Rus İmparatorluğu'nda Gürcistan

Rusya İmparatorluğu'nda Gürcistan, Gürcistan tarihinde 19. yüzyılın tamamını ve 20. yüzyılın başlarını kapsayan dönemdir. Gürcistan aşamalı olarak Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olmuştur, Çar I. Aleksandr'ın beyannamesi ile önce Kartli-Kaheti Krallığı'nın ilhakıyla başlayan ilhak süreci 1877-1878 savaşında güney Gürcistan'ın tarihi bölgelerinin Osmanlılardan alınmasıyla sona ermiştir. Rusya İmparatorluğu'nda kalınan süre boyunca Gürcistan'da feodalizmin yerini kapitalizm aldı, nüfus arttı, şehir hayatı gelişti, eğitim imkanları gelişmiş ve demiryolu yapılmıştır. Rusya tarafından nüfusun Ruslaştırılması devam ediyordu, Gürcü Ortodoks Kilisesi'nin otosefalliği (bağımsızlığı) kaybedildi, köylülerin silahlı gösterileri ve ayaklanmaları durdurulamadı. Ekim 1917 Bolşevik Devrimi'nden sonra Gürcistan ve Transkafkasya bir bütün olarak Rus hegemonyasından kurtularak bağımsızlığını kazandı.

İlk dönemler

değiştir
 
 
Rus İmparatorluğu hizmetindeki Sergey Lazareviç Laşkarev ve Pavel Dmitriyeviç Tsitsianov gibi etnik Gürcüler, Gürcistan'ı Rus yönetimi altına almanın diplomatik ve askeri yönlerinde aktif olarak yer aldılar.

Rus yönetiminin ilk yıllarında Gürcistan bir askeri valilik tarafından yönetiliyordu. Ülke Rusya'nın Osmanlı ve İran cephesininde bulunuyordu ve bölgedeki Rus ordusunun komutanı aynı zamanda valilik görevini sürdürüyordu. Rusya yavaş yavaş Transkafkasya'daki topraklarını 1826-1828 İran-Rus Savaşı sonucu (günümüz Ermenistan ve Azerbaycan'ın tamamı) genişletti ve o dönem İran'ı yöneten Kaçar hanedanı ile Türkmençay Antlaşması imzalandı.[1] Aynı zamanda Rus yetkililer Gürcistan'ı imparatorluğun geri kalanına entegre etmeyi hedefliyordu. Rus ve Gürcü toplulukları Ortodoks inancı ve iki toplumunda toprak sahibi aristokratlar tarafından yönetilmesi gibi benzer yönlere sahipti. İlk dönemlerde Rus yönetimi tarafından otoriter, keyfi ve yerel yasa ve geleneklere karşı duyarsız bir yönetim sergilenmeye başladı. 1811 yılında Gürcü Ortodoks Kilisesi'nin otosefali (bağımsızlığı) kaldırıldı ve Gürcü Patriği II. Anton Rusya'ya sürgün edildi. Gürcistan Rus Ortodoks Kilisesi'ne bağlandı.[2]

Rus hükûmeti birçok Gürcü soyluyu yabancılaştırdı ve bir grup genç soyluyu Rus yönetimini devirmek için plan yapmaya sevk etti. Rus İmparatorluğu'nun başka yerlerindeki olaylardan ilham aldılar: 1825'te St. Petersburg'daki Aralıkçı isyanı ve 1830'da Ruslara karşı Polonya ayaklanması gibi. Gürcü soyluların planı basitti bütün Rus yetkilileri bir baloya davet edicek ve hepsini orada etkisiz hale getireceklerdi. Ancak, komplo 10 Aralık 1832'de yetkililer tarafından keşfedildi ve komplocular tutuklanarak Rusya İmparatorluğu'nun başka yerlerine sürgüne gönderildi. 1841'de Guria'da köylüler ve soylular tarafından bir isyan çıktı. 1845'te Mihail Semyonoviç Vorontsov'un Kafkasya Genel Valisi olarak atanmasıyla işler değişti. Kont Vorontsov'un yeni politikaları geçen yüzyılda Rus soylularının da yaptığı gibi Batı Avrupa geleneklerini ve kıyafetlerini giderek daha fazla benimseyen Gürcü soylularının güvenini kazanmayı başardı.

