Türk istihbaratı
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Ağustos 2022) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Türk istihbaratı, tarih boyu Türk devletlerinin bilgi alma ve devlet bütünlüğünü koruma amacıyla kurduğu resmi ve resmi olmayan teşkilatlardır. Türkler için istihbaratın ortaya çıkmasının Orta Asya'da Çinliler ile yapılan mücadeleler döneminde başladığı söylenebilir. Daha sonra özellikle Osmanlı İmparatorluğu ile hem askeri, hem yurt içi-yurt dışı alanda çeşitli teşkilatlar kurulmuştur.
Tarihsel gelişimi
değiştirEski Türk devletleri
değiştirTürklerin yerleşik hayata geçmesinden önce Kağan ve Han'lara bağlı çeşitli casusluk çalışmalarının olduğu bilinse de ilk kayıtlar yerleşik hayata geçilmesiyle görevlendirilen ve o zamanki dilde "gizli, gizleyen" anlamına gelen Çaşıt - Çaşut isimli istihbarat görevlileri üzerinedir. Bu istihbaratçılar özellikle Çin ve Çin ordusu hakkında bilgi toplamış, Türk sarayındaki Çin kökenli eşlerin istihbarat toplamalarına karşı karşı istihbarat (kontrespiyonaj) çalışması yapmışlardır.
Osmanlı İmparatorluğu dönemi
değiştirOsmanlı Devleti'nde ilk istihbarat kayıtları devletin kurulmasıyla başlar. Bazı kayıtlara göre Osman Gazi ve oğlu Orhan Gazi, İnegöl ve Konur Kalesi'nin fethi sırasında martolos adlı yabancı kökenli bir askeri grubu kullanmıştır. Martoloslar'ın II. Kosova Savaşı öncesinde II. Murad, II. Mehmet (Fatih Sultan) devrinde akıncı kumandanları, I. Süleyman (Kanuni) tarafından ise iç bölgelerde kullanıldığı hakkında kayıtlar bulunmaktadır.
Duraklama Dönemi'nde herhangi bir resmi istihbarat kuruluşu kurulmamıştır. 19. yüzyılda Sultan Abdülmecid tarafından Fransız Gizli Polis Teşkilatı'na benzer bir istihbarat kurumu kurulmak istense de başarılı olamayıp kapanmıştır. Aynı kurum Sultan Abdülaziz tarafından yeniden canlandırılmak istenmiş, ülke aleyhine çalışmalar içine girdiği iddiasıyla tekrar kapatılmıştır.
19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı topraklarında artan yabancı casusluk faaliyetleri ve bu faaliyetlerin direkt Padişah otoritesini tehdit eder hale gelmesi sebebiyle II. Abdülhamid tarafından direkt olarak kendisine bağlı Yıldız İstihbarat Teşkilatı kurulmuştur. Bu kurum Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ile kapatılmış ve ellerindeki arşivler büyük oranda yok edilmiştir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üst yöneticilerinden Enver Paşa, yabancı casusların artan faaliyetleri neticesinde devletin ve milletin bütünlüğünü korumak amacıyla profesyonel bir istihbarat kuruluşunun kurulması gerektiğine karar verir. Buna dayanılarak 1913 yılında Teşkilat-ı Mahsusa resmi olarak kurulur. Teşkilat-ı Mahsusa'nın kurulmasıyla Türkler devlete organik olarak bağlı, gizlilik prensibi içerisinde olsa da resmi bir istihbarat teşkilatına kavuşmuştur. Bu kurum özellikle Trakya, Kafkasya ve Yakın Doğu bölgesinde aktif çalışmalar içerisine girmiştir. Kendisine bağlı tertipli bir personel yapılanması bulunmaktaydı. Özellikle Mısır, Filistin, Arap Yarımadası gibi bölgelerde yabancı casuslara karşı kontra-espiyonaj çalışmalarında bulundular.
Yıkılış süreci ve para-militer gruplar
değiştir1918 yılında imzalanan Mondros Mütarekesi ile imparatorluğun bütün orduları terhis edildi ve Osmanlı yıkılış sürecine girdi. Bunun yanında Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'yi başlatmasıyla Anadolu'da çeşitli gizli ve para-militer örgütler kurulmaya başlandı. Bu doğrultuda 1919'da Karakol Cemiyeti kuruldu. Daha sonraları ise Karakol Cemiyeti'nin devamı niteliğinde Zabitan, Yavuz, Hamza gibi istihbarat grupları oluştu. Bu gruplar özellikle İstanbul'dan Anadolu'ya mühimmat, bilgi, yardım ve insan gücü sevkiyatında önemli roller aldı.
Türkiye Cumhuriyeti dönemi
değiştirMilli Emniyet Hizmeti Riyâseti
değiştirMustafa Kemal Atatürk liderliğinde Cumhuriyet'in ilan edilmesi ile modern Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruldu ve bu modern bir devletin gerekliliği olan modern kurumlar kurulmaya başlandı. 1926'da istihbarat faaliyetlerine profesyonel bir zemin kazandırmak amacıyla Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından Mareşal Fevzi Çakmak'a emir verildi. Fevzi Çakmak tarafından Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti bünyesinde bir İstihbarat Dairesi kuruldu. Bu istihbarat dairesi daha sonraları Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti'ne dönüştürüldü.
