Uruguay Hava Kuvvetleri'nin 571 sefer sayılı uçuşu

1972'de gerçekleşen uçak kazası

Uruguay Hava Kuvvetleri Uçuş 571 ya da And Dağları uçak kazası, havacılık tarihinde özel yeri olan bir uçak kazası. 13 Ekim 1972 tarihinde 45 kişiyi taşıyan bir uçak And Dağları’na çarpıp düşmüş, hayatta kalan 16 kişi ancak 23 Aralık 1972 günü kazanın üzerinden iki aydan uzun bir süre geçtikten sonra kurtarılabilmiştir.

Uruguay Hava Kuvvetleri
Uçuş 571
Kazaya uğrayan uçağın fotoğrafı, yaz 1972
Özet
Tarih13 Ekim 1972 – 23 Aralık 1972
Olay türüAnd Dağlarına çakılma
Hava taşıtı
KalkışMontevideo, Uruguay
DestinasyonSantiago, Şili
Yolcu sayısı40
Mürettebat5
Yaralı sayısı0
Ölü sayısı29
Kurtulanlar16
Hava taşıtı modelitwin turboprop Fairchild FH-227D
İşletmeciFuerza Aérea Uruguaya (Uruguay Hava Kuvvetleri)

Kaza ve kurtarma çalışmaları

değiştir

13 Ekim 1972 Cuma günü, bir Uruguay Hava Kuvvetleri twin turboprop Fairchild FH-227D uçağı, Uruguay'ın Montevideo şehrindeki Stella Maris Koleji'nin "Old Christians" isimli ragbi takımını And Dağları üzerinden geçen bir uçuşla Şili’nin Santiago şehrinde yapacakları karşılaşmaya götürüyordu.

Yolculuk bir gün önce 12 Ekim’de Carrasco Uluslararası Havaalanı’nda başlamıştı ancak fırtınalı dağ havası yüzünden, uçak geceyi geçirmek üzere Arjantin’in Mendoza şehrine inmişti. 13 Ekim öğleden sonra yolculuğa devam etmek üzere havalanan uçak kısa süre sonra dağlardaki bir geçidin üzerinden uçmaya başlamıştı. Uçağın pilotu Santiago’daki hava kontrol görevlilerine Şili’nin Curicó şehri üzerinde olduğunu bildirmiş ve iniş için gereken izni almıştı. Daha sonra bunun ölümcül bir hata olduğu ortaya çıkacaktır.

Hâlâ dağların üzerinden seyretmesine rağmen bulut örtüsünün içinden geçerek alçalmaya başlayan uçak kısa süre sonra isimsiz bir zirveye çarptı. Sonraları Cerro Seler adı verilen, Glaciar de las Lágrimas (Gözyaşları Buzulu) olarak da bilinen zirve, Şili ile Arjantin arasındaki uzak dağlık sınırda Cerro Sosneado ve Tinguiririca Volkanı arasında yer alıyordu. 4.200 metrelik rakımda zirveye çarpan uçağın sağ kanadı koparak geriye doğru fırladığında kuyruk üzerindeki dikey dengeleyiciyi kopararak gövde üzerinde arkada kocaman bir delik açılmasına neden olmuştur. Az sonra ikinci bir zirveye çarpan uçağın sol kanadı da kopunca geriye yalnızca havada ilerleyen bir gövde kalmıştır. Yere çakılan gövde dağın dik bir eğiminden kayarak bir kar yığınına takılarak durabilmiştir.

İlk günler

değiştir

Kırk beş yolcudan on ikisi kaza esnasında ya da hemen sonra, beşi ertesi sabah ve biri de yaralarına yenik düşerek sekizinci gün ölmüştür. Geride kalan 27 kişi dondurucu soğuk altında dağların yüksek rakımında hayatta kalmanın çok zor olduğu koşullarla karşı karşıya kaldı. Şartların gerektirdiği hiçbir teçhizata sahip değillerdi. Yirmi dört yaşındaki Adolfo "Fito" Strauch, pilot kabinindeki güneş siperliklerinden yararlanarak birkaç güneş gözlüğü yapmıştı ancak, kar körlüğünü engellemek için dağcı gözlükleri, soğuktan koruyacak giysileri ve buzda yürüyebilmek için kramponları yoktu. Daha da kötüsü hiçbir tıbbi gerecin olmamasıydı. Aralarında bulunan Tıp birinci sınıfta okuyan iki öğrenci uçaktan kalanlarla kırık çıkıklar için derme çatma ateller yapmak zorunda kalmıştır.

