Kardak Krizi

1996'da Kardak'ta karaya oturan Türk bandıralı bir gemiye yardım eden Türk ve Yunan kurtarma ekipleri arasında çıkan anlaşmazlıkla başlayan diplomatik ve askeri kriz

Kardak Krizi (Yunanca: Κρίση των Ιμίων), 25 Aralık 1995 tarihinde Yunanistan ile Türkiye arasında Figen Akat isimli Türk bandıralı kargo gemisinin Kardak Kayalıkları'nda karaya oturması sonucu Türk ve Yunan kurtarma ekipleri arasında çıkan anlaşmazlık sonucu patlayan diplomatik ve askerî krizdir. İki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir. Olayı 20 Ocak 1996 tarihinde ilk kez Yunan Gramma gazetesi kamuoyuna duyurmuştur. Olaylardan yaklaşık on yıl sonra ikinci bir kriz Yunan balıkçılarının bölgeye yaklaşmasıyla ortaya çıktı.

Kardak Krizi
Ege Sorunu
Tarih25 Aralık 1995-30 Ocak 1996
(1 ay, 5 gün)
Bölge
Sebep Figen Akat isimli Türk kargo gemisinin Kardak Kayalıkları'nda karaya oturması ile başlayan Kardak Kayalıkları'nın kime ait olduğu konusunda yaşanan gerginlik.
Sonuç

Kriz, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ara buluculuğunda çözüldü.

  • Hem Türk tarafı hem de Yunan tarafı askerlerini kayalıklardan çekip bayraklarını indirdi.
  • Yunanistan Genelkurmay Başkanı istifa etti.
Taraflar

Türkiye Türkiye

Yunanistan Yunanistan

Komutanlar ve liderler
Türkiye Tansu Çiller
Türkiye Güven Erkaya
Türkiye Ali Türkşen
Yunanistan Konstantinos Simitis
Yunanistan Hristos Limberis
Güçler
Kayıplar
Yok
  • 3 Yunan askeri (Düşen Yunan helikopterinin mürettebatı)
  • 1 Yunan helikopteri

Kriz süreci

değiştir

Figen Akat isimli Türk kargo gemisi, 25 Aralık 1995 tarihinde Ege Denizi'ndeki Bodrum'un 6,1 kilometre (3,8 mi) uzaklığındaki Kardak Kayalıkları'nda karaya oturdu. Yunan yetkilileri geminin kaptanıyla irtibata geçip yardım teklifinde bulundu. Bunun üzerine geminin kaptanı, kayalıkların Türk kara sularında olduğunu belirterek yardımlarını istemedi. Gemi kaza yerinden kendi motorlarıyla kurtulmayı başardı.[1]

Hem Yunanistan hem de Türkiye söz konusu kayalıkların kendi sınırları içerisinde olduğunu öne sürmekteydi. Bir Yunan gazetesi olayları manşete taşıyıp kamuoyuna duyurdu. Bunun üzerine çevre adalardan birisinin belediye başkanı yanında Yunan bir papaz ile birlikte doğudaki kayalıklara Yunan bayrağı dikip Yunan marşını okudu. Dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen'e göre Yunanistan, kendilerine notalar gönderip kayalıkların kendi sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ederek bir kriz çıkarmaya başlamıştı. Söz konusu kayalıkların kime ait olduğu antlaşmalarla belirlenmemişti. Türk tarafı da tepki olarak nota gönderdi. Daha sonra 27 Ocak'ta Türk gazeteciler Yunan bayrağını indirip kayalığa Türk bayrağı diktiler. Bunun üzerine Yunanistan ordusu kayalıklara asker çıkarıp kayalıkları denizden abluka altına aldı.[1]

29 Ocak 1996 gecesi başkent Ankara'da dönemin başbakanı Tansu Çiller, Dışişleri Bakanı Deniz Baykal ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya; Yunanistan'a nasıl karşılık verileceği üzerine toplanmıştı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller, "O bayrak inecek, o asker gidecek." diyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaşa hazır olduğunu belirtti ve en yakın zamanda batıdaki kayalıklara asker çıkarılmasını istedi. Tansu Çiller'in açıklaması ve Türk Deniz Kuvvetlerinin de uluslararası sulara inmesiyle tam bir kriz oluştu ve iki ülke savaşla burun buruna geldi.[1][2]