Gürcü toplumu

değiştir

19. yüzyılın ilk yıllarında Rus yönetimi başladığında, Gürcistan hala çeşitli Gürcü devletlerinin kraliyet aileleri tarafından yönetiliyordu ancak bunlar daha sonra Ruslar tarafından tahttan indirildi ve imparatorluğun başka yerlerine sürgüne gönderildi. Bunların altında, nüfusun yaklaşık yüzde 5'ini oluşturan ancak güçlerini ve ayrıcalıklarını koruyan soylular vardı. Serf köylüler tarafından işlenen toprağın çoğuna sahiplerdi. Köylüler, Gürcü toplumunun büyük bölümünü oluşturuyordu. Osmanlı ve İran hakimiyeti döneminde kırsal ekonomi ciddi şekilde bunalıma girmişti ve çoğu Gürcü serf, sık sık açlık tehdidine maruz kalarak korkunç bir yoksulluk içinde yaşamak zorundaydı. 1812'de Kaheti'de patlak veren büyük isyanda olduğu gibi kıtlık sebebiyle sık sık isyanlar çıktı.

Serfliğin feshedilmesi

değiştir

Serflik sadece Gürcistan'da değil Rus İmparatorluğu'nun büyük çoğunluğunda var olan bir problemdi. Eğer Rus İmparatorluğu reforma ve modernizasyona gidecek ise serfliğin kaldırılması 19. yüzyılın ortalarında göz ardı edilemez bir husus haline gelmişti. Çar II. Aleksandr Rusya'da serfliği kaldırdı. Çar Gürcistan'da da serfliği kaldırmak istiyordu ancak gücü elinde tutan ve halihazırda yeni iyi ilişkiler kurulmuş ve gücü ve geliri serflikten gelen Gürcü soyluları ile zıt düşmek istemiyordu. Bu, hassas müzakereler gerektiren toprak sahipleri için kabul edilebilir bir çözüm bulma görevi liberal soylu Dimitri Kipiani'ye verildi. 13 Ekim 1865'te çar, Gürcistan'daki ilk serflerin özgürleştirilmesine karar verdi. Tüm geleneksel Gürcü topraklarındaki serfliğin kaldırılma süreci 1870'lere kadar sürdü. Serfler, istedikleri yere taşınabilen, istedikleri kişilerle evlenebilen ve lordlarından izin istemeden siyasi faaliyetlere katılabilen özgür köylüler haline geldi. Soylular, tüm topraklarının mülkiyetini elinde tutacaktı ancak iki kısma bölünecekti. Soylular bu parçalardan birine (toprağın en az yarısına) tamamen sahipti, ancak diğeri yüzyıllardır orada yaşayan ve üzerinde çalışan köylüler tarafından kiralanacaktı.

Yıllar içerisinde ev sahiplerine tazminat ödemeye yetecek kadar ödeme yaptıktan sonra söz konusu çalıştıkları arazi onların özel mülkü olacaktı. Sonuç olarak, reformlar ne soyluları ne de eski serfleri memnun etmişti. Serfler artık özgür köylüler olmalarına rağmen hala kira ödemenin ağır mali yüküne maruz kalıyorlardı ve toprağı kendileri için satın alabilmeleri genellikle onlarca yıl alıyordu. Başka bir deyişle, yasal olarak değil ancak ekonomik olarak hala soylulara bağımlıydılar. Soylular serfliğin kaldırılmasını ancak son derece isteksizce kabul etmişlerdi ve imparatorluğun geri kalanının çoğunda toprak sahiplerinden daha olumlu muamele görmelerine rağmen yine de güçlerinin ve gelirlerinin bir kısmını kaybetmişlerdi. Sonraki yıllarda, hem köylülerin hem de soyluların hoşnutsuzluğu Gürcistan'daki yeni siyasi hareketlerle ifade edilmeye başlandı.

Zorunlu göç

değiştir

Çar II. Nikolas döneminde Rus yetkililer, Molokanlar ve Duhoborlar gibi çeşitli dini azınlıkların Rusya'nın iç vilayetlerinden Gürcistan da dahil olmak üzere Transkafkasya'ya göçünü teşvik etti. Amaç, hem sorunlu muhalifleri (fikirleriyle "yozlaştırılabilecek") Ortodoks Ruslardan uzaklaştırmak hem de bölgedeki Rus varlığını güçlendirmekti. Rusya açısından Gürcistan, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı daha fazla genişleme için bir üs olarak görülüyordu bu yüzden 19. yüzyılda Transkafkasya bölgesinden diğer Hristiyan topluluklar, özellikle Ermeniler ve Kafkasya Rumları buraya yerleştirildi. Bunlar daha sonra Rus Kafkas Ordusu'nda Osmanlılara karşı savaşlarında Ruslar ve Gürcülerle birlikte savaştı ve Gürcistan sınırındaki Ermeniler, Kafkas Rumları, Ruslar ve Gürcistan'da yaşayan diğer etnik azınlık toplulukların zorla iskan edildiği Batum Oblastı ve Kars Oblastı'nın Rus askeri yönetimindeki bölgelerinin ele geçirilmesine yardımcı oldu.[3]

Kültürel ve siyasi akımlar

değiştir

Gürcü entelijansiyası Batı'dan yeni fikirler okumaya başladıkça, Rusya İmparatorluğu döneminde Gürcistan'ın Orta Doğu'dan Avrupa'ya olan yönelimi değişti. Aynı zamanda Gürcistan, Rusya'nın geri kalanında tartışılan birçok sosyal sorunu paylaşıyordu. Bu yüzden 19. yüzyılda ortaya çıkan Rus siyasi hareketleri Gürcistan'ı da etkiledi.

Romantizm

değiştir
 
Mihail Lermontov tarafından resmedilen Tiflis'in bir tablosu

1830'larda Romantizm, Aleksandre Çavçavadze, Grigol Orbeliani ve hepsinden önemlisi Nikoloz Barataşvili gibi ünlü şairler sayesinde yeniden canlanan Gürcü edebiyatını etkileyen akımlardan biri oldu. Çalışmalarına ilham kaynağı olarak kullandıkları kayıp altın çağı arayarak Gürcistan'ın geçmişini keşfetmeye başladılar. Barataşvili'nin en bilinen şiirlerinden biri olan Bedi Kartlisa ("Gürcistan'ın Kaderi"), Rusya ile birleşme konusundaki derin kararsızlığını "kafesteki bülbül onurdan ne zevk alır?" mısrasıyla ifade etmektedir.

Gürcistan, Rus edebiyatında bir tema haline geldi. 1829'da Rusya'nın en büyük şairi Aleksandr Puşkin ülkeyi ziyaret etti ve deneyimi yazdığı birçok şiirine yansıdı. Daha genç çağdaşı Mihail Lermontov, 1840'ta Kafkasya'ya sürgüne gönderildi. Lermontov'un ünlü romanı Zamanımızın Bir Kahramanı şiirinde bölge egzotik bir macera diyarı olarak yansıtılır ve Lermontov, ayrıca Lermontov'un doğada özgürlük bulmak için dini disiplinin katılığından kaçan acemi bir keşiş hakkında yazdığı Mtsyri adlı uzun şiirinde Gürcistan'ın vahşi, dağlık manzarasına övgüler yazar.

Milliyetçilik

değiştir
 
İlia Çavçavadze

19. yüzyılın ortalarında, Romantik vatanseverlik akımı yerini Gürcistan'da daha açık şekilde ortaya çıkan siyasi bir ulusal harekete bıraktı. Bu, (Gürcistan ve Rusya'dan akan Terek Nehri'nden ismini alan) Tergdaleuliler lakaplı Saint Petersburg Üniversitesi'nde eğitim görmüş genç nesil Gürcü öğrencilerle başladı. Şimdiye kadarki en göze çarpan isim, 1905'ten önce en etkili Gürcü milliyetçisi olan yazar İlia Çavçavadze idi. Gürcülerin konumunu Rusça konuşanlara çifte standart uygulayan bir sistemde iyileştirmeye çalıştı ve dikkatini özellikle dil reformu ve folklor çalışması gibi kültürel meselelere verdi. Çavçavadze, Gürcü geleneklerini korumayı ve Gürcistan'ın kırsal bir toplum olarak kalmasını sağlamayı görevi olarak görerek giderek daha muhafazakar bir görüş izledi. Gürcü milliyetçilerinin ikinci kuşağı (Meore Dasi) Çavçavadze'den daha az muhafazakardı. Şehirli Gürcülerin ekonomik olarak baskın Ermeniler ve Ruslarla rekabet edebilmelerini sağlamaya çalışma amacıyla daha çok Gürcistan'da büyüyen şehirlere odaklandılar. Bu hareketin önde gelen figürü Batılı liberal fikirlere ilgi duyan Niko Nikoladze idi. Nikoladze, bütün Kafkasya çapında kurulabilecek bir uluslar federasyonunun çağdaşlarının çoğu tarafından kabul edilmeyen bir fikir olan çarlık otokrasisine direnmek için en iyi çözüm yolu olduğuna inanıyordu.

