Moralı Seyyid Ali Efendi
Moralı Seyyid Ali Efendi (ö. 1809), Osmanlı devlet adamı, ilk dâimî Paris sefiri.
Moralı Seyyid Ali Efendi | |
---|---|
Seyyid Ali Efendi’nin J. Boze tarafından çizilen portresine göre Cathelin tarafından yapılan resmi | |
Osmanlı İmparatorluğu Paris Büyükelçisi | |
Görev süresi 1797-1802 | |
Hükümdar | III. Selim |
Yerine geldiği | Makam kuruldu |
Yerine gelen | Mehmed Said Galib Efendi |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | y. 1757 |
Ölüm | 6 Temmuz 1809 |
Ölüm nedeni | Başı kesilerek idam |
İmzası |
Hayatı
değiştirParis dâimî elçiliği
değiştirAslen Moralı olup muhtemelen 1757'de doğmuştur. Maliye Kalemi'nde yetişmiştir. III. Selim zamanında Avrupa'nın belirli merkezlerinde daimi elçiliklerin açılması üzerine önce Berlin’e gönderilmesine karar verildiyse de Fransa Directoire yönetiminin İstanbul’daki elçileri Verninac de Saint-Maure ve Aubert du Bayet’nin ısrarıyla Paris’e yollandı. Bu münasebetle Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyunluğa yükseltildi ve kendisine başmuhasebeci unvanı verildi. 24 Mart 1797’de on sekiz kişilik bir maiyetle küçük bir İtalyan gemisine binerek 15 Mayıs’ta Marsilya’ya vardı. Kendisine mihmandarlık eden Caulaincourt’un ifadesine göre o sırada kırk yaşlarındaydı. 28 Temmuz’da Directoire’a padişahın mektubunu sundu. Elçiliğe üç yıl için tayin edilmişti.[1]
Seyyid Ali Efendi, Fransa’da coşkulu bir şekilde karşılandı, Marsilya’dan Paris’e kadar halkın ilgi odağı oldu. Bunda, merak yanında o sıralarda ihtilâl sonrası Fransa’sının Türkler dışında tarafsız kalmış dostu bulunmamasının da etken olduğu açıktır. Osmanlı Devleti, Fransa karşıtı ittifaklara katılmamış ve özellikle Güney Fransa’nın tahıl ihtiyacının karşılanmasında hayati bir rol oynamıştır.[2]
Napolyon Bonapart’ın Temmuz 1798'de Mısır’a saldırısı Seyyid Ali’yi çok zor durumda bıraktı. Fransız Dışişleri bakanı olan Charles-Maurice de Talleyrand-Périgord, Mısır’a bir Fransız çıkartmasına hazırlandığını inkâr etmiş ve General Napolyon’un Malta Şövalyeleri üzerine gittiğini belirterek iki devlet arasındaki dostluğun devamı yönünde güvence vermişti. Ali Efendi de İstanbul’a bu yönde raporlar yazmakta ve Mısır’a yönelik bir tecavüz ihtimalinin bulunmadığını bildirmekteydi. Kendisi de Mısır’a saldırma söylentisinin halkı aldatmak için ortaya atıldığı, Cebelitarık veya Sicilya’yı almak için hazırlıklar yapıldığı kanaatindeydi. Hatta bu yoldaki son bir raporunun okunması esnasında Fransa’nın Mısır’a saldırdığı haberi İstanbul’a ulaştığında III. Selim onun için, “Ne eşek herifmiş” demiştir.[3]
Seyyid Ali Efendi 14 Temmuz 1802'de birinci konsüle veda etti ve ziyaretinin ertesi günü Viyana-Bükreş üzerinden İstanbul'a doğru yola çıktı. Elli iki gün sonra 6 Eylül'de İstanbul'a vardı.[4]
İç siyaset
değiştirİstanbul'a döndükten sonra bir müddet Boğaziçi'nde Kuleli'deki yalısına çekildi ve ardından III. Selim'in reformlarına iştirak edecek vazifelere getirildi. 28 Ocak 1803'te başmuhasebeci oldu.[5] 1804'te şıkk-ı sâlis defterdarlığına eşit ve bahriye hazinesinden sorumlu olmak üzere yeni bir teşkilât halinde kurulan Tersane eminliğine getirildi. Bir müddet sonra bu emanet Umûr-ı Bahriyye Nezâreti olarak değiştirildiğinden kendisi Umûr-ı Bahriyye nâzırı oldu. 1806'da bu önemli görevden azledildi. Bu sıralarda reformların sonunun göründüğü zor bir döneme geçilmişti. 1807'de Kabakçı Mustafa İsyanı'nı Nizâm-ı Cedîd taraftarı olmakla beraber bir felâkete uğramadan atlattı.[1]
Yeni padişah IV. Mustafa tarafından 31 Temmuz 1807'de Defterhâne-i Âmire eminliğine tayin edildi. Bu sırada III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak isteyen Alemdar Mustafa Paşa'nın darbe girişimi meydana geldi. Seyyid Ali'nin de bu grupla irtibat halinde olduğu anlaşılmaktadır. III. Selim öldürülüp ve IV. Mustafa tahttan indirildiğinde Seyyid Ali Efendi, II. Mahmud ve Alemdar Mustafa taraftarı olarak hizmet etmeyi sürdürdü. Rusçuk yâranından Râmiz Abdullah Paşa vezirlikle Kaptan-ı derya olduğunda Seyyid Ali yeniden 10 Eylül 1808'de Umûr-ı Bahriyye Nâzırlığı'na getirildi. Bir müddet sonra hazırlanan Sened-i İttifak belgesine imza atanlar arasında yer aldı.[1]
17 Kasım 1808'de yeniçeriler Alemdar Mustafa Paşa'ya karşı bir darbe girişiminde bulunduklarında Seyyid Ali Efendi, denizden yeniçeri kışlalarını topa tutan Râmiz Abdullah Paşa ile birlikte gemide bulunuyordu. 19 Kasım'da asilerin sözcüsü haline gelen kaymakam Çarhacı Ali Paşa vasıtasıyla Kadı Abdurrahman Paşa ve Râmiz Abdullah Paşa yanında Seyyid Ali Efendi'nin de kellesi istendi. Asilerin IV. Mustafa'nın tekrar tahta çıkarılması için gösterilerde bulunması üzerine bu üçlü grup II. Mahmud'a kardeşinin öldürülmesi gerektiğini telkin etti. Böylece IV. Mustafa boğularak öldürüldü. II. Mahmud, hânedanın tek erkek üyesi sıfatıyla tahtını sağlamlaştırırken Seyyid Ali de eski bir padişahın öldürülmesi işine karıştığından hayatını büyük bir tehlike içine atmış bulunuyordu. Bu arada olaylar âsilerin lehine gelişiyordu. Üçlü grup, II. Mahmud'un izniyle Yalı Köşkü'nden bir tekneye binerek saraydan ayrıldı. Üsküdar'a çıkmaları engellendiğinden yanlarındaki adamlarıyla birlikte başka bir tekneye aktarılıp Marmara Denizi'ne doğru yelken açıldılar. II. Mahmud ise tahtını korumuş olmakla beraber asilerin isteklerine boyun eğmek ve bu üçünün idamına onay vermek zorunda kaldı. Bunlar Yedikule açıklarındayken bir brike binen yeniçeriler tarafından takip edilmeye başlandı. Ancak Yeşilköy'de karaya çıkarak buldukları atlara binip kaçmayı başardılar.[1]
Seyyid Ali ve iki yoldaşı Çatalca'da eski Kırım hanlarından Selim Giray'ın çiftliğine sığındı. Kadı Abdurrahman Paşa, Anadolu'da Alâiye tarafına doğru kaçtı, Râmiz Abdullah Paşa, Rusya'ya sığındı ve eski vatanı Kırım'a yerleşti. Ancak 1813'te döndüğünde idam edildi. Seyyid Ali Efendi İstanbul'a dönerek önce gizlendi, bu arada hayatı için bazı yeniçeri reislerine yüklü paralar dağıttı ve aklanmayı başardı. Nihayet 13 Temmuz 1809'da ordu ile Davutpaşa Kışlası'nda bulunan Sadrazam Kör Yusuf Ziyaüddin Paşa'ya sığınıp af diledi ve isteği kabul görerek Çanakkale Boğazı Hisarı kumandanlığına tayin edildi.[1]
Aslında bu onun açığa çıkması için bir tuzaktı. II. Mahmud kendisine Fransız yanlısı bir politika güdülmesi tavsiyesinde bulunan takrirler sunan, vaktiyle Alemdar Mustafa Paşa'nın yanında duran ve şimdi yeniçerilere dayanmaya çalışan Seyyid Ali'nin ortadan kaldırılmasına karar verip önce İstanbul'dan uzaklaştırmasını uygun gördü. Ertesi gün peşinden gönderilen emirle 6 Temmuz 1809'da idam edilerek; kesik başı 5 Ağustos 1809'da Dâvud Paşa sahrasına getirildi. Sened-i İttifak'ta imzasının bulunması sebebiyle II. Mahmud'un gizli kinini davet ettiği açıktır. IV. Mustafa'nın katline karışmış olması idamı için ayrı bir sebep teşkil etmiş olmalıdır. Seyyid Ali Efendi'nin kesik başı Mahmutpaşa Mezarlığı'nda gömülüdür.[1]
Eserleri
değiştir- Sefâretnâme
- Muhtasar Fransa Ahvâli, Stephane Yerasimos tarafından 1998'de Paris'te Fransızca olarak basılmıştır.
Kaynakça
değiştir- ^ a b c d e f Beydilli, Kemal (2009). "SEYYİD ALİ EFENDİ". TDV İslâm Ansiklopedisi. 37. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 45-47. 26 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2023.
- ^ Maurice Herbette, Fransa’da İlk Daimi Türk Elçisi “Moralı Esseyyit Ali Efendi”: 1797-1802 (trc. Erol Üyepazarcı), İstanbul 1997. s. XII-XIII
- ^ Enver Ziya Karal, Fransa-Mısır ve Osmanlı İmparatorluğu (1797-1802), İstanbul 1938, s. 144, 192
- ^ Maurice Herbette, Fransa’da İlk Daimi Türk Elçisi “Moralı Esseyyit Ali Efendi”: 1797-1802 (trc. Erol Üyepazarcı), İstanbul 1997. s. 178-179
- ^ Erhan Afyoncu, “Osmanlı Müverrihlerine Dair Tevcihat Kayıtları I”, TTK Belgeler, XX/24 (1999), s. 140.