Tartışma:Risale-i Nur

Son yorum: Kızıldeniz tarafından 7 ay önce Bekleyen büyük değişiklik hk. başlığına

bu makaleyi teferruatiyla yazmak lazim.konu cok kisa kesilmis.yazan arkadas kulliyatta yer alan kitaplarin iceriginden kisaca bahsetse daha iyi olur kanaatindeyim.

http://www.bediuzzamansaidnursi.org.tr.tc/ sitesinden telif hakkı alınmıştır. Resimler ve yazılar kullanılabilir.--AbSar 14:41, 1 Nisan 2006 (UTC)

günümüz anlayışının daha ötesinde

değiştir

farklı bir tarzda kaleme aldığı,Kuran-ı Kerim'i günümüz anlayışına uygun hatta daha ötesinde bir bakış açısıyla yorumladığı cümlesi külliyatı okumayı çok seven bir kimsenin ifadesi olabilir. Bilgi vermiyor. Kendi görüşünü aktarmış. Kendi fikirlerini insanlar genelde forumlarda serbestçe dile getirebiliyorlar. Ansiklopediler bilgi vermek amacıyla yazılır. Mesela risalelerin 5000 sayfadan fazla olduğu, 130 bölümden oluştuğu, vb şeyler bilgidir. İçeiğinde yazılanlar toplumda ve ilmî çevrelerde nasıl bir yankı bulmuş ondan bahsedilebilir.

--Bruno 08:58, 26 Ekim 2007 (UTC)


Nesnel değerler hakkında

değiştir

İşte böyle bilgileri isteyenler, Google veya Yahoo gibi arama motorlarından arayarak bulabilirler. Arayacakları şey, "Risale-i Nur Külliyatı'ndan Tarihçe-i Hayat" adlı kitabın son kısımlarıdır. Orada görülen inkişaflardan bahsedilmeler vardır. Pakistan, Arabistan gibi ülkelerden gelen mektublar mevcuddur. Aynı tarzdaki mektub, Külliyatın Lahikalar denilen "Emirdağ Lahikası" isimli kitapta da (orta ve son kısımlarda) mevcuttur.

--Lu 15:02, 24 Ocak 2008

Ansiklopedik Tarz

değiştir

Arkadaşlar, makaleyi yeterince ansiklopedik hale getirdim. Şimdi, şu Şablon:üslup kaldırılabilir diye düşünüyorum. Yine de siz bilirsiniz, zira kaynak belirtme kısmında hala eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Ama belki de Şablon:üslup yerine Şablon:taslak konulmalı. Orada bir yönetici var mı? --Cihan 23:00, 25 Ocak 2008 (UTC)

şüphe mi

değiştir

"Bu maddenin tarafsızlığı konusunda şüpheler var." deniliyor ilk sayfada. Fakat tartışma sayfasını incelendiğinde herhangi bir iddia söz konusu değil. Bu yüzden "Bu maddenin tarafsızlığı konusunda şüpheler var." yazısının madde sayfasından kaldırılmasını öneriyorum. --Terennum 09:06, 17 Nisan 2008 (UTC)

Reklam amaçlı?

değiştir

Reklam amaçlı sebebi gösterilerek bazı dış bağlantılar çıkartılmış. Fakat çıkardıklarınızdan birçoğu direkt konuyla ilgilidir. Maddeyle ilgili olanları geri getiriyorum. İyi çalışmalar. --Terennum 07:30, 24 Mayıs 2008 (UTC)

Şu anki listenin asgari mevcut olması gerekiyor diye düşünüyorum. Geri getirmediğim ama burda olması gereken olduğunu düşünüyorsanız onları da başka kullanıcılar geri getirebilir. İnternette maddede adı geçen eserin tamamı vardır. Dolayısıyla konuyla ilgili araştırma yapmak isteyenler için mutlaka olması gereken bir dış bağlantıdır. Tartışma sayfasında yazmadan silme gerçekleştirmemek daha doğru olacaktır. İyi çalışmalar --Terennum 07:35, 24 Mayıs 2008 (UTC)

Bir sitede eserin tamamının mevcut olması burada o siteye bağlantı vermemizi meşrulaştırmaz. Eminim bu eserin tamamını içeren pek çok site vardır. Onların hepsine bağlantı veremeyiz. Burada yalnızca vergisini veren ve telif hakkını elinde bulunduran yayınevlerine bağlantı vermeliyiz. mustafau

Böyle bir kural mı var? Dış bağlantılarda sadece vergi veren kuruluşlar mı yer alıyor Vikipedi'de? Zannetmiyorum.
Vikipedi'deki birkaç maddenin dış bağlantılarını incelemenizi öneririm. Web sitesi diye illa reklam anlamına gelmez dış bağlantılarda yer alması. Bu görüşe katılmıyorum. Konuyla ilgili Hizmetli'lere danışabilirsiniz.
İyi çalışmalar.
--Terennum Mesaj 19:23, 24 Mayıs 2008 (UTC)

Eğer siz bu sitelerin bağlantılarını eklemeye devam ederseniz benzer içeriğe sahip siteler de burada yer almak isteyeceklerdir. Bu ciddi bir rekabete dönüşür. Daha önce pek çok maddede bunu yaşadık. İyi veya kötü bütün siteler, forumlar burayı reklam amacıyla kullanmaya çalışıyorlar. Vikipedi'de genel eğilim üçüncü şahıslara ait sitelere bağlantı vermeme üzerinedir. Bu makalede telif sahiplerine verilen bağlantılar yeterlidir. Bunlar dışındaki sitelere verilen bağlantılar tarafsızlığı bozabilir. Eklemekte ısrar ettiğiniz iki site de üçüncü şahıslara ait siteler. mustafau