Üç ülkeden arama ekipleri kaybolan uçağı aramaya başladılar. Ancak beyaz olan uçak, karın içinde kaldığından gökyüzünden görülemiyordu. Sekiz gün sonra arama çalışmaları durduruldu. Uçakta transistörlü küçük bir radyo bulan çocuklar dağdaki on ikinci günlerinde aramaların durdurulduğunu haber aldılar. Kurtulanlarla yapılan röportajlara dayanarak yazılmış olan Alive: The Story of the Andes Survivors adlı kitapta Piers Paul Read aramaların durdurulduğunu öğrendikten sonra geçenleri şöyle aktarır:

Roy’un etrafında toplananlar haberi duyduktan sonra ağlamaya ve dua etmeye başladılar. Batıda yükselen dağlara doğru sakince bakan Parrado dışında hepsi ağlıyordu. Gustavo [Coco] Nicolich uçaktan çıkıp geldiğinde suratlardaki ifadeden ne olduğunu anlamıştı. Bavullardan ve ragbi formalarından yapılmış olan duvardaki delikten tırmanarak loş tünelin ağzında çömeldi, hüzünlü gözlerle ona bakanlara “Hey çocuklar” diye bağırdı, “iyi haberler var! Az önce radyodan duyduk. Aramayı durdurmuşlar.”. Uçağın içinde bir sessizlik olmuştu. İçinde bulundukları çıkmaz durumun ümitsizliğini idrak ettikçe ağladılar. Paez kızgınlıkla Nicolich’e bağırdı: “Allah aşkına bunun neresi iyi haber?”. “Çünkü” dedi Nicolich, “Buradan kurtulmak bize kaldı.” Tek başına bu çocuğun cesareti herkesin umutsuzluğa kapılmasını önlemişti. (88-9, ilk baskı)

Yiyecek ve içecek

değiştir

Hayatta kalanların elinde sadece birkaç çikolata, çerez ve birkaç şişe şarap vardı. İlk günlerde, zaten az olan yiyecek stoklarını aralarında azar azar paylaşarak idare etmeye çalıştılar. Fito karı eriterek su elde etmenin bir yolunu buldu.

Ne kadar az pay etseler de, stoklar kısa sürede tükendi. Karla kaplı dağlık arazide ne bir doğal bitki örtüsü vardı ne de herhangi bir hayvan yaşıyordu. Hayatta kalabilmek için, ölen arkadaşlarının cesetlerini yemeye karar verdiler. Bu, kolay alınmış bir karar değildi, ölenlerin çoğu hem sınıf arkadaşları hem de yakın dostlarıydı. Nando Parrado 2006 yılında yayımlanan Miracle in the Andes: 72 Days on the Mountain and My Long Trek Home adlı kitabında bu kararı şöyle yorumlar:

Yüksek rakımda vücudun kalori ihtiyacı astronomiktir… açlıktan ölüyorduk ve yiyecek bulma umudumuz da kalmamıştı, ama açlığımız o kadar arttı ki yine de aramaya devam ettik… tekrar tekrar uçağın gövdesinde kalmış kırıntıları aradık durduk. Bavulların deri kısımlarını koparıp yemeye çalıştık. Bu maddelerdeki kimyasalların bize yarardan çok zarar vereceğini bile bile… Koltuk oturaklarını saman buluruz ümidiyle parçaladık ama içinden sadece yenmesi mümkün olmayan koltuk süngeri çıktı. Tekrar tekrar aynı sonuca varıyordum kafamda: Eğer üstümüzdeki elbiseleri yemeyeceksek burada alüminyumdan, plastikten, buz ve kayadan başka hiçbir şey yoktu. (94-95)

Piers Paul Read’in Alive kitabında önemle üzerinde durduğu gibi yolcuların hepsi Katolikti. Read’e göre bazıları yaptıklarını Hristiyanların Eucharist ayinine denk gördü. Bazıları başlarda çekingen davrandıysa da hayatta kalmanın başka bir yolu olmadığını anlayarak birkaç gün içinde fikirlerini değiştirdiler.

İlk başta hayatta kalanların sekizi uçağın enkazında uyurken üzerlerine düşen bir çığ sonucu 29 Ekim gecesi hayatını kaybetti.

