Mektûbat (Said Nursî)
Mektubat (Osmanlı Türkçesi: مكتوبات), İslam alimi Said Nursî'ye ait kitap. 1928 ve 1935 yılları arasında kısım kısım yazılmış[1] olan eser aynı zamanda Risale-i Nur Külliyatının bir parçasıdır. Eserdeki soruların ise talebesi Hulusi Yahyagile ait olduğu ifade edilmektedir.[2]
Konusu
değiştirKitapta çoğunlukla İslami ve imani konular hakkındaki soruların cevapları bulunmaktadır. Yazar İslami konulardan farklı olarak siyasete karşı tutumuna da eserde yer vermiştir.[3]
Cevaplandırdığı sorulardan bazıları şunlardır:
- Hayat mertebeleri nelerdir?[4]
- Allah'a iman ile tevhid mertebeleri nelerdir? "Allah'tan başka İlâh yoktur" hükmünün izahı nasıldır?
- Sünnet-i seniyyeye ittiba etmek neden önemli?
- İslam peygamberinin gösterdiği mucizeler nelerdir?[5]
- İslam peygamberinin beşeri şahsiyeti ile şahsı manevisi nasıl anlaşılmalıdır?[5]
- Ramazan ayında oruç tutmanın dünyevi ve uhrevi faydaları nelerdir?[6]
- İslam peygamberinin birden fazla evliliğinin ve özellikle Zeynep bint-i Cahş ile evlenmesinin hikmetleri nelerdir?
- İlk insan İslam peygamberi Âdem'in cennetten çıkarılması, insanların bir kısmının Cehenneme girmesi Şeytanın ve kötü şeylerin yaratılması, musibet ve belâların mâsum insanlara ve hayvanlara musallat edilmesinin hikmetlerini izahı nasıldır?[7]
- Vahdetü'l-vücud meselesinin sırları nelerdir?
Bölümleri
değiştirBirinci sual: Hazret-i Hızır'ın hayatı hakkında ve o münasebetle hayatın beş mertebesini gayet güzel ve mukni bir tarzda beyan eder.
İkinci sual: اَلَّذِى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ âyetindeki mevti, nimet sûretinde ve mahlûk olduğunun sırrını gayet güzel bir sûrette ispat eder ki, mevt dahi hayat gibi bir nimet ve hayat gibi mahlûk olduğunu ispat eder.
Üçüncü sual: "Cehennem nerededir?" cevabında gayet mâkul bir sûrette yerini beyan eder ve gösterir. Cehennem-i Suğrâ ve Kübrâyı tefrik edip, fennî bir tarzda ve mantıkî bir surette ispat etmekle beraber; âhirette gayet muhteşem ve parlak bir sûrette azamet ve Rubûbiyet-i İlâhiyenin bir sırr-ı azimini ve Cehennem-i Kübranın bir hikmet-i hilkatini gösterdiği gibi; Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatin iki meyvesi ve silsile-i kâinatın iki neticesi ve seyl-i şuûnatın ve mahsulât-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzeni, lütuf ve kahrın iki tecelligâhı olduğunu gösterir.
Dördüncü sual'in cevabında; mahbuplara olan aşk-ı mecâzi aşk-ı hakikiye inkılâp ettiği gibi, koca dünyaya karşı insanın aşk-ı mecâzisi dahi, sırr-ı iman ile makbûl bir aşk-ı hakikiye inkılâp edebildiğini gayet güzel ve mukni bir sûrette ispat eder.[9]
2.Mektup
değiştirBu zamanda zaruret olmadan, irşad-ı nâsa ve neşr-i dine çalışanların, sadakaları ve hediyeleri kabul etmemeleri lâzım geldiğinin sırrını dört sebeple beyan eder. اِنْ اَجْرِىَ اِلاَّ عَلَى اللهِ âyeti ile اِتَّبِعُوا مَنْ لاَ يَسْئَلُكُمْ اَجْرًا âyeti gibi, insanlardan istiğna hakkındaki âyâtın mühim bir sırrını tefsir eder. Ve ilim ve dini neşre çalışan insanlar, mümkün olduğu kadar istiğna ve kanaatle hareket etmezse; hem ehl-i dalâletin ittihamına hedef olur, hem izzet-i ilmiyeyi muhafaza edemez. Hem, salâhat ve neşr-i din gibi umûr-u uhreviyyeye mukabil hediyeleri almak, âhiret meyvelerini dünyada fâni bir sûrette yemek demektir.[9]
3. Mektup
değiştirفَلاَ اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِ kaseminde ve yeminindeki ulvi bir nur-u i'câziyi ve وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتّٰى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ âyetinin teşbihindeki parlak bir lem'a-i i'câziyeyi ve
هُوَ الَّذِى جَعَلَ لَكُمُ اْلاَرْضَ ذَلُولاً فَامْشُوا فِى مَنَاكِبِهَا âyetinde, küre-i arzı, feza-yı kâinatta yüzen bir sefine-i Rabbâniye olduğunu gösteren parlak bir hakikatı tasvir ederek, küre-i arzdan Cehenneme göçmek için ehl-i dalâletin seyahatini ve bütün eşya bir tek Zâta isnat edilse vücub derecesinde sühulet ve kolaylık olduğunu, eşyanın icadı, müteaddit esbaplara isnat edilse imtina derecesinde bir suûbet ve müşkilat olduğunu gayet güzel ve mukni ve muhtasar bir sûrette beyaniyle iki nükte-i mühimme-i i'câziyeyi tefsir eder.[10]
4. Mektup
değiştirوَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثِيرًا âyetinin bir sırrı, Risale-i Nur hakkında tecelli ettiğini beyan eder. Hem:
"Der Tarîk-ı Nakşibendi lâzım âmed çâr-terk;
Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hesti, terk-i terk"
düsturuna mukabil, acz-mendi tarikında pek mühim bir düsturu beyan eder. Hem:
اَفَلَمْ يَنْظُرُوا اِلَى السَّمَۤاءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا âyetinin bir sırrını; şiire benzer, fakat şiir olmayan, muntazam, fakat manzum olmayan, gayet parlak, fakat hayal olmayan yıldızları konuşturan bir yıldıznâme ile tefsir eder.[10]
5. Mektup
değiştirŞeriatın bir hâdimi ve bir vesilesi olan tarikata mensup bazı zâtların, tarikata fazla ehemmiyet verip ona kanaat ederek hakaik-ı imaniyenin neşrinde tembellik ve lâkaytlık gösterdikleri münasebetiyle yazılmış. Ve velâyetin üç kısmını beyan edip, en mühim tarikat olan velâyet-i kübra, sırr-ı verasetle sünnet-i seniyeye ittiba ve neşr-i ha kaik-ı imaniyede ihtimam olduğunu ispat eder. Ve tarikatların en mühim gayesi ve faydası ve müntehası olan inkişaf-ı hakaik-ı imani ye, Risale-i Nur ile dahi olabildiğini ve Risale-i Nur'un eczaları o vazifeyi, tarikat gibi, fakat daha kısa bir zamanda gördüğünü gösteriyor.[11]
Kaynakça
değiştir- ^ "Telif tarihleri". 21 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2016.
- ^ "Mektubat Hakkında". 20 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Aralık 2016.
- ^ Said Nursî. "On Altıncı Mektub". Mektubat.
- ^ Said Nursî. "Birinci Mektub". Mektubat.
- ^ a b Said Nursî. "Ondokuzuncu Mektup". Mektubat.
- ^ Said Nursî. "2. kısım: Ramazan risalesi". Mektubat.
- ^ Said Nursî. "On İkinci Mektub". Mektubat.
- ^ Nursi Said, Mektubat, Sf.716. Şahdamar Yayınları, İstanbul, 2013
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 18 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2017.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 18 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2017.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2017.