Burdaki amaç maddenin kendi içeriği olan külliyata okuyucuların erişebilmesini sağlamaktır. Örneğin ... sitesinde buna erişmek mümkündür. Ayrıca bu sitede herhangi bir reklam içeriği yoktur ve madde için direkt ilgili ve gereklidir. Sadece kitapalara erişim amaçlı başka bir site yoktur. Sitenin içinde kitapların da bulunduğu başka siteler vardır. Ama bu sitede sadece kitaplarla ilgili sayfalar vardır. Bu bakımdan reklam amaçlı değil, okuyucuya destek amaçlıdır diye düşünüyorum.
--Terennum Mesaj 07:39, 25 Mayıs 2008 (UTC)
Sn.Mustafau, sürekli bu başlığa gelip vandalizm yapmayın. Sizi Hizmleti'ye şikayet etmek durumundayım.

Risale-i Nur Enstitüsü bir enstitü adı üzerinde. Said Nuri ve Risale-i Nur konulu çalışmaları var. Dolayısıyla direkt maddeyle ilgili olduğu için burada kalması gerekiyor. Risale Ara sitesi ise sadece risale-i nur küliyatında ara yapmak için kullanılan bir sitedir. Tekrarlamayınız bu davranışlarınızı. --Terennum Mesaj 05:05, 30 Mayıs 2008 (UTC)

Baktım. Söz konusu sitede reklamı göremedim. Reklam amaçlı olduğunu göstererek siteyi kaldırmasını haklı bulamadım. Başka gerekçe? Bence diğer siteler daha sorunlu. http://www.yeniasyakitap.com/turkce/index.asp 'şok kampanya' diye ticaret yapmıyor mu? http://www.sozler.com.tr/ üye olmadan siteye giriş yapılmıyor sanki... Tek tek incelerseniz iyi olacaktır. Ben şahsen reklamı sevmiyorum ama çok faydalı ise reklamlı da olabiliyormuş. Kolay gelsin. Takabeg ileti 05:35, 30 Mayıs 2008 (UTC)

Evet dediğiniz sitede reklam var. Fakat, maddede adı geçen eserin telifli yayınevi olduğu için dış bağlantısı verilebilir sanki. Ama çok da emin değilim açıkçası. Fakat diğer iki site mutlaka bulunması gerekiyor konuyla ilgili ve reklamsız oldukları için. Başka gerekçeyi özette söylemiş mustafau isimli kullanıcı. Külliyat iki ayrı sitede oldğu için birini kaldırdığını söylemiş. Oysa ki sitelerin içeriği aynı değil. Bir kısmı aynı diye diğerini silmek anlamlı değil diye düşünüyorum. --Terennum Mesaj 06:09, 30 Mayıs 2008 (UTC)

http://www.yeniasyakitap.com/turkce/index.asp kaldıralım. Nereden bakarsak 'satış amaçlı'dır. Genelde 'kitap'lı maddelerinde yayınevinin sitesi yoktur. Diğer arkadaşlarımızın fikirlerini de alalım. İyi çalışmalar. Takabeg ileti 11:06, 31 Mayıs 2008 (UTC)

Eğer dediğiniz gibi kitapla ilgili maddelerde yayınevlerinin web sitesi bulunmuyorsa bu madde de kaldırabiliriz satış amaçlı yayınevleri linklerini. Araştırma yapılabilecek makalelerin olduğu vb. web siteleri konuyla alakalı olduğu sürece dış bağlantılar başlığında bulunmalı bence.--Terennum Mesaj 21:39, 31 Mayıs 2008 (UTC)


Avukat Bekir Berk, 1972'de yayımladığı Zafer Bizimdir adlı eserinde davalarda kazandığı zaferi ilan etmiştir. Çok güzel yazmış kim yazdıysa..--Boyalikus 05:29, 1 Haziran 2008 (UTC)

ingilizce olan web sitesi ingilizce olduğu için mi bağlantısız olarak silindi? yoksa başka bir sebebi mi var? çünkü konuyla alakalı bir site. --Terennum Mesaj 10:00, 1 Haziran 2008 (UTC)

İngilizcesi bağalanmadı ondan. Takabeg ileti 10:00, 1 Haziran 2008 (UTC)

Ben görebiliyorum siteyi ama. Zaten kontrol edip eklemiştim. Sizin bağlantınızdan kaynaklanıyor sanırım. --Terennum Mesaj 10:04, 1 Haziran 2008 (UTC)

Şimdi açıldı:) Evde açılmadı da. Takabeg ileti 10:06, 1 Haziran 2008 (UTC)

Çok iyi :) Sorun kalmadı o zaman ;) --Terennum Mesaj 10:28, 1 Haziran 2008 (UTC)

Merhabalar, İlham konusuyla ilgili cümleyi yazmaktaki amaç nedir söyleyebilir misiniz? Şu yüzden soruyorum; insanların ilham kavramından anladıkları farklı olabilir. Bu bakımdan bu cümlenin yazılmasındaki gayeyi belirtmenizi beklerim şahsen. Çünkü, ilham konusu anormal bir mevzu değildir. Örneğin, bir şair şiirlerini ilhamla yazar. Konuşurken de "ilham geldi" "ilham gelmedi" vb. ifadeler kullanılıyor pek ala. Yani ilham, hissetmektir bir bakıma. Bir anda gelir yazılır, o an yazılmazsa belki bir daha gelmez. Hepimiz buna benzer durumlara şahit olmuşuzdur. Bilmem anltabildim mi? Saygılar --Terennum Mesaj 18:40, 10 Haziran 2008 (UTC)

  • Cümle gayet açık:"Said Nursi yazdığı bu eserlerin kendine ilham yoluyla yazdırıldığını söyler".

