Sesmerkezcilik ya da fonosentrizm (İngilizce: phonocentrism) doğasından ötürü sözlü iletişime yazılı iletişimin üzerinde bir değer biçen dilbilimsel yaklaşımdır. Bu yaklaşımı benimseyen biliminsanları, sözlü iletişimi temel iletişim biçimi sayarlar. Onlara göre yazılı iletişim, sözlü iletişimin ikincil bir göstergesi olmaktadır.

Platon, Jean-Jacques Rousseau ve Ferdinand de Saussure gibi filozofların sesmerkezci fikirlere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Jacques Derrida'nın da dahil olduğu bir grup filozof ise sesmerkezcilik terimini yazılı kültürün aşağılanmasını eleştirmek için kullanmışlardır.

Derrida metinlerinde felsefe, edebiyat, antropoloji ve dilbilim çalışmalarının sesmerkezci oluşundan yakınır.[1] Ona göre sesmerkezcilik, batı felsefesinde hüküm süren sözmerkezciliğin bir örneğidir. Derrida, sesmerkezciliğin insanın kendini özgün bir biçimde ifade etme arzusu nedeniyle geliştiğini iddia etmektedir. Konuşmanın yazı yazmaktan daha iyi olmadığını, ancak aşkın bir ifade biçimi bulmaya çalışan toplumlar tarafından bu şekilde kullanıldığını ifade eden Derrida, bu toplumlarda konuşmanın aşkın metafizik fikirleri daha iyi aktardığına yönelik bir inançları olduğunu vurgular. Derrida, sesmerkezci kültürlerin konuşmayı anlamın yazı tarafından çalınmadığı bir zamana ait gördüğüne inanıyordu.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Hogan 2000, s. 249

Konuyla ilgili yayınlar

değiştir