Halil Kemal Efendi
Halil Kemal Efendi (1870/1871; Gediz, Kütahya - 1933; Gediz, Kütahya), Milli Mücadele (Türk Kurtuluş Savaşı) yıllarında Kütahya'nın Gediz ilçesi Müftüsü, icazet (diploma) verme yetkisine sahip, müderris ve İstiklal Savaşı gazisidir. Gedizliler arasında şöhret olan ismi Hoca Kemal Efendi ve lakabı da Hocazade'dir.
1870/1871'de Kütahya'nın Gediz Kazasının Cami-i Kebir Mahallesinde doğdu. Babası 1860'lı yılların sonunda Gediz'e yerleşen ve Kara Kadı Medresesinde ders veren Burdurlu Müderris Hoca Raşit Efendi (Çolak Kadı Zade), annesi Gedizli Hakime Hanım'dır. Ziynet Uzsoy isimli bir kız kardeşi (1886-1957) vardır.
İlköğrenimini Gediz Şems-i Maarif Mektebinde tamamlayan Halil Kemal Efendi, daha sonra Kara Müftü Medresesine devam etti, burada babasından da ders gördü ve bu medrese müderrislerinden Hacı Hüseyin Efendi'den icazetname aldı. Mısır El-Ezher Üniversitesine giderek orada da bir müddet ders aldı.
Babası Hoca Raşit Efendi'nin, Kütahya Sancağı adına 1919 yılında son Osmanlı Mebusan Meclisi mebuslarını (milletvekillerini) seçmek için yapılan seçimlere katıldığına dair kısa bir bilgi de mevcuttur. Buna göre bu seçimlere Gediz'den katılan iki adaydan birisi de Hoca Raşit Efendi, diğeri de o tarihteki Gediz Kadısı İbrahim Lütfü Bey'dir.[1]
Mesleki Kariyeri
değiştirÖğrenimi sonrasında babasının da müderrislik yaptığı Kara Kadı Medresesinde Müderris olarak göreve başladı. Kara Kadı Medresesinde görevini sürdürürken, Gediz Müftüsü Süleyman Şakir Efendi'nin ölümü üzerine Milli Mücadele günlerinde, 1920 yılı Ağustos ayında Gediz Müftüsü olarak tayin edildi.[2] Kurtuluş Savaşı süresince Yunanistan'da esir olarak kaldı. Esaret hayatı 24 Temmuz 1923 yılında Yunanistan ile Türkiye arasında Esir Mübadelesi Anlaşması imzalanıncaya kadar devam etti. Görüşmeler devam ederken hapisten çıkartılıp, kontrol altında tutuldu ama Yunanistan'dan bırakılmadı. Anlaşma sonrası Gediz'e döndüğünde çok hasta ve yorgundu.[3] Esaret dönüşü dinlenip ve hastalığı biraz iyileşince, 19 Haziran 1926 tarihinde savaş süresince boşaltılmayan müftülük makamına tekrar geri döndü ama hastalığı tekrar artınca 21 Eylül 1929 tarihinde bırakmak mecburiyetinde kaldı.[4]
Müftülük ve Esaret Dönemi
değiştir1920 yılı Ağustos ayında Müftü olarak atandığı günlerde Gediz, Yunan işgali altındaydı. Gedizliler de Milli Mücadele için çalışmalara başlamıştı. İşgalciler ise Gediz Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti bünyesinde toplanarak işgale direnen yurtseverleri engellemeye çalışıyordu. Diğer yandan da Yunan işgal kuvvetleri komutanı Gediz'de sürüp giden gerginliği yumuşatabilmek ve isyanları önleyebilmek için Müftü Halil Kemal Efendi'den, halkı sakinleştiren bir hutbe okumasını istemişti. Cuma günü Gazanfer Ağa Camii'nde minbere çıkan Halil Kemal Efendi, Yunanların bu isteğinin tam aksine cemaate şöyle seslendi:
"Ey cemaat-i Müslimin, Yunan komutanı, benim size, işgali tanıyın ve konulan kurallara harfiyen uyun dememi istedi. Yunanlar adına böyle bir hutbe okumaktansa ölmeyi tercih ederim. Allah ve Resulünün isminin yanında bu zalimlerin ismi asla geçemez. Onlara itaat etmek, Allah ve onun resulüne isyan demektir. İşgal geçicidir ve Allah’ın yardımı ile zafer yine bize nasip olacaktır."
