Tımar (arazi)
Tımar, en genel kapsamında devlete sağlanan tanımlanmış bir hizmet karşılığında ücret olarak toprak tahsis edilmesidir. Farsça bir kökten gelir, bu dildeki anlamı acı, ızdırap, sadakat ve bakımdır. Pek çok tarihçi bir kurum olarak Orta Çağ İslam toplumlarında, ikta adı altında uygulandığı görüşündedir.[1] Ancak Jak Yakar, Hitit İmparatorluğu toprak düzeninde hizmet karşılığı toprak tahsisinden bahsetmektedir.[2]
Osmanlı İmparatorluğu'nda ise kamu arazisi (mirî) dahilinde, vergi toplama yetkisininin ve asayişi sağlama görevinin sipahiye bırakılmış olan tarımsal topraklara verilen addır. Tımar sistemi Osmanlı'da ağırlıklı olarak, merkezden denetlenen büyük bir sipahi gücü besleyerek padişahın ordusuna asker sağlamak için geliştirilmiştir. En geniş anlamıyla belirli bir yere ait vergi gelirlerinin tümünün veya bir kısmının, dirlik (geçimlik) olarak havale yoluyla bir görevliye devredildiği ve bu devir karşılığında da bazı hizmetlerin ona yüklendiği; mali, idari, askeri amaçları olan bir sistemdir. Osmanlı'da tımar sistemine değinen en eski kayıtlar Orhan ve Osman beylerin (1299 - 1362) dönemine ilişkindir.[1] Tımara: cizye, cerime, bad-ı hava, niyabet, resm-i arus gibi daha başka vergi kalemleri de dahildir.[3] Tımara hak kazanan kişi ancak askeri sınıftan olabilir. Reayaya tımar vermek kesinlikle yasaktır. Tımar sistemi 1839'da Tanzimat Fermanı'yla kaldırılmıştır.
Tımar sisteminde köylülerin konumu
değiştirTımar topraklarında yaşayan köylüler tımarın bölünmesiyle oluşan çiftlikleri kiralayarak ekip biçebilirlerdi ancak kira müddeti bitmeden toprağı ekip biçmekten vazgeçemezlerdi. Kira müddeti bitmeden tımardan ayrılmak isteyen bir köylünün sipahiye tazminat ödemesi gerekirdi. Eğer köylü tımarı yasadışı biçimde terk edecek olursa, kaçmasından itibaren bazı kanunname düzenlemelerine göre on bazılarına göre on beş seneye kadar sipahi tarafından cebren toprağına geri döndürülebilirdi. Ayrıca 3 yıl toprağı ekmeyen köylüye Çift Bozan Vergisi'ne yani para cezasına çarptırıldı.[4]
Dirlik türleri
değiştirDirlik; yaşam, yaşayış, yaşamak için gerekli olan nesne, geçim, sağlık, mutlu yaşama, erinç gibi anlamlara gelir.
Sıradan bir tımarın yıllık tarımsal geliri 20.000 akçeden azdı. Bu tür tımarları "tasarruf" eden sipahiler harp durumunda Osmanlı kuvvetlerine bir atlı asker ile birlikte katılırlardı.
Has: Geliri 100.000 akçeden fazla olan dirliklerdir. Padişaha, hanedan üyelerine, veziriazama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi. İki çeşittir. Havâss-ı hümayun, teoride padişaha gerçekte devlet hazinesine ait en kıymetli haslardan oluşan dirliklerdir. Havâss-ı vüzerâ (veya ümerâ) ise vezirlere veya devletin önde gelenlerine tahsis edilirdi.[5]
Zeamet: Gelirleri 100.000 ile 20.000 akçe arasında olan dirliklerdir. Zeametler; defter kethüdası, miralay, çavuş, azep ağası, dizdar vb. derece olarak daha küçük devlet memurlarına tahsis edilir ve bunlara zaim ismi verilirdi.[6]
Tımar: Senelik geliri 20.000 akçeden az olan dirliklerdir. Savaşlarda yararlılık gösteren kişilere Vezir, Beylerbeyi, Sancakbeyi, Dizdar, Cebecibaşı, Çakırcıbaşı vb. kişilerin bildirmesiyle tımar verilebilirdi. Ancak az da olsa tımara talip olan kişinin kendi isteğiyle tımar aldığı da görülmektedir.[6]
Osmanlı Devleti'ne hizmeti olan bir bölüm asker ve memurlara verilir. Sipahi askerleri tımar beyine bağlı beyler aynı zamanda tahrir görevi de yaptıklarından yazıcı denirdi.
