Kırkkilise Muharebesi
Kırkkilise Muharebesi veya Kırklareli Muharebesi, Osmanlı İmparatorluğu ile Bulgaristan Krallığı orduları arasında geçen Birinci Balkan Savaşı'nın bir parçası olan; 22 Ekim 1912 tarihinde başlayan ve 24 Ekim 1912'de Osmanlı ordusunun doğu Trakya'da yenilgisi, Bulgar zaferi ile son bulan; Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Balkan Savaşı'nı kaybetmesine sebep olan en önemli muharebelerden biridir.
Kırkkilise Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Birinci Balkan Savaşı | |||||||
Osmanlı Redif Askerleri | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Bulgaristan Krallığı | Osmanlı İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
General Radko Dimitriev General Vasil Kutinçev General Ivan Fichev |
Nazım Paşa Ferik Abdullah Paşa Mahmud Muhtar Paşa Mehmed Şükrü Paşa | ||||||
Güçler | |||||||
153,745 | 98,326[1] | ||||||
Kayıplar | |||||||
880 ölü, 3000 yaralı | Ağır, 58 top kaybı, 2 uçak kaybı |
Savaş Öncesi Askerî Hazırlıklar
değiştirI. Balkan Savaşı'nın başlangıcında Karadağ'ın ardından Sırbistan, Yunanistan, Bulgaristan'ın savaş ilanı ile Osmanlı İmparatorluğu I. Balkan Savaşı'na hazırlıksız yakalandı. Zira savaş öncesinde böyle bir savaşı beklemeyen, Bulgar, Sırp ordularının hazır olmadığını düşünen mali zorluk içerisindeki Osmanlı İmparatorluğu Rumeli ve Trakya'daki son tertip nizami olarak kabul edilecek 70.000 yaşlı askerden oluşan 120 taburunu Balkan Savaşı öncesi terhis ederek ölümcül bir hata yapmıştı. Buna ilaveten Yemen'de çıkan isyan nedeniyle genelkurmay başkanı Ahmet İzzet Paşa 35 tabur asker ile birlikte buraya gönderilmişti. Yine Trablusgarp'ta İtalyanlar ile savaşan Osmanlı İmparatorluğu'nun 12 adalar bölgesi İtalyanlarca işgal edilmiş ve İzmir'e çıkarma yapılması tehlikesine binaen Rumeli'deki birliklerin bir kısmı buraya gönderilmişti. Rumeli'de ve Trakya'da kalan Osmanlı birlikleri büyük ölçüde nizami değil, acemi asker ve erlerden oluşan redif tümenlerinden oluşmaktaydı, bu tümenler nizami tümenlerin aksine gerek topçu ve gerekse lojistik yönünden de zayıf haldeydiler.[2][3] Dahası ordu içinde siyasi kavgalar yanında askerler içinde silahlı kuvvetlerini bir salgın hastalık gibi saran "Mektepli", "Alaylı", "Redif", "Zadegan", "Kurmay" subay çekişmelerini giderememişti. Ordunun silah ve teçhizattaki eksikliklerini tamamlanamamamış, yeterli eğitim ve tatbikat yaptırılamamıştı.[4] Yine savaş ilanı esnasında seferberlik haline, kısa sürede Rumeli'de Osmanlı ordusunun tam sayısına ulaşması mevcut durumda zayıf demiryolu ağı ile aşırı derecede zordu.
Bunun yanında Osmanlı donanması gemi yönünden fazla gözükse de kötü durumdaydı ve gemilerin büyük kısmı bakımsızlıktan çürümüş ve teknolojik yönden geri kalmıştı. Dahası İtalyanlar ile girilen savaşta, Beyrut Deniz Muharebesi gibi muharebelerle İtalyan donanması bir kısım Osmanlı gemilerini yok etmişti. Buna karşın Yunanlar Ege'de güçlü bir donanma kurmayı başarmışlar ve Osmanlı Devleti'ni denizlerde tehdit eder durumdaydılar.
Komuta kademesinde de sorunlar had safhadaydı. Alman askeri danışmanlığının Colmar von der Goltz ve Ahmet İzzet Paşa ile birlikte hazırladığı savunma planlarında 5 numaralı plan Osmanlı İmparatorluğu'nun Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan ile savaş halinde yapacaklarını net bir şekilde ortaya koymaktaydı. Bu plana göre Osmanlı Ordusu Rumeli'de Yanya, İşkodra, Selanik vs. belli kentler merkez kabul edilip, Makedonya boyunca savunmaya çekilecek ve kademeli geri çekilme ile savunma savaşı yapacak gerekirse Makedonya'dan ordu Arnavutluk'a çekilip buradan direnişe devam edilecekti Buna karşın eldeki mevcut kuvvetlerin çoğunluğu Edirne ve Trakya'da tutulacak burası ne pahasına olursa olsun müdafaa edilerek, Bulgar ordusu ile sert savunma ve siper savaşları yapılarak gücü kırılacaktı. Sonrasında ise Bulgar ordusunun uzun süreli yıpratma savaşları ile gücünün azaltılıp yenilmesi, Osmanlının seferberliğini tam olarak tamamlaması akabinde savunma konumundan saldırı konumuna geçilecek ve sonucunda savaş kazanılabilecekti. Dahası böylece lojistik yolların savunulması ile doğu ve batı orduları bir arada tutulabilecekti. Edirne, Yanya, İşkodra gibi mevkiilerde buna göre Alman kurmayların nezaretinde hazırlanıp tahkim edilmişti. Bu planın da önemli eksiklikleri vardı zira Yunanların deniz gücü göz ardı edilmişti. Ancak yine de uygulanması halinde savaşın seyrini değiştirme ihtimali olan bir plandı. Ancak savaş öncesi bu planın en önemli savunucularında genelkurmay başkanı Ahmet İzzet Paşa Yemen deki isyanı bastırmak için Yemen'e gönderildiğinden Osmanlı komuta kademesi büyük bir karışıklık içindeydi. Yeni Harbiye Nazırı olan Nazım Paşa; daha önce Ahmet İzzet Paşa'nın da onayıyla yapılan bu savunma planlarının ve görüşünün aksine kitaplarını okuduğu Fransız General Ferdinand Foch'un Fransız Saldırı doktrinini benimsemiş biriydi. Ona göre Osmanlı Devleti seferberliğini tam tamamlamadan yıldırım hızıyla en önce Sırplar ve Bulgarların üzerine saldırmalı ve bu ordular üzerinde yaratacağı şok ve baskı ile geriletilecek Balkan Devletlerinin orduları için kısa zamanda devreye girecek İngiltere, Fransa gibi devletler sayesinde savaş Osmanlı lehine bitirilecekti. Ahmet İzzet Paşa'nın yokluğunda Nazım Paşa Osmanlı komuta kademesini tamamen etkiler durumdaydı ve Trakya Ordusunun başındaydı. Onun tercihleri Kırk Kilise Muharebesinin sonuçlarını belirlemiştir.[5] Savaş başlangıcında Kırk Kilise muharebesine iştirak eden Osmanlı doğu ordusu muharip olmayan askerlerde sayıldığında yalnızca 115.000 askerden oluşmaktaydı. Seferberlik hazırlıkları son derece yavaş işlemekteydi, askerler yeterli eğitim görmeden, Müslüman Hristiyan, Bulgar vs. ayrım yapılmadan, uyum sürecine tabii bile tutulmadan birliklere alınmaktaydı. Kırk kilise Muharebesine katılan Osmanlı doğu ordusunun (Trakya Ordusu) dağılımı şu şekildeydi.
- Nazım Paşa'nın emri altında Ferik Abdullah Paşa komutasında 7 kolorduda 11 düzenli piyade taburu, 13 redif ve 1+ (bir tümenden fazla ama 2 tümenden az) süvari tümeni:
- 1. Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (2. Piyade Tümeni (eksik alay), 3. piyade ve 1. Geçici piyade tümenleri).
- 2. Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (4. (eksik alay) 5. piyade tümenleri ve Uşak Redif tümeni).
- 3. Kolordu 4 tümenden oluşmaktadır (7., 8. ve 9. piyade tümenleri (hepsi eksik alay) ve Afyonkarahisar Redif Tümeni).
- 4. Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (12. Piyade Tümeni (eksik alay), İzmit ve Bursa Redif tümenleri).
- 17. Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (Samsun, Ereğli ve İzmir Redif tümenleri).
- Doğu ordusuna bağlı Müstahkem Mevki
- 6 ek tümen (10. ve 11. piyade, Edirne, Babaeski ve Gümülcine Redif ve Kale Tümeni, 4. Tüfek ve 12. Süvari Alayı).
- Kırcaali Müfrezesi
- İki ek tümen (Kırcaali Redif, Kırcaali Mustahfız Tümeni) ve 36. Piyade Alayı.
- Bağımsız Süvari Tümeni ve 5. Hafif Süvari Tugayı
Buna karşılık Bulgar Ordusu ise Kırk kilise muharebesinde 2 ayrı ordu ile Trakya ordusunun karşısına çıkmıştır.
- Bu ordulardan biri Yanbolu'nun güneyinden hareket eden ve Edirne'yi almayı hedefleyen muharip olmayanlarla birlikte 79.370 askere ulaşan general Vasil Kutinçev komutasında 3 piyade tümeni ile Bulgar 1. Ordusu'dur.
- Diğer ordu ise 1. Ordu'nun hemen arkasında muharebe öncesi konuşlanan ve Osmanlı askerlerinin görüşünden gizlenmeye çalışılan Istranca Dağları'nı aşıp sürpriz şekilde Kırk kilise (Kırklaleli)'yi ele geçirmeyi hedefleyen Radko Dimitriev komutasındaki 94,884 askerden 3 piyade tümeninden oluşan Bulgar 3. Ordusu'dur ve esas Kırkkilise Muharebesi bu ordu ile yapılmıştır.
Her iki Bulgar ordusu da diğer Bulgar kuvvetleriyle birlikte genelkurmay başkanı olması yanında aynı zamanda, savunma bakanı da olan general Ivan Fichev'in yönetimindeydi.
Bu orduların dışında Edirne şehrinin batısına gelen Bulgar ikinci ordusu Nikola İvanov emrindedir. 2 tümen ve bir tugaydan ibarettir. Birlikleri muharebe başlangıcında Edirne dışında ve cephe gerisinde olduğundan Kırkkilise Muharebesinde 1. ve 3. Bulgar ordusuna tam gücü ile değil, öncü birlikleri ile yardım yapabilmiştir.
Bu iki Bulgar ordusunun (1. ve 3. ordular) eğitimli asker, silah, lojistik, teçhizatlarının üstünlüğü ve 150.000 kişiyi aşan muharip gücü karşısında; seferberliğini tamamlayamamış Trakya Ordusu son derece dezavantajlı bir konumdaydı.
Muharebe Öncesi
değiştirSavaş başladığında tahkim edilmiş Edirne mevziileri yanında Osmanlı ordusu saldırı olabileceğini ve stratejik konumda olduğunu fark ettiği Kırkkilise ve Lüleburgaz, Çorlu gibi mevziilerde tahkimat oluşturdular. Yine İskenderköy, Kırk Kilise arasındaki yolda koruma altına alındı. Esasında Bulgar ordusu, 30 Ekimde seferberliğini tamamlamasına karşın bir süre saldırıya geçmeyerek Osmanlılara vakit kazandırmıştı. Ancak zaten cılız olan demiryolu hatları, yoğun asker sevkıyatları ile bozulmaya başladı. Lokomotiflerde yedek parça sıkıntısı baş gösterdi. Diğer yandan bu trenlerin işletmesi yabancıların elindeydi ve yabancıların birçoğu da savaş bulutlarının dolaştığı sırada yerlerinden ayrılmıştı. Ordu deneyimsiz subay ve mühendisler göndererek sorunu gidermeye çalışsa da başarılı olamadı. Bunun yanında Yunan ordusunun Çanakkale'ye amfibi çıkarma yapabileceği ve 5 nolu planda da bu eksikliğin olduğunun Osmanlılar farkındaydı. Bu sebeple bir kısım birlikler Çanakkale de bekletildi.[6]
16 Ekimde Bulgar ordusu öncü kuvvetleriyle sınırı geçip ilerlemeye başladı.[7] 18 Ekimde ise Bulgar 1. 2. ve 3. orduları tüm ana unsurları ile ilerlemeye başladılar. Osmanlı Ordusu birlikleri ise çatışa çatışa geri çekilmeye başladı. 21 Ekim 1912 günü 2. Ordu ileri kısımlarıyla Arda ve Tunca nehirleri arasından Edirne'nin 16–20 km. batısı ile Edirne kuzeyi bölgesine kadar ilerledi. 1. ve 3. ordular, Tunca nehrinin doğusundan Edirne-Kırklareli hattının 15 km. kuzeyine kadar yaklaştılar. İstanbul'da bulunan Mürettep 18. Kolorduya Kırklareli bölgesine, Tekirdağ'daki 17. Kolorduya Saray güneyine yanaşması için emir verildi.
Bulgar ordusunun dağınık durumu ve kuvveti, doğu yanına bir taarruz fırsatını veriyordu. Ancak, Türk Doğu Ordusunun birlikleri de dağınıktı. Bunların toplanmalarının beklenmesi ve seferberliğin tamamlanması için zamana ihtiyaç vardı. 17/18 Ekim 1912'de Doğu Ordusu karargâhı İstanbul'dan Lüleburgaz'a gelmişti.
Doğu Ordusu kurmayları, başlangıçta sıklet merkezi ile Kırklareli istikametinde taarruz eden Bulgar Ordusuna karşı, Kırklareli-Edirne-Yenice hattında savunma kararını verdi. Buraya kadar her şey 5 nolu plana uygundu.
