Selim Hatum

Suriyeli asker ve siyasetçi (1928-1967)

Selim Hatum (Arapça: سليم حاطوم) (26 - 1928 Haziran 1967), 1960'larda Suriye siyasetinde önemli bir rol oynayan Suriye Ordusu subayıydı. Arap Sosyalist Baas Partisinin Suriye Bölgesel Kolunun bir üyesi olarak[1] 1966'da Suriye'de gerçekleşen ve yine bir Baasçı olan Emin el-Hafız hükûmetini deviren darbede etkili oldu. Aynı yıl, yeni hükûmeti kuran ancak kendisini önemli bir pozisyondan uzaklaştıran meslektaşlarına karşı kendi bölgesi olan Cebel el-Dürzi'de bir ayaklanma başlattı.[2] Hakkında tutuklama emri çıkarılması üzerine Suriye'den kaçtı, ancak 1967'de geri döndü ve daha sonra hapse atılarak idam edildi.[3]

Selim Hatum
Suriye Radyo Televizyon İstasyonu Garnizon Komutanı
Görev süresi
8 Mart 1963 - 28 Eylül 1966
Suriye Bölgesel Şubesi Bölge Komutanlığı Üyesi
Görev süresi
1 Ağustos 1965 - 19 Aralık 1965
Kişisel bilgiler
Doğum 1928
Daybin, Salkhad ilçesi, Cebel el-Dürzi Devleti, Fransız Suriye ve Lübnan Mandası
Ölüm 26 Haziran 1967 (38-39 yaşlarında)
Şam, Suriye
Milliyeti Suriyeli
Partisi Arap Sosyalist Baas Partisi Suriye Bölgesel Şubesi
Bitirdiği okul Humus Askeri Akademisi

Erken yaşam

değiştir

Hatum, Fransız Mandası döneminde Suriye'nin Cebel el-Dürzi bölgesindeki Salkhad kasabası yakınlarındaki Daybin köyünde doğdu. Ailesi Dürzi inancına mensuptu. Tarihçi Hanna Batatu Hatum'un ailesini "toprak sahibi orta sınıfın" bir parçası olarak tanımlarken,[4] tarihçi Patrick Seale onları "yoksul" olarak tanımlamaktadır.[5] Babası bölgede nüfus sayımı müdürlüğü yapmıştır.[4]

Askeri ve siyasi kariyer

değiştir

Erken kariyer ve 1963 darbesi

değiştir

Hatum, askeri kariyerine Humus Askeri Akademisinde başladı ve burada Mişel Eflak liderliğindeki Arap milliyetçisi Baas Partisine katıldı. Mezun olduktan sonra Suriye Ordusunda yüzbaşı rütbesiyle subay oldu.[6][7][8] 1958 yılında Suriye ve Mısır, Cemal Abdünnasır liderliğinde birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni kurdu. Eylül 1961'de Suriye'deki ayrılıkçı subaylar tarafından gerçekleştirilen bir darbenin ardından bu birlik sona erdi. Arap milliyetçisi subaylar Nazım el-Kudsi'nin ayrılıkçı hükûmetini devirmeye çalıştı ve 1963'te bir darbe başlatmak için ordu içinde bir ittifak kurdu. Hatum bu dönemde ordudaki Arap milliyetçileri arasındaki az sayıdaki Baasçı subaydan biriydi, ancak Baasçılar gayriresmi olarak Askeri Komite olarak bilinen gizli bir grup tarafından yönetilen ve resmi olarak, sadece sözde de olsa, Eflak yönetimindeki siyasi parti tarafından organize edilen en örgütlü güçtü.[8]

 
1963 Darbesi'ne katılanlar başarılarını kutlarken. Soldan sağa: Hatum, Muhammed Ümran ve Salah Cedid

7-8 Mart 1963'te bağımsız bir birlikçi subay olan Ziyad el-Hariri darbeye önderlik ederek Şam'ı ve şehrin birçok stratejik noktasını ele geçirdi.[7] Bu arada Hatum, birlikçilerin şehrin radyo istasyonunu ele geçirmesine öncülük etti.[7] Radyo daha sonra Ulusal Devrim Komutanlığı Konseyinin ayrılıkçı hükûmetin yerine geçtiğini ve o sırada Muhammed Ümran, Salah Cedid, Hafız Esad, Abdülkerim el-Cündi ve Ahmed el-Mir'den oluşan Askeri Komitedekiler de dahil olmak üzere ordudan ihraç edilen Baasçı subayları yeniden orduya aldığını duyurdu. Darbenin başarılı olmasının ardından Hatum, daha fazla üyeyi kapsayacak şekilde genişletilen Askeri Komiteye atandı.[6] Daha sonra binbaşı rütbesine terfi etti.[9] Hatum, darbeden önce başında bulunduğu komando birliğinin yanı sıra, stratejik radyo ve televizyon istasyonlarının yakınında bulunan ordu garnizonlarının komutanlığına da getirildi.[4]

Hatum, 1 Ağustos 1965 tarihinde Suriye Bölge Komutanlığına seçildi ve aynı yılın 19 Aralık tarihine kadar bir dönem görev yaptı.[10] O yıl, İsrailli casus Eli Cohen'i yargılayan askeri mahkemede de görev yaptı.[6]

1966 Darbesi ve sonrası

değiştir

Askeri Komite, her ikisi de Eflak'ın sadık müttefikleri olan Devlet Başkanı Emin el-Hafız ve Başbakan Selahaddin el-Bitar'ın otoritesine giderek daha fazla meydan okuyordu. Şubat 1966'da Komitenin bölgeselci fraksiyonu hükûmeti devirmek için bir darbe başlattı. Cedid, Hatum'u özel bir kuvvete komuta etmesi ve Hafız'ı Şam'daki evinden tutuklaması için görevlendirdi. Hafız direndi ve Hatum'un adamları ile Hafız arasında çatışma çıktı. Hatum, Hafız'ın evine tank ateşi açılmasını emretti ve şehir genelinde 50 kadar kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı çatışmalar yaşandı. Hafız, teslim olmadan önce çatışma sırasında yaralandı ve kızı bir gözünü kaybetti.[6]

Hatum, 1966 Darbesi'ndeki rolü için uygun bir şekilde ödüllendirilmediğini, Baas Partisinin Bölge Komutanlığında veya Suriye hükûmetinde herhangi bir pozisyondan uzak tutulduğunu düşünüyordu. Bunun yerine Komitedeki görevini ve Şam'daki radyo istasyonunu yönetmeye devam etti. Darbenin liderleri Cedid ve Hafız Esad, Hatum'u pervasız olarak görüyor ve Emin el-Hafız'ı tutukladığında uyguladığı sert güç kullanımından ve bunun sonucunda yaşanan kitlesel kayıplardan üzüntü duyuyorlardı. Hatum, Bitar ve Hafız'a sadık olan subaylar ve partinin eski Genel Sekreteri Münif er-Razzaz ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Fahid eş-Sair gibi isimlerle temas kurarak Cedid ve Esad'ı devirmeye karar verdi.[11]

Darbe, 1 Temmuz'da planlandı ancak Hatum'un ısrarı üzerine 3 Eylül'e ertelendi. Bu arada, Ağustos ayında Hatum'un suç ortaklarından Albay Talal Ebu Asali, diğer subaylarla birlikte içki içtiği bir oturumda Cedid'e alenen küfretti ve Hafız'ın intikamını alacağına söz verdi. Bunun sonucunda ertesi gün Genelkurmay Başkanı Ahmed Süveydani tarafından tutuklandı ve (o sırada şüpheden uzak olan) Hatum'u Asali aleyhindeki soruşturmayı yönetmekle görevlendirdi. Sorgulama sırasında Hatum'un Asali'ye "Konuşan herkesi öldürürüm" diye fısıldadığı bildirildi. Cedid, belirsiz nedenlerle Hatum'dan şüphelenmeye başladı, onu soruşturma görevinden aldı ve sorguyu yönetmesi için Suriye istihbarat şefi Abdülkerim el-Cundi'yi görevlendirdi. Cündi'nin iddiasına göre Asali'ye işkence ettikten sonra Asali, Şair ve Razzaz'ın yeni hükûmete karşı bir darbe planladıklarını itiraf etti ancak Hatum'dan bahsetmedi. Bunun üzerine Cundi, Şair ve Hatum gibi Dürzi cemaatine mensup subaylara karşı bir baskı başlatarak 200'den fazla askerî personeli tutukladı. Asali serbest bırakıldı.[2]

Dürzilerin çoğunlukta olduğu Cebel el-Dürzi bölgesindeki gerginlik, Cedid ve Devlet Başkanı Nureddin el-Etasi'yi durumu hafifletmek için bölgenin başkenti Süveyda'yı ziyaret etmeye sevk etti. Ziyaretlerini duyduktan sonra öfkelenen Hatum, Asali'ye Süveyda'yı tanklarla kuşattırırken, Hatum da Cedid ve Etasi'nin yerel yetkililerle görüştüğü kentteki parti merkezine girdi. Onları öldürmekle tehdit etti, ancak yerel ileri gelenlerin baskısı üzerine bundan vazgeçti ve bunun yerine onları gözaltına aldırdı. Şam'da bulunan Savunma Bakanı Esad, Hatum'a Cedid ve Etasi'yi serbest bırakmasını emretti ancak Hatum bunu reddetti. Bunun üzerine Esad, Hatum'un isyanına son verene kadar Süveyda'nın havadan ve karadan bombalanması emrini verdi.[2]

Düşüş ve ölüm

değiştir

Hatum ve Asali güneye, Kral Hüseyin'in kendilerine sığınma hakkı verdiği Ürdün'e kaçtılar. Daha sonra, Suriye askeri tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir tasfiye ile Hatum'a sadık dört yüz subay görevden alındı, görev yerleri değiştirildi ya da tutuklandı. 1967 yılının Mart ayında Mustafa Talas, Hatum'u gıyabında yargılayan bir askeri mahkemeye başkanlık etti. Hatum idama mahkûm edildi.[12]

Mezhepçilik iki kamp arasındaki rekabet ve çatışmada giderek artan bir rol oynamış, Dürziler ve bir dereceye kadar Sünni Müslüman subaylar, o dönemde ülkenin askeri ve iç güvenlik ağlarını büyük ölçüde kontrol eden Cedid ve Esad gibi Nusayri subaylara karşı cephe almıştır.[13] Hatum Ürdün'de düzenlediği bir basın toplantısında Suriye Ordusunda mezhepçiliğin hakim olduğunu, Esad ve Cedid'in gerçekleştirdiği tasfiyelerin ülkede Nusayri iktidarının güçlenmesine yol açtığını ve Nusayri subayların devlette kilit pozisyonlara geldiğini belirtti. Ayrıca Nusayrilerin subaylar arasında Nusayri olmayanlara oranla beşte bir oranında daha fazla olduğunu ve hükûmetin Suriye'yi "Ebedi bir mesajla tek bir Nusayri devleti" sloganıyla yönettiğini iddia etti. Bu, Baas'ın "Ebedi bir mesajla tek bir Arap ulusu" sloganına alaycı bir göndermeydi ve "Arap" yerine Aleviler için aşağılayıcı bir isim olan "Nusayri" kelimesini kullanıyordu.[14]

Suriye'nin 1967'de İsrail'le yaptığı Altı Gün Savaşı'ndaki yenilgisinin ardından Hatum, İsraillilerle savaşmak için Suriye'ye döneceğini açıkladı. Cedid'in, yenilgi nedeniyle zayıflayan hükûmetinin kendisine karşı ölüm fermanının peşine düşmeyeceğini düşünüyordu.[3] Ülkeye yeniden girdikten sonra Cebel el-Dürzi'deki popüler Suriyeli milliyetçi Dürzi lider Sultan el-Atraş tarafından korunmaya başlandı. Ancak Atraş'ın itirazlarına[14] rağmen yetkililer tarafından tutuklanarak mahkemeye çıkarıldı ve Talas'ın ölüm cezasını onaylamasıyla Hatum 26 Haziran'da kurşuna dizilerek idam edildi. Talas daha sonra Hatum'un "Ürdün'le komplo kurarak doğru yolu kaybettiğini" belirterek idamın kişisel sorumluluğunu üstlendi.[3]

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Rabinovich, 1972, s. 235.
  2. ^ a b c Moubayed, s. 53.
  3. ^ a b c Moubayed, s. 54.
  4. ^ a b c Batatu, ss. 148-149.
  5. ^ Seale, s. 109.
  6. ^ a b c d Moubayed, s. 52.
  7. ^ a b c Seale, ss. 76-77.
  8. ^ a b Rabinovich, 1972, ss. 44-45.
  9. ^ Rabinovich, 1972, s. 151.
  10. ^ Batatu, ss. 338-339.
  11. ^ Moubayed, 2006, s. 53.
  12. ^ Moubayed, 2006, s. 54.
  13. ^ Moosa, s. 306.
  14. ^ a b Moosa, ss. 306-307.

Konuyla ilgili yayınlar

değiştir