--Bruno ileti 19:00, 10 Haziran 2008 (UTC)

Bence hiç açık değil. Herkes farklı yorumlayabilir bu cümleyi. Kastınızı yazarsanız daha doğru olacak. Eğer direkt bir mantık kuruyorsanız bütün şair ve yazar maddelerinde aynı bu cümleyi eklememiz gerekiyor. Ne kadar ansiklopedik bir bilgi olduğu da ayrı bir tartışma konusu.--Terennum Mesaj 20:01, 10 Haziran 2008 (UTC)


  • Eğer kişi, kendisi, ilham sonucu yazdığını söylemişse herhangi bir sorun yok.--Martianmister 11:46, 11 Haziran 2008 (UTC)

Niyetinizi sormak, iyi niyetli olmadığımın göstergesi midir? Sizi anlamakta güçlük çekiyorum açıkçası. Soruma cevap vermeniz yeterli olacaktı. Burdaki sorun cümlenin yanlışlığı ya da doğruluğu değil. Böyle bir anlatıma maddede gerek olmamasıdır. Şu an bu cümle maddede 'sırıtıyor' tabir-i caizse. Öylece duruyor orda. --Terennum Mesaj 14:56, 11 Haziran 2008 (UTC)


Taraflı Şablonu

değiştir

Madde şu haliyle taraflı görünmüyor. Taraflı şablonunu kaldırıyorum. Aksini düşünen varsa tartışılabilir. Saygılarımlar, Ceng 09:33, 4 Ağustos 2008 (UTC)

Eleştiriler bölümü taraflı bir şekilde kalemem alınmış. Bu eleştirilere dair yazılan kitaplar ve cevaplar vardır, bu cevaplara da kısaca yer verilmesi gerekir.

Günümüz Türkçesi

değiştir

Risale-i Nur ve Bediüzzaman ifadelerinin günümüz Türkçesi doğru değil. Risale-i Nur, Nurdan mektuplar değil. Risale bir konuya dair yazılmış kitap veya yazı demek, mesaj-ileti anlamına da gelir. Nurdan mesajlar veya Nurlu mesajlar yazılabilir. Bediüzaman ise "Zamanın en iyisi" yazılmış, Zamanın benzersiz harikası demek. Sêfkarî 23:02, 19 Ocak 2012 (UTC)

Yazici cemaati propagandasi

değiştir

Bilenlere bilindigi gibi su an "nur cemaati" basligi altinda bircok farkli fraksiyonlar bulunmaktadir. Cemaat sadece yazicilerden olusmamakla beraber bu gurup cemaat icerisinde nufusca cogunlugu da olusturmamaktadir. "Said Nursî, çoğu Risalelerde de belirttiği gibi "Hayrul halefim Hüsrev'dir.Ahmet Hüsrev Altınbaşak" diyerek diğer talebelerinin de ona bağlanmasını istemiştir.Çünkü Ahmet Hüsrev Altınbaşak, Risale-i Nur'u sayısız kez yazıp ayrıca Kur'an'ı 9 kez yazmış ve Allah-u Teala(c.c.) onun hattında tevafuk mucizesini göstertmiştir.(Bkz.Kur'an'da Tevafûk)" ifadesiyle yazici olmayanlari suclayan tarafli bir uslup vardir, Ayrica Said Nursi'nin kendine halef olarak Ahmet Husrev'i sectigine dair hic bir yazili kaynak bulunmamaktadir. Sonuc: Bu yazi taraflidir. rinduzahidmsj 22:44, 24 Kasım 2011 (UTC)

rinduzahid'in dediği gibi bu görüş sadece yazıcı grubuna aittir ve onlar dışında çok sayıda Risale-i Nur merkezli gruplar bulunmakta ve yazıcılar olarak adlandırılan grubun bu görüşünü bu şekilde kabul etmemektedir. Wikettin hoca (mesaj) 23.16, 5 Aralık 2021 (UTC)Yanıtla

Degisiklikler

değiştir

Birileri su degisikliklerle ilgilenebilir mi?

  • Az önce ingilizce klavye ile boğuşarak elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Umarım ilgili yetkililerimiz bu emeğime saygı duyar ve değişikliği çöpe atmazlar.rinduzahidmsj 05:01, 20 Aralık 2011 (UTC)

Maddenin ilk paragrafında yer alan "siyasi" kelimelerinin kaldırılması

değiştir

09:05, 26 Eylül 2013 (UTC)09:05, 26 Eylül 2013 (UTC)09:05, 26 Eylül 2013 (UTC)~Risale-i Nur (Nurlu kitaplar[1]), konu sırası takip etmeyen ve güncel, siyasi ve İslamî konularda Said Nursî tarafından 1925 yılında yazılmaya başlanmış, 24 yılda tamamlanmış kitapçıklardan oluşan bir külliyattır. Risale-i Nur, yaklaşık 6000 sayfadan oluşan ve ayet sırası takip etmeyen bir tefsir külliyatıdır. Ancak bu tefsir çalışması dışında külliyat -inanç başta olmak üzere- siyasi, ahlaki, felsefi sorunları irdeleyen bir eserdir.

