Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat (Osmanlıca: تعشق طلعت و فطنت)[1] Tanzimat Edebiyatı'nın birçok türünde eserler vermiş yazarlarından Şemsettin Sami tarafından kaleme alınmış bir romandır. Kasım 1872'den 1873 yazına değin Hadîka gazetesinde yayınlanmış, ilk 1875'te kitap hâlinde basılmıştır. Acıklı bir aşk hikâyesini anlatan bu eser, Batı edebiyatı tarzında yazılmış ilk Türkçe romanlardan biri ve Osmanlıca harflerle basılmış ilk romandır. (İlk Türkçe roman olan Akabi Hikâyesi, Vartan Paşa tarafından kaleme alınmış ve 1851 yılında Ermeni harfleriyle yayımlanmıştı).
Yazar | Şemsettin Sami |
---|---|
Tür | Roman |
Yayım | 1875 |
Tanzimat romancılığında, kadınların toplum içindeki yerlerini belirtme, dönemin evlilik ilişkilerini irdeleme, uygunsuz evlenmelerin sorunlarına değinme konuları yaygın olup, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ta da bu temalar ön plana çıkmaktadır. Romandaki en belirgin temalar, daha sonraları da sıkça işlenen kadın eğitimi ve görmeden evlenmeyle bunun acıklı sonuçlarıdır. Kitapta aşkın ve sevdanın önemi ayrıca vurgulanmıştır. Yazar, görmeden evlenmenin acı sonuçlarını basit bir teknikle, duygusal karakter çözümlemeleriyle yansıtır; gerçekçi bir romantizm içerisinde, konuşma dilini roman anlatımına yansıtmaya çalışır. Romanda diyaloglar önemli bir yer tutar.
Konusu
değiştirKitap, Talat Bey ile Fitnat Hanım'ın aşkını anlatmaktadır. Anlatılan olaylar Tanzimat Dönemi'nde geçmektedir. Yazar aynı zamanda o dönemin kadın-erkek ilişkilerinin ne şekilde olduğunu ikili arasında yaşananlarda ayrıntılı şekilde anlatır. Aynı zamanda bu hikâye o dönemdeki kadının ve erkeğin toplumdaki yerini büyüteç altına almaktadır. Ayrıca hikâyemiz, Türk edebiyat tarihinde batılı anlamda yazılmış ilk roman olarak kabul edilmektedir. Talat Bey 19-20 yaşlarında genç bir adamdır. Devlet memurudur. Her gün rutin bir şekilde işe gidip gelirken tesadüfen gördüğü Fitnat Hanım'a aşık olur. Fitnat Hanımın babalığı olan Hacıbaba tütün satmaktadır. Talat Bey, Hacıbaba'nın sattığı tütünlerin farklılığını çok sayıda kişiden duymuştur. Bir gün işe giderken kendi tütüncüsünden vazgeçip Hacıbaba'nın tütünlerini deneme kararı alır. Tütün alırken dükkânın üst katındaki evin cumbasında gördüğü Fitnat'a aşık olur. Fitnat, Hacıbaba'nın evlatlığıdır. Fitnat'ın annesi bebekken ölmüş ve kızını Hacıbaba'ya emanet etmiştir. Emanet olduğu için Hacıbaba onu laftan, sözden korumak, zarar gelmesini engellemek için dışarı dahi çıkarmamıştır. Fitnat okul hayatından sonra eve kapatılmış ve ortamdan Hacıbaba tarafından uzaklaştırılmıştır. Tüm gününü cumbada nakış işleyerek geçirmektedir. Bir gün yine Fitnat Hanım, cumbada nakış işlerken Talat Bey tütün aldığı sırada Fitnat'ı görmüş ve âşık olmuştur.
Bu ilk görüşten sonra Talat her gün gördüğü güzelliği yani Fitnat'ın yüzünü düşünmektedir. Fitnat'ın duyguları da öyle. Fakat eski zamandan yani Tanzimat döneminden bahsediyoruz. Kadınlarla erkekler flört edemiyor, konuşamıyor. Bu durum Talat'ı düşündürmektedir. Nasıl olup da sevgilisiyle görüşebileceğini düşünmeye başlar. Bir gün aklına şöyle bir fikir gelir : Kadın kılığına girer (artık adı Ragıbe Hanımdır) ancak Fitnat'la tanışması için bir şeyi bahane etmesi gerekecektir. Bunun için de en uygun yol Fitnat'ın işlediği nakışlarla ilgilenmektir. Nakış ustasından ders almaya karar verir. Tavsiye edilen bir nakış ustasının yanına kadın kılığına girerek gider. Tesadüfe bakın ki gittiği nakış ustası da Fitnat Hanım ile kendisini tanıştırmayı Talat Bey'e yani Ragıbe Hanım'a teklif eder. Şans rüzgârı Ragıbe Hanımdan yana eser, kısa süre içinde Fitnat Hanım ile tanışır. Ragıbe Hanım, Fitnat Hanımdan nakış öğrenmekte, O da sevgilisine okuma-yazma öğretmektedir. Uzun bir zaman Fitnat, Talat'ı Ragıbe Hanım olarak bilir. Ancak bir gün Hacıbaba (Fitnat'ın babalığı) Fitnat'ı Üsküdar'da köşkü, hizmetçileri, atları olan birine vermeye (Bu beyin adı Ali Bey dir.) karar verir. Ancak Fitnat bunu kendisi için uygun görmez, sürekli zayıflar, hastalanır. Bunun bu şekilde gittiğini ve güzelliğinin kaybolacağını düşünen Hacıbaba kızını Ali Bey'e vermekten vazgeçmiş görünür. Asıl amaç, dalavere yapıp Fitnat'ı bir şekilde Ali Bey'in evine götürmektir. Bir gün yazlığa, sayfiyeye gideceğiz diyerek Fitnat'ı kandırırlar ve Üsküdar'daki köşke götürmek için yola çıkarlar. Yolda Fitnat arkadaki at arabalarında havluların asılı olduğunu görür, anlar ki bu bir düğün göreneğidir, kendisi kandırılmış ve Ali Bey ile evlendirilmiştir. (Eskiden nikâhlarda kadın erkek birbirini görmez her iki taraf da perde arkasından kabul ettiğini bildirirdi, Fitnat'ın yerine perde arkasına bir kız yerleştirmişler ve o kız da kabul ettiğini belirtmiştir, imam kızı görmediğinden bu şekilde nikâh kıyılmış olmaktadır, Fitnat haberi olmadan bu şekilde evlendirilmiş olur.)