Bu konuşmadan sonra Müftü Halil Kemal Efendi Yunanlar tarafından önce Uşak'a, oradan da Atina yakınlarındaki esir kampına götürülmek üzere İzmir'den deniz yolu ile Pire Limanı'na gönderildi. Yunan Divan-ı Harbinde yargılanarak 101 yıl ağır hapis cezası aldı. Atina Esir Kampı'nda kendisi gibi beş Gedizli yurtsever daha vardı. Müftü Halil Kemal Efendi'nin ve diğer beş Gedizli'nin aç ve susuz çileli esir hayatı 24 Temmuz 1923 yılında Yunanistan ile Türkiye arasında Esir Mübadelesi Anlaşması imzalanıncaya kadar devam etti. Görüşmeler devam ederken hapisten çıkartılıp, kontrol altında tutuldu ama Yunanistan'dan bırakılmadı. Anlaşma sonrası Gediz'e döndüğünde çok hasta ve yorgundu.[3]
Esaret dönüşü dinlenip ve hastalığı biraz iyileşince, 19 Haziran 1926 tarihinde savaş süresince boşaltılmayan müftülük makamına tekrar geri döndü ama hastalığı tekrar artınca 21 Eylül 1929 tarihinde bırakmak mecburiyetinde kaldı.[4]
20 Ağustos 1933'te öldü. Kabri Kütahya/Eski Gediz Salur Mezarlığı'ndadır.
Hakkında Söylenenler
değiştirAkademik bir çalışmada "…Din adamları, sadece halkın milli harekât yanında yer almasını sağlamaya çalışmakla yetinmediler, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kuruluş ve faaliyetlerinde de görev aldılar. Belirtilenleri Kütahya Sancağı Müftüleri fazlasıyla yaptılar. Ancak onların bu hizmetleri yeterince bilinmemektedir." denilerek, Kütahya Müftüsü Fevzi Efendi, Tavşanlı Müftüsü Halil Zeki Efendi (Zeyrek), Gediz Müftüleri Süleyman Şakir Efendi (Karamete) ve Halil Kemal Efendi (Ünal), Simav Müftüsü Mehmet Arif Efendi (Eren), Uşak Müftüleri İbrahim Efendi (Tahtakılıç) ve Ali Rıza Efendi (Bodur) gibi din adamlarının Milli Mücadeledeki hizmetlerinin yeterince bilinmediğinden bahsedilmektedir.[2]
22. 23. ve 24. dönemlerinde (2002-2015) Kütahya milletvekilliği de yapan Dr. Yük. Müh. Soner Aksoy, 11 Nisan 1995 tarihli Gediz Gazetesinde yayınlanan bir yazısında; "Hoca Kemal Efendi, Gediz’in yetiştirdiği nadir bilim adamlarından biridir. İcazet (diploma) verme yetkisine sahip, müderris, alim, fazıl bir zattır. Babamın (Mehmet Fahri Aksoy) çok sevdiği arkadaşı rahmetli Hacı Raşit Ünal’ın (Davavekili), Fatma Saraoğlu ve Hakime Ilıcasu’nun babalarıdır. Babamın da hocasıdır. Babam ilk Arapça, fıkıh ve tefsir derslerini ondan almıştır. Babamın çok şey borçlu olduğunu söyleyip dua ile andığı Hoca Kemal Efendi, işgalde, Gediz'de Yunanların hışmına ve zulmüne uğramıştır.… Esirler arasındadır.… Atina’da bir hapishaneye kapatılmıştır. Günlerce aç ve perişan kalır. (çünkü verilen yemekleri yememektedir) Esirler arasında onu tanıyan, Gediz Ilıca köyünden Ali Kahraman, gizlice temin ettiği gıdalarla onu besler ve açlıktan ölmekten kurtulur. Savaşın sonunda esir değişimi işlemleriyle yurda dönmüştür… Filmlere senaryo olacak bir maceradan sonra Gediz’e salimen dönen bu kahraman insan, saygıyla karşılanır. O gün fakir, harpten çıkmış ve yorgun Gedizli’nin idrakinde özel bir yeri olan Hoca Kemal Efendi’nin, bugün de önemli bir yeri ve hatırası olmalıdır."[5][6] ifadelerini kullanmış ve adının yaşatılması için Gediz Belediyesi tarafından "Hoca Kemal Efendi İş Merkezi" yapılmasına öncülük etmiştir.