Giriş paragrafında geçen "siyasi" tabirinin maddeninin ilerleyen bölümlerinde karşılığının olmadığını görüyoruz. Bunun nedeni, Risale-i Nurların siyasetten kutuplaşma mesabesinde uzak olduğudur. Dolayısıyla giriş paragrafındaki "siyasi" kelimelerinin kaldırılması hem yazının bütünlüğü hem de doğru bilgi vermek adına elzemdir. 212.156.152.134 09:05, 26 Eylül 2013 (UTC)

Katılıyorum. Risale-i Nur'da siyasi değil, ictimai (toplumsal) sorunlar irdelenir. Ayrıca yazı içerisinde altı boş olarak "Siyaset şeytandır." diye bir madde var. Bunu anlayamadım. Risaleler ile bu ifade arasında nasıl bir ilişki kurulmuş? Müellifinin şeytandan sığınır gibi siyasetten Allah'a sığndığını ifade etmesinden böyle bir ifade çıkarılamaz. Müellif, yazılarında yalan, dolan ile topluma zarar veren siyasetten uzak durmayı tavsiye ediyor. Yoksa topluma hizmet için kendisi de gençlik zamanlarında siyaset yapmış. Ancak Risaleleri yazmaya başladığında siyasetten uzak, tarafsız bir şekilde iman hizmetiyle uğraşmış. Müellifin kendi ifadesinde anlatmak istediğiyle bağdaşmayan ifadeler, ansiklopedik bilgi olarak kullanılmamalıdır. --Memoconq (mesaj) 05:14, 25 Ekim 2014 (UTC)memoconq

Eleştireler basligi

değiştir

"Eleştiriler" bölümu tamamen mesnetsiz hicbir dayanağı olmayan ifadelerle doludur. Resmen eleştiri değil iftiralar atilmistir. Özellikle Risale î nurun yasaklandığına dair bölüm tamamen taraflı ve asılsızdır Risale î nur yasaklanmamış aksine varis talebelerinin arzusuyla kitapların sadeleştirilmesi ve tahrif edilmesine karşı Kültür bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.Dava42 (mesaj) 14:59, 11 Mayıs 2016 (UTC)Dava42

Ahmet akgündüz Risale î nurda geçen ayet ve hadislerin kaynağını tek tek gösteren kitap yazmistir ihsan eliaçık'ın sözleri tamamen asılsız iftiradır.

Abdülbaki gölpınarlınin ifadelerinde türkçesi bozuk denilmekte "Rasulü Ekrem (asm) kelimeleri" sözünü örnek vermekte göründüğü üzere Said Nursi "kelimeleri" diyerek bizzat ifade etmiş. Ayrıca Said Nursi bu cümlenin geçtiği risalede Rasulü Ekrem (asm) kelimelerinin tevafuk etmesinden bir sayfadaki Rasulü Ekrem kelimelerinin tam karşısında aynı kelimelerin aynı hizada ve satırda tam karşısına denk geldiğini "mükemmel ölçü" yani "kemal-i muvazenetle" şeklinde ifade etmiştir. Gölpınarlınin idrakten acziyeti ortadadır.

risale i nur basımı

değiştir

tarihçe, başlığının son kısmında risalelerin basımının yasaklandığı söylenmiş ve görünüşe göre yazıcılar grubundan birinin taraflı bir fikri olduğu anlaşılıyor. risale i nur basımı yasaklanmamış sadece devlet tarafından belirlenen tarzda basılmasına izin verilmiş ve koruma altına alınmıştır. özellikle risalelerin sadeleştirilmesi olayına karşı varis talebelerin arzularına binaen kültür bakanlığı tarafından orjinalliğini korumak adına yapılmıştır. bu kısmın vikipedi said nursi sayfasının vasiyeti ve varisleri başlığındaki ilgili kısım ile değiştirilmesini talep ediyorum.

şu kısım yerine getirilmeli(not:küçük değişiklikler yapılabilir, tarih konulabilir vs.) : Bazı yayınevlerinin Risale-i Nur külliyatını sadeleştirmesi ve farklı tarzlarda neşretmesi nedeniyle Bediüzzaman'ın varis tayin ettiği talebeleri Risale-i nur'un bu tarzda basımının yanlış olduğunu bildirmişler, bu kapsamda Risale-i Nurların orijinalliğinin korunması için Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından çalışma başlatılmış devlet koruması altına alınmıştır.[74] Fakat daha sonra bazı Risale-i Nur talebeleri [75] ve CHP'nin iptal istemiyle AYM'ye başvurmasıyla devlet koruması Danıştay tarafından kaldırılmıştır.[76]

Yayınevi sorunu

değiştir

Yayınevi listesi bayağı uzamış. Her önüne gelen bir yayınevi ekliyor. Ne yapılmalı? Turgut46 23:18, 26 Aralık 2016 (UTC)

merhaba bence bu konu biraz muamma gibi ön plana çıkan bir yayınevini seçelim desem ön plana çıkan yok gibi verilen her yayınevi bir cemaat grubuna ait birini seçsen öteki neden bizimki yok diyecek fakat Diyanette risale basımı yapıyor. Belki sadece Diyanet yayınları diye belirtilebilir. Dava42 (mesaj) 13:24, 27 Aralık 2016 (UTC)

Nispet Eki

değiştir

3. Nispet ekinin, belirtme durumu ve iyelik ekiyle karışmasını önlemek için kullanılır: (Türk) askeri ve askerî (okul), (İslam) dini ve dinî (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmî (tartışmalar), (Atatürk’ün) resmi ve resmî (kuruluşlar) vb.