Türk komandolarının Yunan gemilerini geçip doğudaki adaya sızması gerekiyordu. SAT komandoları operasyon için Atatürk Havalimanı'na yönlendirildi. Komandoların hazırlıkları eksikti ve onları Bodrum'a götürecek uçağın pilotu yanlarındaki botlarda kullanacakları yakıtların uçağa alınmasına izin vermemişti. Komandolar boş yakıt bidonları ile Bodrum'a yol aldılar. 30 Ocak 1996 gecesi komandolar Bodrum'daki askerî kampa vardılar.[2]

Operasyonda görev yapan SAT komandolarının verdikleri röportajlara göre operasyon bir aldatma harekâtıydı. On iki komando bir sahil güvenlik gemisi eşliğinde iki bot ile Yunan gemilerine doğru ilerleyecekti. Türk Sikorsky helikopterleri, TCG Yavuz firkateynine asker indiriyormuş gibi gösterilip Yunan filosunun dikkati dağıtılacak ve bu sırada komandolar gemiden ayrılıp botlarla irili ufaklı Yunan gemilerinin arkasına, Batı Kardak Kayalıkları'na sızacaktı. SAT komandolarının başarısız olması durumunda ise helikopterler havadan personeli kayalıklara çıkaracaktı.[2]

Komandoların kumanya ve benzin sıkıntısı zaman kazanmak için yerel tedarikçilerden tedarik edildi. Yerel halkın da yardımıyla komandolar kısa süre içerisinde denize açıldılar. Helikopterlerin aldatması eşliğinde botlar başarı ile Batı Kardak Kayalıkları'na ulaştı. Adadaki Yunan bayrağı, Türk komandoları tarafından indirildi ve yerine Türk bayrağı dikildi.[2]

Türk bayrağının dikilme haberi Ankara'da büyük bir sevince yol açtı. Bu haber ABD'ye de ulaştı. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, her iki tarafa itidal çağrısı yapıyor, bölgede küçük kayalıklardan daha önemli meseleler, ortak çıkarlar olduğunu söylüyordu. Geceyi sabaha bağlayan saatlerde Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke, Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen'e haberi doğrulamak için telefon açtı. Hattın bir ucunda Yunan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos da vardı. Holbrooke'un Onur Öymen'e, "Türkiye'nin Kardak'a asker çıkarmayı planladığını duyduk, doğru mu?" diye sormasından sonra Öymen "Hayır, böyle bir plan yok, askerler zaten orada." diyerek haberi doğruladı. Yunanistan gerçekten Türk askerlerinin Yunan gemilerini geçip adaya çıkarma yapıp yapmadıklarını görmek için adaya bir helikopter gönderdi. Keşif uçuşu sonrasında gece 3 sularında Türklerin kayalıklardaki askerî varlığı doğrulandı. Türk medyasına göre keşif uçuşu yapan Yunan helikopteri arızalandı ve TCG Yavuz'un yardım tekliflerini reddetti. Yunan helikopteri düştü ve helikopterdeki üç kişilik Yunan mürettebatı kazada hayatını kaybetti.[1][2]

Onur Öymen; Holbrooke'a tüm diplomatik yöntemleri denediklerini, krizin çözümü için Yunanistan'ın askerlerini çekmesi gerektiğini söyledi. Onur Öymen'e göre telefon trafiği sabaha kadar devam etmiş ve Yunan tarafı Türklerin de aynısını yapmaları şartıyla askerlerini çekip bayraklarını indirmeyi kabul etmişti. Teklif, Dışişleri Bakanlığına ve Hükûmete iletildikten sonra kabul edildi. Sabah 5 sularında iki taraf anlaşmaya vardı. İki taraf da askerlerini kayalıklardan çekip bayraklarını indirdi ve kriz dindirilmiş oldu.[1][3]