İstihbarat teşkilatına bir dış istihbarat bölümü kurulmasına destek olması için Alman istihbaratçı Walther Nicolai, Türkiye'ye davet edildi. Daha sonraları kendisi Berlin'de bir Türk istihbaratı teşkilatı kurması için görevlendirildiyse de Türk hükûmeti ile aralarında çıkan maddi ve siyasi problemler yüzünden gereken istikrar sağlanamadı. Yine de Almanya'ya eğitime yollanan Türk istihbarat subaylarının kursları ve diğer programlarıyla ilgilendi, Türkiye'de çeşitli konferanslar verdi.
Milli Emniyet Riyaseti, Hatay'ın Anavatan'a bağlanması ve modern Cumhuriyet'e karşı pek çok iç tehdidin bertaraf edilmesini sağladı. Ayrıca yurt dışında resmi, aktif ve düzenli olarak faaliyet gösteren ilk Türk istihbarat teşkilatı oldu.
Milli İstihbarat Teşkilâtı
değiştirİkinci Dünya Savaşı sonrası değişen ve küreselleşen dünya ile daha modern hale gelen kurumların kurulmaya başlanması, devletin diğer kurumlarının istihbarat sistemlerini tek bir çatı altında toplayarak koordinasyonu sağlayacak ve ülkenin Anayasal değerlerini koruyacak bir teşkilatın kurulmasını zorunlu kıldı. Bu kapsamda 1965 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kuruldu.[1][2][3]
Türk istihbaratının genel çalışma alanları
değiştirTürk istihbaratının Orta Asya'da oluşmaya başladığında genellikle dış istihbarata yönelik çalışmalar yaptığı tahmin edilse de bu konuda yeterli tarihi kanıt bulunmamaktadır. Lakin özellikle Göktürkler ve Hun İmparatorluğu istihbaratı genel olarak askeri alanda kullanmıştır. İstihbarat daha sonraları, özellikle Türklerin Batı'ya göçü ile Anadolu'da kurulan Türkiye Selçuklu Devleti ile Osmanlı İmparatorluğu'nda daha profesyonel olarak kullanıldı. Osmanlı'nın Kuruluş ve Yükseliş dönemlerinde hem yurt dışında hem yurt içinde mortoloslar ve voynuklar kullanıldı, ayrıca askeri istihbarat alanında Akıncı birliği sınır ötesi çalışmalar yaparak orduya bilgi sağladı.
II. Abdülhamid döneminde, özellikle Batılılaşmanın ve Padişah otoritesine karşı eylemlerin artmasıyla Hafiye teşkilatı ile Yıldız İstihbarat Teşkilatı II. Abdülhamid aleyhtarı siyasi kişilikler üzerine operasyon yaptı. Yurt dışında yaşayan özellikle eğitim için gönderilmiş Türk aydınları ve yurt içinde padişahın yönetimini beğenmeyen kişiler istihbarat tarafından yakalandı.
İttihat ve Terakki yönetiminde daha profesyonel kurumlar kurulmaya başlandı ve Teşkilat-ı Mahsusa, vatanın ve milletin birliğinin korunması için çalışmalar yapmaya başladı. Bu kapsamda eskiden Osmanlı toprağı olan memleketlerde ve yabancı ajanların halkı Osmanlı'ya karşı kışkırtmaya çalıştığı Osmanlı topraklarında kontra-espiyonaj çalışmaları aktif olarak yapıldı.[4]
Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla ülke içinde modern ve seküler bir devlet yapısı oluşturulmasına karşı çıkanlar çeşitli isyanlar çıkartmaya başladı. İstihbarat bu isyanlar ile mücadelede etkili oldu. Ayrıca Hatay'ın anavatana bağlanması sürecinde de görev yaptı.
Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında Milli İstihbarat Teşkilatı kuruldu. MİT özellikle kontra-espiyonaj ve terörle mücadele alanlarında aktif görev aldı. PKK, DHKP-C, IŞID ve FETÖ gibi çeşitli terör örgütleri ile mücadele etti. Bu örgütlerle mücadele kapsamında yurt içi ve yurt dışında operasyonlar düzenledi. Bünyesinde bulunan Elektronik Teknik İstihbarat ile Sinyal İstihbarat başkanlıkları, Türk istihbaratının teknolojik gelişmelerden geri kalmamasını sağladı. Ayrıca Güvenlik Tahkikat Başkanlığı ile kamu kurumlarında görev alacak kişilerin güvenlik taramalarının yapılması konusunda da görev yapmaktadır.[3]
Kaynakça
değiştir- ^ Milli İstihbarat Teşkilatı Tarihçesi, Dr. Erdal İlter
- ^ Türk İstihbarat Tarihi ve Atatürk 6 Ağustos 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Hukuk Gündemi - Atatürk Özel Sayısı, Ankara Barosu
- ^ a b Ulusal Güvenlik ve Türk İstihbarat Sistemi[ölü/kırık bağlantı], Zafer Söylemez
- ^ Türk İstihbaratının Tarihsel Gelişimi, Eray Göç, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi