Silahtar

Osmanlı İmparatorluğu'nda devlet büyüklerinin silahlarıyla ilgilenip onları koruyan kimse

Silahtar Ağa, Enderûn'un en nüfuzlu siması ve amiriydi. Saray anane ve nizamına göre has oda ağalarının en kıdemlisi, padişaha silahtar olurdu. Fakat asırlar boyunca daima padişahlar silahtarlarını has odalılar arasından, sevdikleri ve itimat ettikleri bir sima olarak kendileri seçmişlerdi. Silahtar yapmak istedikleri zülüflü ağayı, aşağı koğuşlardan birinde de olsa, evvela bir fermanla has odaya aldırtmış ve sonra da silahtar tayin etmişlerdir.

Silahtar Ağa

Silahtar ağa olmak bir Enderûnlu için en büyük gaye idi. Silahtar ağa padişah sabah namazı vaktinde haremden çıkıp Enderûn'a geldiği andan, bazen yatsı namazından sonra harem'e döneceği ana kadar sürekli hükümdarın yanında bulunurlardı.

Padişah ile devleti bilfiil idare eden sadrazam arasında muhabere vasıtası silahtar ağaydı. Bir sadrazam için silahtar ağa ile bağdaşmamak, en ufak bir bahane ile sadrazamın azline sebep olurdu. Bir silahtarın husumetine uğramak ise ekseriya vezirin idam edilmesine kadar giderdi. Saraydaki tüm silahlardan ve padişahın silahlarından sorumlu olurlardı. Altı Bölük Halkı da denilen kapıkulu süvarilerinden silahtar bölüğünün başında bulunur ve savaşta merkezde, padişahın yanında yer alırlardı.

Silahtar ağalar saraydan bir devlet memuriyetiyle çıkacakları zaman, kendilerine en az beylerbeyi rütbesiyle paşalık verilirdi. Son derece nüfuz sahibi gözde silahtarlar da vezir veya Kaptan-ı derya gibi önemli mevkilere getirilirlerdi. Pek azı sonra da sadrazamlığa getirilirdi ve ekseriya da padişahın ya kızını yahut kız kardeşini alarak hanedana damat olurlardı. Silahtar Mustafa Paşa gibi kimseler silahtarlıktan paşalığa kadar yükselmiştir.

Ayrıca bakınız

değiştir