Bursalı Mehmed Tahir Bey
Bursalı Mehmed Tahir Bey (22 Kasım 1861, Bursa - 28 Ekim 1925, İstanbul), Türk yazar, araştırmacı, asker.
Bursalı Mehmet Tahir Bey | |
---|---|
Meclis-i Mebûsan 3. Dönem Mebusu | |
Görev süresi 17 Aralık 1908 - 18 Ocak 1912 | |
Seçim bölgesi | 1908 – Bursa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 22 Kasım 1861[1] Bursa |
Ölüm | 28 Ekim 1925 (63 yaşında)[2] İstanbul |
Özellikle biyografi ve bibliyografya içerikli "Osmanlı Müellifleri" ansiklopedik kaynak kitabi ile tanınmıştır. Eser, günümüzde de alanında temel bir referans olarak kabul edilmeyi sürdürür.
Hayatı
değiştir1861 yılında Bursa’da, Bab-ı Zemin (Yerkapı) mahallesinde dünyaya geldi.[2] Babası askeriyeden sağlık sebebiyle emekliye ayrılmış belediye kâtibi Rıfat Bey, annesi mülkiye memurlarından Bursalı Necip Efendi'nin kızı Rahime Hanım'dır.[1] Ailesi Üsküdar kökenli idi. Dedesi, Sultan Abdülmecid’in Hassa Alayı kumandanlarından Üsküdarlı Seyyid Mehmed Tâhir Paşa'ya Kudüs'te bulunduğu sırada inme gelip emekliye sevk edilmesinden sonra aile Bursa'ya yerleşmiş; Tahir Paşa'nın felç nedeniyle konuşması güçleştiğinden aile "dilsiz-paşazadeler" olarak anılmaya başlamıştır.[2]
İlk tahsilini Bursa'da gördükten sonra Mülkiye Rüştiyesi'ne girdi, bir yandan da Haraççıoğlu Medresesi'nde dini, Arabî dersler aldı. Edebî ve tarihî kültür kazanmasında şiir yazan, tarih ve tasavvufla ilgilenen babasının etkisi oldu.[2] 1876'da rüştiyeden birincilikle mezun oldu ve öğrenimine Bursa Askeri İdadisi'nde devam etti. Bu yıllarda tasavvufa merak saldı, Muhyiddin İbn Arabî’ye gönül bağladı.[1] 93 Harbi'ne gönüllü katılan babası Rıfat Bey, kendisi idadinin ikinci sınıfında iken öldü.[1] Mehmet Tahir Bey, idadiyi 1880'de birincilikle bitirdi ve Harbiye'ye girdi. Harbiye yıllarında Harîrîzâde’nin temsil ettiği Melamiliğe girdi. Harbiye'deki öğrenimini 1883 yılında tamamladı.
Piyade teğmeni olarak Üçüncü Ordu emrine verilen Mehmet Tahir Bey, Manastır Askeri İdadisi'nde coğrafya öğretmeni olarak atandı ve burada on dört yıl görev yaptı. Mülkiye Rüşdiyesi ile Mülkiye İdâdîsi’nde de tarih ve hitabet dersleri verdi. Manastır yıllarına tasavvufa ilgisi de devam etti ve Melamiliğin önde gelen simaları arasına girdi.[1] Geçmiş mutasavvıfları araştırmaya yönelen Mehmet Tahir Bey, mutasavvıflardan başlayıp şair ve alimlere de yönelen biyografi ve bibliyografya çalışmaları içine girdi. Manastır ve çevresinde yetişmiş şahsiyetler hakkında bilgi toplayıp mezar taşlarını araştırmaya, bazı gazete ve dergilerde yazılarını yayımlatmaya başladı. O yıllarda yeni uyanan Türkçü düşünceyi benimsedi. 1897'de ilk eseri olan "Türklerin Ulûm ve Fünûna Hizmetleri" adlı çalışmasını yayımladı. Önce gazetede tefrika edilen, büyük ilgi gördüğü için sonra kitap olarak basılan eserde, en ünlü İslam alim ve düşünürlerinin büyük kısmının Türk olduğunu öne sürdü. Arapça ve Farsça yazdıkları için Arap ve Acem kabul edilen Farabi, Zemahşerî, İbn-i Sina, Buhari, Tirmizî gibi İslam ünlülerinin Türk olduklarını öne süren eser hayretle karşılandı.[2]
Bir süre Üsküp Askeri Rüştiyesi'nde görev yaptıktan sonra 1898'de Manastır Askerî Rüşdiyesi'ne müdür tayin edilerek yeniden Manastır'a döndü. Aynı yıl ikinci eseri Terceme-i Hâl ve Fezâil-i Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî adlı risaleyi yazdı. Bu eserde İbn-ül Arabi'yi hakkındaki yanlış kanılara karşı savunup yüceltme gayesi güttü.[2] Manastır'da altı yıl müdür olarak görev yaptı. Manastır valisi ve kumandanı Salih Paşa'nın kızı Şehnaz Hanım'la bu dönemde evlendiği düşünülür[2]
Eylül 1904'te Selanik Askeri Rüştiyesi müdürlüğüne getirildi.[1] 1906'da Osmanlı Hürriyet Cemiyeti adlı gizli muhalif kuruluşa kurucu üye olarak katıldı. Düzenlenen iki jurnal sonucu rüştiye müdürlüğü görevine son verilen Mehmet Tahir Bey'in Yemen veya Irak'a gönderilmesine karar verildiyse de sonradan bu karar değiştirilmiş Manisa'da Alaşehir redif alayı tabur kumandanlığına tayin edilmiştir. Birkaç ay sonra İzmir'de Divan-ı Harp üyesi ve tahkik memuriyeti ile görevlendirildi. Bu görev sayesinde bölgede gezip çeşitli kütüphaneleri görme imkânını buldu.
Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'nin Avrupa'daki Jön Türkler ile birleşip İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne dönüşmesinden sonra bu cemiyet için çalıştı. Türkiye'nin üçüncü cumhurbaşkanı olacak olan Celal Bayar, onun bu teşkilata kazandırdığı üyelerdendi.[2] Mehmet Tahir Bey, bu faaliyetlerinin yanı sıra İzmir yöresinde yetişmiş müellifler üzerinde araştırmalar yapmıştır.
1908 seçimlerinde Bursa mebusu seçildi ve 1908-1911 yılları arasında Meclis-i Mebûsan'da yer aldı. İstanbul'a gelmesi ile araştırmaları için uygun çalışma şartlarına ve kütüphane olanaklarına kavuştu. 25 Aralık 1908’de Türk Derneği’nin bir kurucu üyesi oldu, 1910’da kurulan Târîh-i Osmânî Encümeni’nin "muavin âzâ" heyetine katıldı. 1911 yılı sonunda fesih kararı ile kapanan birinci faaliyet devresinden sonra milletvekilliğinden ayrıldı; miralay rütbesi ile orduya döndü. 1914'te bu rütbe ile askerlikten emekli oldu.
1913 yılında henüz Divan-ı Harp üyesi olarak askerlik görevi devam etmekte iken Evkaf Nezâreti'nce İstanbul'daki vakıf kütüphanelerini teftiş etmekle görevli bir heyetin başkanlığına getirilen Bursalı Tahir; bu görev sayesinde on binlerce yazma eseri elden geçirme imkânını buldu. Bu hizmete bir buçuk yıl kadar devam ettikten Topkapı Sarayı Kütüphanesi müdürlüğüne getirildi.
1914'te Türk Bilgi Derneği’nin Türkiyat koluna üye seçilen; 1915’te de Tetebbuât-ı İslâmiyye ve Milliyye Encümeni’nin on dört fahri üyesi arasında giren Mehmet Tahir, bir yandan daha önce olduğu gibi risâle çapında kitapçıklar çıkarmaya devam etmekte ve bir yandan da araştırmalarını çeşitli dergilerde art arda yayımlamaktaydı. Yirmi yıllık çalışmalarının sonunda I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Müellifleri adlı eserinin ilk cildini yayımladı (1915). Sağlığı bozulduğu için dergilerde yazılar yayımlayamayan Bursalı Tahir, Osmanlı Müellifleri'nin ikinci cildinin ikinci kısmının 1922'de yayımladı. III. cildin baskısı sırasında geçim sıkıntısına düştüğünden baskı masraflarını karşılamakta zorlanmış; Türk ordusunun Büyük Zafer'i kazandığı günlerde Mustafa Kemal Paşa ikinci cildin ikinci kısmında 500 nüsha alarak destek vermiştir.
28 Ekim 1925'te Zeynep Kamil Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Üsküdar'da Aziz Mahmud Hüdâyî Dergâhı haziresinde toprağa verildi. Mezartaşı 1935 yılında Mustafa Kemal tarafından yaptırılmıştır.[2] Adı Bursa'da Altıparmak semtinde bir caddede yaşatılmaktadır.
Eserleri hakkında
değiştirMilliyetçi yönü 1897'de yayınladığı ilk eseri olan "Türklerin Ulum ve Fünuna Hizmetleri" adlı kitabından, tasavvufa olan ilgisi 1899'da Muhyiddin İbn Arabi'nin biyografisini yazmasından anlaşılabilir. Sonraki yıllarda da özellikle Anadolu kökenli İslam alimleri ile ilgili eserler vermiştir.
En önemli eseri 1915-1924 yılları arasında 3 ciltte tamamladığı Osmanlı Müellifleri'dir. 30 yıllık bir araştırmanın ürünü olan eser 1691 önemli Osmanlı şeyh, fakih, şair, tarihçi, hekim, matematikçi ve coğrafyacısının biyografilerini faaliyet alanlarına göre düzenlenmiş şekilde içermektedir. Bu yazarların 9000'i aşkın eserinden bahsini vermiş, belirli konularda liste ve tabloları da eserine eklemiştir. Günümüz Osmanlı araştırmacıları açısından, döneminin şartlarından kaynaklanan eksiklerine ve özellikle son cildinin büyük maddi sıkıntılar içinde tamamlanabilmiş olmasına rağmen, temel bir kaynak kitap niteliği sürmektedir.
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştirDış bağlantılar
değiştir- Hatiboğlu, İbrahim (1999), Yaşamlarıyla ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi C.2 s.193-194 İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-0800710
- Osmanlı tarihçileri27 Ocak 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.