Mülk devleti Orta Çağ'da etkili olan devlet anlayışıdır. İlkel bir yapıya sahiptir ve zaman zaman uygulama alanı bulmuştur. Bu anlayışta devletin başındaki kişi devleti kendi mülküymüş gibi görür. Ağalık sistemi ile paraleldir ve genellikle kurallar yoktur. Derebeyleri Orta Çağ'da belirli bir coğrafi alanı ellerinde bulundurmuş ve bu alanda siyasal nüfuz sahibi olmuşlardır. Bu anlayışın Orta Çağ'daki görünümünde en fazla toprağa sahip olan kişi derebeylerinin de en büyüğü sayılıyordu. Bu sebepten en büyük toprağa sahip olan krallar, derebeyleri arasında en büyük güce sahip kişilerdi. Derebeyleri ile krallar toprağa bağlı olan bu güçlerini istedikleri gibi kullanma haklarına sahiplerdi ve bu hakkı sözleşme ile başkalarına devretme gibi bir olanağı da ellerinde bulunduruyorlardı. Varlıklı ve soylu bir aileden gelen kadınlarda da bu durum geçerli olmuştur. Belirli bir toprak parçasını elinde bulunduran kadınlar evlendikleri zaman da sahip oldukları her şeyi ellerinde bulundurabiliyorlardı. Evlilik durumunda toprağın yeri ve sınırlarını değişmemiş olsa bile mülkiyet hakkı eskisi gibi kalıyordu.

Feodal beyin toprağını işleyen bir köylü.

Eski Türk-İslam devletlerinde de bu anlayış söz konusu olmuştur. Bu devletlerde halk tebaa olarak isimlendirilmiştir. Bu isimlendirme ise bir tür aidiyet, sahiplik ve muhafaza etmeyi gerektirmiştir. Bu anlayış ile en büyük nüfuza sahip kişiler halka karşı sorumlu olmayıp sorgulanmazken halkın otoriteye mutabıklığı ise geçerli olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ve önceki Türk devletlerinde belirli bir süre etkili olan tımar sistemi ve Anadolu'da geçerli olan ağalık sistemi bu devlet anlayışıyla benzer özellikler taşımaktadır.[1][2]

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Yıldız, Hayrettin. "Hukuk Devleti'nin Gelişim Sürecinde Mülk Devleti ve Polis Devletinin Yeri" (PDF). 20 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2016. 
  2. ^ Keskinsoy, Ömer. "Anayasa Hukuku Ders Notu". 20 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2016.