Zor kararlar

değiştir

Çığdan sonra çocukların bazısı, hayatta kalabilmenin tek yolunun dağları tırmanarak aşmak ve yardım aramak olduğunda ısrar ettiler. Yardımcı pilotun Curico’yu geçtiklerini belirtmesi nedeniyle Şili topraklarının, batıda yalnızca birkaç mil ötede olduğunu düşünüyorlardı. Grubun içinde en sağlıklı ve güçlü olanlar her yöne doğru yaptıkları ufak yürüyüşlerle hem uçağın kopan kuyruğunu hem de kaza anında kaybolan arkadaşlarını araştırdı. Böyle bir yürüyüş sonucunda altı kişinin cesedini, daha yüksek bir rakımda buldular. Yürüyüşlere katılmak isteyenler, bu kadar yüksek rakımda yürümenin ve amansız geçen soğuk gecelere dayanmanın zorluğu karşısında bundan vazgeçtiler.

Birkaç denemeden sonra Nando Parrado, Roberto Canessa ve Antonio "Tintin" Vizíntin’den oluşan son bir grup kuruldu. Roberto Canessa'nın ısrarıyla ilk önce Parrado ile birlikte kuyruğu bulmak için doğuya doğru gitmeye karar verdiler. Bu denemelerinde uçağın kuyruğunu buldular. Kuyruğun içinde birkaç bavul bulunuyordu. Çok az yemek artığı, bir çizgi roman, giysi ve sigara buldular. Tintin'in bulduğu, boruların çevresine sarılmış yalıtım malzemesi, daha sonra kurtulmalarını sağlayan önemli bir nokta olacaktı.

Kazadan hemen sonra uçağın kokpitindeki telsizi kullanmak için bir girişimde bulunmuşlardı ama telsizi çalıştıracak güç kaynakları yoktu. Kazadan kurtulan ancak daha sonra çığ altında kalarak ölen uçağın bakım görevlisi, uçağın akülerinin kaybolan kuyruk bölümünde olduğundan söz etmişti.

Kuyruğu bulunca akülerin yerini de tespit ettiler ancak uçağın gövdesine taşınamayacak kadar ağır olduğunu fark edince telsizi kuyruğun yanına getirmeye karar verdiler. Geriye dönen çocuklar, hayatta kalanların en gençlerinden Roy Harley’nin gönülsüz de olsa yardım etmesini sağladılar. Harley aralarında elektronikten anlayan tek kişiydi. Birkaç gün süren uğraşının ardından Harley ve Canessa telsizi çalıştıramayacaklarına karar verip geri döndüler. Telsizin akü ile değil, uçak motorunun ürettiği güçle çalıştığını bilmiyorlardı.

Uyku tulumu

değiştir

Artık tek kurtuluş yolunun batıya doğru dağları aşmak olduğunun farkına varmışlardı. Ancak geceleri hayatta kalmanın bir yolunu bulmadan tırmanmaya çalışmak olanaksızdı. İşte bu noktada uyku tulumu fikri ortaya atıldı.

Nando Parrado, Miracle in the Andes: 72 Days on the Mountain and My Long Trek Home adlı kitabında otuz dört yıl sonra şunları yazacaktı:

İkinci büyük zorluk, özellikle de gün batımından sonra soğuktan kendimizi korumaktı. Yılın bu zamanlarında gündüzleri hava sıcaklığı donma derecesinin üzerine çıkabiliyordu ancak geceleri bizi öldürecek kadar soğuk oluyordu. Ayrıca artık açık yamaçlarda sığınacak bir yer bulamayacağımızı da biliyorduk. Uzun geceleri donmadan geçirebilmenin bir yolunu bulmalıydık ve uçağın kuyruk bölümünden kurtardığımız yalıtım malzemeleri bize çözüm yolunu gösterdi… yolculuk hakkında fikirlerimizi paylaşırken bu yalıtım parçalarını birbirine dikerek büyük ılık bir battaniye yapabileceğimizi fark ettik. Sonra da bu battaniyeyi ikiye katlayıp kenarlarını diktiğimizde, üç kişinin içine girip soğuktan kendini koruyabileceği büyük yalıtılmış bir uyku tulumu yapabileceğimizi anladık. Üç kişinin vücut sıcaklığı ve yalıtkan malzemenin yardımıyla en soğuk gecelerin bile üstesinden gelebilecektik.
Carlitos bu işi üstüne aldı. Daha küçük bir çocukken annesinden dikiş dikmeyi öğrenmişti. Annemin makyaj çantasında bulduğum dikiş setini kullanarak hemen işe koyuldu… daha hızlı çalışabilmek için bize de dikiş dikmeyi öğretti ve hepimiz sırayla işe koyulduk… Carlitos, Coche, Gustavo [Zerbino] ve Fito içimizdeki en hızlı ve en iyi terzilerdi. (170-1)

