Muhsinzade Mehmed Paşa
Muhsinzade Mehmed Paşa (d. 1704 - ö. 4 Ağustos 1774, Karinabat) III. Mustafa saltanatında 28 Mart 1765 - 7 Ağustos 1768 ve 11 Aralık 1771 - 4 Ağustos 1774 tarihleri arasında iki kez 3 yıl altı ay yirmi üç gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Muhsinzade Mehmet Paşa | |
---|---|
Osmanlı Sadrazamı | |
Görev süresi 11 Aralık 1771 - 4 Ağustos 1774 | |
Hükümdar | III. Mustafa |
Yerine geldiği | Silahdar Mehmed Paşa |
Yerine gelen | İzzet Mehmed Paşa |
Görev süresi 28 Mart 1765 - 7 Ağustos 1768 | |
Hükümdar | III. Mustafa |
Yerine geldiği | Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa |
Yerine gelen | Silahdar Mahir Hamza Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1704[1] |
Ölüm | 4 Ağustos 1774 Karinabat |
Hayatı
değiştir1737'de sadrazamlık yapmış olan Muhsinzade Abdullah Paşa'nın oğludur. İstanbul'da Molla Gürani semtinde doğdu. Silahşorlükle kapıcılar arasına alındı. Babası sadrazam iken 1737'de kapıcılar kethudası görevi yaptı. 1738'de vezir rütbesi verilip Maraş valisi olarak tayin edildi. Daha sonra İnebahtı muhafızı ve sonra Bender muhafızlığı görevleri verildi. 1747'de Bender muhafızı iken babası Abdullah Paşa'ya Bender muhafızlığı görevi verildiği için ikinci defa Maraş valiliğine gönderildi. Mart 1747'de ise Adana valisi görevi verildi ve Anadolu'da eşkıya tenkili için serdarlık da yaptı. 1749-1756 döneminde sırasıyla Hotin muhafızlığı, Özi muhafızlığı, ikinci kez Hotin Muhafızlığı, Eğriboz adası muhafızlığı yaptı. 1756'de Rumeli eyalet valisi tayin edildi. Çok geçmeden Vidin Muhafızı iken Ekim 1756'da Özi valisi olarak Silistre'ye gönderildi. Haziran 1758'de ise Halep valiliğine tayin edildi.
Bu valiliğe gitmekte iken İstanbul'a davet edildi. 23 Haziran 1756'da uzun yıllar nişanlı olduğu III. Ahmed'in kızı ve o zaman padişah olan III. Mustafa'nın kız kardeşi olan ve o tarihte 33 yaşında dul olan Esma Sultan'la evlendi.
Temmuz 1758'de Diyarbakır valiliğine nakledildi. Oradan İstanbul'a dönüp eşi Esma Sultan'ın Kadırga'da sarayında oturmakta iken Haziran 1759'da Anadolu Eyaleti valisi tayin edildi ve eyalet merkezi Kütahya'ya gitti. Ağustos 1760'ta Bosna valisi görevi verildi. Ama Haziran 1761'e kadar eşi ile İstanbul'da oturdu ve ancak o tarihte Bosna'ya gitti. Kendisine Bosna valığı verildiği sırada Sultan'ın kayınbiraderine bir teveccühü olarak Bosna eyaleti daha büyültülüp Hersek Sancağı'da Bosna eyaletine bağlandı. Muhsinzâde Mehmet Paşa 1762'de ikinci kez Rumeli Beylerbeyi; 22 Şubat 1763'te ikinci kez Bosna valisi ve Kasım 1763'te üçüncü defa Rumeli beylerbeyliği görevlerini aldı.
30 Mart 1765'te Sadrazam olan Bahir Mustafa Paşa bu görevden azledildi ve yerine Niş'te Rumeli eyaleti valiliği yapmakta olan Muhsinzâde Mehmed Paşa'ya ilk defa mühr-ü hümayun verildi.
Bu ilk sedaret dönemi çok hadiseli geçti. Ruslar tahriki ile Gürcistan'da karışıklık çıktı; Mısır'da egemen olan Çerkez kölemen beyler aralarında yaptıkları çatışmalar dolayısıyla Mısır'da devamlı gaileler oldu; Hicaz'da ise Vahhabilik akımının en şiddetli dönemleri ortaya çıktı.
Muhsinzâde Mehmed Paşa vezir olduktan itibaren Avrupa'daki politik gelişmeleri dikkatle takip etmekteydi. Özellikle sadrazam olduktan sonra bu hususa ait "havadis kâgitları" denilen Avrupa'daki duruma dair dış ülkelerden gelen yazışmaları ve mektupları okumakta ve Osmanlı devletinin bu durumda yerini gayet iyi anlamakta idi. Muhsinzâde Mehmed Paşa, devletin girdiği müşkül durumdan sıyrılmak için çareler aramakta idi. İstanbul'da devlet ricalından Rusya ile savaş taraftarlar olanlar çok önemli mevkilerde idiler ve padişah da savaş taraftarı idi. Sadrazam olan Muhsinzade Mehmed Paşa ise iyice hesap yapmadan yeni savaş macerasına atılmamayı; akıllıca davranmayı; ihtiyat ile hareketi tavsiye etmekte ve gereken hazırlık yapıldıktan sonra savaşa girişilmesinin yeniden düşünülmesi hakkındaki fikirlerin açıkça bildirmekte idi. Bu tutum savaş taraftarları tarafından sadrazamın savaştan korktuğu ve savaşmaktan aciz olduğu şeklinde yorumlandı. Böyle bir dönemde bir zayıf ve aciz sadrazam gerekmediği kabul edilerek Muhsinzade Mehmed Paşa 6 Eylül 1768 sadrazamlıktan azledildi ve yerine Aydın muhassalı Silahdar Hamza Mahir Paşa getirildi.
Azlinden sonra Muhsinzade Mehmet Paşa'nın malları müsadere edilmedi. Kendisine ikram olarak sürgün yeri olarak Bozcaada seçilmişti. Fakat adaya gitmekte iken bir müddet Gelibolu'da istirahat etmek istediğini rica etti ve bu ricasına izin verildi. Burada dinlenmekte iken beş on gün sonra Eylül 1768 ortalarında İstanbul'dan gönderilen ikinci bir fermanla azledilmiş sadrazamların Gelibolu'da oturmaları adet olmadığı bildirilerek sürgün yerinin Rodos adasına değiştirildiği ve bu adaya biran evvel gitmesi gerektiği emredildi.
Muhsinzâde Mehmet Paşa Rodos'ta iken affedilip 20 Temmuz 1769'da Mora'da Anapoli muhafızlığına tayin olundu. 1768 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus tahriki ve teşkilâti ile Mora'da bir ayaklanma ortaya çıktı (1770) ve bu ayaklanma korkunç bir hal aldı. Mora'da bulunan Muhsinzâde Mehmet Paşa, Tripoliçe Muharebesi'nde Rus destekli Rum isyancılarının ordusunu büyük bir yenilgiye uğratarak bu isyanı başarıyla bastırdı ve bu başarısı şöhretini artırdı.
1771'de Muhsinzâde Mehmet Paşa Niș merkezli Rumeli eyâletinden Rus cephesine asker sevkine memur edilmişti. Bu suretle Vidin'e gelmişti ve burada iken Yergöğü kalesi muhafazası göreviyle Vidin seraskerliğine tayin olundu. Bu sırada sadrâzam ve serdar-ı ekrem kuvvetlerinin Babadağ'ndan ve Muhsinzâde Mehmet Paşa emrindeki güçlerin Eflâk'tan Bükreş üzerine yapmış oldukları taarruz düşman tarafından püskürtüldü. Özellikle serdar-ı ekremin kuvvetleri perişan bir halde dağıldı. Sadrazam ve serdar-ı ekrem Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa'nın bu mağlubiyet haberi Îstanbul'a gelir gelmez derhal azledildi.
Bükreş'teki mağlubiyette Muhsinzâde Mehmet Paşa komutasındaki güçlerin de yenilgiye uğradığı haberi tümüyle henüz başkente erişmeden 28 Kasım 1771'de Muhsinzâde Mehmet Paşa ikinci defa sadrazam ve serdar-i ekrem tayin edildi. Muhsinzâde Mehmet Pasa'nin üç yıla yakın süren bu ikinci kez sadrazamlığı döneminde, savaş sahasında hiçbir başarı elde edilemedi. Buna karşılık uzun müzakerelerden sonra tertip edilen antlaşmayı da Muhsinzade lüzumsuz ihtiyatı nedeniyle bizzat onaylamaya cesaret edemedi ve işi İstanbul'a danıştı. Cephedeki askeri durumdan pek haberdar olmayan başkent devlet ricali de bunun reddettiler. Halbuki askeri durum daha da kötüleşince bir müddet sonra şartları daha ağır olan Küçük Kaynarca antlaşmasının kabul edilmesine mecbur kalmıştı.