Ancak Harbiye Nazırı olmasının yanı sıra Ahmet İzzet Paşa'nın yokluğunda başkomutan vekili olan Nazım Paşa bu durumu kabul etmeyip, Ferik Abdullah Paşa ile bütün doğu ordusu ve kolordu komutanlarını saldırı konusunda zorladı. 21 Ekim'de Nazım Paşa'nın baskıları ile seferberliğini tamamlayamamış, kargaşa içindeki doğu ordusu kendinden 2 kat kuvvetli Bulgar 1. ve 3. orduları üzerine saldırıya karar verdi. Bu arada doğu ordusuna İstanbul'dan keşif amaçlı 2 harlan uçağı gönderildi. Ancak bu uçaklar her nedense ne keşif amaçlı ne de muharebede etkili şekilde kullanılamamış; dahası uçaklar o sırada Osmanlı karargahının olduğu Lüleburgaz'da tutulması gerekirken, Kırklaleli'ne bu uçaklar getirilerek, muharebe sonrası düşmanın eline geçmesine sebep olunmuştur.[7]
21 Ekim günü hazırlanan plan iki safhalıydı. İlk safhada 22 Ekimde doğu ordusundan 1., 2. ve 4. kolordular ve bağımsız süvari tugayı saldırıya geçip düşmanı yerinde tutup oyalayacaklardı. Bu sırada sağ kanattan Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın oğlu Mahmut Muhtar Paşa komutasındaki 3. Kolordu Bulgar 3. Ordusu'nun Çeşmeköy'ün kuzey batısında bulunan sağ kanadına saldırıya geçip, bu kanattan dolaşacak ve ardından 90 derece dönüşle Edirne'ye doğru dönecekti. İkinci aşamada ise Edirne müstahkem Mevkii komutanı Şükrü Paşa Edirne'deki birlikleri ile arkadan 3. Kolordu ile birleşmek amacıyla Bulgar 1. ve 3. Ordusu'na saldırıya geçerek böylece kuşatmayı yapacak 3. kolordunun işini kolaylaştıracaktı. Böylece arkadan 3. kolordu ve Edirne Müstahkem Mevkiine bağlı kuvvetlerle önden 1., 2. ve 4. kolordularla kuşatılan Bulgar 3. Ordusu, Bulgar 1. Ordusu'ndan ayrılıp imha edilirken veya teslim alınırken; Bulgar 1. Ordusu da geri çekilmek veya 3. Ordu'yla aynı akıbeti paylaşmak zorunda kalacaktı.
3. Kolordu harekâtta kritik bir öneme sahipti, bu kolordunun en küçük bir hatası, tökezlemesi bu saldırının başarısızlığı demekti. Bununla birlikte 3. kolordu böyle kritik bir görev için diğer kolordular arasında hiç kuşkusuz en doğru seçimlerden biriydi. Zira doğu ordusu içinde en fazla düzenli nizami olarak adlandırılan birliklere (7., 8. ve 9. piyade taburları) bu kolordu sahipti. Birlikte sadece Afyonkarahisar tümeni redif tümen olarak bulunuyordu. Buna ilaveten bu kolordu içerisindeki 7., 8. ve 9. piyade taburları barış zamanı bu bölgede konuşlanmaktaydı. (Kırk Kilise, Lüleburgaz, Çorlu garnizonları) Kısacası 7., 8. ve 9. piyade taburları bu bölgeyi iyi bilen, kendi bölgeleri için savaşacak olan askerlerden oluşmaktaydı. Yine Mahmut Muhtar Paşa da genç dinamik ve hırslı bir komutan olarak bilinmekteydi.
Nazım Paşa ve Ferik Abdullah Paşa kurmayları planı yaparken şu kanı içindeydiler, Bulgar 1. ve 3. orduları tam olarak yerleşmemişler ve Bulgar ordusunun önemli bir kısmı Sırplara yardım amaçlı olarak Makedonya'ya gönderilmişti. Yine Osmanlı ordusunun saldırı esnasında Bulgar ordusunun Edirne'nin doğusunda süvari destekli 3 piyade tümeni ile karşılaşacağı hesaplanmıştı. Hatta o kadar yanlış ve Bulgar ordusunu küçümseyen bir durum söz konusuydu ki; muharebe sırasında verilen emirlerin birinde subayların Filibe'de yapılacak resmi geçit için resmi elbiselerini yanlarında bulundurmaları emredilmişti.[7] Dahası keşifte sağlanan uçaklara karşın tam olarak yapılmamıştı. Oysaki Bulgar Ordusunun Makedonya'da Sırplara yardıma ayırdığı kuvvet son derece az olup; ordunun çoğunluğu bu bölgeye nakledilmişti ve Bulgar Ordusunun gücü bu bölgedeki asker, topçu ve süvari sayısı tahmin edilenden çok daha fazlaydı. Yine askerler eğitimli ve ordunun topçu desteği, teçhizatı tamdı. Nazım Paşa ve kurmaylarının Bulgar ordusunu sayı ve teçhizat yönünde aşırı derece küçümseyen ve göz ardı eden bu hareketi ve başarısız Osmanlı istihbaratı bu savaşın kaderini tamamen değiştirmiştir. Bulgar Ordusunun bu sırada Edirne yakınındaki piyade tümeni sayısı bunun 2 katından fazlaydı. Buna ilaveten hava yağışlı ve yerde çamur içindeydi. Bu da ordunun hareket kabiliyetini sınırlıyordu.
Buna ilaveten doğu ordusunun bir diğer sorunu da yapısıydı. 3. Kolordunun birliklerinin çoğu nizami kuvvetlerden oluşsa da doğu ordusunda olması gereken 1. Piyade Tümeni'nin tamamı, 2. Piyade Tümeni'nin önemli unsurları Makedonya'da isyancıların peşindeydi. 3. kolordunun içindeki 7., 8. ve 9. nizami tümenler ile 4. ve 12. nizami tümenlerin bir kısım unsurları Yemen, Arnavutlukta idi tam güçleri olmadığından eksik şekilde muharebeye katılacaktı ve ordunun %60'ı o anda yeterli deneyimi olmayan ve vakitsizlikten neredeyse hiç eğitim verilememiş askerlerden oluşuyordu dahası süvari alaylarının sahip olduğu 300 hayvandan 250 tanesi çiftlik hayvanıydı ve topçuların da at sıkıntısı olması yanında hastane vs. hizmetlerde yetersiz haldeydi, planlama eksikliği ve hayvan sıkıntısı sebebiyle lojistik son derece kötü haldeydi. Buna rağmen bu hususlarda Nazım Paşa ve Ferik Abdullah Paşa tarafından göz ardı edilmişti.