Uyku tulumu tamamlandıktan ve hayatta kalanlardan Numa Turcatti yaraları nedeniyle öldükten sonra, daha önceleri kararsız olan Canessa da yola çıkmanın doğru olacağına kanaat getirdi ve üç yolcu 12 Aralık’ta tırmanmaya başladılar.

12 Aralık

değiştir

12 Aralık 1972’de, kazanın üstünden iki ay geçtikten sonra Parrado, Canessa ve Vizintín tırmanmaya başladılar. Önde giden Parrado’yu diğerleri sık sık yavaşlaması için uyardı. Hâlâ çok soğuk olmasına rağmen, uçağın kuyruğundan çıkardıkları yalıtım malzemesi ile yaptıkları uyku tulumu sayesinde geceleri hayatta kalabildiler.

Tırmanışlarının üçüncü gününde, Parrado diğer ikisinden önce dağın tepesine ulaştı. Orada gördüğü, kelimenin tam manasıyla nefesini kesti. Göz alabildiğince dağlar uzanıyordu önünde. Uzaklarda küçük bir "Y" görünce dağdan çıkışın buradan olduğunu düşündü ve umudunu kaybetmedi. Tırmanışlarının planladıklarından daha fazla enerji gerektireceğini anlayınca ve yiyecek stokları da azalınca Parrado ve Canessa, Vizintín’i kaza mahalline geri gönderdiler. Geri dönüş sadece üç saat sürdü.

Kurtarma ve geri dönüş

değiştir
 
Parrado, Canessa ve Şilili Huaso Sergio Catalan

Parrado ve Canessa birkaç günlük yürüyüşün sonunda kar çizgisinin bitimine ulaştı. Dokuzuncu gece dinlenmek için durakladılar. Parrado ateş yakmak için çalı çırpı toplarken Canessa’nın dikkatini, nehrin öte yakasında at üzerinde bir adama benzer bir karaltı çekti ve Parrado’ya nehrin kenarına inmesi için bağırdı. Önce Canessa’nın hayal gördüğünü sanmışlardı ancak sonunda üç atlıyı gördüler. Aralarındaki nehre rağmen Nando ve Canessa durumlarını adamlara anlatmaya çalıştılar. Atlıların içindeki Şilili Huaso Sergio Catalan "yarın" diye bağırarak cevap verdi. Kurtarılacaklarını anlamışlardı ve nehrin kenarında uyumak için yerleştiler. Ertesi gün geri dönen atlılar bir taşa kâğıt ve kalem bağlayarak delikanlılara attılar. Parrado uçak kazası hakkında bir not yazarak taşı onlara geri attı. Catalan, at üzerinde çok uzun bir yol katederek yardım aramaya gitti ve sonunda helikopterlerle bir kurtarma ekibi geldi. Nando helikopterlerle birlikte dağlara, diğer hayatta kalanların yerini göstermek için geri döndü. 13 Ekim Uruguay Hava Kuvvetleri Uçuş 571 kazasından sağ kurtulanların olduğu haberi uluslararası basına da sızdığından yöre gazeteci akınına uğradı.

Dağda kurtarma

değiştir

Kaza yerinde kalanlar Parrado ve Canessa’nın yardım bulduğunu ertesi gün radyodan öğrendi. Aynı gün, 22 Aralık 1972'de öğleden sonra iki arama kurtarma görevlisi ve Parrado'yu taşıyan helikopter bölgeye ulaşarak hayatta kalanların yarısını helikoptere aldı. Kurtarma görevlileriyle birlikte geride kalanlar, geceleyin And Dağları’nda uçuşun zorluğu nedeniyle ertesi sabah gelecek olan helikopteri bekledi. İkinci helikopter 23 Aralık günü gün doğarken kaza mahalline ulaştı ve kazadan kurtulan on altı kişinin tamamı kurtarılmış oldu. Kurtulanlar Santiago’daki hastanelere götürülerek, irtifa hastalığı, dehidratasyon, soğuk çarpması, kırık kemikler, iskorbüt ve kötü beslenme nedeniyle tedavi gördüler.