TDK resmî (resmi değil) sitesi http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=176:Duzeltme-Isareti&catid=50:yazm-kurallar&Itemid=132

Akay Çelebi (mesaj) 11:45, 4 Eylül 2017 (UTC)
Birbiri ile karıştırabilme ihtimali olan durumlarda diyor. Biri "imanı" diğeri ise "imani". Birbirine karıştırma durumu yok. --Turgut46 15:30, 4 Eylül 2017 (UTC)

Doğru. Fakat bununla beraber, bu kaideye uymayan diğer kelimelerin de düzeltilmesi gerektir. Sayfa, zâten birçok farklı kişinin yazmasından dolayı bir bütünlük içerisinde değil kanâatindeyim. Akay Çelebi (mesaj) 11:19, 5 Eylül 2017 (UTC)

Yine de düzeltme işâretlerinin olduğu gibi bırakılması taraftarıyım. Meselâ Kurumun sitesindeki haberden bir cümle: AYK Başkanı Prof. Dr. Derya Örs “Türkçe bizim millî davamızdır.” http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=840&Itemid=74 Görüldüğü üzere burada karıştırılma ihtimâli yok, düzeltme işâreti yine de kullanılmış. Karar sizin. Akay Çelebi (mesaj) 11:32, 5 Eylül 2017 (UTC)

Olmaz olur mu? Tabi ki var. Aynen kalmamalı yazım kurallarına göre düzeltilmeli. Burası Türkçe Vikipedi, Osmanlıca Vikipedi değil. --Turgut46 13:38, 5 Eylül 2017 (UTC)

Öyle de, bir düzeltme işâretiyle Türkçe Osmanlıcaya dönüşmez. Hem bir kelimenin menşei ne olursa olsun, Türkçeleşmiş Türkçedir. Akay Çelebi (mesaj) 15:50, 5 Eylül 2017 (UTC)

Düzeltme işâretini yerinde kullanmak husûsunda ise haklısınız. Bu arada, Osmanlıca dediğimiz budur: مرحبا. بن عثمانلیجه یم. Akay Çelebi (mesaj) 15:53, 5 Eylül 2017 (UTC)

Evet ama düzeltme işareti genelde Osmanlıcadaki uzun okunan harfleri falan belirtmede kullanılır. Eğer Türkçe yazıyorsak Türkçe kurallara uygun olmalı öyle değil mi? ممنون اولدم عثمانلیجه مرحبا بن ده تركجه.   --Turgut46 16:27, 5 Eylül 2017 (UTC)

Bana kalsa her uzun okunan harfin üzerine şapka koyardım. Akay Çelebi (mesaj) 04:24, 6 Eylül 2017 (UTC)

Adındaki düzeltme işâreti kalacak mıydı? https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Said_Nurs%C3%AE Bu sayfada şapkalı yazılmış. Akay Çelebi (mesaj) 04:26, 6 Eylül 2017 (UTC)

Bana kalsaydı* Akay Çelebi (mesaj) 04:27, 6 Eylül 2017 (UTC)

Yazım kurallarına göre kalmaması gerekiyor. --Turgut46 11:18, 6 Eylül 2017 (UTC)

Said Nursi sayfasının başlığını siz düzeltirseniz kalan kısmını ben düzeltebilirim. Akay Çelebi (mesaj) 17:13, 6 Eylül 2017 (UTC)

Başvurunun sonuçlanmasını bekliyorum. --Turgut46 17:45, 6 Eylül 2017 (UTC)

Olumsuz Eleştiriler

değiştir

Olumsuz eleştiriler neden siliniyor? Yoksa Vikipediyi Nurcular mı ele geçirmiş? --85.110.165.210 15.52, 28 Ocak 2020 (UTC)Yanıtla

Mehmet Akif Ersoy, Said Nursi ve eserleri için şu ifadeyi kullanmıştır: Victor Hugo'lar, Shakespeare'ler, Descartes'lar, edebiyatta ve felsefede, Bediüzzaman'ın bir talebesi olabilirler.

değiştir

Bunun asıl kaynağı Said Nursi'nin kendisine ait olan Konferans risalesidir. Yani bu iddianın kaynağı bizzat Said Nursi'dir. -88.235.139.193 20.02, 2 Şubat 2020 (UTC)Yanıtla

Böyle bir ifade Mehmet Akif’in eserlerinde yer almamaktadır.

Bu iddianın kaynağı da Said Nursî’nin Konferans adlı risalesidir:

Büyük şairimiz, edebiyatımızın medâr-ı iftiharı merhum Mehmed Akif, bir üdebâ meclisinde: "Victor Hugo'lar, Shakespeare'ler, Descartes'lar, edebiyatta ve felsefede, Bediüzzaman'ın bir talebesi olabilirler" demiştir.

Konferans adlı risale şöyle takdim edilmektedir:

Teşrin-i Sâni 1950'de Ankara Üniversitesinde profesör ve meb'uslarımız ve Pakistanlı misafirlerimiz ve muhtelif fakülte talebelerinin huzurunda, Fakülte Mescidinde gece yarısına kadar devam eden bir mecliste verilen ve büyük bir alâka ve ehemmiyetle dinlenmiş olan bir konferanstır.

Ankara Üniversitesi Hukuk fakültesi mezunu olan ve aynı üniversitede çalışan Dr. Neda Armaner bu risale ile ilgili şöyle bir iddiada bulunmuştur:

İşte burada büyük yalan ortaya çıkar ve bütün risalelerin hayal mahsulü olduğu ispatlanır. Zira, Konferansın Ankara Hukuk Fakültesinde verildiği risalelerinde kaydedilmesine rağmen Ankara Hukuk Fakültesi idarecileri ve öğretim üyeleri bunun varidolmadığını söylemektedirler. (Dr. Neda Armaner, İslam Dininden Ayrılan Cereyanlar: Nurculuk, 1964, s. 21)

Murat Bardakçı’nın Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanmış olan «Pîrine bak, müridini anla» başlıklı yazısında Bardakçı Said Nursî’yi dil konusunda eleştirmiş ve bununla ilgili onun kendi ifadelerinden deliller göstermiştir:

Fethullah Gülen'i ‘‘her yönüyle’’ tartıştığımız bugünlerde onun ‘‘pîri’’ ve ‘‘üstadı’’ olan Said-i Nursî'yi de tanımanızı istedim ve Said-i Nursî'nin müridleri tarafından unutturulmaya çalışılan, sözü artık hiç edilmez olan bazı ifadelerini bir hatırlatayım dedim. İşte, Nursî'nin ‘‘Allah bana düşüncemi anlatma yeteneğini vermemiş, ben zaten Türkçe de pek bilmem’’ dediği ve müridi Gülen gibi ‘‘Bana yardım edin’’ feryadlarının yükseldiği birkaç yazısı.

Ciltler dolusu eser vermiş bir yazar düşünün. Kitaplarının hemen hepsi Türkçe olsun, daha doğrusu Türkçe oldukları zannedilsin ama hayranlarının, müridlerinin ve gözünü yumup peşine takılanların yere-göğe koyamadıkları bu yazar ‘‘Kader bana Türkçe'yi az vermiş, yazmayı ise hiç vermemiş, dikkatinizle bana yardım edin’’ deyiversin.

Bir başka yerde ‘‘Lisanım fikrime iyice tercümanlık edemiyor. Muhakemenizle bu perişan sözlere bir intizam veriniz’’ yani ‘‘Dilim yeterli olmadığı için düşüncelerimi tam olarak yansıtamıyorum. Siz bu perişan sözleri değerlendirip bir düzene sokun’’ desin. Sonra daha da ileri gitsin ve ‘‘Cümleleri birbirine bağlayacak kadar Türkçe bilmediğimden dolayı bütün bu yazdıklarımı okuyucunun düşüncesine havale ediyorum’’ buyursun.

Said-i Nursî'nin bu yazının girişinde yeralan ve Türkçe bilmediğinin samimi itirafı olan sözlerini siyaset tarihimizin çok önemli bir belgesinden aldım: Nursî'nin 1909'daki 31 Mart ayaklanması öncesinde sadece 110 sayı çıkmış olan ‘‘Volkan’’ Gazetesi'ndeki yazılarından. Volkan'ı Kıbrıslı Derviş Vahdetî yayınlıyordu, gazete ‘‘İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti’’nin sözcüsü gibiydi ve yazarları arasında Said-i Nursî de vardı. 31 Mart'taki yani bugünüm takvimiyle 13 Nisan'daki ayaklanmayı bastırmak için İstanbul'a giren Hareket Ordusu Volkan'ı isyanın kışkırtıcısı saymış, İzmir'e kaçan Vahdetî Istanbul'a getirilip Eminönü'nde asılmış, Said-i Nursî de sürgüne yollanmıştı.

Yandaki kutuda, Said-i Nursî'nin Volkan'da bundan tam 90 sene önce ‘‘Said-i Kürdî’’ imzasıyla yazdığı ama yolundan gidenlerin şimdi her nedense unuttukları veya unutulmasına çalıştıkları yazılarından Türkçe'ye ‘‘tercüme ettiğim’’ bazı bölümler var. Okuyun ve bugün video kasetleriyle Türkiye'nin gündemini meşgul eden zatın ‘‘pîr’’ini daha yakından tanıyın.

(...)

‘‘...Kader bana Türkçe'yi az vermiş, yazmayı ise hiç vermemiş; dikkatinizle bana yardım edin’’ (408)

‘‘...Benim perişan sözlerimin aralarını birbirine bağlayacak olan dürülüp sarılmış ifadeleri láfı uzatmaktan çekindiğim için hayalimde sakladım ve söylemedim. Bu karmakarışık sözlerimi görenler tenezzül edip ruhlarını bir Kürt evine yakışan cesedime göndersinler ve hayálimin hazinesini teftiş ederek dürülmüş fikirleri ortaya çıkarsınlar, yani Leylámı benim gözlerimle seyretsinler’’ (371)

‘‘...Dilim, düşüncelerime iyice tercümanlık edemiyor. Muhakemenizle bu perişan sözlere bir düzen veriniz’’ (471)

‘‘...Ey şu karmakarışık sözlerimi seyreden zát! Gayet dikkat ve muhakeme ile değerlendir. Yoksa üstünkörü bakıştan doğacak olan yanlış anlamalarınızı helál etmem. Sen de atla da okuma. İfadelerim zekilere hitaptır, işaret káfidir. Benim edep mektebim Kürdistan'ın yüksek dağları olduğu için kusurumu ümmiliğime ve acemiliğime bağışlamak iyilik gereğidir’’ (402)

‘‘...Kürtler'in aralarında varolan anlaşmazlıklarından dolayı kaybolmuş bulunan büyük güçlerinden faydalanmak için mill; birlikleriyle kamuoylarını meydana çıkartmak ve eğitimle o düşünceleri geliştirmek gerekir. ...Kürdistan'a yeni bir eğitim sistemi getirebilmenin tek bir çaresi vardır: ...Üç adet okulun açılması ve bunlardan çıkacak olan Kürt bilginlerin yeniden canlandırılacak medreselerde Kürtler'e yeteneklerine göre ilim öğretmeleri’’ (408)

(Said-i Nursî'nin bu sözlerini Ertuğrul Düzdağ tarafından 1992'de tamamının yeni baskısı yapılan ‘‘Volkan Gazetesi’’nden aldım. İfadelerin çoğu rastgele sıralanmış bir kelimeler dizisiydi; ne Arapça, ne Farsça ne de Osmanlıcaydılar. ‘‘Türkçeleştirmeye’’ çalıştığım cümlelerin sonundaki numaralar Düzdağ'ın yayınındaki sayfa numaralarıdır) 78.180.249.103 02.59, 3 Mart 2020 (UTC)Yanıtla

Taraflı Değişiklikler

değiştir

Yazı son bir yıl içerisinde taraflı bir şekilde değiştirilmiş. Yazının içeriği Risale-i Nur hakkında bilgilendirmek yerine karşıt görüşleri ve uç tartışmaları öne çıkaracak şekilde düzenlenmiş. Özellikle mehdilik, ahir zaman, ebced gibi uç tartışmalar öne çıkarılmış. Bunlar hakkında kaynaklardan görüşler kasıtlı şekilde seçilerek yorumlanmış. Ayrıca pek çok yerde yorum ve değerlendirmelere girilmiş, bu yorumlar bariz derecede taraflı yapılmış, örnekleme yanlılıkları ile doldurulmuş. Bazılarını inceleyecek olursak;

″Said Nursi’nin anlayışında zamanımız Muhammed'in Dünya'nın yaratılışından kıyamete kadar 7000 yıllık bir ömrünün olduğunu, bunun 1000-1500 yılının Muhammed sonrasında yaşanacak miktarı oluşturduğunu ifade eden[1][2][3][4] sözlerine ek olarak, Said Nursi’nin "Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır." [5] hadisinden ebced yoluyla elde ettiği çıkarımlara[6] göre ahirzaman idi ve insanlık bu dönemin en büyük fitnesi ve insanlığa en büyük tehdit olan imansızlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktaydı. Bu sebeple O’na göre bu dönemde en büyük hizmet iman kurtarma hizmeti, .[7] ve bu görevi hakkıyla yapan Risale-i nur Ahirzamanın büyük mehdiliğini temsil etmekteydi.[7] Ancak risale-i nur "iman ve Kur'an hizmeti" adını verdiği bu görevin ilk ve en önemli basamaklarını yerine getirmekte, kendisinden sonra gelecek bir başka kişiye zemin ve program hazırlamaktadır.[7] Geriye kalan ve "mehdinin altın çağı" olduğuna inanılan dönem ileride gelecek, 30-40 yıl devam edecek olan bu dönemden sonra dinsizlik tekrar hakim olacak ve kıyamet 1530-1540 h. yıllarında dinsizlerin başına kopacaktır.″

Bu paragrafın Risale-i Nur hakkında bilgilendirmekten ziyade bir tartışmayı öne çıkartmaya çalıştığı açıktır. Bu yazı içerisinde Risale-i Nur külliyatındaki tek bir meseleye özellikle vurgu verilmiş, Risale-i Nur'dan verilen tek kaynak olan Kastamonu Lahikası'nın ilgili kısmında söylendiği iddia edilen tüm ifadeler yer almamakla birlikte açıkça, bu ebced hesabının bir delil olmadığı ya da kuvvetli olmadığı kaynakta belirtilmiştir. Ayrıca aynı hadis Barla Lahikası 325. sayfada farklı izah edildiği halde bundan bahsedilmemiştir.

Paragrafın yarısı Risale-i Nur'u değil, bir makaleyi kaynak almış ancak görüşler Risale-i Nur'a ve Said Nursi'ye aitmiş gibi anlatılmış. Risale-i Nur'da iddia edildiği söylenen şeyler Risale-i Nur kaynak gösterilmeden ve usulsüzce seçilerek yorumlanmış.

″Said Nursi kendisinin skolastik bir medrese hocası gibi değerlendirilmemesini,[8] bu eserlerin arş-ı âzamdan indirilerek kendisine yazdırılan ve mehdiliği temsil[9] eden Kur'an hakikatleri olduğunu, kendisinin sadece bir aracı ve elçi (nur elçisi) [10][11] olduğunu ifade eder.[12] Öyle ki Kur'an'ın[13] yanında celcelutiye,[14] mektubat [15](İmam Rabbani), gibi asırlar önce yazılmış eserler ima ve işaretler yoluyla muhtelif yerlerde Risale-i nur'a işaret eder, mücadelesini destekler, Risale-i nur'un mahrem ve izni ilahi tarafından uygun görülmeyen kısımları yazdırılmaz ya da ilgili bölüm atlanılarak izin verilen kısımlar yazdırılmaya devam eder.[16] Kendisinin mücadele alanı ise başta insanın sonsuz azap çekmesini gerektiren imansızlığın yanında imansızlığın en büyük kaynağı olarak gördüğü ve ahirzaman'ın büyük deccalı olarak adlandırdığı bolşeviklik,[17][18] ve islam deccalı veya süfyan'ın niteliklerinden bahsediliyor fakat külliyatın hiçbir yerinde Mustafa Kemal'e böyle bir ithamda bulunmamıştır. Senelerdir yüzlerce kez mahkemeler risale-i nur külliyatının her satırını incelemiş ve beraat kararı vermiştir. Bu konuyla alakalı detaylı bilgi için Diyanet yayın evinin bastığı küçük sözler isimli risalenin takdim kısmına bakılabilir. Cumhuriyete taraf olmakla birlikte, şeriatı yürürlükten kaldıran laikliğe şiddetle karşıdır ve şapka giyilmesini de küfür işareti olarak görür. Çünkü O'na göre şeriat adalet-i mahza ve fazilettir.[20]″

Yine bu paragrafta tartışmalı görüşler öne çıkartılmış ve Risale-i Nur'un kendisinden kaynak verilmeden başka makalelerle ve Risale-i Nur'un içeriği yorumlanarak iddialarda bulunulmuş. İfadeler örnekleme yanlılığı yapılarak aktarılmış, Risale-i Nur'un ifade ettiği iddia edilen şeylerin hiçbirisine doğrudan kaynak verilmemiş.

Taraflı yorumlama ve değerlendirmelere diğer örnekler:

"Risale-i Nur'un islami konulara yaklaşımı seçici[21] veya eleştirel değil destekleyici ve zorlayıcıdır. Öyle ki tarafsızlık bile O'na göre inançsızlıkla eşdeğer şeytani bir aldanmadan ibarettir.[22]"

"Said Nursi'ye göre Kur'an ayetlerinin avam ve havasa yönelik gizli anlam tabakaları, işaretleri ve bağlantıları bulunmaktadır. Bu bağlantıların açığa çıkartılması için ebced hesabı kullanılarak Arap alfabesindeki her harfe sayısal bir değer atanır ve yazılar sayısallaştırılır. Bu yaklaşımlarda ebced, Arap yazısı ve Kur'an tarihinin ortaya koyduğu kronolojik yazım düzeni gibi düzenleme ve yazım şekilleri atlanarak günümüz metinlerine uygulanır, ayetlerden yeni anlamlar ve çıkarımlar elde edilir. Batıni metotların uygulandığı bu yaklaşımlara[23] göre örneğin Kur'an 33 ayetiyle Risale-i nura, Ebrehe ordusuna atılan "pişirilmiş taşlar" İkinci Dünya Savaşı'nda atılan bombalara işaret eder.[24]"

Genel olarak yazının taraflı bir şekilde düzenlendiği, Risale-i Nur'un içeriği ve konusu değil uç tartışmaların öne çıkarıldığı görülebiliyor. Bolca yorum ve değerlendirme yapılmış ve Risale-i Nur'un ifade ettiği ya da Said Nursi'ye ait olduğu söylenen şeylere açıkça kaynak verilmemiş, ikincil kaynaklardaki görüşler seçilerek Risale-i Nur'a veya Said Nursi'ye aitmiş gibi aktarılmış.

--95.12.89.16 19.45, 10 Mart 2021 (UTC)Yanıtla

Yazının 2019'daki versiyonu ve İngilizce versiyonu şu anki haliyle kıyaslandığında bu versiyonların çok daha kapsayıcı ve tarafsız oldukları görülebiliyor.

--95.12.89.16 20.31, 10 Mart 2021 (UTC)Yanıtla

Düzeltmeler İnceleme Bekliyor

değiştir

Uzun zaman önce kayda geçmiş oldukça hatalı içerik yine yazarı olan turgut nickli arkadaş tarafından onaylanmış ve yayınlanmış ne var ki kaynakla hemen hiç ilgisi bulunmayan söylemler mevcut. Üzerine getirilen düzenlemeler ise hala inceleme beklemekte ve sayfa yalan yanlış nitelikte iddia ve ifadelerle varlığını idame ettirmeye çalışmakta. Hali hazırda onaylanmış sayfa İngilizce ve sair yabancı dillerdeki karşılıklarıyla kafadan çelişmektedir, yeni düzenleme ve düzeltmelerin acilen onaylanması yerinde olacaktır. Emektar denetçilerimizden gereğini rica ederim. ByDifferent (mesaj) 12.12, 6 Mart 2022 (UTC)Yanıtla

Ansiklopedik üslup

değiştir

Yer yer subjektif ifadeler var. Yazının tümüne dokunmadan düzeltmek mümkün olmuyor. Ferhan kutlusoy (mesaj) 19.40, 19 Temmuz 2022 (UTC)Yanıtla

ALLAH

değiştir

www.bediullah.blogspot.com adresinde güzel bir yazı var. 195.142.199.207 17.22, 22 Mayıs 2023 (UTC)Yanıtla

Bekleyen büyük değişiklik hk.

değiştir

Bekleyen değişikliğin taraflı olup olmadığına tek başıma karar veremedim. Bakabilir misiniz? @Kızıldeniz BenDeniz (mesaj) 08.19, 21 Mayıs 2024 (UTC)Yanıtla

Dbalg, ben de pek emin olamadım. Düzenleme yapan IP Risale-i Nur okuyucusu olduğunu belirtmiş. Bu durumda ekledikleri VP:TBA'ya ne kadar uygun olur, bilemiyorum. Konuyla ilgili görüş almak için başka devriyelere seslenmek mantıklı olur aslında. 𐰇𐱅𐰚𐰤, bu değişiklik hakkında siz ne düşünürsünüz? --kızıl mesaj 08.27, 21 Mayıs 2024 (UTC)Yanıtla
"Risale-i Nur" sayfasına geri dön.