İmroz Deniz Muharebesi (1918)

İmroz Deniz Muharebesi ve Osmanlı

İmroz Deniz Muharebesi, I. Dünya Savaşı sırasında, 20 Ocak 1918'de Ege Denizi'nde gerçekleşen bir deniz muharebesidir. Osmanlı donanmasının Gökçeada'da yığınak yapmış olan Kraliyet Donanması'na taarruzu ile meydana gelmişti. İtilaf kuvvetlerinin ağır zırhlı yoksunluğu, Yavuz muharebe kruvazörü ile Midilli hafif kruvazörünün bölgeye taarruz etmesine fırsat sağlamıştı. Saldırı sonucunda Birleşik Krallık'a ait monitör olarak sınıflandırılan iki küçük savaş gemisi battı, bir uçak düşürüldü ve birçok personel öldü. Muharebe sırasında önemli hasar almayan Osmanlı gemileri, dönüş esnasında adayı saldırılardan korumak üzere İtilaf güçlerince döşenmiş olan deniz mayınlarına çarptı. Yavuz hasar aldı, Midilli ise battı ve mürettebatının bir kısmı öldü, bir kısmı ise esir düştü. Yavuz, Birleşik Krallık uçaklarının saldırıları altında Çanakkale Boğazı'na ulaşmayı başardı; buraya vardığında karaya oturdu ve altı gün sonra kurtarılana dek sürekli hava saldırısına maruz kaldı. Gerçekleşen muharebe sonrası Osmanlı Devleti'nin en modern iki savaş gemisinden birinin hasar alması, diğerinin ise batması donanmanın gelecekteki hareketlerini son derecede kısıtlamıştı.

İmroz Deniz Muharebesi
Osmanlı Cephesi

Midilli hafif kruvazörü İstanbul'dayken (1910'lar)
Tarih20 Ocak 1918
Bölge
Sonuç Osmanlı taktik zaferi
İtilaf Devletleri stratejik zaferi
Taraflar
 Birleşik Krallık  Osmanlı İmparatorluğu
 Almanya
Komutanlar ve liderler
Birleşik Krallık Tümamiral Arthur Hayes-Sadler Alman İmparatorluğu Amiral Hubert von Rebeur-Paschwitz
Güçler
2 monitör
2 muhrip
12 uçak
1 muharebe kruvazörü
1 hafif kruvazör
4 muhrip
Kayıplar
2 monitör battı
1 uçak
139 ölü
1 hafif kruvazör
1 muharebe kruvazörü hasar aldı
330 ölü
172 esir

Arka plan

değiştir

Rusya'nın Mart 1918'de Brest-Litovsk Antlaşması'nı imzalamasıyla Karadeniz'deki operasyonlar sona ermiş, Çanakkale Cephesi'nde ise 1916'dan sonra büyük çatışmalar gerçekleşmemişti. Amiral Wilhelm Souchon'un Almanya'ya dönmesiyle Osmanlı donanmasının komutası, Ekim 1917'de Amiral Hubert von Rebeur-Paschwitz'e devredildi. Paschwitz, İtilaf devletlerine ait iki tümenin Makedonya'yı terk ederek Selanik üzerinden Filistin Cephesi'ne gönderileceği istihbaratı üzerine Alman denizaltılarıyla bir saldırı yapma isteğini Başkomutanlık Karargâhı Donanma Komutanlığına bildirdi. Elde yeterli denizaltı bulunmaması ve donanmanın hareketsiz kalmaması amacıyla Osmanlı karargâhının Alman Deniz Kurmay Başkanlığı ile yaptığı görüşmelerin ardından bu saldırı için Yavuz ve Midilli gemileri tahsis edildi. 120 deniz mili (220 km) uzaklıkta bulunan bu hedef, hızlı bir saldırı için yeterince yakındı ve düşmanın güçlü unsurlarına rastlanılmadan tamamlanması mümkündü. Başkomutanlık vekâleti saldırıyı onaylarken gemilerin Osmanlılar için değerini vurgulamış, mayın ve denizaltı tehlikelerinin göz önünde bulundurulmasını istemişti.[1] Paschwitz ise yapılan hava keşfi ve akıntı ile dalgaların mayın hattının etkisini düşürmüş olması beklentisiyle operasyonun başarılı olacağına güveniyordu.[2] Yapılacak saldırının 9 Aralık 1917'de Kudüs'ün kaybedilmesinin ardından halka moral sağlaması da hedefleniyordu. Detaylı değerlendirmenin ardından hedef İmroz[a] ve Limni adaları olarak belirlendi.[1][2]

Harekâta katılacak gemiler Yavuz ve Midilli ile Muâvenet-i Milliye, Numûne-i Hamiyet, Basra ve Samsun muhripleri Zonguldak'ta kömür ikmalinin ardından gizlilik içinde Çanakkale'ye doğru yol aldılar. Planlara göre havadan ve denizdeki gambotlardan düşman mayınları için tarama yapılacak; mayın tarlalarında düşman keşfini engellemek için son dakikada açılan bir geçitten geçerek Ege'ye açılacaklardı.[1] Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı İmroz ve Limni üzerinde keşif uçuşları ile istihbarat toplamış, İskeçe'deki Alman istasyonundan istenen avcı uçaklarına Yavuz ve Midilli'yi koruma ve Bulgar kıyılarını gözetleme görevi vermişti. 19 Ocak 1918'de verilen harekât emrinde Yavuz'un büyük düşman gemilerini, Midilli'nin ise hafif gemiler ve İmroz'daki hava üssünü hedeflemesi; muhriplerin ise Boğaz önünde denizaltılara karşı emniyet sağlaması planlanmıştı. İmroz'dan sonra Yavuz Mondros Limanı'nı doğudan bombalayacak, Midilli ise Limni'nin güneydoğusunda keşifte bulunacak ve Alman UC-23 denizaltısının harekâtını gözleyecekti. Gemileri güneş batarken Seddülbahir önünde olması amaçlanıyordu.[3][4]

Amiral Sydney Fremantle, Boğaz'dan yapılacak bir çıkış harekâtının gizli kalamayacağı düşüncesindeydi ve elindeki gücü bu düşünceye göre konumlandırmıştı. Fremantle 1918 başında İngiltere'de görevlendirilince 12 Ocak 1918'de Ege'deki Birleşik Krallık filosu komutanlığına Tümamiral Arthur Hayes-Sadler atandı.[5] Hayes-Sadler'ın emrinde Yavuz'a kıyasla daha eski ve yavaş olan HMS Agamemnon ve HMS Lord Nelson ön dretnotları, HMS Raglan ile HMS M28 monitörleri ve HMS Tigress ile HMS Lizard muhripleri yer almaktaydı. Yavuz ile doğrudan çatışmaya girecek güçte gemiler ise Lord Nelson ve Agamemnon'dan ibaretti. Muharebe günü elindeki bir eski Fransız zırhlısı Limni'de tamirdeydi, Hayes-Sadler ise 16 Ocak'ta HMS Lord Nelson ile Selanik'te, General George Milne ile bir toplantıya katılmak için bölgeden ayrılmıştı.[6][2][5] Agamemnon ve filonun diğer gemileri olan Lowestoft, Foresight ve Skirmisher hafif kruvazörleri ile Arno ve Ribble muhripleri ise Mondros yakınlarındaydı.[7] Agamemnon'un düşük hızı ve uzaklığı yüzünden çatışma başladığında Osmanlı gemilerine yetişmesi mümkün değildi.[4][2] Bölge ayrıca çok sayıda mayın hattı ile korunmaktaydı.[5] Bölgedeki bir diğer gemi olan HMS Ark Royal deniz uçağı gemisi ise yavaşlığı ve bölgedeki denizaltı aktivitesi sebebiyle Mondros Limanı'nda sabit bir depo ve tamir gemisi olarak kullanılıyordu. Birleşik Krallık donanmasının hava gücü Taşoz, İmroz, Tenedos ve Limni adalarına dağıtılmış; Mondros Limanı ana hava üssü ise bakım, tamir ve ikmal üssü olarak kullanılıyordu.[8] Osmanlı harekâtından önceki günlerde Birleşik Krallık uçakları sıra dışı bir şeyle karşılaşmamıştı.[5]

Muharebe

değiştir
 
Yavuz (üst) ve Midilli, İstinye donanma üssünde, yüzen havuzda bir Alman gemisiyle beraber, 1916

Osmanlı gemileri 19 Ocak 1918 saat 16.00'da[b] Marmara Denizi'nde toplandı. Gemi komutanlarının Yavuz'da bir araya gelerek harekât detaylarını görüşmesi ve ele geçirilmiş bir İngiliz mayın haritasını incelemelerinin ardından harekât emri verildi.[9] 20 Ocak saat 03.30'da gemiler Nara Burnu'ndaki denizaltı ağı önüne vardı. Buradan kılavuz alan gemiler, 04.50'de tekrar hareket ederek 05.47'de Seddülbahir'i geçti. İtilaf devletlerinin mayın hatlarına dair son dakika gelen bir istihbarat sebebiyle 05.55'te rota 270 dereceden 239 dereceye değiştirildi. 15 dakika sonra Yavuz iskele[c] tarafında bir mayına çarptı, X ve XI numaralı kompartımanlarda hafif hasar oluştu.[10][11][7] 06.32'de Yavuz İmroz'a yöneldi ve Midilli'ye İmroz'daki Kuzu Koyu'na hızla yol almasını emretti.[10]

Muharebe, 07.40'ta iki Britanya muhribi Lizard ve Tigress ile karşılaşan Midilli'nin atışları ile başladı.[d] Muhripler kaçmaya başlayınca takip eden gemi, 07.44'te iskele baş omuzluğunda[c] demirli vaziyette tespit ettiği Reglan ve M28 monitörlerini de ateş altına aldı. Bu esnada 07.42'de Yavuz da ikincil bataryası ile Kefalos'taki telsiz istasyonuna saldırarak dört salvoda[e] tahrip etti, ardından ana bataryası ile koyda demirli iki vapuru batırdı.[9] 07.44'te Yavuz monitörlere yapılan hücuma katıldı. Monitörlerden Raglan telsizle gemilerin gelişini bildirdi ancak Midilli'nin atışlarıyla alev aldı, ardından Yavuz'un 280 mm'lik ana toplarının isabetleriyle birkaç dakika içerisinde battı. Midilli'nin ardından atışlarını yönelttiği M28, alev aldı ve yangının cephaneliğe ulaşmasıyla kaptanıyla beraber havaya uçtu.[6][12][10][7] Raglan'ın 220 mürettebatından 127'si, M28'in 66 kişilik mürettebatından altısı öldü veya yaralandı.[7] Saat 08.05'te Kefalos'ta diğer bir gemiye dört salvo yapıldı. Saldırıda Kuzu Koyu'ndaki uçak yakıtı depoları da alev almıştı. Başka hedefe rastlamayan Osmanlı gemileri İmroz'un güneyine bir rotada Limni'ye doğru harekete geçtiler.[10] Selanik'teki Amiral Hayes-Sadler ve Mondros filosu komutanı Kaptan P. W. Dumas[6] Osmanlı saldırısını saat 08.00'de haber aldı. Mondros komutanı gemilerine harekâta hazır olma emri verirken, harp gemilerine karakol noktalarına girmeleri, seyir halindeki konvoylara da en yakın limana sığınmalarını emretti. Mondros'taki gemiler ancak Yavuz boğaza dönüş yolundayken harekete geçebilecekti.[5]

Saat 08.20'de Birleşik Krallık'ın Lizard ve Tigress muhripleri ile iki uçağı Yavuz ve Midilli'yi izleme başladılar. 08.26'da verilen emirle Midilli, Yavuz'un önünde uçaksavar ateşi için daha elverişli bir pozisyona geçti. 08.28'de bir uçak bombası Yavuz'un 300 metre uzağına düştü. Gemiler İmroz'un güneydoğu köşesinin yaklaşık 3 deniz mili (5,6 km) açığına vardıktan[6] üç dakika sonra, pozisyon almasının hemen ardından 08.31'de Midilli bir mayına çarptı ve dümeni kullanılamaz hale gelerek sürüklenmeye başladı. Yavuz ve Midilli düşman mayın tarlası içine girmişti. Yavuz, Midilli''yi yedeğe almak üzere manevra yaparken muharebe kruvazörü ile kendisi arasında bir mayın tespit eden Midilli bunu diğer gemiye bildirdi; ancak Yavuz 08.55'te iskele yanında VI ile VII kompartımanları arasında[9] bir mayına çarptı. Beş dakika sonrasında Midilli yavaşça geri giderken iki mayına daha çarptı. Mayınlar arka kazan dairesi ile iskele tarafı motora ağır hasar verdi ve iskele tarafına yatmaya başladı, ardından dördüncü bir mayına daha çarptı. 09.50'de Yavuz bir mayına daha çarptı, III ile IV numaralı kompartımanları su almaya başladı.[11] 09.55'te Midilli komuta kulesi hizasında beşinci bir mayına daha çarptıktan sonra alabora olarak battı.[14][11][9]

Midilli'yi kurtarmak için saat 09.14'te dört muhrip bölgeye çağrılmıştı; ancak iki Birleşik Krallık muhribinin yaklaşması üzerine geri dönmeleri emredildi.[14][11] Bu noktada dört Osmanlı muhribi ve eski bir kruvazörü, Birleşik Krallık muhriplerini geri çekilmek zorunda bıraktı.[6] Bu esnada Midilli'ye 500 metreye dek yaklaşan Basra, kıç kısmından iki isabet almasından ötürü sis jeneratörlerini çalıştırarak geri çekildi. Muâvenet-i Milliye de yaşanan bir çatışmanın ardından denizaltı emniyeti almak üzere, kıyı tabyalarının topları ile korunarak geri çekildi.[11] Birleşik Krallık muhripleri önce Yavuz ve muhripleri Boğaz'a doğru takip ettiler,[12][13] ardından tabyaların ateşi sebebiyle geri dönerek 1-1,5 saat sonra 475 kişilik Midilli personelinden yaklaşık üçte birini[f] kurtardılar. Mürettebatın geri kalanı ya batan gemide ya da 8 °C sıcaklığındaki suda ölmüşlerdi.[14][11]

Muharebe sonrası

değiştir

Dönüş ve Yavuz'un karaya oturması

değiştir
 
Karaya oturmuş durumdaki Yavuz

Yavuz 09.10'da mayınlı bölgeden ayrıldı ve 240 derece rotasına girdi. Saat 09.15'te hava saldırısında dört bomba geminin yakınına düştü. Midilli'nin batışı ve yoğun saldırılar sebebiyle Mondros Limanı'na yapılacak saldırı iptal edilerek 175 derece rotasına dönüldü. Mayın isabetleri sebebiyle pusula arızaları ve seyrüsefer zorlukları yaşayan gemi, karadaki nirengi noktalarını ölçümleyerek rotasını düzenledi.[9] Yavuz saat 09.48'de ilk mayına çarptığı bölgede üçüncü bir mayına daha çarptı; mayın sancak tarafında III ve IV kompartmanlarına hafif hasar verdi.[14][9] Bu esnada gemi neredeyse aralıksız şekilde hava saldırılarına maruz kalıyordu.[9] Birleşik Krallık donanmasına bağlı Sopwith Camel, Sopwith 1½ Strutter, de Havilland DH 4, de Havilland DH 9 ve Farman uçakları Mondros'taki bir hava üssünden, Sopwith Baby ve Short Typel 184 deniz uçakları ise Mondros Limanı'nda Ark Royal uçak gemisi desteğiyle Yavuz'a hücum etmekteydi.[16]

Dönüş esnasında 10.05'te 8 ile 10 Birleşik Krallık uçağı Yavuz'a hücum ederek 20 bomba atsa da isabet sağlayamadı, Çanakkale'den gelen Türk uçakları, hava muharebesinde bir Sopwith Baby uçağını düşürdü ve bir diğerini İmroz'a mecburi inişe zorladı.[8][14][13] 10.27 ile 11.16 arasında hava saldırılarında gemiye on bomba daha atıldı ancak isabet sağlanamadı.[9] Yavuz, 10.30'da Seddülbahir'e vardığında hava hücumu devam etmekteydi.[17] Bir seyrüsefer hatası sonucu 12.30'da kılavuz kaptanın gemiye varmasının hemen ardından Nara'da karaya oturdu.[11][17] Gemi Nara Burnu'nun 200 metre açığında bir kumluğa saplanmıştı.[9]

Osmanlı gemilerini takip eden Birleşik Krallık muhripleri, Gelibolu'nın güney burnunu batıdan topa tuttu ama bir sonuç alamadılar.[13] Amiral Hayes-Sadler 21 Ocak saat 01.45'te Mondros'a vardı ve Donanma Bakanlığı'ndan Yavuz'u tahrip etmesi emrini aldı. Bu görevi E14 denizaltısına verirken Boğaz önündeki mayın hatlarının güçlendirilmesini emretti.[5] Mondros ve İmroz'dan havalanan Birleşik Krallık keşif uçakları Yavuz'un karaya oturduğunu tespit etmişti ancak gemi deniz saldırısından korunaklı bir yerdeydi.[4]

Karşı saldırılar ve kurtarma

değiştir

Karaya oturan Yavuz, önce kendi imkanlarıyla kurtulmaya çalışsa da bunda başarılı olamadı. Kurtarma için Turgut Reis zırhlısı, İntibah mayın gemisi, Giresun depo gemisi ve Alemdar kurtarma gemisi bölgeye sevk edildi.[17][11]

20 Ocak'ta DH.4 uçakları dört 112 pound (51 kg) bomba ile saldırdılar ancak isabet sağlayamadılar, Yavuz'un ana direği etrafında yer alan dört 88 mm'lik uçaksavar topu karşı ateş açsa da isabet sağlayamadı. 21 Ocak şafağında beş Short Type 184 uçağı 10 bomba atsa da sis nedeniyle hedefi ıskaladı. Aynı gün 14 uçaklık bir diğer saldırı, dokuz uçaklık bir gündüz ve bir gece saldırısı da isabet sağlayamadı. 22 Ocak 11.48'de bir DH.4 uçağı, Yavuz'un arka bacasına ilk isabeti gerçekleştirdi ve bir mürettebatı yaraladı. 23 Ocak'ta 10.00-22.00 arasında dokuz hava saldırısı gerçekleşti. Bu saldırılardan birinde ikinci ve son isabet kaydedildi. 24 Ocak'ta deniz uçağı gemisi HMS Empress, ertesi gün ise HMS Manxman Mondros'a gelerek daha fazla uçak ve bomba getirdi. Uygunsuz hava koşulları nedeniyle 25 Ocak'ta sadece birkaç sorti gerçekleşti, 26 Ocak'ta hiçbir uçuş yapılamadı. Yavuz'a yapılan bu hava saldırıları I. Dünya Savaşı boyunca bir gemiye yapılan en yoğun saldırıydı ve II. Dünya Savaşı'na dek bu yoğunlukta başka bir saldırı gerçekleşmedi.[16] Altı gün süren çalışmalar boyunca İtilaf Devletleri uçakları 270'ten fazla sortide Yavuz'a 15,4 ton bomba attılar; 16 isabet iddia etseler de gerçekte biri arka bacada, biri ise iskele ağ dolabında hafif hasara yol açan iki isabet sağladılar.[17][4][18][11][7] 112 pound (51 kg) ağırlığındaki bombalar gemiye hasar vermek için yeterli değildi.[6] Bu hücumlara Yavuz'un uçaksavar bataryaları, bölgeye sevk edilen uçaksavarlar, müstahkem mevkiler ve Osmanlı ile Alman uçakları savunma yaptılar; bu esnada bir İtilaf Devleti uçağı düşürüldü.[13][17] Kurtarma esnasında Samsun ve gambotlar denizaltı emniyeti sağladılar. 23 Ocak'ta gemiyi korumak için 158 metre boyunda ve 6 metre derinliğinde bir torpido ağı çekildi.[17][11] 25 Ocak'ta Turgut Reis ve iki römorkör Yavuz'a bağlanarak kıç kısımları kumluğa gelecek şekilde konumlandırıldı, pervanelerinin akıntısı ile kumların yeri değiştirildi, bir ekskavatör ile muharebe kruvazörünün yakınındaki kumlar temizlendi.[16] Yavuz 26 Ocak 17.40'ta[g] yeniden yüzdürüldü ve 19.00'da Turgut Reis eşliğinde İstanbul'a hareket etti.[17][11] 27 Ocak sabahı 08.30'da İstanbul'a vardı; ertesi gün İstinye'ye gitti ve mayınların verdiği hasarı dalgıçlar tarafından kontrol edildi.[9]

24 Ocak'ta M17 monitörü Gelibolu'nun batısında pozisyon alarak uçak gözlemcilerinin yardımıyla 18.500 yard (16.900 m) mesafeden Yavuz'u endirekt atışlarla topa tuttu. Puslu hava nedeniyle atışlar iyi gözlemlenemedi ve Türk istihkamlarının karşı ateşi üzerine monitör on mermi attıktan sonra geri çekilmek zorunda kaldı.[16]

Bu esnada gemilerin ulaşamadığı Yavuz'u batırması için Boğaz içlerine denizaltı gönderilmesi kararı alındı. İlk plan E12 denizaltısını göndermekti ancak gemi makine arızası sebebiyle göreve uygun durumda değildi; E2 ise Malta'da tamirdeydi. Bu sebeple, 22 Ocak'ta Korfu'da devriyede olan Birleşik Krallık'ın Binbaşı Geoffrey Saxton White komutasındaki E14 denizaltısı göreve çağırıldı. 24 Ocak'ta üç denizaltı da görev bölgesine intikal etmişti. Değerlendirmenin ardından görevi sadece E14'ün yapmasına karar verildi, iki günlük hazırlık ve hava şartları sebebiyle bir günlük ertelemenin ardından denizaltı 27 Ocak'ta göreve başladı. Plana göre gün doğumunun hemen ardından güçlü bir hava hücumu yapılacak, bu esnada denizaltı fark edilmeden görev bölgesine ulaşarak torpido saldırısı yapacaktı. 27 Ocak 21.30'da yüzeyden Kumkale-Seddülbahir hattına varan denizaltı, burada 100 fit (30 m) derinliğe daldı. Mayın tarlaları arasında su altı yolculuğunun ardından 28 Ocak sabahı 07.00'de Nara'ya vardı. Periskop derinliğine yükselen denizaltı, Yavuz iki gün önce hareket ettiği için ana hedefini bulamamıştı.[19] Dönüşe geçen E14, saat 08.45'te periskopundan gözlemlediği bir Türk gemisine iki torpido attı, ikinci torpidonun fırlatılmasından 11 saniye sonra patlamalarla sarsıldı.[20] Denizaltı, İntibah ve Nusret mayın gemileri ile Kemal Reis gambotuna saldırmış ancak attığı torpido bir gemi batığına çarparak patlamıştı. Patlamanın etkisi ve Osmanlı gemilerinin ateşi ile kontrolsüz şekilde yüzeye çıkan denizaltı ağır hasar aldı ve yeniden dibe battı. 150 fit (46 m) derinlikte deniz tabanına çarpan denizaltı, zorlukla kontrol edilebilir halde su altından Boğaz'dan çıkmaya çalıştı. Öğle saatlerinde Kumkale hizasına varan E14, Boğaz'dan çıkmaya çalışırken Kumkale önünde kıyı bataryasının ateşine yakalandı. Doğrudan isabetler alan denizaltı sonunda battı. Gemi komutanı, üç subay ve 20 er ölürken kurtulan dokuz mürettebat esir düştü. Mürettebattan esir düşenler Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra 1919 başlarında serbest kaldı. E14 komutanı Binbaşı Geoffrey Saxton White'a ölümünden sonra 24 Mayıs 1919'da Victoria Haçı verildi.[11][17][20][21]

Sonuçlar

değiştir

Yavuz, muharebenin ardından İstanbul'da onarıma alındı. Gemi teknesini onarmak için geçici sandık barajlar kuruldu.[2] Gemi üç mayının yarattığı hasarla toplam 1.217 ton su almıştı. 28-29 Ocak'ta kömürü, 30-31 Ocak'ta cephanesi tazelendi. Şubat ayı boyunca mayın hasarı tamir edildi, kazanları temizlendi. 31 Mart'ta keşif uçaklarına açtığı ateş dışında Mart ve Nisan ayları sakin geçti. Geçici onarımın ardından Yavuz bu kez Ege'ye değil, Turgut Reis ile Karadeniz'e açıldı. Brest-Litovsk Antlaşması imzalandıktan sonra 30 Nisan 1918'de Osmanlı mütareke komisyonu üyelerini taşıyan gemilere Odessa'ya kadar eskortluk yaptı.[22][9] Mayıs ayını Sivastopol'de geçiren gemi, 7 Haziran'da burada savaşın başından beri ilk kez kuru havuza alındı, 14 Haziran'a dek teknesi temizlenip yeniden boyandı ve bazı ufak hasarlar tamir edildi. Esas tamiratlar 7 Ağustos-19 Ekim arasında yapıldı. 30 Ekim 1918'deki Mondros Mütarekesi'ne dek herhangi bir çatışmaya girmedi. İmroz Muharebesi sonucu Osmanlı/Alman güçleri elindeki en iyi hafif kruvazörü kaybetmiş, Yavuz ise İstanbul'da kapsamlı tamirin zorluğu sebebiyle geçici yamalarla tamir edilmişti. Eski Akdeniz Tümeni efektif bir savaş gücü olmaktan çıkmıştı.[2]