Fitnat, Ali Bey'in köşküne dadısı Emine Hanım ile birlikte gelir. Ancak Emine Hanım, köşkün kahyasının isteği üzerine gönlü razı olmasa da Fitnat'ı köşkte bırakır, evine geri döner. Fitnat, Ali Bey'i gördüğü anda onu baba gibi kabul eder ve sever. Ancak Ali Bey, Fitnat'ı sevmiş, hemen kanı kaynamış, onu ölen karısı Zekiye Hanım'a benzetmiştir. Uzun süre Fitnat'ın gönlünü almaya çalışır Ali Bey. Ama bir türlü gerçek karı-koca olamazlar. Fitnat bir gün ağlayarak başka birine âşık olduğunu Ali Bey'i hiçbir zaman koca olarak kabul etmeyeceğini Ali Bey'e yani kocasına anlatır. Bir gün tartışırlarken, Fitnat'ın boynunda asılı duran muska Ali Bey'in elinde kalır. Bu muska, Fitnat'ın annesi tarafından kendisine verilmiş ve 18 yaşını doldurduğunda açılması vasiyet edilmiştir.
Fitnat henüz 16 yaşındadır. Ali Bey, muskayı merak eder açar, görür ki Fitnat onun gerçek kızıdır. Ali Bey, yıllar önce karısı Zekiye'yi kovmuştur, Zekiye meğer o sıralarda hamileymiş. Ancak Ali Bey inanmaz, kendisini suçlar diye de kızının varlığını kocasına haber bile vermemiştir. Zekiye Hanım, sonradan Hacıbaba ile evlenmiştir. Ve kısa bir süre sonra da ölmüştür zaten. Kocası tarafından kovulmuş olmayı kendisine yedirememiş ve de üzülmüş, üzülmüş sonunda hastalanmıştır da. Ve bu hastalık ölümle sonuçlanır. Ali Bey, muskada yazılı olanları okuyunca Fitnat'ın gerçek kızı olduğunu anlar, Fitnat'ın âşık olduğu adamı bulmaya ve onu sevdiği gençle evlendirmeye karar verir. Fitnat'a bunu söylemek için gider ancak odanın kapısı kilitlidir. Kırarak oda kapısını açtığında Fitnat'ın kendisini bıçaklamış olduğunu görür. Doktora haber verilir. Tam o sırada Ragıbe Hanım gelir. (O da sıtma hastalığına tutulmuştur, ancak sevgilisinden mektup alır almaz onu görmek için kadın kılığına girerek köşke, Fitnat'ın evlendikten sonra taşındığı yeni evine, gelmiştir.) Onu öyle görünce bir süre sonra fenalaşıp Talat da yani Ragıbe Hanım da ölür. Doktor geldiğinde ikisi birden ölmüştür, yapılabilecek bir şey kalmaz. Bunun üzerine Ali Bey fenalık geçirir, günden güne deliliğe gider. Çocuklarının mezarını açmak isterken köylüler tarafından yakalanır, köşkteki hizmetkarlar kendisini odaya kapatırlar. Burada delilik geçirerek, günden güne kötüye giderek altı ay içinde ölür.
Romanda Ön Plana Çıkan Karakterler
değiştir- Tal'ât: İstanbullu genç bir adam.
- Fitnat: Genç bir kız; üvey babası Hacı Mustafa'nın evinde yaşamaktadır.
- Ali Bey: Orta yaşlı bir İstanbul beyefendisi.
- Saliha Hanım: Talat'ın annesi. Çok genç yaşta çocukluk aşkı Rıfat Bey'le evlenmiştir.
- Hacı Mustafa (Hacıbaba): Fitnat'ın üvey babası. Tütüncüdür, sert bir tabiatı vardır.
- Şerife Kadın: Fitnat Hanım’ın dikiş, nakış hocasıdır.
- Kâmile Hanım: Rıza Bey’nin annesi.
- Fatma Dadı: Talat’ın dadısı.
Dış bağlantılar
değiştirKaynakça
değiştir- ^ "Osmanlıca Sözlük". Pamukkale Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü. 15 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2022.