Muharebe
değiştir21 Ekim Akşamı-22 Ekim
değiştir21 Ekim saat akşam 19.00'da 3. Kolordu saldırı için gelen ilk pozisyon almaya başladı, 21 ekimi-22 Ekime bağlayan gece saat 1.30 sıralarında 9. piyade ve Afyon redif tümenleri ilerlemeye başladı, bu iki tümen 8. piyade tümeninin kuzey batısına doğru ilerlerken Raklıca mevkiini aşıp Petra köyüne doğru girdiler. 7. piyade tümeni Erikler köyüne girip Develiağaç köyüne doğru yol almaya başladı. Bununla birlikte 3 topçu bataryası da 7. piyade tümenini destekliyor, 9. piyade ve Afyon Redif tümenlerine topçu desteği sağlanmaya çalışıyordu. Bu ilerlemeler sırasında güneşin doğumuna kadar herhangi bir önemli Bulgar direnişi ile karşılaşılmadı bununla birlikte gece karanlığı, sis ve 22 Ekim sabahı yağan yağmur ve oluşan balçık birliklerin yürüyüşünü epey yavaşlatmıştı ve birliklerin tam pozisyonlarına ulaşmaları sabahın erken saatlerini buldu. bu sırada Osmanlının lojistiğinde de aksamalar başladı, birliklerin bazılarına emirler geç ulaşmaya başladı.
Diğer taraftan askeri istihbaratın hataları da ortaya çıkmaya başladı, zira zayıf Bulgar birliklerinin mevzii aldığı düşünülen Osmanlının yürüyüş yaptığı Bulgar Ordusunun sol kanat bölgeleri yakınında önemli bir kuvveti bulunmaktaydı. Bulgar 3. Ordusu'nun 4. Breslav Piyade Tümeni Petra köyü ve kayalıklarının batısında, Eskipolos ve Çeşmeköy arasına bütün gücü ile eksiksiz olarak mevziilenmişti, her birinde ikişer alay bulunan üç tugayı tamamen cephedeydi. Yine aynı ordunun 5. Piyade Tümeni de yanı başında Erikler-Kadıköy arasına 3 tugayı ile mevziilenmişti. Saat 11.30'da Albay Şükrü Paşa komutasındaki Afyon Redif Tümeni Petra'ya ulaşıp geçmeye başladıktan bir süre sonra yoğun topçu ve tüfek ateşi altında büyük bir Bulgar direnişi ile karşılaştı. Mirliva Hasan İzzet Paşa komutasındaki 9. Piyade tümeni de Eskipolos yolundan, Afyon Redif Tümeninin yanında saldırıya geçti. Saat 12.30 sıralarında durum kolordu komutanlığına ulaştı ve saldırıların sürdürülmesi istendi. Ancak Bulgar tümeni çok iyi şekilde mevziilenmişti. 2 tümenin de yoğun topçu ve tüfek ateşi altında yaptığı birkaç saldırı denemesi de başarısız oldu ve olduğu yerde çakılı kaldılar.
Erikler Mevkiinde ilerleyen Mirliva Mustafa Hilmi Paşa komutasındaki 7. Piyade Tümeni ise ciddi bir Bulgar direnişi ile karşılaşmadan ilerlemesini sürdürdü; saat 2.30 sıralarında Erikler köyünü geçti bu arada saat 8.00 sıralarında Mirliva Fuat Ziya Paşa komutasındaki 8. Piyade Tümeni de yardımına geldi. bu iki tümen birlikte Eriklerin 4 km batısında Bulgar ordusu ile temas kurup saldırıya geçtiler. Başlangıçta 7. Piyade Tümeni geçici de olsa bir başarı elde etti. Ancak ilerlemeleri Bulgar 5. Tuna Tümeninin direnişi ve 4. Breslav tümenine desteği ile durduruldu. Bulgar topçu ateşi etkili, güçlü ve etkili olmasının yanında bütün unsurları ile saldırıya geçen gücü azalmış 3. Kolordu'nun 23 piyade taburuna karşı bu iki çok büyük Bulgar tümeninin cephede tam 48 piyade taburu vardı. Dahası elindeki her şeyi kullanmak zorunda kalan kolordunun muharebenin kaderine etki edebilecek çapta bir yedek kuvveti de bulunmamaktaydı. Mahmut Muhtar Paşa bu ciddi direniş raporlarından sonra kuvvet komutanlarından düşmanın gücü ile ilgili ellerindeki her şeyi bildirmelerini istedi ve Eskipolos köyüne ulaşır ulaşmaz, ilerleme imkânının olmadığını görüp Afyon Redif tümeni dahil bütün tümenlerin saldırılarını durdurmak zorunda kaldı. Bu tümenleri düzenli bir şekilde geri çekerek geçici bir savunma hattı oluşturdu. Bulgar tümenleri saldırıya geçseler de 9. Piyade Tümeni'ni vaktinde hatta ulaştırarak geçici süreliğine de olsa 3. Kolordu savunma hattını ve ilerlemelerinin bir kısmını koruyup, kolordu düzeninin korunmasını sağladı. Oluşturulan savunma hattında 13 topçu taburunun yedisi, 23 piyade taburunun altısı ön cephede düşmanla temas halinde tutuldu. Karşısında ise 16 Bulgar taburu bulunmaktaydı; kalan 3. kolordunun bütün birlikleri ise savunma hattının yarılması ihtimaline karşı yedeğe alındı. Böylece daha saldırının ilk günü 3. Kolordu 30 millik hedefine ulaşmasına 30 kilometre kala Bulgarlar tarafından durdurulmuştu.
Diğer taraftan Edirne Müstahkem Mevkii komutanı Ferik Mehmet Şükrü Paşa saldırı emrinin kendisine ulaşması ardından 22 Ekim günü saldırıya geçti. Saldırıda etkili olması için Mehmet Şükrü Paşa bütün Nizami birlikleri ve geçici orduyu bir araya getirip şok bir saldırı ile düşmanı geri çekilmeye zorlamayı seçmişti. Ancak Osmanlı ordusunun istihbarat zaafı burada da vardı zira Edirne-Kırklaleli arasında çembere alınacağı düşünülen bölgede 2 veya 3 değil, tam 6 Bulgar tümeni bulunmaktaydı. Dahası Bulgar 2. Ordusu da Edirne'ye doğru ilerlemekle, bu ordunun 2 tümeni neredeyse Edirne'ye ulaşmak üzereydi ve Osmanlı ordusu bu durumu da hesaplamamıştı. Buna rağmen 22 Ekim günü sabah saat 7.00'da başlayan Osmanlı saldırısı 11. Piyade Tümeni'nin ve özellikle Edirne Geçici Piyade Tümeni'nin (17 ekimde Bulgar ordusunun kuşatmasına karşı kaledeki çeşitli nizami tümenlerin askerlerinin bir araya getirilmesi ile kale kontrolünü sağlamak üzere kurulmuş seçme tümen) performansları ile ilk başlarda başarı kazandı. Şükrü Paşa Bulgar ordusunu yanıltmak için Edirne'nin batısına da sahte bir taarruz düzenlemeyi planlamakla, küçük direnişlerle Edirne ordusu birlikler saat 13.00'e kadar ilerlemelerini sürdürdüler ve Sofular köyünde Bulgar 3. tümenine bağlı birliklerle karşılaştılar, yapılan hücum ve çarpışmalar sonrası Bulgar 3. Tümeni geriledi. Akşam ilerleme devam etti ve Tavşan Korucu köyüne kadar gelindi. Burada Bulgar ordusu, saldırı akabinde bir savunma hattı oluşturmuştu, akşam 10 sıralarında bu hattın kırılması için saldırıya başlandı. Bununla birlikte Bulgar ordusunun yedek kuvvetleri bulunmakla, saat 11.30 sıralarında ansızın Bulgar tümeni karşı saldırıya geçti ve Osmanlı 11. Piyade Tümeni merkezinde yapılan saldırı Osmanlı ordusunda çok büyük kayıplara sebep oldu. Hedeflenen yolun üçte ikisine ulaşılmasına karşın bu gece yarısı yapılan karşı saldırı ve akabinde sert direniş ve verilen ağır kayıplarla Osmanlı ordusu gerilemeye başladı.
Kalenin batı kanadından öğleden sonra saat 14.15 sıralarında yapılan aldatmaya yönelik saldırıda ise 6 km kadar ilerlenip Bulgar 8. Tümeni ile karşılaşıldı burada Bulgarlar saat 15.30 sıraları yapılan karşı saldırı ile birlikleri gerilettiler. Buna ilaveten 1. ve 2. Kolorduların Bulgar 3. Ordusu'na yaptığı saldırılardan da bir sonuç alınamadı. Edirne kalesindeki kayda değer bir ilerme dışında hemen her tarafta Osmanlı Ordusu kendisinden hem sayıca çok üstün, hem de teçhizatı tam, seferberliğini tamamlamış Bulgar birlikleri ile karşılaşmakla kalmayıp bir de ağır kayıplara uğramıştır.
23 Ekim
değiştir22 Ekimi-23 Ekime bağlayan gece boyunca Bulgar tümenleri Osmanlı Ordusunun ilerlediği bölgelerdeki tümenlere gece saldırılarında bulundular. Yedek kuvvetlerini de yanına alarak yapılan bu Bulgar saldırıları redif askerler başta olmak üzere birliklerin organize olmasını engelledi. Bu durum Osmanlı askerleri üzerinde büyük bir moral bozukluğuna sebep oldu. Dahası bu saldırılarda subay kayıpları da yaşandığı gibi Bulgarlar bir kısım Osmanlı birliklerinin geri çekilmelerinden faydalanıp, çeşitli Osmanlı toplarını ele geçirdiler. Bütün gece boyunca tümenlerin bütün unsurlarını öne sürerek cephe saldırısına hazırlanan Bulgar kuvvetlerinin yaklaşan 2. Ordu'ya ait 2 tümenle saldırıya hazırladığı tümen sayısı sekize çıktı. Dahası 3. Kolorduya bağlı Afyonkarahisar Redif tümeninin yakınına kadar Türkçe konuşan askerlerini subay kılığında yanlarına sokarak yaklaşan Bulgar 3. Ordu tümenleri saat 5.30'da bu tümen üzerine saldırıya geçerek tümene ağır kayıplar verdirip çökme noktasına kadar getirdi.[A] Osmanlı 3. Piyade Tümeni'ni paniğe düşürüp gerilettiler.
Bu sıralardan Osmanlı'nın 43'ü Edirne kalesine konuşlu eksik askerli 130 taburuna karşı Bulgarlar kalabalık, tam teçhizatlı 168 kalabalık taburla cephededir. Uçaklarıyla özellikle 3. kolordunun bulunduğu yerlerde Bulgar Ordusu keşif yapmaktadır. Bulgarlar 3. kolordunun tamamına karşı saldırıya geçerler ve etkili topçu desteği ve süngü hücumları ile ağır kayıplar verdirirler. Üstelik sabahın erken saatlerinde yapılan bu taarruz esnasında bir kısım Bulgar taburları baskın şeklinde, sis ve yağmurdan yararlanıp gizlenerek 3. Kolordunun hiç beklemediği bir zamanda Istranca dağlık ve ormanlıklarının yol vermez kesimlerinden, yani hiç beklenmeyen yerlerinden cephe gerisinden taarruza geçer, bu beklenmedik baskın birliklerde kargaşalara, gerilemelere neden olur.[8] 3. kolordu çöküşün eşiğine kadar gelir ancak Bulgarlar bu durumu tam olarak anlayamadıklarından saldırılarına devam etmezler. 3. kolordunun savunmayı toplama çabaları bir sonuç vermeyince cephenin hemen çökebileceğini ve cephede Eskipolos yakınındaki 9. Piyade Tümeni'nin sarılma tehdidi altında olduğunu, Afyonkarahisar redif tümeninin dağılabileceğini anlayan 3. kolordu komutanı saat 14.00 sıralarında bu tümeninin Eskipolos'taki mevziilerinden geri çekilmesini ardından diğer tümenlerinin düzenli olarak tamamen geri çekilmesi emrini verdi.
1. ve 4. kolordular da aralıksız şekilde 23 ekimde Bulgar saldırılarına maruz kalmaya ve ağır kayıplar vermeye devam etti. 2. ve 3. piyade tümenleri Bulgar süngü, keskin nişancı ve bitmek bilmeyen topçu saldırıları ile büyük kayıplara uğrar. İzmit Redif Tümeni ise kayıplara karşın bir karşı saldırı başlatıp geçici süreliğine de olsa 1. Sofya tümeninin 1. tugayını ele geçirdiği yerlerden atmayı başardı. Bu arada 2. kolordu diğer kolordulara göre daha az büyük saldırıya maruz kalmıştı. 2. kolordu komutanı bunun nedenini çözmek için yaptırdığı keşifte birdenbire Bulgar 1. ve 3. orduları arasında zayıf bir süvari birliğinin olduğunu, buranın savunmasız olduğunu fark etmiştir. Bunun üzerine 2. kolordu buradaki zayıf Bulgar hatlarına büyük bir saldırı başlattı. Osmanlı 4. ve 5. piyade tümenleri ile 2. kolordu büyük bir başarı kazandı, Geredeli'nin 2 km ötesine kadar ilerleyen Osmanlı birlikleri harekâtı sürdürüp Kiremitli'ye kadar ilerleyip Bulgarların 1. ve 3. ordularını bölünmeye zorladı. Fakat sonrasında, Osmanlı birlikleri yetişen 1. Sofya ve 2. Preslav tugaylarınca durduruldu. Yine de 23 Ekim'deki muharebelerde Osmanlı ordusunun en çok başarı kazandığı yer buradadır. 1. kolordunun hatlarının çözülmeye başlaması, 4. kolordunun ağır kayıplara uğraması ve 3. kolordunun geri çekilmek zorunda kalması neticesinde Ferik Abdullah Paşa, 2. kolordunun ve bütün kolorduların geri çekilmesini emretmek zorunda kaldı.
Edirne müstahkem mevkiinden yapılan Osmanlı saldırılarında ise yine Osmanlı Ordusu Bulgar tümenlerinin ağır direnişleri ile karşılaşır, saat 17.00 sıralarında Edirne geçici 1. tümen ve 11. piyade tümeni kayıplarına karşın önemli başarılar kazanıp kısmen bir ilerleme yapıp taktik durumu burada Osmanlılar lehine çevirdi. Ancak doğu ordusu kolordularının geri çekilme haberleri üzerine, bu başarıların bir anlamı kalmadığından ve ek Bulgar saldırıları geleceğinden, bu tümenler ve Edirne müstahkem mevkii birlikleri kaleye doğru geri çekilmek zorunda kalırlar. Yine de geri çekilmelerinde tümenler ağır kayba uğramamıştır.
