'ndeki gibi, pencerelerle delinmiş yüksek bir tambur tarafından taşınmalıydı. Güneydoğu cephesinde, yedi kenarlı merkezi apsis ve üç kenarlı yan apsisler dışarı doğru cesurca çıkıntı yapmaktadır. Merkezi apsis, dört sıra beş niş içermediğinden ve süslemeli tuğla işçiliği ile yan apsisleri süsleyen bu nişler eksik olduğundan, Bizans döneminde restore edilmiş olduğu varsayılmaktadır. Nişlerin üstünde bir silme uzanır.
İç Cephe
değiştirCamiye giriş, beşik tonozla örtülmüş alçak bir nartekse açılan ahşap bir sundurma aracılığıyla sağlanır. Buradan, yüksek nefe açılan üçlü kemerlerden geçilir ve bu nef, haçın yan kollarını oluşturan galerilerle çevrilidir. Galeriler, kare sütunlar üzerinde duran üçlü kemerlerle desteklenir. Nef, iki küçük apsis ile çevrili ana apsisle son bulur. Ana apsisin güneydoğu yönelimi, mihrabın içine yerleştirilmesine olanak sağlamıştır.
Her galeri, sırasıyla prothesis ve diaconicon'un üstünde yer alan küçük bir şapel ile sona erer. Her iki şapel de pandantiflerin hemen üzerinde inşa edilmiş yarım küre kubbelerle örtülüdür. Bina, galerilere ait olan üç sıra olmak üzere, beş sıra pencereden ışık alır. Pencerelerin bazıları Osmanlı dönemine aittir.
Doğu kubbe sütunlarından her birinin içinde küçük bir oda oyulmuştur. Güneydoğu odası, Osmanlı'da kutsal biri olduğu iddia edilen Gül Baba'nın mezarını içerir. Girişin üzerinde Osmanlı Türkçesiyle yazılmış bir yazı "Havarinin mezarı, İsa'nın öğrencisi. Huzur onunla olsun" yazar ve bu, on altıncı yüzyıl İstanbul'undaki dini senkretizmi gösterir. Oda, başlangıçta Aziz Theodosia'nın mezarını barındırmış olabilir. Bir sütunun, son Bizans İmparatorunun gömüldüğü yeri gizlediği geleneği yalnızca on dokuzuncu yüzyıla dayanır ve temelsizdir. Binanın duvarları 18. yüzyılda sıvanmış ve dekore edilmiştir.
Eski İmaret ve Vefa Kilise Camileri ile birlikte Gül Camii, İstanbul'daki en önemli haç planlı kiliselerden biridir.
Sanatsal Değeri
değiştir‘Gül Cami'inün bülbül-i zâr oldı hatîbi
İtdi yine kendüsine şãh-i güli minber g.100/3
Güller ile Gül Cami'i oldukda gülistân
Her şãh-ı güli bülbüle minber bilürüz biz g.226/6
Oldı yine cemâ'at-i ezhâr saf-nişîn
Cakdi hatib-i Câmi'-i Gül minber üstine g.483/53Y’
XVIII. yüzyıl şairi olan ve hayatını İstanbul'da geçiren Pertev'in şiirlerinde, İstanbul ile ilgili birçok beyte rastlamak mümkündür. Pertev, Gül Cami'iyi üç farklı beyitte anıp yararlanarak güzel benzetmeler yapmış ve beyitlere değişik anlamlar katmıştır. Pertev'in birinci beytinin düzyazıyla ifadesi "İnleyen bülbül, gül dalını yine kendisine minber edip Gül Cami’inin hatibi oldu." şeklinde olabileceği gibi “Gül Cami’inin hatibi inleyen bülbül oldu. Gül dalını yine kendisine minber etti." biçiminde de olabilir. Burada tevriyeli kullanılan "Gül Cami’i" ifadesiyle yukarıda hakkında bilgi verilen cami kastedildiği gibi, çiçeklerden meydana gelen ve bir camiyi andıran gül bahçesi de kastedilmiştir.
Hakkındaki Efsaneler ve Anektodlar
değiştirAzize Theodosia
değiştirKilisenin ünlenmesine vesile olan Azize Theodosia, özellikle hastalar tarafından çağrılan Konstantinopolis'in en çok saygı gören azizlerinden biri oldu. Ünü, 1306'da bir sağır-dilsizin mucizevi bir şekilde iyileşmesiyle arttı. Kilise, on dördüncü ve on beşinci yüzyılın başlarında şehri ziyaret eden Rus hacılar tarafından sıkça bahsedildi, ancak bazen yakınlardaki Christos Euergetēs kilisesiyle karıştırıldı. Haftada iki kez, kilisede tutulan emanetlerin taşındığı ve bir kalabalık hasta insanın iyileşmek için dua ederek takip ettiği bir alay yapılırdı.
Gül Baba'nın Mezarı
değiştirGül Camii'nin içinde, Güneydoğu kubbe sütununun içinde yer aldığı iddia edilen Gül Baba'nın mezarı bulunmaktadır. Gül Baba, Osmanlı döneminde yaşamış ve halk arasında saygı görmüş bir din adamı olarak bilinir. Caminin adı, Gül Baba'nın mezarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu mezarın üstünde Osmanlı Türkçesi ile "Havarinin mezarı, İsa'nın öğrencisi. Huzur onunla olsun" yazısı yer alır. Bu yazı, 16. yüzyıl İstanbul'undaki dini senkretizmi (farklı dini inanışların kaynaşması) gösterir.
Son Bizans İmparatorunun Mezarı
değiştirBir başka efsane, caminin içindeki bir sütunun, son Bizans İmparatoru XI. Konstantin'in gömüldüğü yeri gizlediğini iddia eder. Bu gelenek, yalnızca 19. yüzyıla dayanmaktadır ve tarihsel bir temeli yoktur.
Galeri
değiştir-
Caminin kıble cephesi
-
Minber
-
Mihrap
-
Hünkar mahfili
-
Cami içi genel görünümü
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ^ . https://islamansiklopedisi.org.tr/gul-camii 7 Haziran 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- "Bizans". Cogito. Kış (17). 1999. ISSN 1300-2880.
- Belge, Murat (2000). İstanbul Gezi Rehberi. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. ISBN 975-333-002-2.
- Sağdıç, İ. (2019). Gül Camii'nde Osmanlı Dönemi Onarımları. Restorasyon Ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi, 1(22), 17-27.Eyice, S. (1996). Gül Camii. TDV İslam Ansiklopedisi.[1]
- Bektaş, E., (2015). Gül Câmi'i'nin Hatîbi. International Journal of Language Academy.
- Philippides, M., & Hanak, W. K., (2011). The siege and the fall of Constantinople in 1453. Ashgate Publishing Company.
- ^ "GÜL CAMİİ". TDV İslâm Ansiklopedisi. 7 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2024.