Titus Lucretius Carus
Lukretius (Titus Lucretius Carus), MÖ 95 - MÖ 55 yılları arasında yaşamış Romalı şair ve filozof.[1] Felsefenin Latince yayılmasında Lucretius'un Cumhuriyet döneminin sonlarında Epikourosçuluğun yayılmasında belirleyici bir rol oynayan De rerum natura eseri büyük katkı sağlamıştır. Epikouros'un Peri Physeos'ta (Doğa Üzerine) açıkladığı doktrini anlatırken Romalı Epikourosçulann geleneğine uyarak Latince yazmıştır. Empedokles'in kozmolojik şiirinin edebi modelinden ilham alarak ve şiirini zarif heksametron (altılı) ölçüsüyle yazmıştır. Epikourosçuluğa fazla sempati duymayan Cicero bile kardeşi Ouintus'a yazdığı bir mektupta Lucretius'un edebi dehasına ve sanatına duyduğu hayranlığı ifade eder.[2] Lucretius Epikourosçu doktrinin belli başlı argümanlannı (atomist kozmoloji, ruhun psikolojisi ve faniliği, duyular ve bilgi, uygarlığın gelişimi) ele alırken Yunan kaynağına tamamen sadık kalır. Yunan olduğuna şüphe olmayan bir felsefe doktrinini sunarsa da, anlatımının tonu ve etkisi tamamıyla kendine özgü bir retorik ve duygu gücüne sahiptir, Yunan ve Roma uygarlıklarının dilsel ve kültürel sınırlarını aşar. Mahareti, dünya konusunda yeni bir kuramı tasvir ederken Latincede hem yeni kelimeler türetmesinde hem de mos maiorum'un anlamlı terimlerini içeriden değiştirmesinde yatar.Religio (kutsal olana saygı) kavramını eleştirirken "iğrenç suçları yaratanın din olduğu"nu, İphigenia örneğinde olduğu üzere, insanları siyasi nedenlerle tanrılara insan kurban etmeye ittiğini gösterir. Eksik kalan yazılarını ölümünden bir süre sonra Cicero sona erdirmiş, derleyip düzenlemiştir.
Lukretius | |
---|---|
Doğum | MÖ 95 |
Ölüm | MÖ 55 (43 yaşında) |
Meslek | Yazar, şair, filozof |
Milliyet | Romalı |
Tür | Felsefe, şiir |
Etkiledikleri
| |
Etkilendikleri
| |
Yaşamı
değiştirLucretius'un hayatı konusunda kaynaklardaki çok az miktardaki bilginin (De rerum natura'yı teşkil eden 7000'den fazla mısra şairin hayatı konusunda hiçbir bilgi içermez) neredeyse tamamı Aziz Hieronymus tarafından aktarılır.[3] Hieronymus'a göre: "şair Titus Lucretius 94 yılında doğar; bir aşk iksiri içtikten sonra aklını kaybeden Lucretius, aklının başında olduğu anlarda, sonradan Cicero tarafından yayınlanan çeşitli kitaplar yazmasına müteakip 44 yaşındayken intihar etti."