Paris Yolculuğu
Paris Yolculuğu,[1][2] 1956 Fransa-İtalya ortak yapımı dramatik güldürü filmdir. Özgün adı olan La traversée de Paris Türkçeye "Paris'i baştan başa geçmek" ya da "bir baştan bir başa Paris"[3] şeklinde çevrilebilir.
La traversée de Paris | |
Yönetmen | Claude Autant-Lara |
---|---|
Senarist | Jean Aurenche Pierre Bost |
Hikâye (eser) | Marcel Aymé'nin "Le Vin de Paris" (1947) öykü kitabında yer alan "Traversée de Paris" adlı kısa öyküsünden |
Oyuncular | Jean Gabin Bourvil Jeannette Batti Louis de Funès |
Müzik | René Cloërec |
Görüntü yönetmeni | Jacques Natteau |
Kurgu | Madeleine Gug |
Stüdyo | Franco-London Film (Paris) Continentale Produzione (Roma) |
Dağıtıcı | Gaumont |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Komedi, dram, savaş, durum komedisi |
Renk | Siyah-beyaz |
Yapım yılı | 1956 |
Çıkış tarih(ler)i | 26 Ekim 1956, Fransa |
Süre | 80 dakika |
Ülke | Fransa İtalya ortak yapımı |
Dil | Fransızca Almanca |
Diğer adları | Paris Yolculuğu (Türkiye) Four Bags Full (ABD) Pigs Across Paris (İngiltere) La traversata di Parigi (İtalya) La travesía de París (İspanya) Zwei Mann, ein Schwein und die Nacht von Paris (Batı Almanya) |
Savaş sonrası Fransa'sının, mutlaka içinde bir mesaj da barındıran kışkırtıcı filmlere imza atmış, roman uyarlamalarıyla ünlü sinemacısı Claude Autant-Lara'nın yönettiği bu siyah beyaz filmde Jean Gabin ve Jeannette Batti'in yanı sıra Fransa'nın dünyaca ünlü komedyenleri Bourvil ile Louis de Funès de rol almıştır. Filmlerindeki ödün vermeyen duruşu ve hırpalayıcı üslûbuyla seyirciye adeta 'saldıran' Claude Autant-Lara'ya "anarşist burjuva" lakabı takılmıştı.[4]
Film Fransız romancı ve çocuk edebiyatı yazarı Marcel Aymé'nin 1947 tarihli "Le Vin de Paris" (Paris Şarabı) kitabında yer alan "Traversée de Paris" adlı kısa hikâyesinden uyarlanmıştı.[4] Verimli bir yazar olan Aymé'nin iki düzine kadar eseri sinemaya uyarlanmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında işgâle uğramış Paris kentinde sokağa çıkma yasağının uygulandığı soğuk bir gecede karaborsa piyasasına et temin etmeye çalışan, birisi ressam (Jean Gabin), diğeri işsiz bir taksi şoforü (Bourvil) olan iki adamın gece boyunca yaşadığı olaylar güldürü tarzında anlatılır. Kıtlık, yoksulluk ve elektrik kesintilerinin grotesk bir havaya büründürdüğü kenti ellerinde et dolu bavullarıyla bir uçtan bir uca dolaşan filmin kahramanları, Alman polisi tarafından tutuklanıncaya kadar birçok ilginç karakterle tanışırlar. İkilinin zorunlu kaçamak gece yolculuğu boyunca gösterilen Nazi işgâli altındaki bir kentin gündelik yaşantısı, hamaset ya da duygu sömürüsüne kaçmadan kasvetli bir kara mizahla gözler önüne serilir.
1956'da, yani savaşın bitiminden yaklaşık on yıl sonra çevrilen film, Fransa'da büyük tepkiler aldı. Çünkü 1950'ler, Fransa'da Nazi işgâlinden bahsedilmesinin henüz tabu olduğu bir dönemdi ve işgâl Fransa'sının gizli yüzünü irdeleyen ve yozlaşmış insanların tüm zaaflarını masaya yatıran bu dobra film, savaş sırasında pek de masum işler yapmamış olan Parislileri kızdırmaya yetmişti. Eleştirmenler de aynı tepkileri ortaya koyunca film kısa sürede arşivlerin tozlu raflarını boyladı.
Bütün bunlara rağmen "Paris Yolculuğu" aynı yıl Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülüne aday gösterildi, Bourvil de filmdeki Marcel Martin rolüyle "en iyi aktör" dalında "Volpi Kupası"nı kazandı. Jean Gabin ise iki yıl sonra "en iyi yabancı aktör" BAFTA ödülüne aday gösterildi.[5]
Konusu
değiştirZaman II. Dünya Savaşı'nın ilk yıllarıdır, yer ise Nazi Almanyası'nın işgali altındaki Fransa'nın başkenti Paris'tir. Savaş şartlarının getirdiği kıtlık ve yoksulluk tüm Parislilerin iliklerine kadar işlemiştir. Günün belli saatlerinde kentte elektrikler kesilmekte, karartma yapılmakta, işgalcilerin uyguladığı sıkıyönetim de halkı canından bezdirmektedir. Ama hepsinden daha fazla da yiyecek kıtlığı insanların belini bükmektedir. Her olağanüstü dönemde olduğu gibi burada da arz talep kuralları devreye girmiş ve bir karaborsa piyasası oluşmuştur. Bu piyasada kömürden sabuna, gaz yağından gıda maddelerine kadar her şey el altından fahiş fiyatlarla satılmaktadır. Bu karaborsacılardan biri de Jambier (Louis de Funès) adında bir bakkaldır ve stokladığı gıda maddelerini hem tezgâh altından dükkânında satmakta hem de kuryeleri aracılığıyla zengin müşterilerine pazarlamaktadır.
İşsiz bir taksi şoförü olan Marcel Martin (Bourvil) de karısı Mariette'e (Jeannette Batti) bakabilmek için çaresizce karaborsa işine girmiştir. Ortağıyla birlikte Jambier'nin kuryeliğini yaparak mallarını karaborsaya sürmektedir. Bir gece Jambier'nin ağzına kadar erzak dolu mahzeninde bağırta bağırta kesilen yüz kiloluk bir domuz parçalara ayrılarak müşterilere dağıtılmaya hazırlanırken bir aksilik olur ve Marcel'in ortağı Létambot'nun tutuklandığı haberi gelir. Dört bavula sığdırılan etleri Marcel'in tek başına taşıması olanaksızdır (Filmin ABD'deki gösterim adı da "Dört Bavul Dolusu"dur). Tam da bu sırada kafeye giren karizmatik görünümlü bir adamın umursamaz davranışlarının Létambot'yu tutuklayan sivil polislerle örtüştüğünü fark ederler ve ona karşı temkinli yaklaşmaya başlarlar. Adının Grandgil (Jean Gabin) olduğunu öğrendikleri bu adama karısının birazcık nazik davranması, Marcel'i kıskançlık krizine sokar ve karısıyla kavga etmeye başlarlar. Sinirlenerek tokatladığı Mariette kafeyi terkedince Grandgil'e yanaşan Marcel önce ona yemek ve içki ısmarlar, sonra da kuşkuları tam dağılmamış da olsa çaresizce ona iş ortaklığı teklif eder.
Grandgil aslında tanınmış ve başarılı bir ressamdır ama mesleğini sorduğunda Marcel onun boyacı olduğunu sanır (Fransızca'da her ikisi de Peintre). Ellerinde kıymetli domuz etleriyle dolu dört bavul olduğu halde dondurucu derecede soğuk bir gecede Paris sokaklarına çıkan iki uyumsuz adam, malı teslim edecekleri müşteriye ulaşmak için tüm şehrin sokaklarını yayan dolaşacaklar, Alman devriyelerinden ve Fransız polisinden köşe bucak kaçacaklar, etin kokusunu alarak peşlerine düşen sokak köpekleriyle dalaşacaklar, türlü çeşitli karakterle karşılaşacaklar, zaman zaman da birbirleriyle uğraşacaklardır.
Bir ara uğradıkları Grandgil'in evindeki ihtişamı gören Marcel ancak o zaman onun ünlü bir ressam olduğunu öğrenir ve Grandgil'in o zamana kadarki rahat, kendine güvenli, boşvermiş ve alaycı davranışlarına bir anlam verebilir. Grandgil, eğlenceli bulduğu bu riskli işi sadece meraktan ve macera olsun diye kabul etmiştir (Amerikalı film eleştirmeni Pauline Kael'e göre kudretli bir adam olan Grandgil adeta şehvetle bağlı olduğu hayattan o kadar fazla haz alıyordu ki, onunla oyun oynamaktan çekinmiyordu[6]). Oysa Marcel sadece hayatta kalabilmek için karaborsa işine girmiştir.
Etleri teslim edecekleri dükkâna geldiklerinde hallerinden kuşkulanan kasap onlara kapıyı açmaz. Gürültü yapmaya başlayan ikili o sırada mahalleden geçmekte olan motorize bir Alman devriyesi tarafından tutuklanarak komuta merkezine getirilir. Alman komutan Grandgil'in adını duyar duymaz ona çok saygılı ve nazik davranmaya başlar. Almanya'da da tanınan ve sevilen bir ressam olan Grandgil'in bir taş baskı tablosu da komutanın kuzeninin Köln'deki galerisinde asılıdır. Grandgil Marcel'e de kefil olur. Komutan her ikisini de serbest bırakmaya hazırlanırken kentte bir Nazi Albayının öldürüldüğü haberi gelir, ortalık karışır. O gece onlarla birlikte tutuklanarak merkeze getirilmiş bir grup Parisliyle birlikte askeri bir kamyona bindirilerek toplama kampına doğru gönderilirlerken sanat aşığı komutan yeniden bir ayrıcalık yapar ve bu kez sadece Grandgil'i kamyondan indirterek onu yeniden kurtarmış olur. İki adam bir daha birbirinden haber alamaz.
Yıllar geçmiş, savaş sona ermiştir. Filmin sonunda bir taksiyle Paris garına gelen Grandgil, bavullarını trene taşıyan hamalın Marcel olduğunu tam tren hareket ederken anlar. Marcel de onu tanımıştır. Peronda hızlanan trenle birlikte koşan Marcel'e "halâ bavulları taşıyor musun" diye sorar, o da "evet, ama artık başka insanlarınkini" diye cevap verir. Marcel yeni işinde de halâ o eski ağırbaşlı centilmen tavırlarını korumaktadır.[7]
Tarzı
değiştirFransa'nın ünlü iki komedyeni Bourvil ve Louis de Funès'in de rol aldığı "Paris Yolculuğu" aslında tam bir komedi filmi sayılmaz. Komedi ve dramın ustaca birbirine yedirildiği bir filmdir. Bu iki komedyen alışıldık tiplemelerinin biraz dışındadırlar ve filmde zaman zaman komik, çoğu zaman da hüzünlü olan dramatik karakterleri canlandırdırırlar. Kariyeri boyunca ciddi rollerle (proleter kahramanlar, gansterler gibi) özdeşleşmiş olan sert karakterli Jean Gabin ise eski imajının tersine alaycı, sinsi, fırsatçı ama zaman zaman da komik olabilen anarşist bir ressamı oynamaktadır. Hattâ filmde işgâlci Alman askerleri bile zalim barbarlar olarak resmedilmemişlerdir. Sokaktaki Almanlar adeta Paris'in yerlileri gibi davranırlar, çoğunlukla nazik ve adildirler: Filmin başında, Fransızlar metroda kemanıyla dilenen kör adamın, La Marseillaise çalmasını riskli bulup oradan kaçarcasına uzaklaşırken, bir SS subayının duruma aldırış etmeyerek, bir de dilenciye para vermesi; Nazi devriyelerine yakalanınca ara sokağa kaçan Marcel'e ateş açılması (ekranda gölgeleri görülür) seyircinin onun vurulduğunu sanması ama askerlerin sadece havaya ateş etmiş olduklarının anlaşılması; Alman komutanın ressam olduğunu öğrendiği Grandgil'e nazik ve anlayışlı davranması, ama diğer tutuklulara da vahşice davranmaması vb.
Bunların aksine Parislilerin çoğu filmde olağanüstü durumdan yararlanan karaborsacı, fırsatçı, bencil, kaba tipler olarak resmedilmişlerdir. Filmde Paris bile o bilindik ışıltılı kent görünümünde değildir. İşgal güçlerinin uyguladığı sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağına eklenen elektrik kesintileri ile karartma uygulamaları, tenha ve karanlık sokakları grotesk bir havaya büründürmüştür. Tam da bu nedenlerle Fransızların zaaflarını masaya yatıran ve işgâl Fransa'sının gizli yüzünü irdeleyen[4] bu dobra film Fransa'da tepkiyle karşılandı ve gösterimden çabuk kalktı. Zira 1956'da Fransa'da II. Dünya Savaşı'ndan ve Nazi işgâlinden bahsedilmesi halâ bir tabuydu. Başta bir kısım Parisliler olmak üzere Fransızların bazıları işgâl sırasında pek de gurur duyulmayacak işlere bulaşmışlardı.[8]
Kısaca Jean Gabin ve Bourvil'in karşılıklı döktürdükleri film oldukça sade olan konusundan çok ayrıntılara önem veren bir karakter çalışması olarak dikkati çekmektedir. Dört bavul dolusu kaçak eti karaborsada pazarlamak için gece yarısı çıkılan tehlikeli yolculuk iki adam için de farklı anlamlar taşır. Maddi bir ihtiyacı olmayan ünlü ressam Grandgil (Gabin) bu riskli işi sırf meraktan ve macera olsun diye yapar. Gece boyunca Almanlar da dahil herkese pervasızca davranırken adeta kendisine hiçbir şey olmayacağından emindir. Yaşadıklarının her anından haz alıyor gibidir. Oysa işsiz taksici Marcel (Bourvil) karaborsa işini aç kalmamak için, çaresizlikten yapmaktadır. Üstelik deli gibi sevdiği bir de karısı vardır ve ona bakmak zorundadır. Ürkek ve mutsuz küçük adam, şartların zorladığı bu yasa dışı işi yaparken bile asaletini hep korur.[7] İkilinin zorunlu kaçamak gece yolculuğu boyunca gösterilen Nazi işgâli altındaki bir kentin gündelik yaşantısı, hamaset ya da duygu sömürüsüne kaçmadan kasvetli bir kara mizahla gözler önüne serilir.
Filmlerindeki ödün vermeyen duruşu ve saldırgan üslubuyla anarşist burjuva lakabı verilen yönetmen Claude Autant-Lara, 1950'lerin Fransız sinema akımı "cinéma de qualité"'nin temsilcisiydi[4] ve Cahiers du cinéma dergisinde yazan ve ileride Yeni Dalga (Nouvelle Vague) sinema akımını başlatacak olan yönetmen adayları "La qualité française" (Fransız Kalitesi) de denen bu akıma karşı saldırıya geçmişlerdi.[9] 1954'te başlayan ve François Truffaut'nun başını çektiği bu saldırılardan sonra Autant-Lara da Yeni Dalga akımına sırtını çevirdi ve kısa süre sonra da popülerliğini yitirdi.
Oyuncular
değiştirOyuncu | Rolü |
---|---|
Jean Gabin | Grandgil, ressam |
Bourvil | Marcel Martin, işsiz taksi şoförü |
Jeannette Batti | Mariette Martin, Marcel'in eşi |
Louis de Funès | Jambier, karaborsacı bakkal |
Jacques Marin | Saint Martin lokantasının patronu |
Georgette Anys | Lucienne Couronne, Kafe Belotte'un patronu |
Robert Arnoux | Marchandot, kasap |
Laurence Badie | Lokantada garson |
Myno Burney | Angèle Marchandot |
Germaine Delbat | Bir lokanta müşterisi |
Monette Dinay | Madam Jambier |
Jean Dunot | Alfred Couronne, Kafe Belotte'un patronu |
Bernard La Jarrige | Polis memuru |
Hans Verner | Bisikletli |
Hugues Wanner | Dédé'nin babası |
Restorasyon
değiştirFransız film yapım ve dağıtım şirketi olan Gaumont, arşivlerinde bulunan binlerce film arasından kültürel önem taşıdığını düşündüğü ve kayda değer bulduğu bazılarını restore ederek dijital ortama aktarmak, böylelikle bunların temiz kopyalarını ileriki nesillere iletmek üzere bir proje başlatmıştır. Bu işlemler şirketin "Éclair laboratuvarları"nda gerçekleşmektedir. 2009'da başlayan ve üç yıl sürmesi düşünülen proje kapsamında 1950-1980 arasında çevrilmiş 150 klasik filmin restore edilmesi plânlanmıştır. Aralarında "Paris Yolculuğu"nun (La traversée de Paris) da bulunduğu bu filmlerin önce JPEG 2000 formatında djital kopyaları çıkartılmakta, bu kopya üzerinde kalibrasyon, renk düzeltmeleri ve çiziklerden arındırma gibi restorasyon işlemleri yapıldıktan sonra da HDCam formatında bir master kopya hazırlanmaktadır. Filmin yıpranma durumuna göre bu işlemler iki hafta ilâ iki ay arasında sürmektedir. Bu master kopyadan da DVD ve Blu-ray kopyalar hazırlanmaktadır.[10]
Ödülleri
değiştirKazandıkları
- 1956 - Venedik Film Festivali'nde Bourvil'e "en iyi aktör" dalında "Volpi Kupası" verildi
- 1958 - "Fransız Film Eleştirmenleri Sendikası" "Paris Yolculuğu"na "En İyi Fransız Filmi" dalında Mélies Ödülü'nü verdi.
Adaylıkları
- 1956 - Film Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülüne aday gösterildi.
- 1957 - Jean Gabin "En İyi Yanabcı Aktör" dalında BAFTA ödülüne aday gösterildi.
Video sürümleri
değiştir"Paris Yolculuğu" zaman içinde hemen tüm video formatlarında seyirciye sunulmuştur.[11] Bunlar:
Kaynakça
değiştir- ^ Teksoy, Rekin (2005). Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi. Oğlak Yayıncılık. ss. sayfa 328. Türkçe isim için referans
- ^ "La traversée de Paris (1956)/Also Known As (AKA)" (İngilizce). IMDb. 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012.
- ^ Özön, Nijat (1985). Sinema, Uygulayımı - Sanatı - Tarihi. Hil Yayın. ss. sayfa 215.
- ^ a b c d Lanzoni, Rémi Fournier (2005). French Cinema: From Its Beginnings to the Present. The Continuum Pub. ss. sayfa 169. 14 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012.
- ^ "La traversée de Paris (1956)/Awards" (İngilizce). IMDb. 28 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012.
- ^ "La traversée de Paris" (İngilizce). filmforum.org. 17 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012.
- ^ a b "Four Bags Full (1956)" (İngilizce). movies.nytimes.com. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2012.
- ^ "La traversée de Paris (1956)/reviews" (İngilizce). IMDb. 16 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2012.
- ^ "Pretentious, nous?" (İngilizce). guardian.co.uk. 18 Nisan 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2012.
- ^ "The Gaumont catalogue gets a new lease of life in the hands of Éclair" (PDF) (İngilizce). motion.kodak.com. 15 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Eylül 2012.
- ^ "Formats and Editions of La traversée de Paris" (İngilizce). worldcat.org. 5 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Eylül 2012.
Dış bağlantılar
değiştir- IMDb'de Paris Yolculuğu
- Allrovi.com'da "La Traversée de Paris"[ölü/kırık bağlantı]
- Filmin çeşitli afişleri 31 Ekim 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- Films de France'da "La Traversée de Paris" 29 Eylül 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)