Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı, doğum adıyla Ahmed Agâh (2 Aralık 1884, Üsküp - 1 Kasım 1958, İstanbul), Türk şair, mütefekkir, yazar, siyasetçi ve diplomattır.
Yahya Kemal Beyatlı | |
---|---|
Doğum | Ahmed Agâh 2 Aralık 1884 Üsküp, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 1 Kasım 1958 (73 yaşında) Fatih, İstanbul, Türkiye |
Defin yeri | Aşiyan Mezarlığı, İstanbul |
Milliyet | Türk |
Eğitim | İstanbul Üniversitesi, Sorbonne Üniversitesi |
Meslek | Yazar, şair, siyasetçi, diplomat |
Siyasi parti | Cumhuriyet Halk Partisi |
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biridir. Şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprülük görevi üstlenmiştir. Türk edebiyat tarihi içinde Dört Aruzcu'dan biri olarak kabul edilir. Sağlığında Türk edebiyatının başaktörleri arasında kabul edilmiş ancak hiç kitap yayımlamamıştır.[1]
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde milletvekilliği ve bürokratlık gibi siyasi ve idari görevler üstlenmiştir.
Hayatı
değiştirİlk yılları
değiştir2 Aralık 1884 tarihinde Üsküp'te dünyaya geldi.[2] Annesi, ünlü divan şairi Leskofçalı Galip’in yeğeni Nakiye Hanım; babası eski icra memuru dönemin belediye başkanı İbrahim Naci Bey'dir.
İlköğrenimine, 1889 yılında Üsküp'te Sultan Murat Külliyesi'nin bir parçası olan Yeni Mektep'te başladı. Daha sonra yine Üsküp'te bulunan Mektebi Edeb'e devam etti. 1892'de Üsküp İdadisi'ne girdi.
1897 yılında ailesiyle Selanik'e taşındı. Çok sevdiği ve etkilendiği annesinin veremden ölümü onu çok etkiledi. Babasının tekrar evlenmesi üzerine ailesinin yanından ayrılıp Üsküp'e döndüyse de, kısa süre sonra Selanik'e geri geldi. Esrar takma adı ile şiirler yazdı.[1]
Ortaöğrenimine devam etmek üzere 1902 yılında İstanbul’a gönderildi. Servet-i Fünuncu İrtika ve Malumat adlı dergilerde, Agâh Kemal mahlasıyla şiirler yazmaya başladı.
Okuduğu Fransızca romanların ve Jön Türkler'e duyduğu ilginin etkisiyle[3] 1903 yılında[4] II. Abdülhamit baskısı altındaki İstanbul’dan kaçarak Paris’e gitti.
Paris yılları
değiştirParis yıllarında Ahmet Rıza, Sami Paşazade Sezai, Mustafa Fazıl Paşa, Prens Sabahattin, Abdullah Cevdet, Abdülhak Şinasi Hisar gibi Jön Türkler'le tanıştı. Hiç dil bilmeden gittiği kentte hızlı bir şekilde Fransızca öğrendi.
1904 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde siyaset bilimi bölümüne kaydoldu. Okulda ders veren tarihçi Albert Sorel’den etkilendi. Okul hayatı boyunca derslerinin yanı sıra tiyatro ile ilgilendi. Kütüphanelerde tarih hakkında araştırmalar yaptı. Fransız şairlerin kitaplarını inceledi. Tarih alanındaki incelemeleri sonucu 1071 yılındaki Malazgirt Meydan Muharebesi'nin Türk tarihinin başlangıcı sayılması gerektiği görüşüne vardı. Araştırmaları ve sosyal etkinlikleri derslere zaman ayırmasını ve sınavlarda başarılı olmasını engelleyince bölüm değiştirerek edebiyat fakültesine geçti, ancak bu bölümden de mezun olamadı. Paris’te geçirdiği dokuz yılda tarih bakışı, şairliği, kişiliği gelişti.[3]
İstanbul'a dönüşü
değiştir1913 yılında İstanbul'a döndü. Darüşşafaka İdadisi'nde tarih ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Bir süre Medresetü'l-Vaizin'de uygarlık tarihi dersi verdi. Bu yıllarda Üsküp ve Rumeli’nin Osmanlı devletinin elinden çıkması onu derinden üzdü.
Ziya Gökalp, Tevfik Fikret, Yakup Kadri gibi şahsiyetlerle tanıştı. 1916’da Ziya Gökalp’in tavsiyesi ile Darülfünun'a medeniyet tarihi müderrisi olarak girdi. Sonraki yıllarda garp edebiyatı tarihi, Türk edebiyatı tarihi derslerini de okuttu.[3] Hayatının sonuna kadar çok yakın dostu olarak kalan Ahmet Hamdi Tanpınar, onun Darülfünun'da öğrencisi oldu.
Bir yandan da edebî faaliyetlerini sürdüren Yahya Kemal, Türk dili, Türk tarihi konularında gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Peyam gazetesinde Süleyman Nadi mahlasıyla, Çamlar Altında Muhasebe başlığı altında yazılar kaleme aldı. 1910’dan beri yazmakta olduğu şiirlerini ilk defa 1918 yılında Yeni Mecmua adlı dergide yayınladı. Türk edebiyatının başaktörleri arasında yer aldı.[1]
Dergâh dergisi
değiştirMondros Mütarekesi’nin ardından gençleri etrafında toplayarak Dergâh adlı bir dergi kurdu. Dergi kadrosunda Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Ahmet Kutsi Tecer, Abdülhak Şinasi Hisar gibi isimler yer aldı. Yahya Kemal’in yakından ilgilendiği bu dergide yayınlanan tek şiiri Ses manzumesidir. Ancak dergi için pek çok düzyazı kaleme alan yazar, bu yazılarla Anadolu’da devam eden Millî Mücadele’ye destek verdi ve İstanbul’da Kuvayımilliye ruhunu canlı tutmaya çalıştı.[5] Benzer yazıları İleri ve Tevhid-i Efkâr gazetelerinde de sürekli yayınlandı.
Mustafa Kemal ile tanışma
değiştirYahya Kemal, Türk Kurtuluş Savaşı’nın Türkler'in zaferi ile sonuçlanmasının ardından İzmir’den Bursa’ya gelen Mustafa Kemal’i tebrik için Darülfünun tarafından gönderilen heyette yer aldı. Bursa’dan Ankara’ya giderken Mustafa Kemal’e eşlik etti ve ondan Ankara’ya gelmesi için davet aldı.
19 Eylül 1922’de Darülfünun Edebiyat Medresesi'nin müderrisler toplantısında Mustafa Kemal’e fahri doktorluk ünvanı verilmesini teklif eden Yahya Kemal’in bu teklifi, oy birliğiyle kabul edildi.[6]
Ankara yılları
değiştir1922’de Ankara’ya giden Yahya Kemal, Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde başyazarlık yaptı. O yıl, Lozan görüşmelerinde Türk heyetine danışman atandı. 1923'te Lozan’dan döndükten sonra II. Dönem TBMM’ye Urfa milletvekili olarak seçildi. Milletvekilliği 1926’ya kadar devam etti.
Diplomatik görevleri
değiştir1926’da İbrahim Tali Öngören’in yerine Varşova’ya elçi olarak atandı. 1930’da Lizbon büyükelçisi olarak Portekiz’e gitti. İspanya orta elçiliği görevi de kendisine verildi. Madrid’de görev yapan ikinci edebiyatçı sefir oldu. İspanya Kralı XIII. Alfonso ile yakın dostluk kurdu.[3] 1932’de Madrid elçiliğindeki görevine son verildi.
Yeniden TBMM’ye girişi
değiştirİlk defa 1923-1926 arasında Urfa milletvekili olarak görev yapan Yahya Kemal, 1933 yılında Madrid’deki diplomatik görevinden döndükten sonra milletvekili seçimlerine girdi. 1934 yılında Yozgat milletvekili oldu. O yıl çıkan soyadı kanunundan sonra Beyatlı soyadını aldı. Ertesi seçim döneminde Tekirdağ milletvekili olarak meclise girdi. 1943’te İstanbul’dan milletvekili seçildi. Milletvekilliği döneminde Ankara Palas'ta yaşadı.[7]
Pakistan elçiliği
değiştirYahya Kemal, 1946 seçimlerinde meclise giremedi ve bağımsızlığını yeni ilan etmiş Pakistan'a 1947’de büyükelçi olarak atandı. Yaş haddinden emekli oluncaya kadar Karaçi'de elçilik görevini sürdürdü. 1949’da yurda döndü.
Emeklilik yılları
değiştirEmekli olduktan sonra İzmir, Bursa, Kayseri, Malatya, Adana, Mersin ve civarını ziyaret etti. Atina, Kahire, Beyrut, Şam, Trablusşam gezilerine çıktı.[7] İstanbul’da Park Otel’e yerleşti; ömrünün son yıllarını bu otelde geçirdi. Taha Toros, burada Yahya Kemal’in 1930’lu yıllardan itibaren değişik aralıklarla, 19 yıl oturduğunu yazmıştır.[8]
1949’da İnönü Armağanı'nı aldı. 1956 yılında Hürriyet gazetesi her hafta bir şiirine yer vererek tüm şiirlerini yayınlamaya başladı.
Ölümü ve sonrası
değiştirYakalandığı bir çeşit bağırsak iltihabı nedeniyle tedavi için 1957’de Paris'e gitti.[1] Bir yıl sonra 1 Kasım 1958 Cumartesi günü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde vefat etti. Cenazesi Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.
Şair, şiirlerini mükemmel hâle getirmediği gerekçesiyle sağlığında kitaplaştırmak istememiştir. 1 Kasım 1958 tarihinde vefatı üzerine, İstanbul Fetih Cemiyeti'nin 7 Kasım 1959 günkü toplantısında Nihad Sami Banarlı'nın teklifiyle Yahya Kemal Enstitüsü kurulmasına karar verilir ve eserleri yayınlanır.
1961 yılında Divanyolu, Çarşıkapı’da yer alan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi'nde Yahya Kemal Müzesi açıldı.
1968 yılında Hüseyin Gezer tarafından yapılan bir heykeli İstanbul'daki Maçka Parkına yerleştirildi.
Edebî anlayışı
değiştirYahya Kemal, nesir alanında da eser vermiş olmakla birlikte şair olarak isim yapmış bir edebiyatçıdır. Şekil açısından Divan şiir geleneğini ve aruz veznini kullanmıştır. Üslup açısından iki ayrı anlayışta şiirleri vardır: bunlardan birisi devrine göre genellikle sade, doğal ve yaşayan bir Türkçe ile şiir yazmaktır (bu tür şiirleri özellikle ilk baskısı 1961 yılında yapılan Kendi Gök Kubbemiz başlıklı şiir kitabında toplanmıştır); diğeri ise tarihin eski devirlerine ait olayları devrinin diliyle ifade etme düşüncesidir (ilk baskısı 1962'de yapılan Eski Şiirin Rüzgârıyle başlıklı şiir kitabındaki manzumelerde bu anlayışı sergilemiştir).[9]
Fransa'da bulunduğu yıllarda karşılaştığı Mallarmé'nin şu cümlesinin Yahya Kemal'in aradığı şiir dilini bulmasında etkili olduğu düşünülür:[9] "En iyi Fransızcayı Louvre Sarayı'nın kapıcısı konuşur." Yahya Kemal, bu cümle üzerinde uzun uzun düşündükten sonra, şiirlerinde kullanacağı dili yakalar; Louvre Sarayı'nın kapıcısının okumuş yazmış bir aydın olmadığı gibi okuyup yazması olmayan bir cahil de olmadığını; bu durumda en iyi Fransızca'yı orta tabakanın, yani "halk"ın konuşabileceğini anlayarak orta tabakanın konuşmasına dikkat eder. Şair, bu düşüncelerin etkisiyle henüz dil inkılabından yirmi beş-otuz yıl önce sade Türkçe şiirler yazmaya yönelmiştir.[9]
Türkiye Türkçesi ile söylediği şiirlerinin yanında Osmanlı Türkçesi ile şiirler yazan Yahya Kemal'in eski dil ve nazım şekilleriyle söylemesinin arkasında, Türk edebiyatını bir bütün olarak algılaması ve tarihin eski devirlerine ait olayları devrinin diliyle ifade etme düşüncesi vardır.[10] Eskiyi reddetme yerine olduğu gibi kabullenme ve yeniden yorumlayarak günümüze taşıma çabası içinde olmuştur. Geçmiş devirlerde yaşanmış olayları ait oldukları devrin diliyle ifade etme düşüncesiyle yazdığı şiirlere örnek olarak Yavuz Sultan Selim'i ve döneminin olaylarını, tahta çıkışından ölümüne kadar kronolojik bir şekilde hikâye eden Selimnâme, bestelenmiş şiirleri arasında yer alan Çubuklu Gazeli, Ezân-ı Muhammedi, Vedâ Gazeli, İstanbul'u Fetheden Yeniçeriye Gazel verilebilir.[10]
Şiirin vezin, kafiye ve iç ahenge dayandığına inanan şairin hemen hemen tüm şiirleri aruz vezni ile yazılmıştır. Hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri "Ok"tur. Onun bütün şiirlerini aruzla yazması ve mısraya olan saygısı, şiirine şekil mükemmelliği getirmiştir.[10] Ona göre şiir sıradan cümlelerden değil nağmeden oluşur, bu yüzden sesle okunmaya muhtaçtır. Kelimelerin kulakla seçilmesi ve mısradaki yerlerinin bulunması gerekir.[11] Ona göre bir mısranın şiir olması, ahenkle ve titizlikle yazılmasıyla mümkündür. Onun için "şiir musikiden ayrı bir musiki"dir.[12] bu anlayışının bir sonucu olarak, şiirlerinin üzerinde yıllarca çalışmış ve henüz nağmeye dönüşmediğine inandığı mısralar için en uygun kelimeleri ve istifi buluncaya kadar şiirlerini tamamlanmış saymamıştır.[12]
Yahya Kemal'in şiir dilinin en belirgin yönlerinden biri "sentezciliği"dir. Paris'te kaldığı dokuz yıl boyunca okuduğu şairlerin (Mallarmé, Paul Verlaine, Paul Valery, Charles Baudelaire, Gerard de Nerval, Victor Hugo, Malherbe, Leconte de Lisle, Rimbaud, Jose Maria de Heredia, Jean Moreas, Theophile Gautier, De Banville, Lamartine, Henry de Regnier, Edgar Poe, Maeterlinck, Verhaeren) etkilerini özgün bir sentez yaparak yeni bir şiir yapısı kurmuştur. Kimi şiirleri klasik, kimileri romantik, bazısı sembolist, pek çoğu parnasyen olarak kabul edilir.[13] Fransız şiirini taklit etmemiş, oradan öğrendiklerini kendi şiir anlayışı ile yoğurarak yeni yorumlara ulaşmıştır.[13] Bu sentezciliği sonucu yorumlardan birisi de yapmacıksız olmasına özen gösterilmiş, doğal ve samimi anlamlar içeren kelimelerle şiir yazılması görüşü olan "Beyaz Lisan" anlayışıdır.[13]
Yahya Kemal'in şiirinde geniş bir Osmanlı coğrafyası yer bulmuştur. Onun şiirlerinde hatırlanan mekanlar, Çaldıran, Mohaç, Kosova, Niğbolu, Varna, Belgrad gibi yeni Türk devletinin sınırları dışında kalmış, bir zamanlar Osmanlı mülkü olan ya da Osmanlı'nın temas ettiği topraklardır. Türk tarihiyle ilgili olmamakla beraber Yahya Kemal'in görüp yaşadığı Endülüs, Madrid, Altor, Paris ve Nis de şiirlerinde yer almıştır. Türkiye sınırları içinde Bursa, Konya, İzmir, Van, Çanakkale, Maraş, Kayseri, Malazgirt, Amid (Diyarbakır), Tekirdağ adı şiirlerinde geçer ama diğer şehirler üzerinde değil, onların da temsilcisi olan İstanbul üzerinde yoğunlukla durulmuştur. Üsküdar gibi, Atik Valide gibi, Kocamustafapaşa gibi eski İstanbul'un semtlerini şiirleştirmiştir. İstanbul algısının merkezindeki mekân ise Süleymaniye Camisi olmuştur.[14]
Eserleri
değiştir- Kendi Gök Kubbemiz (1961)
- Eski Şiirin Rüzgârıyle (1962)
- Rubailer ve Hayyam’ın Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963)
- Edebiyata Dair
- Aziz İstanbul (1964)
- Eğil Dağlar
- Tarih Musahabeleri
- Siyâsi Hikâyeler (1968)
- Siyasi ve Edebi Portreler
- Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1972)
- Mektuplar-Makaleler
- Bitmemiş Şiirler
- Pek Sevgili Beybabacığım: Yahya Kemal'den Babasına Kartpostallar (1998)
- Gemi Elli Yıldır Sessiz: Özel Mektupları ve Yazışmalarıyla Ölümünün 50. Yılında Yahya Kemal
- Eren Köyünde Bahar
- Sessiz Gemi
Ayrıca bakınız
değiştirKaynakça
değiştir- Özel
- ^ a b c d Mehmed Mehmedoğlu. "Neden Kitap Yayımlamadılar ?". Düşünce Kahvesi. 16 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Haziran 2009.
- ^ Yahya Kemal, Çocukluğum, Gençliğim, Siyâsî ve Edebî Hâtıralarım, İstanbul Fetih Cemiyeti, 7. Baskı, İstanbul 2015.
- ^ a b c d Tozluyurt, Meral. "Yahya Kemal Beyatlı'nın siyasi portresi". Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi, 2007. 1 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2016.
- ^ Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Sayfa 72 ISBN 975-7462-79-9
- ^ "Yahya Kemal Enstitüsü Web sitesi, Biyografi:Dergah, Erişim tarihi:16.03.2012". 21 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2012.
- ^ "Yahya Kemal Enstitüsü web sitesi, Biyografi: Atatürk ile Görüşme, Erişim tarihi:16.03.2012". 21 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2012.
- ^ a b "Fatih Bağcıoğlu, Muhalif bir Yalnız Adam Yahya Kemal Beyatlı, Sızıntı Dergisi, Sayı 362, Mart 2009". 30 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2012.
- ^ "Muharrem Kaya - Park Otel ve Yahya Kemal". muharremkayamsgsu.tr.gg. 15 Mayıs 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2022.
- ^ a b c Aktan, Bilal. "Yahya Kemal Beyatlı'nın Şiirlerinde Dil ve Ahenk". turkoloji.cu.edu.tr. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı:14, Yıl: Nisan 2006. 25 Kasım 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2016.
- ^ a b c Zavotçu, Gencay. "Yahya Kemâl Beyatlı'nın Neo-Klasik Şiirleri" (PDF). kosbed.kocaeli.edu.tr. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 6, Yıl: 2003 / 2. 25 Aralık 2010 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2016.
- ^ Okay, M. Orhan. "Beyatlı, Yahya Kemal" (PDF). islamansiklopedisi.info. Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt 6, Yıl 1992. 15 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2016.
- ^ a b Kavşut, Taylan Özgür. "Son Divan Şairi, İlk İstanbul Şairi: Yahya Kemal Beyatlı". Hariciye Aylık Düşünce Dergisi, Aralık 2011. 26 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2016.
- ^ a b c Çıkla, Selçuk. "Yahya Kemal ve "Beyaz Lisan"". İnsan Bilimleri Araştırmaları Yıl 10, Sayı 20, 2008. 5 Nisan 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2016.
- ^ Yivli, Oktay. "Yahya Kemal'in Şiirinde Mekân". Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, Cilt 97, Sayı: 696, Yıl: Aralık 2009k. Erişim tarihi: 29 Eylül 2016.
- Genel
- Tanpınar, Ahmet Hamdi (1995), Yahya Kemal, Dergah Yayınları, ISBN 975-7462-79-9
Dış bağlantılar
değiştirCommons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar | |
Vikikaynak'ta belgeler |
- Şiirleri 19 Kasım 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.