Osmanlı'da tımar sisteminin uygulandığı bölgeler
değiştirTimarların en yoğun olduğu coğrafya, Osmanlı İmparatorluğu'nun çekirdek eyâletlerini teşkil eden Tuna Nehri'nin güneyi olan Rumeli bölgesi, Bosna, Teselya, Mora, Trakya, Batı ve Orta Anadolu bölgeleri olmuştur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu sahalarında, Halep ve Şam eyaletlerinde tımarlar daha seyrek olup, Irak, Arabistan, Mısır ve Garp Ocaklarında ise çok istisnaîdir.
Tımar sisteminin faydaları
değiştirTımarlar, 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nun tarımsal üretim düzeniyle süvariye dayalı sipahi askerî gücünü ve merkezî otoritenin taşradaki egemenliğini sentezlemeyi başarmış bir askerî-idarî-iktisadî birimdi. Tımarda üreticilik yapan reâyâ ve yöneticilik yapan sipahi, savaş zamanında kısa sürede bir atlı askere ve alt rütbeli bir subaya dönüşmekteydiler. Söz konusu birim, atlı süvarilerin Osmanlı ordusu açısından önemi devam ettiği nispette canlılığını sürdürmüştür. Tımar, ateşli silahların ve para ekonomisinin çok sınırlı olduğu çağlarda etkin bir idarî üniteydi. Tımar birlikleri ateşli silah kullanmazlar; ok, yay ve mızrakla savaşırlardı. Devlet tarım arazilerinden vergi toplamak zorunda kalmamış, vergi doğrudan asker yetiştirilmesi için kullanılmıştır. Devlet, üretimi kontrol altına almış ve üretimde devamlılığı sağlamıştır.
Tımarların önemini yitirmesi
değiştirAvrupa'da ateşli silahların 16. yüzyıl boyunca yaygınlaşması Avusturya cephesinde atlı süvarilerin ve sipahilerin savaş gücünü azaltmıştı. Bu durum ateşli silahlarla eskiden beri donanmış olan Yeniçerilerin önemini arttırdı. Yeniçeriler maaşlarını doğrudan doğruya hazineden nakit para (ulûfe) biçiminde almaktaydılar. Yeniçerileri birlikleri sayısının büyümesi Osmanlı maliyesinde nakit para ihtiyacını artırdı. Nakit gereksinimini hızlı bir biçimde karşılamanın başlıca yolu vergilerin iltizam yöntemiyle toplanmasıydı. Sözü geçen yöntemin 16. yüzyıl sonlarında başat hale gelmesiyle tımarların gerek askerî, gerekse ekonomik anlamda belirleyici bir önemleri kalmamıştır. Tımarlar bundan sonra varlıklarını bir kalıntı kurum olarak 19. yüzyılın başlarına değin sürdürecektir. Tımar sistemi Tanzimat Fermanıyla 1839 yılında kaldırılmıştır.
Kaynakça
değiştir- ^ a b Fatma Acun, “Klasik Dönem Eyalet İdare Tarzı Olarak Timar Sistemi ve Uygulaması” 7 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sh.: 899
- ^ Jak Yakar, “Anadolu’nun Etnoarkeolojisi” Sh.: 48
- ^ Osmanlı Toprak Sistemi Üzerine, İlber Ortaylı, s.124
- ^ islamansiklopedisi.org.tr
- ^ Inalcik, H., “Tīmār”, in: Encyclopaedia of Islam, Second Edition, Edited by: P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel, W.P. Heinrichs.
- ^ a b "Budin Sancağında Tımar Rejimi, Dr. Mustafa Işık" (PDF). 5 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2014.