[3] Az sayıdaki bu gibi bilgiler muhtemelen doğru olmadığı gibi[not 1] Lucretius'un deliliği ve intihan konusu açısından da pek güvenilir değildir. Şairin hayatının bu versiyonu başka kaynaklarda yer almaz ve en önemlisi, Kilise Babaları ile Apolojistlerin bu konudaki sessizliğiyle çakışır, zira Lucretius'un hazin sonu onlar için mükemmel bir Epikouros karşıtı argüman teşkil ederdi. Bu "sükût delili" günümüzde bile eleştirmenleri şaşırtmaya devam etmekte ve Lucretius'un intiharı bilgisine Hıristiyan veya en azından Epikouros karşıtı çevrelerden kaynaklanmış, kötü niyetli bir uydurma gözüyle bakılınasına neden olmaktadır: Lucretius'un materyalizmini ve ateizmini akli dengesizliğine indirgemeye yönelik bu kurgu, Lucretius'un ölümünü materyalist ve iyimser Epikourosçu doktrinle çakışır gibi gösterir.[3]
Düşünceleri
değiştirOtium'a (yani Epikouros'un "gizli yaşa" doktrini lathe biosas'ı) önem veren ve religio'yu bütün kötülüklerin sebebi olarak gören Lucretius'un Stoacılığın, yani instrumentum regni [yönetim aracı] olarak negotium'un [faaliyet] üstünlüğünü ve religio'yu kuramsallaştıran felsefenin başkentindeki varlığı çığır açıcı bir rol oynamıştır.[4] Lucretius'un gayesi, iki temel günahı, "hayatın iki yarası"nı (vulnera vitae) insanın ruhundan kesip atmaktır: birisi cupido vitae, yani aşk, siyaset veya ekonomi alanındaki sağlıksız hırs, diğeri en ahlaksız ve kanlı güdüleri uyandırmanın yanı sıra tanrıların kültü ve öteki dünya korkusu yoluyla insanın ruhunu ezen timor mortis'tir [ölüm korkusu.][4] Lucretius, kendinden önceki tüm filozoflara kıyasla yeni bir dönem açan hocası Epikouros'u örnek alarak, insanın ruhunu ölüm korkusundan ve dinin düğümlerinden kurtarmak için[5] "şeylerin sebebini tanımayı" (rerum cognoscere causas) amaçlayan "görkemli" (res magnae) ve "devrimci" (res novae) bir mesaj ilan eder.[4] Demokritos ile Leukippos'un atomizminden ilham alan,[6] fakat büyük Platoncu ve Aristotelesçi geleneğe ve popüler kültüre (vulgus abhorret ab hac) yabancı olan yeni Epikourosçu doktrinin temel noktaları şunlardır:[4]
- Evrenin iki ilkesi cisimler (corpora) ve boşluktur (inane).
- Atomlar gerçekliğin tamamını oluşturan bileşenlerdir; katı ve ebedi olup maddenin yaratılmazlığı ve yok olmazlığı ilkelerini temin ederler
- Lucretius'un icat ettiği ve hapax kalmaya, yani bir daha kullanılmamaya mahkum bir terirole ifade ettiği clinamen, yani atomlann, cisimlerin oluşumuna izin verecek ve kaderin zorunluluğunu ortadan kaldıracak şekilde yerçekimi gücünün sabitliğinden sonsuz küçük ve belirsiz sapması.[7]
- Hayatın güçleri (motus genitales) ile ölümün güçlerini (motus exitiales) dengede tutarak (aequum certamen) birbirine ters güdülerin dönüşümlü olarak birbirini izlemesine izin veren ve evreni mutlak felakete karşı koruyan ilk ve ebedi fizik yasası olan izonomi.[8]
- Dünyamızın ötesinde, evrende sonsuz dünyalar vardır.[9] Bu yeni ve sonsuz dünyalarda tannlar etkin bir role sahip değildir, sadece izleyicidirler, insan da merkezde yer almaz, bu atomik devinim içerisindeki sayısız andan ve fragınandan sadece biridir.