Muhsinzâde Mehmet Paşa Küçük Kaynarca Antlaşması'nın imzalanması esnasında birden hastalandı. İstanbul'a sedye üzerinde yatarak götürülmeye başlandı. 4 Ağustos 1774'te Karinabat kenti yakınına geldiği zaman vefat etti. Yaşı yetmişi bulmuştu. Cenazesi önce Edirne'de Eski Cami mezarlığına gömüldü. Fakat eşi Esma Sultan'ın müracaatı üzerine naașı İstanbul'a nakledildi. Eyüpsultan'da türbe kapısının yanına gömüldü.
Değerlendirme
değiştirMuhsinzâde Mehmet Paşa çocukluğundan itibaren devlet işleri ve idaresi ile yakından ilişkiliydi. Vezir ve bir müddet sadrazam olan babasıyla birlikte Anadolu ve Rumeli idaresinde ve seferlerde bulunmuştu. Vezirlik rütbesini 30 yıl taşımıştır. Gayet tecrübeli ve iyi görüşlü idi.
Avrupa'daki durumu yakında takip etme yetenekleri ve istekleri bulunmaktaydı. Muhsinzâde Mehmet Paşa'nın hayatı boyunca Avrupa devletlerindeki duruma vakıf olmak için gece gündüz bunlara dair gelen evrakı okuyarak Avrupa'daki siyasi duruma yakından vakıf olduğunu beyan edilmektedir. Osmanlı devletinin politikalarına ve askerî durumunu çok ince olarak değerlendirme yeteneklerine haizdi. Rusya ile hiç hazırlanmadan savaşa girişmekten çekinip kaçınması onun korkaklığına yorumlanmış ve bu nedenle birinci sedaretinden azledilmiş olmasına rağmen olayların gelişmesi onun değerlendirmelerinin çok isabetli olduğu gerçeğini ortaya çıkartmıştı.
Muhsinzade Mehmet Paşa'nın gayet iyi para idarecisi olduğu belirtilmiştir. Vezirliğinin ilk seneleri epeyce mali sıkıntı içinde geçmişti. Özi muhafızlığında kalma emrini bahşiş vermeyeceği için şahsen kimseye götürmemiş olduğunu ve ıbka fermanının kendisine posta ile gönderildiğini kendisi hikâye ettiği bildirilmektedir. Mevcut hesap defterleri günümüzde elde bulunduğundan incelendiğinde gelir ve giderini muntazam tutan bir vezir olduğu anlaşılmaktadır.
Ünlü Osmanlı yazarı ve tarihçisi olan Giritli Ahmed Resmî Efendi kendisini yakından tanımaktaydı ve "Küçük Kaynarca Antlaşması" müzakereleri sırasında Muhsinzade Mehmet Paşa'nın sadaret kethüdası idi. O Muhsinzade Mehmet Paşa'nın tecrübeli, temkinli, vakur, müeddeb bir vezir olduğunu söylemektedir.
Eserleri
değiştirKendine şahsi gelir sağlamak için İstanbul'da Hocapaşa'da bir hanı bulunmaktaydı.
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2021.
Dış bağlantılar
değiştir- Danişmend, İsmail Hâmi, (1961) Osmanlı Devlet Erkânı, İstanbul:Türkiye Yayınevi. Say.64
- Danişmend, İsmail Hami, (2011), İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi 6 Cilt, İstanbul:Doğu Kütüphanesi, ISBN 9789944397681
- Buz, Ayhan, (2009) Osmanlı Sadrazamları, İstanbul: Neden Kitap, ISBN978-975-254-278-5,
- Tektaş, Nazim (2002), Sadrâzamlar Osmanlı'da İkinci Adam Saltanatı, İstanbul:Çatı Yayınevi (Google books: [1]7 Aralık 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. {{|url=https://web.archive.org/web/20171207014528/https://books.google.co.uk/books?id=1UppAAAAMAAJ |tarih=7 Aralık 2017 }}
- Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C. s. [2]
Siyasi görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 28 Mart 1765 - 7 Ağustos 1768 |
Sonra gelen: Silahdar Mahir Hamza Paşa |
Önce gelen: Silahdar Mehmed Paşa |
Osmanlı Sadrazamı 11 Aralık 1771 - 4 Ağustos 1774 |
Sonra gelen: İzzet Mehmed Paşa |