Kriz sonrası gelişmeler

değiştir

Stelyo Berberakis'e göre 1996'da Türkler, Batı Kardak Kayalıkları'na asker konuşlandırdıklarında Yunanistan Genelkurmay Başkanı sonucu savaş olacaksa bile kayalıkların bombalanmasını önerdi. Konstantinos Simitis bu olaydan sonra istifa etmesini istedi ve Yunanistan Genelkurmay Başkanı istifa etti.[2]

8 Ekim 1996'da bir çift Yunan Mirage 2000, Ege'de Sakız Adası yakınlarında iki Türk F-16'sı ile karşılaştı. F-16'lar, simüle edilmiş bir SEAD misyonuna (dört Türk F-4E) eşlik ediyordu. Uzun bir it dalaşından sonra Türk F-16'larından birinin Thanos Grivas tarafından yönetilen Yunan Mirage 2000 tarafından ateşlenen Magic II füzesi ile vurulduğu iddia edildi. Yunan makamları jetin mekanik arıza nedeniyle düştüğünü söylerken Türk Savunma Bakanlığı, 2014 yılında jetin Yunan pilotu tarafından düşürüldüğünü söyledi. Bazı Yunan medya organları bunun bir kaza olduğunu ve Türk uçağının istemeden düşürüldüğünü bildirdi. Türk pilot Nail Erdoğan öldü, arka koltuk pilotu Osman Çiçekçi ise bir Yunan helikopteri tarafından kurtarıldı ve Türk tarafına teslim edildi. Yunanistan resmen Türkiye'ye Türk savaş uçağı bulma ve kurtarma çabalarında yardımcı olmayı teklif etti.[4]

2013 yılının ocak ayında Yunanistan'ın Altın Şafak Partisi Milletvekili İlias Panayotaros, parlamentodaki konuşmasında Yunan Hükûmetinin Kardak'a Yunan bayrağını dikmesini yoksa bunu kendilerinin yapacağını söyledi. Partinin Lideri Nikos Mihaloliakos ise Türk komandoların kayalara çıkıp Türk bayrağı çektiği 30 Ocak gecesinin kendileri için “utanç gecesi” olduğunu söyledi.[5]

2013 yılının şubat ayında Radikal Sol Koalisyon Partisinin (SYRIZA) İnsan Hakları Komitesi Üyesi Avukat Nasos Theodoridis, "İmia Kayalıkları'nın adı bence Kardak’tır. İtalya, On İki Adalar'ı Yunanistan’a bıraktığında bu adalara yakın kayalıkları dâhil etti. Kardak, Kilimli Adası'na kıyasla Türkiye’ye daha yakın." şeklinde açıklamada bulununca İnsan Hakları Komite Üyeliğinden alındı ve SYRIZA, Teodoridis'in partinin değil kendi görüşlerini dile getirdiğini belirtti. Yunan medyası, "Theodoridis vatan hainidir." yorumları yaptı.[6]

İlgili eserler

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e Kasapoğlu, Çağıl (21 Aralık 2016). "Kardak Kayalıkları: Theodoros Pangalos ve Onur Öymen 1996 krizini anlattı". BBC Türkçe. 11 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020. 
  2. ^ a b c d e f Şenkal, Yağız (29 Ocak 2016). "20 yıl sonra SAT komandoları Kardak krizini anlattı". NTV. 29 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2020. 
  3. ^ 29.01.1996, Milliyet
  4. ^ "Deadly 1996 Aegean clash is confirmed". F-16 documents. Lieven Dewitte. 22 Mayıs 2003. 25 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2020. A former Turkish naval commander confirmed on Monday that a Greek warplane had shot down a Turkish F-16 fighter in the Aegean in 1996. The incident, which cost the life of one of the two Turkish pilots, Captain Nail Erdogan, was attributed to an accident at a time of heightened tension. 
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2013. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2013. 
  7. ^ Demir, Mert Can (6 Ağustos 2012). "Kardak Krizi". gundemturkiye.com. 27 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Haziran 2016. 

Dış bağlantılar

değiştir