Buradan hareketle insan merkezli evren kavramı reddedilir, çünkü doğa kanunları ve her şeyi eşitleyen fiziğin üstünlüğü böyle bir fikri imkansız hale getirir. Şiirin temel terimi olan ratio "akıl", "yöntem", "açıklama", "felsefi okul" ve "Epikourosçu doktrin" gibi çeşitli anlamlarda 150 defadan fazla kullanılmıştır.[4] Lucretius Epikouros'u övüp onu tannlarla kıyasladıktan sonra (deus fuit ille, deus) hakkında şöyle der: "dünyanın alevler içindeki duvarlarını [aşıp) zihniyle evrenin tamamını kat etti [ . . . ] ve dini yıktı"[10] "arzunun ve korkunun sonunu getirdi"[11] ve "insanın ruhundan canavarlan silahlarla (arma) değil, kelimelerle (dicta) kovdu".[12] Lucretius tanrıları da evrenin başlangıcının ve yönetiminin dışında bırakır.[13] Ve eski religio'ya alternatif olarak yeni, laik ve akılcı bir pietas'ı [saygı] ilan eder: "Sık sık başı örtülü dolaşmak, taştan bir heykele başvurmak ve bütün tapınaklan ziyaret etmek, tanrıların tapınakları önünde yerlere kapanmak ve göklere uzanmak, bir sürü hayvanın kanını sunaklara sürmek, adaklar adamak değildir ibadet: her şeye huzurlu bir ruhla (pacata posse omnia mente tueri) bakmaktır asıl ibadet.[14]
Lucretius'un ve düşüncelerinin çağdaşlarından itibaren görmezden gelinmesi ve gerçek anlamda bir "sessizlik suikastı"na tabi tutulması bu devrimci ve dehşet verici fikirleri Roma'da yaymış olmasıdır. Kendisinin de deyimiyle res novae [yeni [devrimci] şeyler), Roma'da en üstün değer sayılan mos maiorum'la [ataların geleneği] çatışıyordu.[15]
De Rerum Natura
değiştirAltı kitaptan oluşan De rerum natura (Doğa Üzerine) adlı eserinde Epikür'ün öğretisini açıklamaya çalışan Lukretius maddenin sakınımı yasası da açıkça ifade ediliyordu,
- 1. Hiçten hiçbir şeyin çıkmayacağı ve
- 2. Hiçbir şeyin ortadan kaldırılamayacağı
Varlığı madde ve boşluk olmak üzere iki parçaya ayırarak, bunlardan maddenin atomlardan meydana geldiğini öne sürmüştür. Lukretius, daha sonra cismi de, bileşik ve basit diye, ikiye ayırmıştır. Bunlardan bileşik cisimler nesnelere, şeylere karşılık gelirler; buna karşın, basit cisimler atomlardır. Atomun varoluşunu öne sürdüğü için, maddenin sonsuzca bölünebilirliğine karşı çıkan Lukretius, bir yandan da atomların şekil ve ağırlıkları olduğunu, fakat renk, ses, koku ve tat gibi ikincil niteliklere sahip olmadığını iddia etmiştir. Maddenin temel yapı taşı olan atomların sınırlı türlere sahip olduğunu, fakat sınırsız sayıda olduklarını iddia etmiştir. İnsan da, bir beden ve ruhtan oluşmuştur ama aynı maddeden ya da atomlardan meydana gelmiştir. Fakat ruhu oluşturan atomların bedendeki atomlardan daha ince bir yapıya sahip olduğunu ifade etmiştir. Roma dünyasının Stoacılık'la tanışmasına yardımcı olmuştur.
Evren konusunda da Aristoteles evrenin sınırlı, küre biçiminde olmayıp, merkezi olmayan olarak tasarlamasına karşın, Lucretius, evrenin sınırsız, küre biçiminde olduğunu savunmuştur.Lucretius’un evreninde, her biri canlılar gibi doğan, büyüyen ve ölen Dünya’lar vardır.
Ontoloji konusunda, "Beden ve ruh, birlikte doğar ve birlikte ölürler, yani beden öldüğünde, ruh da ölecektir. O halde, öldükten sonra dirilme inancı yanlıştır" der.
Epistemoloji de "Duyum, yani hissetme, duyumu oluşturan nesnelerden çıkan atomların duyu organlarına ulaşmasıyla gerçekleşir. Tat alma, görme, koklama, işitme gibi duyumlar, farklı atomların farklı alıcılar tarafından algılanması ile meydana gelir. Canlılar, zamanla, değişim ve evrimleşmeye uğrayarak, basitten karmaşıklığa doğru giderler" gibi düşünceleri vardır.
