Prometeizm
Prometeizm, 1918'den 1935'e kadar İkinci Polonya Cumhuriyetini fiilen yöneten Józef Piłsudski tarafından başlatılan siyasi bir projeydi. Amaç, Rusya ve Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan büyük Rus olmayan halklarının bağımsızlığını destekleyerek sözü edilen devletleri zayıflatmaktı. Prometeizm ile Międzymorze (Intermarium) kavramları birbirini tamamlayan iki jeopolitik strateji kavramlardır. Prometeizm ile zayıflatılan Rusya'dan kopan parçalar Intermarium federasyonu altında birleştirilmesi öngörülüyordu.[1]
"Prometeizm" terimi, Zeus'a meydan okuyarak insanlığa ateşi armağan eden, aydınlanmayı ve despotik otoriteye karşı direnişi simgeleyen Yunan efsanesi Prometheus'tan gelir. Piłsudski'nin Prometeizm kavramını oluşturmasında, Doğu Sibirya'ya sürgün edildiği sırada Rus İmparatorluğu hakkında edindiği izlenim yardım etmişti. 1927'den II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine kadar Prometeizm programının koordinasyonunu Edmund Charaszkiewicz yürüttü.
Mareşal Piłsudski, 1904 gibi erken bir tarihte Japon hükûmetine verdiği bir memorandumda, Rusya'ya karşı mücadelede çok sayıda Rus olmayan ulusla birlikte çalışma ihtiyacına işaret etti. Baltık, Karadeniz ve Hazar Denizlerinin havzalarında yaşadı ve buradaki ulusların mücadelesinde Polonya'nın öncü bir rol oynayacağını belirtmiştir.
Piłsudski'nin 1904 yazsısında şöyle diyordu:
Polonya'nın Rus devletini oluşturan parçalar arasındaki gücü ve önemi, Rus devletini ana bileşenlerine ayırma ve bu imparatorluğa zorla dahil edilen ülkeleri özgürleştirme siyasi hedefini belirleme konusunda bizi cesaretlendiriyor. Bunu sadece ülkemizin bağımsız varoluş için kültürel çabalarının yerine getirilmesi olarak değil, aynı zamanda bu varoluşun bir garantisi olarak görüyoruz, çünkü fetihlerinden mahrum bırakılan bir Rusya yeterince zayıflayacak ve artık ürkütücü ve tehlikeli bir komşu olmaktan çıkacaktır.
Charaszkiewicz'e göre Prometeizm hareketi, doğuşunu 19. yüzyılın sonlarında Rus İmparatorluğu'nun birçok halkı arasında başlayan ulusal bir rönesanstan aldı. Bu rönesans, Rusya'da devrime yol açan toplumsal bir süreçten kaynaklandı. Etnik olarak Rus olmayan topluluklarda oluşturulan sosyalist partilerin neredeyse tamamı ulusal bir karaktere büründü ve bağımsızlığı gündemlerinin başına koydu: Polonya, Ukrayna, Finlandiya, Letonya, Litvanya, Gürcistan ve Azerbaycan'da bu böyleydi. Bu sosyalist partiler arasındaki dayanışma oldukça güçlüydü ve bu Prometeizm hareketinin oluşumunda etkiliydi. Nihayetinde Baltık Denizi havzasının halkları (Polonya, Finlandiya, Estonya, Letonya ve Litvanya) bağımsızlıklarını kazandı ve II. Dünya Savaşı'na kadar hepsi bağımsızlıklarını korudu. Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarının halkları (Ukrayna, Don Kazakları, Kuban, Kırım, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Kuzey Kafkasya halkları) 1919-1921'de siyasi olarak özgürleştiler, ancak daha sonra Rus İç Savaşı sırasında bağımsızlıklarını Sovyet Rusya'ya kaybettiler.[2]
Charaszkiewicz'e göre 1917-1921'de Baltık, Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarındaki uluslar kendilerini Rusya'nın vesayetinden kurtarırken, Polonya bu halklarla aktif olarak birlikte çalışan tek ülkeydi. Bu çabalarda Polonya, batı koalisyonunun muhalefetiyle karşılaştı. Batı bloğu Rusya'ya başkaldıran etnik unsurları, eski Rus İmparatorluğu'nu yeniden inşa etmeye çalışan antikomünist "Beyaz" Ruslara eklemlemeye çalıştı. Fransa ve İngiltere, 1. Dünya Savaşı sırasında Almanların desteğiyle Ukrayna'nın başına geçen ve Ruslara başkaldıran Don ve Kuban Kazaklarını Alman silahlarıyla destekleyen Skoropadsky'yi Almanya'nın 1918'deki çöküşünün ardından, Ukrayna ile Rusya federasyon altında birleşmeye zorladı. Alınan kararda Rusya'nın toprak kaybetmesini istememeleri de etkili oldu. Alınan karar Skoropadsky'nin iktidardan düşmesine ve Ukrayna'nın daha sonrasında Bolşeviklerin eline geçmesine sebep oldular.[3]
Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarının halklarının bağımsızlıklarını kaybetmelerinin ve bu toprakların 1921'de Sovyet Rusya tarafından ilhak edilmesinin hemen ardından, Polonya, bölge halklarının özellikle göçmenler üzerinden siyasi emellerine maddi ve manevi destek veren Avrupa'daki tek ülkeydi. Charaszkiewicz, Hitler'in iktidara gelmesinden sonra (30 Ocak 1933), Almanya'nın Prometeizm'e güçlü bir ilgi göstermeye başlayacağını tahmin etti. Aynı dönemde Japonya ve İtalya biraz da olsa destek verirken, Fransa ve Büyük Britanya manevi destek verdi. Hitler'in iktidara gelmesiyle Alman propagandası Prometeizm'in ilgilendiği alanla ilgilenmeye başlamıştı. Ancak Almanya'nın yaklaşımı Prometeizm'in temel ideolojik ilkelerinden farklıydı. Alman yaklaşımı, esasen bölgenin Alman siyasi amaçları için sömürülmesi üzerineydi. Bu açıdan Polonya ile Almanya arasında hiçbir zaman bu anlamda örgütsel veya ideolojik bağ kurulmadı.[4]
Prensipleri
değiştirPrometeizm'in amacı, hangi siyasi çizgiden olursa olsun, Baltık, Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarının halklarını emperyalist Rusya'dan kurtarmak ve Rus saldırganlığına karşı ortak bir savunma cephesi olarak bir dizi bağımsız devlet yaratmaktı. Prometeizm kapsamında olan her ulus diğerlerinin siyasi egemenliğine saygı duyacaktı. Her ulus arasındaki herhangi bir anlaşmazlık, Rusya'dan bağımsızlık elde edilene kadar askıya alındı. Charaszkiewicz'e göre, Polonya Prometeizm'i kendi siyasi çıkarları için kullanmadı. Ancak Prometeizm, Polonya'da sol, sağ veya merkezdeki herhangi bir siyasi partide örgütsel veya siyasi bir desteğe sahip değildi.[5] Prometeizm, Piłsudski kampında savunulmaktaydı.[6]
Prometeizm'in tarihsel dönemleri
değiştirPolonya'nın "Promethean halkları" ile iki savaş arası işbirliğinin tarihi beş döneme ayrılır.
Birinci dönem (1918–1921)
değiştirBirinci dönemde (1918–21) Polonya, doğu sınırlarını Sovyet Rusya ve Ukrayna ile yaptığı savaşlarla; Almanya ile olan sınırını Poznan ve Silezya ayaklanmaları ve Varmiya ve Mazury'deki plebisitlerle; ve güney sınırını plebisit ve tartışmalı Cieszyn Silezya, Spisz ve Orawa bölgeleri üzerinde Çekoslovakya ile yapılan kısa bir savaşla belirledi.
Baltık havzasında Finlandiya, Estonya, Litvanya ve Letonya bağımsız devletler olarak ortaya çıktı. Polonya-Litvanya ilişkileri, Polonya-Litvanya Savaşı'nın ardından gergin olmasına rağmen, Polonya onları tanıyan ilk ülkeler arasındaydı.[7]
Bu dönemde Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarında Ukrayna, Kırım, Gürcistan, Azerbaycan, Don, Kuban ve Kuzey Kafkasya'da milli mücadeleler yaşandı. Symon Petlyura liderliğindeki Ukrayna Halk Cumhuriyeti ile Piłsudski liderliğindeki Polonya arasındaki siyasi ve askeri ittifakı, Sovyet-Polonya Savaşı'nda Polonya ordusunun Kiev taarruzu öncesinde imzalanan Varşova Anlaşması'yla kuruldu. Anlaşmayla Bohdan Kutylowski'nin Ukrayna Halk Cumhuriyeti'ne Polonya bakanı olarak atanması, Polonyalı bir bakanın Kafkasya'da atanması, Kafkasya'ya askeri bir misyon tayin edilmesi ve Güney Rusya Hükûmeti'nin (Kırım'ın) Polonya'nın himayesine alınması kararlaştırıldı.[8]
İkinci dönem (1921–1923)
değiştirPolonya'nın ikinci dönemde (1921-1923), Sovyet-Polonya Savaşı'nı sona erdiren Riga Antlaşması'ndan sonra Polonya, Baltık devletlerinin yanı sıra yerleşik doğu sınırları içinde bağımsız yaşamına devam etti. Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarının devletleri ise Sovyetler tarafından emilerek bağımsızlıklarını kaybettiler. Charaszkiewicz'in "meşru" hükûmetler olarak adlandırdığı Prometeizm'in kapsadığı ulusların temsilcileri başka ülkelere göç etti:
- Ukrayna Halk Cumhuriyeti hükûmeti, Polonya, Fransa ve Çekoslovakya'ya;
- Gürcistan hükûmeti, Fransa'ya;
- Azerbaycan hükûmeti, Türkiye ve Fransa'ya;
- Kuban ve Don hükûmetleri, Çekoslovakya'ya;
- Kuzey Kafkasya Dağı Ulusal Merkezi, Türkiye'ye;
- Ermeni Ulusal Merkezi, Fransa'ya;
- Tatar Ulusal Merkezleri (Kırım, İdel-Ural, Türkistan), Türkiye, Fransa ve Polonya'ya.
Polonya, Prometeizm'in kapsadığı ulusların siyasi göçmen temsilcilerine, İstanbul, Bükreş, Prag, Tahran ve Paris'teki Polonya diplomatik ofisleri ve Polonya Genelkurmay Başkanlığına aldı. Örneğin 1922'de Gürcü subay grubu Polonya Ordusuna kabul edildi.
Üçüncü dönem (1923–1926)
değiştirÜçüncü dönemde (1923-1926), Piłsudski kendisini iktidardan uzaklaştırdıktan sonra, birbirini izleyen Polonya hükûmetleri Prometeizm'i gündemlerinden çıkardı. Ancak siyasi göçmenlerle Polonya arasındaki temas, Polonya hükûmetinin bilgisi veya rızası olmadan devam etti. Polonya hükûmetinin resmi tutumunun bir istisnası, hem dışişleri bakanı Aleksander Skrzyński hem de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Stanisław Haller'den destek alan Gürcü Prometeizmidir. Bunun yanında Joseph Stalin'in Rus olmayan bölgelerde Özerk Ulusal Cumhuriyetleri kurarak ulusların bağımsızlığa yönelik dürtülerini bastırdı.[9]
Dördüncü dönem (1926–1932)
değiştirPiłsudski'nin Mayıs 1926 Darbesi'nde iktidara dönüşünden 1932 Polonya-Sovyet Saldırmazlık Paktı'nın sonuçlanmasına kadar olan dördüncü dönem (1926–1932), Prometeist örgütleriyle en kararlı, organize ve aktif işbirliğinin yapıldığı dönemdi.
1927'de Polonya Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay'da Prometeizm'e resmi örgütlenme biçimi verildi. Önceki dönemlerde Prometeizm çeşitli yüksek kademelerde temsil edilmişti, ancak tek bir çatı altında birleştirilmemişti. Bu dönemde, Prometeizm'i siyasi olarak temsil eden Polonya Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı ile dolaylı olarak ilgili olan Askeri İşler ve İçişleri bakanlıkları arasında yakın bir koordinasyon birimi kuruldu.[10]
Beşinci dönem (1933–1939)
değiştirPolonya-Sovyet saldırmazlık paktı (1932), Polonyalı politika yapıcıların Prometeist çalışmalarını sürdürmelerini engelledi. Paktın imzalandığı dönemde Prometeist ülkelerde özerk cumhuriyetlerin varlığı ve ulusal dillerde genel eğitimin Sovyetler tarafından desteklenmesi nedeniyle asimilasyonun en azından o dönem için gerçekleşmeyecek olmasından dolayı sahadaki faaliyetlerden şimdilik vazgeçilme imkanı tanımıştı. Bununla birlikte Polonya, siyasi göçmen topluluklarının dayanışmasını ve gücünü korunmaya devam edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Polonya-Sovyet anlaşmasının imzalanmasının yanı sıra Prometeizm'in en aktif destekçileri olan Ramishvili, Zaćwilichowski (1930) ve Hołówko'nun (1931) ölümleri ve Büyük Buhran'dan dolayı Prometeist harekete yeteri kadar mali destek verilememesi Prometeizm'e destek veren çevrelerde Polonya'nın yavaş yavaş Prometeizm'den uzaklaştığına dair bir görüş yarattı. Bütün bu olumsuz olayların üstüne Mareşal Piłsudski'nin ölümü (12 Mayıs 1935) Prometeizm'e vurulan bir başka güçlü darbeydi.[11]
Nitekim aynı dönemde Adolf Hitler'in Almanya'da iktidara gelmesi, Berlin-Roma-Tokyo ekseninde anti-komünist bir blok oluşturması ve ulusal Prometeist hareketleriyle işbirliği yapma hevesi, Polonya'nın siyasi yörüngesinde kalan Prometeist örgütleri için zor ve karmaşık bir durum yarattı. Polonya ile uyumlu Prometeist siyasi güçleri daha kaliteli ve potansiyele sahipken, Almanların amansız propagandası Polonya Prometeist çabalarına tehlikeli bir rakip yarattı. Bunun yanında Polonya'nın batısındaki tehlikenin artması, birçok Polonyalının zihninde ülkenin doğu sınırının sakinleştirilmesi gerektiği görüşünü besledi. Piłsudski'nin 1935'teki ölümünden sonra "Albaylar grubu" etkilerini kaybettiler; Albay Tadeusz Pełczyński çok daha az aktif bir rol aldı; ve halefi Albay Marian Józef Smoleński ve Charaszkiewicz'in en yakın amiri Albay Jan Kazimierz Ciastoń, Prometeizmi benimsemedi. Dışişleri Bakanlığı Doğu Dairesi başkanı Albay Schaetzel'in halefi olan Tadeusz Kobylański, Prometheism'i desteklemeye meyilli olmasına rağmen, yeterince derin bir siyasi temelden yoksundu ve önemli mali engellerle karşı karşıya kaldı.[12]
2. Dünya Savaşı ve sonrasında
değiştirPrometeizm, II. Dünya Savaşı sırasında, Almanya (özellikle Ukrayna bölgesi), Sovyetler Birliği ile mücadele eden Finlandiya, Fransa ve Sovyetler Birliği'nin komşusu Türkiye dahil olmak üzere diğer ülkeleri ilgilendirmeye devam etti.
Edmund Charaszkiewicz, 12 Şubat 1940'ta Paris'teki makalesini şu gözlemle sonlandırdı: "Polonya'nın bu [Prometeizm] süreçlerden yüz çevirmesi [onları] hiçbir şekilde durduramaz, bir yandan da bizi kenara itip, 'yok olan kaybeder' ilkesinden kaynaklanan muazzam kayıplara maruz bırakır. Polonya'nın Prometeist zincirdeki merkezi konumu, bize Rusya'daki herhangi bir parçalayıcı süreçte Polonya'nın önde gelen katılımını dikte ediyor."
II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Polonya Hükûmeti Sovyetler Birliği'nin kukla bir devletiydi ve Prometeizm'i sürdürecek durumda değildi. Buna rağmen Polonya halkı, Dayanışma yoluyla Sovyetler Birliği'nin dağılmasında önemli bir rol oynadı.
22 Kasım 2007'de Gürcistan Cumhurbaşkanı Miheil Saakaşvili ve Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczyński, Gürcistan'ın Tiflis kentinde Prometheus'un bir heykelini açılışını yaptı. Prometheus'un Olympus'tan ateşi çalıp insana verdikten sonra Zeus tarafından hapsedildiği ve işkence gördüğü topraklarda dikilen heykel, Rus İmparatorluğu ve onun halefi olan Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını elde etmeye çalışan Polonyalıların, Gürcülerin ve diğer halkların çabalarını sembolize ediyor.
Kaynakça
değiştir- ^ https://books.google.com/books?vid=ISBN0773508287&id=gQfUB0CXBO4C&pg=PA59&lpg=PA59&vq=excluded+negotiations&dq=0773508287&sig=9NMfQrVB6Hqy6Jow-Ii3G4yld2U 20 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Google Print, p. 59
- ^ Charaszkiewicz, 2000, pp. 56–57.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, p. 57.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, pp. 57–58.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, p. 59.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, pp. 58–59.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, pp. 59–60.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, p. 60.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, pp. 60–61.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, p. 62.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, p. 63.
- ^ Charaszkiewicz, 2000, p. 64.