24 Ekim
değiştirBulgar orduları 23 Ekim akşamında da saldırı ve ilerlemelerini Kırkkilise yönünden doğru sürdürürler, 3. kolordu çekilip yeni bir savunma hattı kurmaya uğraşsa da bir başarı elde edemez. 3. kolordunun geri çekilme işlemi redif askerlerinin paniğinin nizami birliklere yayılmasıyla tam bir panik, kaos halini almıştır. Ahmet Muhtar Paşa'nın kurmayları bile panikle cepheden uzaklaşmıştır.[C] Kırklareli şehri de tam bir karışıklık içerisindedir, ayaklandırılan Bulgar çeteleri, bir kısım Hristiyan azınlık şehirde kaçan asker ve subaylara ateş açmakta, saldırmaktadır.[B] Çevre köyler alev alev yanmaktadır, bir mısır ekmeğine tüfeğini satan askerlere bile rastlanmaktadır, Müslüman halk ise kağnılara, atlara, trene bilerek Tekirdağ'a kaçmaya çalışmaktadır, tren yolunda ise oluşan tren kazaları ise demir yollarını kullanılamaz hale getirmiştir. Gece boyu panikleyerek kaçan 3. Kolorduyu izleyen Bulgar 3. Ordusu, 24 Ekim saat 11.00 civarında stratejik öneme haiz Petra kayalıkları ve yerleşkesini eline geçirir. Kırkkilise'nin iyice yakınına Bulgar kuvvetleri çarpışa, çarpışa girmeyi başarır. Ferik Abdullah Paşa bütün kolorduların Pınarhisar-Lüleburgaz-Karaağaç hattına çekilmelerini emreder. Bulgarlarda artık şehri tutamayacağını anlayan ve geri çekilen 3. kolordu birliklerinin ardından şehre girmeyi başarır. Geri çekilmeler o kadar düzensiz ve hızlı olmuştur ki, kolordular pek çok taşınamayan top ve ağırlıkları ve hatta ağır yaralılarının bir kısmını bile Bulgarların insafına[9] terk etmek zorunda kalmıştır. 2 osmanlı uçağı bulgarların eline geçmiştir. Bulgarlar çevre köyleri yakarak yıkarak Kırk kilise'ye girerler.[10][11][12]
Bununla birlikte Bulgar ordusu geri çekilen Osmanlı ordusunu süvarileri ile takip etmez. Zira 2 gündür aralıksız süren çatışmalar ve sürekli olarak yürüyüş halinde tuttukları birlikleri yorgundur. Bunun yerine 3 gün kadar olduğu yerde kalıp birliklerini toplayıp dinlendirmeyi seçerler. Bu hareket doğu ordusunun daha da ağır bir bozguna ve kayba uğramasını engeller. Ancak sonuçta Osmanlı ordusu ağır bir bozguna uğramış artık Edirne Bulgar ordusunca kuşatma altına alınmış ve Rumeli ile bütün kara bağlantısı kopmuş ve Rumeli'deki Osmanlı birlikleri takviye alamaz hale gelmiş, doğu ordusu ise ağır derecede hırpalanmış, ağır ve kısa zamanda doldurulamayacak kayıplara uğramış, dahası tutunabileceği ve harbi lehine çevirebilecek en korunaklı mevziilerinden atılmış ve inisiyatif tamamen Bulgarların eline geçmiştir. Bulgar ordusu Kırklareli'ndeki azınlıklarca sevinçle karşılanırken, Müslüman Türkler ise katliama uğrarlar. Osmanlı Ordusu geri çekilirken askerler bir yana, Kırklareli ve civarından 25-30 bin kişinin muhacir olarak daha güvenli olan İstanbul'a, hatta Anadolu'ya doğru göç ettiği düşünülmektedir. Bazıları savaş sonrası Trakya köylerine geri dönerler.[13]
Bulgarlar Kırkkilise'de ağır ve günlerce sürecek bir direniş beklerken bu büyük zaferle şaşkına uğrarlar ve bu başarı ile dünyanın çeşitli ülkelerinde büyük yankı uyandırırlar.[14] Öyle ki, zafer sonrası, Fransa savaş bakanı Alexandre Millerand Bulgar ordusunun Avrupa'nın en iyi ordusu olduğunu ifade ederek birlik için 100.000 Bulgarı tercih edeceğini ifade etmiştir.[15]
Muharebedeki Osmanlı Hataları
değiştirMuharebedeki Osmanlıların başlıca hataları yazar Edward J. Erickson tarafından özetle şöyle tarif edilmektedir.
- Osmanlıların ilk hatası seferberliği tamamlamadan, eğitimi tam olamayan ve eksik birliklerle, kötü lojistikle, Bulgar ordusuna karşı saldırıya geçmek olmuştur. Oysaki savunmada kalarak makineli tüfek ve siper savaşları ile Bulgar ordusu Kırk kilise ve Edirne arasında bir hatta tutulabilir ve seferberlik tamamlanınca daha etkili operasyonlara girişilebilirdi. Nazım Paşa ve Ferik Abdullah Paşa'nın planı bu yönden büyük bir hata olmuş ve savaşın kaderi Balkan devletleri lehine tamamen değişmiştir.[16] (Bu görüşe karşın, başarısızlık nedenini saldırının geç yapılması olarak gören askeri uzmanlarda vardır. Bu uzmanlara göre Bulgar ordusu yerleşmeden 18-19 ekimde öncü kuvvetlerine bir saldırı yapılsa Osmanlı Başarısı söz konusu olabilirdi ancak 21 ekim günü yerleşmiş sayıca üstün Bulgar ordusuna karşı, Osmanlı ordusunun savunma yapmaktan başka çaresi yoktu. Saldırı bu yönden bir hatadır. Bkz. Notlar kısmı[D])
- İkinci büyük hata ise Osmanlı ordusunun istihbarat alanındaki büyük zafiyetidir. Osmanlılar Bulgar ordusunun kuvvetlerinin önemli bir kısmını Sırplara destek için Makedonya üzerine göndereceğini buna göre konuşlandırdıklarını hesap etmişti. Oysaki, Bulgar ordusunun Sırplara yardıma gönderdiği kuvvet sayısı son derece sınırlıydı. Kuvvetlerinin çok büyük bir kısmını güneye Edirne, Kırklareli üzerine göndermişlerdi. Dahası Osmanlılar Edirne ve Kırklareli arasında kuşatma alanı olarak hesapladığı yerde 3 Bulgar tümeni olmasını beklerken karşısında neredeyse bütün unsurları ile 6 Bulgar tümeni ve 2 büyük Bulgar ordusu (1. ve 3. ordular) bulunmaktaydı. Dahası Bulgar 2. Ordusu da o sırada 2 tümenle Edirne'ye yaklaşmıştı. 3. kolordunun az direniş olacağı, zayıf kuvvetin olacağı hesap edilen bölge de de kolordunun kendisinden bile daha büyük 2 Bulgar tümeni bulunmaktaydı.
- Birliklerin hazırlanması için yeterli vakit verilmediği gibi planlama da aşırı hızlı yapılmıştır. Zira 21 Ekimde savunmadaki bir orduya apar topar 21 Ekim'de akşama doğru saldırı emri ve sabah hemen saldırıya hazırlanmaları istenmiş ve 22 ekim sabahı pek çok tabur beklenen şekilde saldırıya koordineli şekilde geçememiştir. Dahası Osmanlı kendisinin hiç şu ana kadar denemediği yeni üçgen bir piyade sistemini bu muharebe de kullanmaya çalışıyordu. Buna ilaveten Redif kuvvetleri ekipman, lojistik, moral, eğitim ve topçu desteği yönünden son derece yetersizdi. Afyon Redif Tümeni Petra ve Eskipolos muharebelerinde bu sebeple yeterli bir performans gösterememiştir, defa kere hatları çökme aşamasına gelmiştir. Pek çok redif tümeni de aynı zorluklarla ve sorunlarla yüzleşmiştir. Osmanlılar açısından savaşta göz ardı edilemeyecek 2 performans Edirne Müstahkem Mevkiinden yaptığı saldırılarla 22 Ekim ve 23 ekimde kayıplarına rağmen Edirne Geçici Tümeninin kısıtlı zamanda yaptığı etkileyici başarı ve bölgedeki Bulgar tümenlerini zora düşürmesi bir diğeri de; 23 ekimde 2. kolordunun 2 Bulgar Ordusunu neredeyse ikiye bölmekte gösterdiği kısa süreli başarıdır. Ancak bütün muharebedeki Osmanlı başarısı sadece bunlarla sınırlıdır ve muharebede pek çok yerde inisiyatif Bulgarların elindedir. Buna karşın Bulgarlar teorik yönden ordu düzeni açısından eski bir sistemi benimsemiş olmakla bu sistem Osmanlı Ordusunun sisteminden daha kötü bir sistemdir. Ancak Bulgar Ordusu o sırada seferberliğini tamamlamış ve son derece eğitimli askerlerden oluşmaktaydı; modern silahlar elde etmişti; dahası etkili bir topçu desteği kurmayı başarmıştı. Buna ilaveten savaş boyunca 1904-1905 Rus-Japon savaşında Japon ordusunun yaptığı gibi etkili süngü hücumları ve etkili topçu kuvvetlerini kullanması muharebenin kazanılmasında büyük rol oynamıştır.
- Son olarak Osmanlı planındaki bir başka büyük hatada çevirme harekâtındadır. Bu çevirme taktikleri o dönemde Prusya ekolü ile eğitilen Osmanlı komutanlarına Almanlarca öğretilmiştir. Ancak bu tür saldırılarda çevirme yapmak için birden fazla kolordu kullanılmaktadır. Sadece tek bir kolordu ile kendinden sayıca da üstün Bulgar kuvvetlerine saldırı yapılması Osmanlılar için tam ve büyük bir hata olmuştur. 3. Kolordu yanında 2. kolordunun ve/veya başka bir kolordunun çevirmeye katılması halinde bu savaşta belki de çevirme yapan 2 kolordu ve etkileyici bir performans gösteren Edirne Müstahkem Mevkii birlikleri ve özellikle Edirne Geçici Piyade tümeni ile Bulgar ordusu çembere alınabilir, muharebeyi Osmanlılar kazanabilirdi. Ancak bu durumda da risk ön cephede bu defa bir eksik kolordu ile savaşacak Osmanlıların bu çevirme harekâtı tamamlanana kadar dayanıp dayanamayacağı noktasında toplanmaktadır ki bu halde de sayıca üstün Bulgar ordusunun çevirme harekâtı tamamlanmadan evvel Osmanlının ön cephesindeki kuvvetleri çökertme riski söz konusu olabilirdi. Doğu ordusunun Çanakkale'de görevli birlikleri bu muharebeye katılabilse idi belki bu muharebenin kaderi değişebilirdi.[17]
Sonuçları
değiştirBu muharebe Kumanova Muharebesi ve Lüleburgaz Muharebesi ile birlikte Osmanlıların Balkan Savaşı'nı kaybetmesine neden en önemli muharebelerden biridir. Bulgar Ordusu bu muharebenin hemen sonrası Lüleburgaz Muharebesi ile doğu ordusunu bir daha bozguna uğratmış ve İstanbul önlerine kadar gelmiş Birinci Çatalca Muharebesinde ancak durdurulabilmiştir. Doğu Trakya Bulgarların eline geçmiş, karadan Rumeli'deki birliklerle bağlantı kopmuş, Osmanlı Ordusunun Rumeli'deki birliklere Vardar Ordusu'na yardım göndermesi imkânsız hale gelmiştir. Takviyesiz ve desteksiz kalan Osmanlı'nın, Makedonya, Arnavutluk, Yanya ve Batı Trakya'daki birlikleriyle Bulgar-Yunan-Karadağ-Sırp ordularını yenmesi iyice zorlaşmıştır. Edirne'de kalan doğu ordusunun 43 Osmanlı taburu, Bulgarlarca kuşatma altına alınmış ve aylarca kuşatma altında kaldıktan sonra Edirne'nin düşmesi ile Bulgarlara teslim olmuştur. Birinci Balkan Savaşı Sonrası Osmanlı İmparatorluğu ağır toprak kayıpları içeren Londra antlaşmasını imzalamak zorunda kalmış ve Rumeli'den silinme noktasına gelmiştir. Bu tarihten 50 yıl önce zamanlar kendi halkları olan milletlerin ordularınca yenilgiye uğratılan Osmanlı İmparatorluğunun askeri zayıflığı ve çökme noktasına imparatorluğun geldiği bu muharebeyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Birinci Balkan Savaşı sonrası Londra Antlaşması ile Kırkkilise (Kırklareli) Bulgaristan Krallığı'na bırakılır ancak kısa süre sonra başlayan İkinci Balkan Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu Kırkkilise'yi geri almayı başarır.