Etkileri
değiştirLucretius, erken Roma İmparatorluğu'nun yazarları tarafından hem takdir edilmiş hem de öykünülmüştür. Bununla birlikte, Lactantius gibi Latin patristik yazarlar tarafından tanrısız Epikourosçu felsefenin önde gelen sözcüsü olarak görülmüştür. Şiir, 1417’de papalık sekreteri Poggio Bracciolini tarafından yeniden keşfedilmesinin ardından Rönesans edisyonlarının dayanağı haline gelen iki kalburüstü 9. yüzyıl el yazmasında (O ve Q olarak bilinir) varlığını sürdürmüştür.[16] Epikourosçu fikirler çağın temel felsefi (özellikle etik) tartışmalarına, Diogenes Laertius’un Life of Epicurus’unun Latin diline tercüme edilmesinin yanı sıra Lucretius’un aracılığıyla girmiştir. Bununla beraber, Lucretius edebi ve felsefi çevrelerdeki derin etkisine rağmen -örneğin, Montaigne’in büyük bir titizlikle alıntı yaptığı yazarlar arasındadır- Lucretius adı, iki yüzyıl boyunca aşağılayıcı “ateist” etiketini silkip atmak için çırpınmak zorunda kalmıştır.[17] Erken modern atomculuğun 17. Yüzyılda kendisini göstermesi hususunda kilit bir etki haline gelmiştir. Bu gelişme her şeyden önce, Epikouros ve Lucretius esaslı olmasına rağmen Pierre Gassendi tarafından Hıristiyan ideolojisi için makbul olacak şekilde değiştirilmiş atomistik bir sistem inşasına bağlıdır. Lucretius’un erken modern çağda pek çok hayranı vardı ve bunların içerisinde, şiirin saymakla bitmeyecek baskısına sahip olan, kendi kendisini bir Epikourosçu olarak ortaya koyan Thomas Jefferson da vardı.[18][19]
Kaynakça
değiştir- ^ Barchiesi, Alessandro (2010). The Oxford handbook of Roman studies. Oxford: Oxford University Press. ISBN 978-0198856009.
- ^ Ep. Ad. O. Frat. Kardeşim Quintus'a Mektuplar, II, 9, 3
- ^ a b c Umberto Eco (2012). Antik Roma (Leyla Tonguç Basmacı, Çev.). 1. Baskı, Alfa Yayınları, s.367
- ^ a b c d e Umberto Eco, 2012, s.368.
- ^ De Rerum Natura 1, 932 religionum animum nodis exsolvere
- ^ Lucretius, De Rerum Natura, 6.
- ^ De Rerum Natura, 2, 292 exiguum
- ^ De Rerum Natura, 2, 569-580
- ^ De Rerum Natura 2, 1 074 vd. necesse est confiteare 1 esse alias aliis terrarum in partibus orbis; [boşlukta başka yerkürelerin varolduğunu 1 kabul etmen gereklidir].
- ^ De Rerum Natura, 1, 72 vd.
- ^ De Rerum Natura, 6, 25
- ^ De Rerum Natura, 5, 54
- ^ De Rerum Natura, 2, 1 80 vd.; "dünyanın doğası bizim için ilahi irade tarafından yaratılmadı".
- ^ De Rerum Natura, 5, 1 1 98-1 203
- ^ Umberto Eco (2012). Antik Roma (Leyla Tonguç Basmacı, Çev.). 1. Baskı, Alfa Yayınları, s.369.
- ^ Greenblatt, S., 2011, Swerve: How the Renaissance Began, London: Bodley Head.
- ^ Palmer, A., 2014, Reading Lucretius in the Reniassance, Cambridge, Mass.: Harvard University Press
- ^ Johnson, M.R. and C. Wilson, 2007, ‘Lucretius and the history of science’, in Gillespie and Hardie 2007: 131–48
- ^ "Stanford Encyclopedia of Philosophy, Lucretius, Sep 22, 2023". 10 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.
- Notlar
- ^ Gramer alimi Donatus'un IV. yüzyıla ait Vita virgiliana (Vergilius 'un Hayatı) eserine göre Lucretius MÖ 99/98 civarında doğmuş olmalıdır. Umberto Eco, 2012, s.367.
Commons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar |