Tünel (İspanyolca özgün adıyla El túnel), Arjantinli yazar Ernesto Sabato'nun yazdığı psikolojik romandır. Kitap, Buenos Airesli sorunlu bir ressam olan Juan Pablo Castel'i ve onun bir kadına takıntısını konu almaktadır. Eserin başlığı, Castel hapishanedeki hücresinden, onu anlayabilme potansiyeli olan tek kişiyi öldürmesine yol açan olaylar dizisini anlattıkça gitgide belirginleşen, Castel'in toplumdan duygusal ve fiziksel olarak izolasyonunun simgesine atıf yapar. Varoluşçu temalarıyla bilinen El túnel, 1948'de yayımlanmasının ardından Albert Camus ve Graham Greene'den büyük destek görmüştü.[1][2]

Tünel
El túnel
1951 baskısı (Emecé Editores)
YazarErnesto Sabato
ÜlkeArjantin
Dilİspanyolca
TürVaroluşçu roman
Yayım1948
YayımcıEditorial Sur
ISBN978-0-14-310653-1
OCLC17522865

Olay örgüsü

değiştir

Hikâye ana karakterin kendini "María Iribarne'yi öldüren ressam" diye tanıtmasıyla başlar; ikiliyi ilk tanışmalarına götüren gelişmelerin derinlerine daha sonra inilir. Castel'in takıntısı 1946 sonbaharında, kendi eserlerinden oluşan bir sergide, bir kadının "Maternidad" ("Annelik") adlı tablosundaki çoğu kişinin fark edemeyeceği bir detaya odaklandığını görünce başlar. Ressam, kadının bu gözlemini çok önemli bulur çünkü o detayı resminin en önemli yeri olarak görmektedir ancak kendisi ve kadından başka hiç kimse o noktaya ilgi göstermemiştir.

Kadın sergiden ayrılmadan ona yaklaşma şansı bulamayan Castel, sonraki birkaç ayı ona takılmış hâlde geçirir; koskoca Buenos Aires'te onu bulmanın yollarını düşünmekte ve ona ne söyleyeceğini hayal etmektedir.

Sonunda bir gün kadını işyeri olduğunu düşündüğü bir binaya girerken görür. Nasıl gidip de ona tablodaki detayı soracağını düşünür. Kadının yanına gider ve adının María Iribarne olduğunu öğrenir. Tablo hakkındaki sohbetlerinin ardınından, Castel ve María tekrar görüşmek için sözleşir. Daha sonra kadının Allende adlı kör bir adamla evli olduğu ve şehrin kuzey kesimindeki Posadas caddesinde yaşadığı bilgilerini edinir. Ancak Castel María'yla görüşmeye devam ettikçe, ilişkileri Castel'in, kadının kocasıyla olan münasebeti, neden kocasının soyadını almadığı ve iç dünyasına ilişkin takıntılı sorgulamalarından ibaret olmaya başlar; María bu sorulara Castel'i tatmin eden cevaplar verememektedir. Bu anlaşmazlık yüzünden, Castel'in takıntılı düşünceleri, onu birbirlerine karşı beslediklerine inandığı aşk hakkında binbir türlü saçma şüpheye götürür.

Bu kaygı, María ile, kocası Allende'nin kuzeni Hunter'ın Mar del Plata'daki estancia'sına gittiğinde daha da ağırlaşır. Oradaki ortamın havası, gelen diğer akrabaların tavır ve davranışları ve Hunter'da kıskançlık hissetmesi, Castel'in paranoyasını besler ve Castel'i, çalışanlarından birine birkaç kelime etmekle yetinerek, çiftliği terk etmeye zorlar.

Bölgeden ayrılmak için bir istatsyonda bekleyen Castel, María'nın onun yokluğunu fark etmesini ve kendisini durdurmaya gelmesini umar. Kadının gelmemesi adamın olumsuz düşüncelerini doğrular. Buenos Aires'teki evine dönen Castel, ilk iş olarak María'yı Hunter'la yatmakla suçlayan ağır bir mektup yazar; mektubu gönderdikten hemen sonra yaptığından pişman olmuştur. Sinirle, yola çıkmış mektubu geri vermesi için postacıyı ikna etmeyi dener ama başarısız olur. Bunun üzerine, kaderin mektubun gideceği yere ulaşmasını istediği sonucunu çıkarır.

Sonraları Castel María'ya telefonla ulaşır. Kadın istemeye istemeye tekrar buluşmayı kabul eder ama bunun kendilerine bir yarar sağlamayacağını, hatta aksine Castel'e biraz daha zarar vereceğini de ekler. María Buenos Aires'e gelmeyince, Castel onun aslında hem kendisiyle, hem de Hunter ve başka adamlarla kocasını aldatan bir fahişe olduğuna kanaat getirir. Öfkeyle dolan Castel, estancia'ya doğru yola çıkar. Büyük evin dışında gizlenerek misafirlerin gitmesini bekler. Bu sırada içindeki kaygı öyle büyür ki, María ile kendisinin paralel geçit veya tünellerde birbirlerinin hayatından geçtiğini tasavvur etme noktasına ulaşır. Kendisi "tek bir tünel vardı, karanlık ve yalnız: benimki, çocukluğumun, gençliğimin, tüm yaşamımın içinden geçtiği o tünel" şeklinde anlatılır.

Neticede Castel eve girer; María'nın odasına giderek ona yaklaşır. Kadını, onu bu dünyada yalnız bırakmakla suçlar ve bıçaklayarak öldürür. Olaydan sonra Allende'nin işyerine giden Castel, María'yı Hunter'la beraber olduğu için öldürdüğünü anlatır ancak Allende'nin zaten durumdan bütünüyle haberdar olduğunu anlar. Defalarca Castel'e bir aptal olduğunu haykıran Allende üzüntüyle Castel'i dövmeye çalışsa da beceremez. Oradan ayrılan Castel gidip polise teslim olur.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "Biographies – Ernesto Sabato". sobreargentina. 10 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2009. 
  2. ^ Leland, Christopher T. (4 Aralık 1988). "Murdered because she understood him". LA Times. 18 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2009.