Muharebede hiç kayıp vermeden İtilaf Devletleri'ne ciddi bir darbe indiren Osmanlı donanması, Mondros'a yöneldiğinde mayınlar sebebiyle önemli hasar almıştı. Muharebe her ne kadar Osmanlı zaferiyle sonuçlansa da, Osmanlı zayiatları çok daha fazlaydı. Savaşın son zamanlarında gerçekleşen bu olay, Osmanlı Devleti'ni ateşkese iten sebeplerdendi. Ateşkesin ardından Osmanlı Ege Savaş Filosu dağıtıldı.[6]

  1. ^ 29 Temmuz 1979 tarihinde çıkarılan bir kararnameyle adı Gökçeada olarak değiştirildi.
  2. ^ Saatler yerel saati ifade etmektedir. Sevengül tarafından verilen saatler baz alınmıştır.
  3. ^ a b Denizcilikte gemiye kıçtan (arkadan) bakıldığı zaman iskele geminin sol yanını, sancak sağ yanını ifade eder. Omuzluklar, teknenin baş-kıç doğrultusu ile 45 derecelik açı yapan istikametlerdir.
  4. ^ Birleşik Krallık Amiralliği raporuna göre gemiler yoldayken Birleşik Krallık muhribi HMS Lizard Midilli ve Yavuz'u görmüş, 11.000 yard (10.000 metre) mesafeden çatışmaya girmişti.[12][13] Langensiepen ve Güleryüz Lizard ve Tigress ile çatışmaya girilmediğini belirtmiştir.[11]
  5. ^ Staff'a göre altı salvo.[9]
  6. ^ Langensiepen ve Güleryüz'e göre 162 kişi,[11] Hildebrand, Röhr ve Steinmetz'e göre 133 kişi,[15] Sevengül'e göre 5'i Türk eri 172 kişi.[14]
  7. ^ Langensiepen ve Güleryüz 26 Ocak 07.45'te,[11] Sevengül 17.40'ta,[17] Staff 18.00'de[9] kurtarıldığını yazmaktadır.

Kaynakça

değiştir
Özel
  1. ^ a b c Sevengül, ss. 393-394.
  2. ^ a b c d e f Halpern, ss. 255-256.
  3. ^ Sevengül, s. 395.
  4. ^ a b c d Jameson, s. 89.
  5. ^ a b c d e f Sevengül, ss. 399-400.
  6. ^ a b c d e f g Chisholm, s. 1082.
  7. ^ a b c d e O'Hara & Heinz, ss. 230-233.
  8. ^ a b Layman, s. 102.
  9. ^ a b c d e f g h i j k l m Staff, Chapter 3.
  10. ^ a b c d Sevengül, ss. 395-396.
  11. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Langensiepen & Güleryüz, s. 32.
  12. ^ a b c Buchan, ss. 240-241.
  13. ^ a b c d e Littlefield, s. 414.
  14. ^ a b c d e f Sevengül, s. 397.
  15. ^ Hildebrand, Röhr & Steinmetz, ss. 139-142.
  16. ^ a b c d Hownam-Meek, ss. 92-95.
  17. ^ a b c d e f g h i Sevengül, s. 398.
  18. ^ 220 Lost on the Raglan 8 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., NY Times (25 Ocak 1918), (26 Ağustos 2011 tarihinde görüntülenmiştir)
  19. ^ Jameson, ss. 89-96.
  20. ^ a b Jameson, ss. 95-99.
  21. ^ London Gazette, 31354 numaralı haber 5 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (23 Mayıs 1919), (26 Ağustos 2011 tarihinde görüntülenmiştir)
  22. ^ Langensiepen & Güleryüz, s. 53.
Genel