Notlar
değiştir- A. ^O sırada Osmanlı ordusunu eğitmeye çalışan alman subaylarda gözlemci olarak Osmanlı ordusu kurmay heyeti ile birlikteydiler. Mahmut Muhtar Paşa'nın karargahında görevli Alman Binbaşı Hochwaechter, anılarında Afyon redif tümeninin saldırıdaki halini ve Osmanlı ordusunun durumunu,lojistiğinin ne kadar bozuk olduğu şöyle anlatmaktadır:[8]
"23 Ekim sabahı saat 07.00'de, yakından tüfek sesleri duyduk. Atlara binerek 600 metre kadar ilerlemiştik ki, koşa koşa çığlıklar atarak bize doğru gelen Redif grupları gördük. Durum hakkında bir fikir edininceye kadar birkaç dakika geçti. Sonra Mahmut Muhtar Paşa'nın kılıcını çekerek kaçan Rediflere acımasızca vurduğunu gördük. Biz de onun örneğine uyduk, tabancalarla kaçanlara ateş etmeye başladık. Böylece, o karmakarışık insan kütlesinden birkaç grup düzenlemeyi başardık. Erler kötü hava ve açlıktan perişan, bitik, kıyafetleri berbat, hemen hemen yalınayaktılar. Yeteneksiz subaylara teslim edilmiş bu talihsizler, taarruzun ilk anlarında düzensiz ve hesapsız ateşle bütün mermilerini harcayıp bitirmişlerdi. Her tarafta köyler yanıyor. Bütün cephede toplar gürlüyor. Bahtsız yaralıların durumu yürekler acısı. Hepsi ıslanmış, ya da donmuş. İleri kanatlarda hiçbir sağlık servisi yok. Yaraları yıkamak için su bile yok."
- B. ^Çekilme akşamı yanındaki birkaç kişiyle Kırklareli'ne ulaşan Alman Binbaşı Hochwaechter, o günü şu sözlerle anlatır:[8]
"Dehşet verici bir andı. Bütün cepheden kaçanlar korkunç haykırmalarla, tasavvur edilemeyecek bir karışıklık içinde Kırklareli'ne saldırdılar. Bu kaçış, müthiş bir sağanak altında oluyordu. Osmanlı Ordusu'nun bütün yükleri, cephanesi ve yiyeceği mahvolmuştu. Toplar, arabalar batağa saplanmış. Kaçanlar atları çözüp götürmüşler. Nereye gitsek kaçaklara rastlıyoruz. Hristiyan halk, evlerinden subaylara ateş ediyor. Gürültü ve kargaşalık anlatılır gibi değil. Kırklareli istasyonu, korkunç olaylara sahne olmuştur. Halk kaçmış, karılarını, çocuklarını, değerli eşyalarını manda veya öküz arabalarına yükleyip uzun kafileler halinde Tekirdağ'a doğru yola düşmüşler. Köyler yanıyor. Çamurlar içinde yalınayak koşan yarı çıplak çocuklar, kadınlar görüyoruz."
Diğer bir subay Mehmet Ali Nüzhet Paşa şunları anlatıyor :
"...Bu beklenmeyen geri çekilme dolayısıyla Kırkkilise'de ve çevresinde toplanmış olan bütün birlikler çözüldüler ve karmakarışık olarak yerlerini terk ettiler. Bir kısmı Pınarhisar, bir kısmı Babaeski yönüne kaçıyorlardı. Toplarını, arabalarını, yedek cephane ve malzemeyi hep yollarda terk ettiler.[18]
Şevket Süreyya Aydemir ise bu durumu şu cümle ile tasvir etmektedir.
“Türk piyadesinin kaçışı Bulgar süvarisinin ilerleyişinden daha hızlıydı…”:[19] C. ^Olayları yerinde izleyen Fransız gazeteci Stephan Lausanne ise bu durumu için şu sözlerle doğrulamaktadır:[8]
“Mahmut Muhtar Paşa'nın emir subayları bile artık kaçmak gerektiğine kanaat getirerek karargahı terk ettiler. Bütün resmi evrakı, dosyaları, haritaları, planları, hatta komutanlığın şifreli yazışmalarını ortada bıraktılar. Emir subaylarından biri o şaşkınlıkta götürecek şey bulamadı, Muhtar Paşa'nın bisküvi kutusunu aldı sadece. Bu trajedinin tek komik tarafı olan bu şuursuz hareket işe yaradı, çünkü sonraki üç gün Muhtar Paşa, fırtınadan kurtarılan bisküvilerden başka yiyecek bulamayacaktı.”
- D. ^ Bununla birlikte Kırkkilise Muharebesinde Bulgar Ordusuna birkaç gün önce saldırıya geçilse bu harekatın başarılı olabileceğini saldırıyı düşünen Nazım Paşa'nın saldırı kararını geç verdiğini savunanlarda bulunmaktadır. Gerçekten 18 ekimde Abdullah Paşa düşman yerleşmeden öncü kuvvetlerine baskın şeklinde saldırı yapılmasını bu şekilde Bulgar ordusunun savaş düzeninin bozulmasını istemiştir ancak Nazım Paşa tarafından saldırı emri verilmesi 21 Ekim tarihini bulmuştur, 19 Ekimde Mahmud Muhtar Paşa Abdullah Paşa'dan düşmanın bozuk bir arazide yürüdüğü 1. ve 3. kolordularla düşman öncülerine hemen o anda ani baskın şeklinde bir taarruz yapılırsa Bulgar Ordusunun şoka uğratılabileceğini söyler; fakat bu talebi de Abdullah Paşa hava koşullarını ileri sürerek kabul etmez. Sonuçta bu saldırı bu görüşü savunanlara göre geç yapılmıştır ve neticesi kötü olmuştur.[20]
Kaynakça
değiştir- ^ "Arşivlenmiş kopya". 29 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2008.
- ^ Hall (2000), p. 18
- ^ Uyar & Erickson (2009), pp. 225–226
- ^ "İbrahim Artuç Balkan Savaşı Kastaş A.Ş., İstanbul". 1 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2012.
- ^ Balkan Harbi (1912-1913) (1993). Harbin Sebepleri, Askeri Hazırlıklar ve Osmanlı Devletinin Harbe Girişi. Genelkurmay Basımevi. Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5.
- ^ Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5sayfa 82
- ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 7 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2012.
- ^ a b c d "Arşivlenmiş kopya". 1 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2012.
- ^ Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5 sayfa 97
- ^ 24 Ekimde yaşananları anlatan NY times haberi
- ^ O döneme ait başka bir NYtimes haberi
- ^ Diğer haberler Fought Hand to HandTurkish Denial of Defeats
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Eylül 2012.
- ^ TURKS' SITUATION DESPERATE.; European Observers Amazed at the Bulgarian Successes
- ^ В. Мир, № 3684, 15. X. 1912.
- ^ Abdli çeşitli uzmanlarda aynı görüştedir. Bkz.İlgili Newyork Times gazetesi haberi
- ^ Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5 sayfa 99
- ^ "Tarihten anekdotlar internet sitesi". 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ekim 2012.
- ^ Tuncay Yılmazer "Bir İmparatorluğun Gözyaşları Balkan Savaşı'nı Neden Kaybettik?" Kültür Dergisi Mart 2009 özel Sayısı
- ^ Olgun Said,Mahmud Muhtar Paşa (1867-1935) hayatı, askeri ve siyasi faaliyetleri, eserleri (Yüksek Lisans Tezi) Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ankara 2006 s:132-133 url:http://www.belgeler.com/blg/st8/mahmud-muhtar-paa-1867-1935-hayati-askeri-ve-siyasi-faaliyetleri-eserleri-mahmud-muhtar-pasha-1867-1935-his-life-military-and-politicial-activities-writings 9 Şubat 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.