Tehdit dengesi teorisi, Stephen M. Walt tarafından 1985 yılında International Security dergisinde yayınlanan “Alliance Formation and the Balance of World Power[1] adlı makalesinde ortaya atılmıştır. Daha sonra “The Origins of Alliances” (1987) adlı kitabında daha da detaylandırılmıştır. Teori, neorealist uluslararası ilişkiler okulundaki popüler güç dengesi teorisini değiştirmiştir.

Amerikalı siyaset bilimci Stephen M Walt.

Tehdit dengesi teorisine göre, devletlerin ittifak davranışları diğer devletlerden algıladıkları tehdit tarafından belirlenir. Walt, devletlerin genellikle algılanan bir tehdide karşı ittifak yaparak dengeyi sağladığını ancak çok zayıf devletlerin kendi ulusal güvenliklerini korumak için yükselen tehditle aynı safta yer alma olasılığının daha yüksek olduğunu iddia eder. Walt, Avrupa devletlerinin Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşları öncesinde ve sırasında Alman yayılmacılığının yarattığı tehdide karşı önemli ölçüde daha büyük birleşik güce sahip ulusların ittifak yapmasını örnek göstermektedir.

Walt, devletlerin başka bir devletin oluşturduğu tehdidi değerlendirmek için kullandığı dört kriter tanımlar: toplam gücü veya kuvveti (büyüklüğü, nüfusu, gizli gücü ve ekonomik kabiliyetleri), coğrafi yakınlığı, saldırı kabiliyetleri ve saldırgan veya düşmanca niyetleri.

Walt, diğer devletlerin yükselen bir gücü bu niteliklere sahip olarak gördükçe onu bir tehdit olarak görme ve ona karşı denge kurma olasılıklarının da artacağını söylemektedir.

Tehdit dengesi teorisi, gücü tehditten ayırarak realizmi (ve Kenneth Waltz’un neorealizmini) değiştirmiştir. Daha önce realist analizlere hakim olan güç dengesi teorisinde devletler, gücü (askeri yetenekleri) artan diğerlerine karşı denge kuruyordu. Daha büyük gücün saldırgan niyetleri yansıttığı varsayılırdı. Walt, bunun ampirik kanıtlarla desteklenmediğini ve devletlerin gücü artan ancak saldırgan niyetler sergilemeyen devletlere karşı denge kurmayacağını tehdit dengesi teorisinin kanıtlarının daha iyi açıkladığını savunmaktadır. Örneğin, Soğuk Savaş sırasında Amerika Birleşik Devletleri diğer süper güç olan Sovyetler Birliği’nden daha güçlüydü ancak güç dengesi teorisinin aksine daha fazla devlet (NATO üyeleri) Sovyetler Birliği’ne kıyasla Amerika Birleşik Devletleri ile ittifak kurdu çünkü ABD, Sovyetler Birliği’nin kendilerine karşı sergilediğinden çok daha az saldırgan niyetler sergiledi.

Güç dengesi teorisinin kusuru, Sovyet tehdidinin ortadan kalkmasından sonra daha da çarpıcı hale geldi. Walt, 2004 yılında gücü dengelenmemiş olan ABD’nin hala NATO, Japonya, Güney Kore ve diğer bazı ülkelerle resmi olarak müttefik olduğunu ileri sürmüş ve ABD’nin kuvvetlerini geri çekebileceğini ima etmiştir ki bu da hala ABD’nin varlığının devamı için talepleri kışkırtma eğilimdedir. Güç dengesi teorisi tarafından öngörülen dengeleyici koalisyonlar neredeyse hiç ortaya çıkmamıştır:[2]

Wilhelm dönemi Almanyası’nın ya da Sovyetler Birliği’nin kışkırttığı, diğer büyük güçlerin çoğunun bu güçlü yayılmacı devletleri kontrol altına almak ya da yenmek için resmi ya da gayri resmi ittifaklar kurduğu kendi kendini kuşatma durumlarıyla kıyaslandığında ABD’nin üstünlüğüne verilen tepkiler sönük kalmaktadır… En azından bugüne kadar anlamlı bir Amerikan karşıtı ittifak oluşturmak için ciddi bir çaba olduğuna dair çok az işaret vardır… Amerika Birleşik Devletleri’nin başlıca düşmanları, Amerikan gücünü kontrol altına almak için ortak bir arzuyla birleşmiş büyük güçlerden oluşan bir koalisyonla karşı karşıya kalmak yerine, çok az güce ve daha az uluslararası desteğe sahip olan… izole ve baskıcı rejimler olmuştur. Böyle düşmanlar varken kimin dosta ihtiyacı var diye sorulabilir. Geleneksel güç dengesi teorisi perspektifinden bakıldığında bu durum kesinlik bir anomalidir. Uluslararası sistemdeki güç hiç olmadığı kadar dengesizdir, ancak dengeleyici eğilimler oldukça hafiftir. Bunları bulmak mümkündür, ancak bunu yapmak için gözlerinizi iyice kısmanız gerekir… ABD’nin gücünü dengelemede başarısız olan devletlerin anormalliği, güce değil tehditlere odaklandığımızda ortadan kalkmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, diğer devletlere göre muazzam derecede güçlü olmasına rağmen diğer güçlerin çoğu tarafından büyük bir tehdit olarak algılanmamıştır.[3]

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Walt, Stephen: Alliance Formation and the Balance of World Power
  2. ^ Stephen Walt, "Can the United States Be Balanced? If So, How?" (Chicago: American Political Science Association, September 2-4, 2004, http://citation.allacademic.com//meta/p_mla_apa_research_citation/0/5/9/9/6/pages59968/p59968-1.php 3 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.), p 12.
  3. ^ "Can the United States Be Balanced?" p 11-12.

Tehdit dengesi teorisini kullanan bilimsel makaleler

değiştir