Sosyalizm

değiştir

1870'lerde ortaya çıkan bu muhafazakar ve liberal milliyetçi eğilimlerin yanı sıra, Gürcistan'da üçüncü ve daha radikal bir siyasi akım ortaya çıktı. Üyeleri sosyal sorunlara odaklandı ve Rusya'nın geri kalanındaki hareketlerle ittifak kurmaya meyilliydiler. Popülistlerin çok az pratik etkisi olmasına rağmen ilk hareketler Rus popülizmini bölgeye yayma girişimi şeklinde görüldü. Sosyalizm, özellikle Marksizm uzun vadede çok daha etkili bir akım oldu.

Sanayileşme, 19. yüzyılın sonlarında Gürcistan'a özellikle Tiflis, Batum ve Kutaisi gibi büyük şehirlere geldi. Bununla birlikte fabrikalar, demiryolları gelmiş ve şehirli bir işçi sınıfı ortaya çıkmıştı. Yeni ortaya çıkan sanayileşme ve sınıf 1890'larda, kendilerini Sosyal Demokratlar olarak adlandıran Gürcü entelektüellerin "üçüncü neslinin" (Mesame Dasi) odak noktası haline geldiler ve Rus İmparatorluğu'nun başka yerlerinde Marksizmi öğrenmiş olan Noe Jordania ve Filipp Maharadze'yi de bünyelerine dahil ettiler. Bu grup 1905'ten itibaren Gürcistan siyasetinde lider güç haline gelecekti. Çarlık otokrasisinin devrilmesinin ardından yerine sonunda sosyalist bir toplum yaratacak olan demokrasinin gelmesi gerektiği fikrine inanıyorlardı.

Son dönemler

değiştir

Artan gerilimler

değiştir

1881'de reformcu Çar II. Aleksandr, Sankt-Peterburg'da Rus popülistleri tarafından öldürüldü. Yerine geçen III. Aleksandr çok daha otokratikti ve imparatorluğun birliğine yönelik tehdit olarak algıladığı ulusal bağımsızlık içeren herhangi bir ifadeye karşı çıkıyordu. Daha merkezi bir kontrol getirme çabasıyla Kafkasya Valiliği'ni kaldırdı ve Gürcistan'ın statüsünü herhangi bir Rus eyaletinin statüsüne indirgedi. Gürcü dili üzerine çalışmalar durduruldu ve gazetelerde "Gürcistan" (Rusça: Грузия, Gruziya, Gürcüce: საქართველო, Sakartvelo) adı yasaklandı. 1886'da Gürcü bir öğrenci protesto için Tiflis ruhban okulunun rektörünü öldürdü. Yaşlanan Dimitri Kipiani, Gürcistan'daki Rus Kilise başkanını ruhban okulu öğrencilerine saldırmakla eleştirdiğinde gizemli bir şekilde öldürüldüğü Stavropol'e sürgüne gönderildi. Pek çok Gürcü, ölümünün çarlık ajanlarının işi olduğuna inandı ve cenazesinde büyük bir Rus karşıtı protesto düzenledi.

1890'lar ve 1900'lerin başları, Gürcistan'ın her yerinde sürekli isyanlar patlak veriyordu. Köylüler de hâlâ hoşnutsuzdu. Bu ortamdan yararlanan Sosyal Demokratlar, köylüleri ve şehirli işçileri kendi davalarına çektiler. Bu aşamada, Gürcü Sosyal Demokratları yine de hala kendilerini tüm Rusya'yı kapsayan bir siyasi hareketin parçası olarak görüyorlardı. Ancak 1903 yılında Belçika'da toplanan Tüm Rusya Sosyal Demokrat Partisi'nin İkinci Kongresi'nde parti iki gruba ayrıldı: Menşevikler ve Bolşevikler. 1905'e gelindiğinde, Gürcistan'daki Sosyal Demokrat hareket ezici bir çoğunlukla Menşevikler ve onların liderleri Noe Jordania'nın yanında yer aldı. Bolşevik grubu seçen Gürcüler arasında Josef Stalin de bulunuyordu.

1905 Devrimi

değiştir
 
1905'te Tiflis'teki sokak protestoları
 
Batı Gürcistan'ın "pasifleştirilmesi". Askerler köylülerin evlerini yakıyor.

Ocak 1905'te, ordunun Saint Petersburg'da bir protestocu kalabalığa ateş açıp en az 96 kişiyi öldürmesiyle imparatorluk içindeki sorunlar doruk noktasına ulaştı. Bu olay, 1905 Devrimi olarak bilinen ülke çapında bir protesto ve grev dalgasının fitilini ateşledi. Huzursuzluk hızla, Menşeviklerin yakın zamanda Gürcistan'ın batısındaki Guria bölgesinde büyük bir köylü isyanını koordine ettiği Gürcistan'a da sıçradı. Menşevikler yıl boyunca ayaklanma ve grevle çarlık otoritesine karşı çıktı ve çarlık tavizler ve Kazakları kullanarak baskı kurmaya çalışarak karşılık verdi. Aralık ayında genel bir ayaklanma başlattılar ve destekçilerini Kazakları bombalamaya teşvik ettiler ve Kazaklar da daha fazla kan dökülmesiyle karşılık verdi. Menşeviklerin şiddet eylemleri Ermeni politik müttefikleri dahil olmak üzere birçok kişiyi soğuttu ve genel ayaklanma çöktü. General Maksud Alihanov tarafından yönetilen bir ordunun gelişiyle Ocak 1906'da çarlık otoritesine karşı direniş bastırıldı.

1906 ve I. Dünya Savaşı'nın başladığı yıllar arasındaki dönem artık nispeten liberal bir Kafkas Valisi olan Kont Ilarion Vorontsov-Daßkov'un yönetimi altındaki Gürcistan'da daha barışçıl geçti. Menşevikler, 1905 sonundaki şiddetle çok ileri gittiklerine inanıyorlardı ve Bolşeviklerin aksine, artık silahlı ayaklanma fikrini reddediyorlardı. 1906 yılında Rusya İmparatorluğu'nda ulusal parlamento (Duma) için ilk seçimler yapıldı ve Menşevikler Gürcistan'ı temsil eden sandalyeleri ezici bir farkla kazandı. Bolşevikler, 1907'de Tiflis'te para kazanmak için silahlı bir soygunla tanınmalarına rağmen, Çiatura'daki manganez madeni dışında çok az desteğe sahiptiler. Bu olaydan sonra Stalin ve yoldaşları Bolşeviklerin Güney Kafkasya'daki tek gerçek kalesi olan Bakü'ye taşındılar.

Bağımsızlığın ilanı

değiştir
 
Gürcistan parlamentosunun bağımsızlık ilanı, 1918

Rusya, Ağustos 1914'te Almanya'ya karşı I. Dünya Savaşı'na dahil oldu. Savaş, 200.000 Gürcü askerin savaşmak için cepheye seferber edilmesine rağmen savaşdan kazanılacak pek bir şey görmeyen Gürcistan halkında çok az coşku uyandırdı. Osmanlı İmparatorluğu Kasım ayında Almanya'nın yanında savaşa katıldığında Gürcistan kendisini cephe hattında buldu. Gürcü politikacıların çoğunluğu tarafsız kaldı ancak halk arasında Alman himayesine sempati ve ulusal bağımsızlığın ulaşılabilir olduğu duygusu artmaya başladı.

1917'de Rusya savaşdan havlu attı ve Sankt-Peterburg'da Şubat Devrimi patlak verdi. Yeni geçici hükûmet Transkafkasya'yı yönetmek için Ozakom (Transkafkasya Olağanüstü Komitesi) adında bir idari yönetim bölgesi kurdu. Şehirdeki Rus askerlerinin Bolşevikleri kayırması sebebiyle Tiflis'te gergin bir ortam bulunuyordu ancak 1917 yılından itibaren Rus askerleri ülkeden kaçmaya ve kuzeye doğru yönelmeye başladı bu durum ülkeyi Rusya'dan fiilen bağımsız hale getirdi ve Menşeviklerin elini güçlendirdi. Transkafkasya kendi haline bırakıldı ve Osmanlı ordusu Şubat 1918'de sınırı geçmeye başlayınca Rusya'dan ayrılma sorunu gündeme geldi.

22 Nisan 1918'de Transkafkasya (Güney Kafkasya) parlamentosu bağımsızlık için oy kullandı ve kendisini Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti olarak ilan etti. Bu federasyon sadece bir ay sürecekti. Yeni cumhuriyet, her biri farklı tarih, kültür ve hedeflere sahip Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan'dan oluşuyordu. Gürcüler, Osmanlı yerine Almanlarla bir anlaşmaya vararak çıkarlarının en iyi şekilde garanti altına alınabileceğini hissettiler. 26 Mayıs 1918'de Gürcistan bağımsızlığını ilan etti ve 1921'de Bolşeviklerin işgalinden önce kısa bir süre özgür kalacak yeni bir devlet olan Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti doğdu.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Timothy C. Dowling Russia at War: From the Mongol Conquest to Afghanistan, Chechnya, and Beyond 19 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. pp 728 ABC-CLIO, 2 Dec. 2014 1598849484
  2. ^ Suny pp.84-85
  3. ^ Coene, Frederik, 'The Caucasus - An Introduction', (2011).