Kötü haber

değiştir

Kazazedeler, yanlarında taşıdıkları peynirleri yiyerek hayatta kalmayı başardıklarını söylediler. Diğer detayları aileleriyle paylaşmayı planlamışlardı. Ancak kaza yerinde çekilen fotoğraflar basına sızdırıldı ve sansasyon yaratmak üzere hazırlanmış yazılarla kamuoyunun önüne neredeyse atıldılar.

Kazadan kurtulanlar 28 Aralık günü Montevideo’da Stella Maris Koleji’nde bir basın toplantısı yaparak son 72 gün başlarına gelenleri anlattılar. [1]23 Temmuz 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Daha sonraki yıllarda iki kitabın yayımlanmasına, iki filmin çekilmesine ve bu olay hakkındaki resmî web sitesinin hazırlanmasına da yardımcı oldular).

Kazada ölenlerden geriye kalanlar, kaza mahallinden yarım mil ötedeki bir taş yığının altına gömüldü. Mezarın tam ortasına demir bir haç kondu. Uçağın gövdesinden geriye kalanlar maceraperestlerin ilgisini çekme ihtimaline karşı yakıldı.

Kitaplar

değiştir

Alive: The Story of the Andes Survivors (1974)

değiştir

Kurtarılmalarından iki yıl sonra yazılan ilk kitap, Alive: The Story of the Andes Survivors, kurtulanlarla ve aileleriyle röportaj yapan Piers Paul Read tarafından yayımlanmıştır. Önemli bir başarı kazanan bu kitap hâlâ popülerliğini korumaktadır. Kitabın açılışında, kazadan kurtulanlar, niçin bu kitabın yazılmasını istediklerini şöyle belirtir:

Bu kitabın yazılmasına ve dağda olanlar hakkında çıkan söylentilere karşı doğrunun bilinmesine karar verdik. Çektiklerimizin ve dayanışmamızın öyküsü olan bu kitabı ölen dostlarımıza ve en çok ihtiyaç duyduğumuz anda sevgi ve anlayışla bizi kucaklayan ailelerine adıyoruz.

Miracle in the Andes (2006)

değiştir

Kurtulmalarından otuz dört yıl sonra Nando Parrado Vince Rause ile birlikte Miracle in the Andes: 72 Days on the Mountain and My Long Trek Home adlı kitabını yayımladı. Olumlu tepkiler alan kitabının başında Parrado kamuoyunun olaya tepkisini şöyle anlatır:

Aslında hayatta kalıp kurtulmamız ulusal bir gurur konusu olmuştu. Başımızdan geçen çetin olaylar görkemli bir macera olarak kutlanıyordu. ...Dağlarda yaşadıklarımızın görkemle yakından uzaktan alakası olmadığını onlara nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Orada yalnızca çirkinlik ve korku ve ümitsizlik ve masum insanların ölümünü izlemenin yarattığı düşkünlük vardı. Aynı zamanda, konunun yalnızca hayatta kalmak için ne yemek zorunda kaldığımızla ilgili yaratılan sansasyon ile de sarsıldım. Kurtarılmamızdan kısa süre sonra Katolik Kilisesi’nin resmî yetkilileri Kilise doktrinine göre ölülerin etini yiyerek günah işlemediğimizi açıkladı. Roberto’nun da dağda dediği gibi, eğer kendimizin ölmesine izin verseydik günah işlemiş olacağımızı dünyaya duyurdu. Beni asıl rahatlatan, ölen arkadaşlarımızın ailelerinin bize olan desteklerini kamuoyuna açıklamalarıydı. Tüm dünyaya, hayatta kalabilmek için yaptıklarımızı anladıklarını ve kabul ettiklerini bildirdiler… onların bu jestine rağmen birçok gazete, pervasızca bu olaydan yararlanmak amacıyla, sadece beslenme şeklimize odaklandı. Hatta bazı gazeteler ön sayfalarında dehşet verici görüntülerin üzerine korkunç başlıklar attı. (247-8)

Survive: Supervivientes de los andes (1976)

Meksika yapımı filmin yönetmeni René Cardona'dır. Clay Blair'in 1973'te yazdığı Survive isimli kitaptan uyarlanmıştır.