Bu konuda yazar Suavi Sayın; "Devlet adamı, bilim adamı, din bilgini gibi isimlerin adının yapılan bazı eserlere verilmediğinden yakınarak... bu anlayışın Yeni Gediz’de farklı geliştiğini; halka hizmet etmiş, faydası dokunmuş, ilmi ile meşhur olmuş, savaşta yararlılık göstermiş kişilerin adlarının şehrin belli yerlerine verildiğini görüyoruz" diyerek, Müftü Kemal'in adının bir iş hanına verilmesini örnek olarak vermiştir.[7]
43 Buçuk Dergisi'nin 7.sayısında Halil Kemal Efendi'ye özel bir yer vererek, onu kapak resmi yapmış ve iç sayfalarında da(s.14-15) ‘’Hoca Kemal Efendi’nin eline silah almışlığı yoktu… Herkesin savaşı kendincedir. Hoca Kemal Efendi’nin kararı kendince kazanılmış bir savaştır. Ağır bedeller ödemiş. Yunanistan'a götürülmüş. Yıllarca eziyet çekmiş. Çileden çileye savrulmuş. Yıllar sonra döndüğünde sadece soluklanacak kadar yaşamış memleketinde. Ama bu toprağa, bu insanlara ve en önemlisi vicdanına ihanet etmeden gönül rahatlığıyla yummuş gözlerini. Üçün beşin hesabıyla satmamış vicdanını. Bu yüzden minnetle hatırlanıyor. Hatırlanacak.’’ diyerek kadirşinaslık göstermiştir.[8]
Evliliği ve Çocukları
değiştirHalil Kemal Efendi, Gedizli Bardakçıoğlu sülalesinden Rabia Hanım (1883-1956) ile hayatını birleştirdi. Bu evlilikten Raşit Ünal (1902-1987), Fatma Saraoğlu (1906-1984) ve Hakime Ilıcasu (1915-1993) isimli üç çocukları oldu. Ailesi soyadı kanunundan sonra Ünal soyadını aldı. Oğlu Raşit Ünal, Gediz’de dava vekilliği (Avukat) yapmış, Belediye ve İl Genel Meclisi üyeliklerinde bulunmuş, Gediz Madencilik şirketinin kurucu heyetinde yer almıştır.
Manevi Mirası
değiştir- Gediz Belediyesi tarafından adını yaşatmak amacıyla “Hoca Kemal Efendi İş Merkezi” yaptırılmıştır. (2009)
- Gediz Müftülüğü tarafından adına “Müftü Halil Kemal Efendi” Kur'an Kursu açılmıştır. (2020)
- Oğlakçıoğlu Mehmet Efendi (Şengöz)
- Şemselioğlu Mehmet Efendi (Koruyan)
- Dimyat'ın Mehmet Efendi (Korkut)
- Ilıcasu Köyünden Kara Ali (Kahraman)
- Gaipler köyünden Deli Hüseyin
Kaynakça
değiştir- ^ Hüseyin Göksal. "Gediz Tarihine Dair Notlar".
- ^ a b Prof. Dr. Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ - Prof. Dr. Ali SARIKOYUNCU (5 Kasım 2017). "Milli Mücadelede Kütahya Sancağı Müftüleri". The Journal of Academic Social Science, 59. s. 18.
- ^ a b c Mehmet Pınar (2012). Gediz Ansiklopedisi. Gediz Belediyesi Kültür Yayınları. ss. 208, 402.
- ^ a b "Gediz Müftülüğü Web Sitesi". 23 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Dr.Yük.Müh. Soner Aksoy: Gediz Gazetesi, 11 Nisan 1995
- ^ M.Mustafa Kalyon (2017). Kütahya'da Son Osmanlılar. Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları 85.82-85. ss. 82-85. ISBN 978-605-83227-2-1.
- ^ Suavi Sayın (Nisan 2017). Ya Gediz Nehri Olmasaydı?. s. 82. ISBN 978-605-6741-50-0.
- ^ "43 Buçuk Dergisi", Sayı:7. Yeni Gediz Gazetesi. Mart-Nisan 2018. ss. 14-15.