Alive: The Miracle of the Andes (1993)

değiştir

Alive: The Miracle of the Andes, farklı eleştiriler aldı. Filmin yönetmeni Frank Marshall’dı ve Piers Paul Read’in Alive: The Story of the Andes Survivors adlı kitabını temel alıyordu. Filmin başrolünde Ethan Hawke yer almıştı ve film John Malkovich tarafından anlatılıyordu.

Nando Parrado filme teknik danışmanlık yaptı. Carlitos Páez ve Ramon "Moncho" Sabella filmin çekimi için yeniden hazırlanan uçak gövdesini ziyaret ederek setin tarihsel doğruluğunu sağlamak için yardımcı oldular ve oyunculara olayların nasıl geliştiğini anlattılar.

Alive: 20 Years Later (1993)

değiştir

Alive: 20 Years Later Jill Fullerton-Smith'in yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği belgesel film. Martin Sheen anlatıcı olarak yer almıştır. Belgesel, kazadan kurtulanların yirmi yıl sonraki yaşantılarını inceliyor ve Alive: The Miracle of the Andes filminin yapımına katılımlarını anlatıyor.

Kar Kardeşliği (2023)

değiştir

İspanyol J. A. Bayona'nın yönetmen koltuğunda oturduğu film, kazayı ve hemen akabinde kazazedelerin kurtuluş mücadelesini anlatıyor. Uruguaylı gazeteci Pablo Vierci'nin, kazadan kurtulanların -çoğu çocukluk arkadaşı olan- ifadelerine dayandırarak hazırladığı aynı adlı kitaptan uyarlanan filmde çoğunlukla Arjantinli ve Uruguaylı oyuncular yer aldı.

Resmî web sitesi (2002)

değiştir

2002 yılında olayın 30. yıl dönümü nedeniyle kurtulanlar için resmî bir internet sitesi [2] 4 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. kuruldu. Viven! El Accidente de Los Andes başlığını taşıyan site İspanyolca ve İngilizce versiyonlara sahiptir. [3] 5 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..

Kurtulan onaltı kişi

değiştir
  • José Pedro Algorta, 21
  • Roberto Canessa, 19
  • Alfredo "Pancho" Delgado, 24
  • Daniel Fernandez, 26
  • Roberto "Bobby" François, 20
  • Roy Harley, 20
  • José Luis "Coche" Inciarte, 24
  • Alvaro Mangino, 19
  • Javier Methol, 38
  • Carlos "Carlitos" Páez, 18
  • Nando Parrado, 22
  • Ramon "Moncho" Sabella, 21
  • Adolfo "Fito" Strauch, 24
  • Eduardo Strauch, 25
  • Antonio "Tintin" Vizíntin, 19
  • Gustavo Zerbino, 19

Ölenler

değiştir

24 yolcu ve beş mürettebatın tamamı dağda öldü:

  • Francisco "Panchito" Abal, 21
  • Gaston Costemalle, 23
  • Rafael Echavarren, 22
  • Albay Julio César Ferradás, 39, Pilot
  • José Guido Magri, 23
  • Alexis "Alejo" Hounié, 20
  • Yarbay Dante Lagurara, 41, Yardımcı pilot
  • Filipe Maquirriain, 22
  • Mrs. Graciela Mariani, 43
  • Julio Martínez Lamas, 24
  • Teğmen Ramon Martínez, 30, Yönbulucu
  • Daniel Maspons, 20
  • Juan Carlos Menéndez, 22
  • Mrs. Liliana Methol, 34
  • Mrs. Esther Nicola, 40
  • Dr. Francisco Nicola, 40
  • Gustavo "Coco" Nicolich, 20
  • Arturo Nogueira, 21
  • Mrs. Eugenia Parrado, 50
  • Susana "Susy" Parrado, 20
  • Marcelo Pérez, 25
  • Enrique Platero, 22
  • Çavuş Ovidio Ramirez, 26, Kabin görevlisi
  • Çavuş Carlos Roque, 24, Bakım görevlisi
  • Daniel Shaw, 24
  • Diego Storm, 20
  • Numa Turcatti, 24
  • Carlos Valeta, 18
  • Fernando Vasquez, 20

Resim galerisi

değiştir

Kaynakça

değiştir

Kitaplar

değiştir

Makaleler

değiştir
  • Dowling, Claudia Glenn. "Still Alive." Life Magazine (Şubat 1993): 48-59.

Dış bağlantılar

değiştir